• 153
    gazeteci celal eren çelik tarafından, kırmızı çizgi programında bulunduğu bir imadan dolayı, kendisi hakkında ağır bir eleştri yazısı yazılmıştır.

    https://www.medyasiyaset.com/...hale-siz-getirdiniz/

    --- alıntı ---

    not düşelim ki; bu bir “spor yazısı” değildir …öyle gibi görünse de memleketin fikri ikliminin şekillenmesinin başlıca aktörü olan yazar/çizer/gazeteci üçgeninin getirildiği-dönüştürüldüğü acı ve pespaye durumu anlatmaktadır…
    bugün sizlere çok farklı bir konuda yazacak gibi gözüksek de aslında yazacağımız konu bu memlekette “zihniyet çürümüşlüğünün” nasıl her bir alana tezahür edişini göstermesi açısından önemli…

    malumunuz şampiyonlar ligi son 16 turu eşleşmesinde beşiktaş, alman temsilcisi bayern münich ile bit müsabakaya çıktı ve bu karşılaşmadan da 5-0 gibi talihsiz ve farklı bir mağlubiyet ile ayrıldı…

    tabii hem gazeteler hem televizyonların spor programlarının ana gündem maddesi de bu karşılaşma oldu. gazetelerde trajik manşetler atıldı, detaylı analiz ve yorumlata yer verildi, keza televizyon kanallarının spor programlarının 1.gündem maddesi bu tartışma oldu.

    işte bu karşılaşmayı ana gündem maddesi olarak ekranlarına sunan bir program da ntv spor kanalında yayınlandı: kirmizi çizgi

    bu programın daimi konuğu olan serdar ali çelikler, beşiktaş’ın dünya’nın en iyi takımlarından bir tanesi ile oynadığını ifade ederek “beşiktaş’a gösterdiği muhteşem grup performansı için teşekkür etmeliyiz. en azından robben’i falan dünya güzüyle izleyelim bir daha” dedi değerlendirmesini yaparken rövanşta istanbul’da oynanacak maçı kastederek…
    şimdi diyebilirsiniz ki “arkadaş bunun terslik neresinde, üzerine yazı yazılacak tarafı neresinde?”… haklısınız zaten buraya kadar hiçbir terslik yok konuşma da program da gayet normal seyrinde, keyifle sıcak bir sohbet havasında ilerlemekte…

    ancak serdar ali çelikler ne zaman ki bu ifadelerinin ardını getirmeyi başlıyor iş orada “kopuyor”

    zira orada bir anda garip bir şekilde programın bir diğer daimi konuğu olan mehmet ayan araya giriyor ve serdar ali çelikler için programın sunucusu erbatur ergenekon’a “şimdi iddia yapalım maça gidemez” diyor

    serdar ali çelikler bizim zaten “anlamlandıramadığımız” bu çıkışı “safa yatarak” kendisi de anlamamış gibi yapıyor “niye maç çarşamba günü değil mi?” diye soruyor ama mehmet ayan üzerine gidiyor “çarşamba günü ama sen gelemezsin” diyor serdar ali çelikler’in cevabı daha da ilginç “gelirim canım, sen ayarlarsın işte bir şey…”

    bizim bilmediğimiz ama anlaşılan o stüdyodakilerin “gayet iyi” bildiği ve “ayarlanabilir” birtakım şeyler ile ilgili konuşmayı şaşkınlık ile izlemeye devam ediyoruz…

    bu esnada mehmet ayan “ne ayarlayacağım, basın kartın var git izle” dese de sonra iki tarafın da yüzündeki gülümsemeler daha belirginleşiyor ve bizlerin “bilmediği” ama o stüdyoda bulunanların anlaşılan gayet iyi bildiği bir konuda “mesaj ve imalar yolu ile” bir muhabbet başlıyor…

    ekran 3’e bölünmüş serdar ali çelikler- mehmet ayan-erbatur ergenekon ekranda…
    programın moderatörü erbatur ergenekon “çok güzel vodafone park arena’nın basın tribünü” deyince serdar ali çelikler’in yüzünde “almaz/istemez” bir jest ve ifade beliriyor ve ağzından “iıh” şeklinde bir şeyler dökülüyor…

    zaten şaşırmış durumdaki biz izleyici daha asıl büyük bombanın geride olduğunu ise bilmiyoruz tabii ki…

    bombayı mehmet ayan patlatıyor… “o “park”ı çıkartıyor başka mesaj veriyor…” sözleri ile serdar ali çelikler’in vodafon’a mesaj verdiğini alenen milyonlar önünde ifade ediyor, bu esnada serdar ali çelikler gayet rahat kağıda bir şeyler çizmekte…

    ben serdar ali çelikler’den “bir dakika arkadaş, esprinin şakanın da dozu var.sen ne demek istiyorsun?bizim kimseye mesaj gönderecek durumumuz da kimseden gelecek özel davetlere de ihtiyacımız yok,haddini bil” tarzı bu mealde bir tepki bekliyoruz ama nerede…

    iki saniyelik bir suskunluk oluyor stüdyoda ve suskunluğu bozan ise moderatör erbatur ergenekon oluyor… kendisine “hala alamadın mı mesajı?” der gibi bakan mehmet ayan’a “ben anladım vodafone loca’ya gitmek istiyor” diyerek ağızdaki baklayı çıkarıyor, hani serdar ali çelikler’in “mesaj” olarak gönderip çıkaramadığı meşhur baklayı…

    biz hala bir umut serdar ali çelikler’den bir tepki bekliyoruz zira o esnada konuşmuyor. ama ağzını açtığında ettiği kelam türk basının düştüğü/düşürüldüğü durumun rezaletini ortaya koyuyor…

    serdar ali çelikler, gayet rahat, gayet relax, gayet normal bir olaymış gibi “locadan davet alırım diye düşünüyorum” diyor gülerek… mehmet ayan ise “çok zor…” diyor…

    serdar ali çelikler “yürüme olayı bende yok o yüzden diyor” … üçlü bakıyorlar ki iş biraz daha uzarsa başka bir boyut kazanacak “geyik moduna geçişle” durumu toparlayıp kapatıyorlar…

    bu yaşananlar yaklaşık 1,5 dakika içerisine sığıyor ama o 1,5 dakika türk basının içerisine düştüğü rezaleti bize en çarpıcı biçimde anlatıyor…

    gazetecilik başka mesleklere benzemez…

    sen bu meslekte hediye alamazsın, ticari bağlantı kuramazsın,kaynağın ile maddi-alış verişlere giremezsin, “özel davet”-tatil-gezi tekliflerini kabul edemezsin…

    ey serdar ali çelikler şimdi sana buradan soruyorum:

    o maçı keyifle ve kendini “özel/imtiyazlı/vip hissederek” ve pek tabii egon tatmin olarak izleyeceğin loca –ki ne locaymış bu kadar pespayeliği milyonlar önünde yaptırtıyor insana- için seni vodafone bugün davet ederse belli ki koşarak gideceksin…

    peki, aynı vodafone sen yarın beşiktaş aleyhine belgesiyle dört başı mamur bir haberi yayınlamak üzereyken, beşiktaş başkanı fikret orman üzerinden yahut başka kanallar ile sana “bu haberi yazma” dediğinde ne yapacaksın? yazabilecek misin o haberi?

    ya da aynı vodafone sana yarın birgün,sponsor olduğu bir kulüp yahut ilişkisinin iyi olduğu bir menajer için spekülatif bir haber yapmanı istediğinde “yok hayır ne münasebet ben yapamam böyle bir haberi” diyebilecek misin?

    yazarsan yahut yazmazsan vodafone’un istediği o haberleri, milyonların gözü önünde nerdeyse “bana loca daveti gönderin” diye bangır bangır yayın yapıp programını buna alet ettiğin o lüks locayı bir daha ömrü hayatında görebilecek misin?

    yoksa istenilen haberi yapmayacak, ya da “istenilen gibi bir haber yapacak” ve “daha fazla sayıda locada maç izleme karşılığında” kalemini mi susturacaksın?

    bu konu bu kadar ince ve bir o kadar ağır bir “etik” ve “temel meslek ahlakı” konusudur çelikler, tabii o değerleri özümsemiş “loca bağımlısı” olmayan gerçek gazeteciler için…

    gazeteciliği localarda değil, mürekkep kokusunu ciğerlerinde hissederek,mürettiphanelerinden yetişerek gelen,ustalarından “kalemini kır ama asla satma” diye feyz almış olanlar da bu konunun öyle “geyik muhabbeti” dahi yapılamayacak bir konu olduğunu iyi bilirler… kaldı ki sen hiç ama hiç geyik muhabbet yapmıyordun ve gayet ciddiydin.

    zaten mehmet ayan’a söylediğin “sen ayarlarsın bir şeyler” sözleri, bu “ayarlama işlerinin gayet sıklıkla yapıldığını” sizlerin de bu işlere gayet alışık olduğunuzu gösteriyor.

    derhal bu konuya açıklık getir, bu sözlerini kamuoyunu ama önce biz meslektaşlarını tatmin edecek biçimde açıkla yahut tekzip et serdar ali çelikler…

    işte sevgili okuyucular bu tip adamlar bugünün “yeni türkiye’sinin” yeni medyasının spor yazarı, program yorumcusu oluyor…

    ama tabii suç onlarda değil…bu tip adamlara gazete sütunlarını,kanal ekranlarını teslim edip bu tip adamların buralardan elde ettiği gazetecilik etiği ilişkiler karşılığı çıkarlara da reyting/tiraj/iktidar-sermaye-güç odağı ilişki dengesindeki rolleri sebebi ile ses çıkarmayan patronlarda…

    sadece bu değil emin olun… artık “hediye” adı altında alınan rüşvetlerin, yurtdışı “tatillere” götürülen ve kumar paralarına kadar cebine konulan gazetecilerin (!),iş takipçiliği titri “temsilci” titrinin önüne geçmiş ankara temsilcilerinin hülasa kendisini bozuk düzenin, güçlüden yana olanın her daim kazandığı ahlaksız dişlilerine teslim etmiş, bir “zihniyet çürümesinin” ve gazetecilik mesleğinde yaşanan bozulmanın, itibar kaybının sebebinin 1,5 dakika içerisinde nasıl da yüzümüze çarpılabileceğinin izdüşümüdür serdar ali çelikler örneği ve bu nedenle önemlidir…

    kendisi bu konu hakkında tatmin edici bir açıklama yapmadığı müddetçe de konunun takipçisi olacağımızı buradan siz değerli okuyucularımıza iletmeyi ayrıca kendimize bir borç telakki ediyoruz…
    --- alıntı ---
  • 154
    celal eren çelik tarafından eleştirilmiş yazar.

    (bkz: #2358452)

    söz konusu yazıda iddia edilen konuyu ben biraz farklı anlamıştım programı izlerken.
    bana çelikler, loca sahibi tanıdıklarından kendisini davet etmesini bekliyormuş gibi geldi, ki çok normal bir durum bu. mehmet ayan'a da ayarlarsın demesinin aynı minvalde olduğunu düşünüyorum. bu durumda, eğer ki ben yanılmıyorsam, celal eren çelik'in yazısı fazlasıyla basiretsiz bir yazı olarak kalıyor.
    bu loca olaylarının detayını bilen yazar varsa yeşillendirirse sevinirim.
  • 156
    2010 - 2011 sezonunda ki servet çetiniçin bile kendisinin nando ve maicon için söylediği şeyleri böylesine rahat söyleyemem. görmedim çünkü artı ciddi büyük iftira... kendisi nasıl bu kadar rahat söylüyor anlamadım. orada olsam sorardım ayrıca maicon takımdan hoca gönderecek kadar ne zaman güç sahibi oldu diye...

    https://twitter.com/...%5E7090%7Ctwterm%5E2
  • 157
    geçen hafta sözlükte kendisini övme şenlikleri olan yorumcu. öyle az buz insan da yoktu bu şenliklerde. şahsen kendimden şüphe etmiştim bu fanatik, antipatik adamı nasıl seviyor insanlar, ben mi önyargılı bakıyorum diye. neyse ki yaptığı son yorumlarıyla sözlük de mevsim normallerine dönmüş. övmeyin rica ederim şöyle saçma sapan adamları, programları.
  • 158
    kafasına göre yorum yapabilen, programları izlendikçe de zıvanadan çıkan ne oldum delisi yeni düzenin gazetecileri. daha beter günlerimiz olacak bir gün gelecek ve bunlara duayen diye fikirleri sorulacak az sabredin. söz konusu gazetecinin doğru söylediği şey yok da denilmez ama öylesine kokuşmuş bir medya yapılanması ile karşı karşıyayız ki kime inansak saçmalıyor işte.
    fakat ben yine kulübümde görüyorum suçu. yine ağdalı cümleler ile bezenmiş,kenar süsleri olan bir açıklama...
    şunlara karşı "ispatlamayan,aldığı duyumu bizlerle paylaşmayan şerefsiz,onursuzdur" diye açıklama yapın da görelim ortalık nasıl karışıyor. nasıl kaçacak yer arıyorlar.
  • 160
    selçuk inan'ı veya burak yılmaz'ı kendi oyuncusuyken maç satmakla itham eden taraftarın eleştirmemesi gereken yorumcu. biz yarattık bu ortamı beyler.

    muslera'yı bilmem zaten aşırı formsuz ancak maicon'u ne kadar sevsem de tudor'un son dönemlerinde ister tudor'un saçma tercihleri diyelim ister genel form düşüklüğü diyelim aşırı kotu bir dönem yaşadı ve herkesin içine bu kurtu düşürdü biraz.
  • 162
    bir kısım galatasaray taraftarınca sevilen sözde yorumcu özde goygoycu.

    bu adam hasta bir fenerbahçeli arkadaşlar bunu bilin bir kere. açın bir kaç yazısını okuyun ve sonra kendisinin ağzından galatasaray hakkında hayırlı bir laf çıkmayacağını iyice öğrenin.

    adam kalkıyor muslera'ya bir pislik atıyor buna rağmen bazıları hala 'tamam tepki koyalım da muslera yaptı ama bunları' diyor şaka misali.
  • 166
    bizim millet bir fikrini benimsemediği adamı direkt taşlar. hele bu fikir biraz olsun cesur bir şekilde söylendiği zaman hepten günah keçisi ilan edilir söyleyen kişi.

    s. a. çelikler'in düştüğü durum da budur. hele ki bu adam her kulüp hakkında düşündüğü şeyi pat pat söylediği için günah keçisi ilan edilmesi daha kolay.

    gelgelelim dediği şey yanlış da olsa bir fikirdir. bence maicon hakkında dedikleri de doğrudur. aynı şeyi servet çetin - rijkaard için yıllardır söylüyoruz. gözümüzün gördüğü şeyi dahi şahsi meselelerimize göre değerlendiriyoruz çünkü.

    servet yapar ama muslera yapmaz. neden? çünkü muslera sportif olarak başarılı ve servet kadar medyatik değil. zahiri olarak bu böyle. kaç kişi muslera'yı tanıyor bizzat? nasıl bu kadar emin olunuyor hoca gitsin diye kötü oynamayacağından?

    s. a. çelikler de inancı yönünde gördüğünü konuşuyor. bu onu kötü niyetli akbaba yorumcu yapmaz. birtakım insanların işine gelmeyen yorumcu yapar sadece.
  • 167
    muslera'nin mac sattigini iddaa etmistir.

    bu konuya katilmamakla birlikte sunu belirtmeyi kendime gorev biliyorum, tudor doneminde bu sozlukte de "muslera bilerek gol yiyor" diyenler vardi, hatta bir tanesiyle ozelden ciddi tartismisligim var.

    yani bu sonradan cikmis bir algi degil. sozlukte de boyle dusunenler ve dusuncesini sesli dile getirenler vardi.

    muslera'nin bunu yapacagini sanmamakla birlikte, kimsenin babamizin oglu olmadigi gercegini ve kimseyi "uzaktan" bakarak taniyamayacagimizi hatirlatmak isterim.

    edit: ozgunyazar sagolsun benim aramaya usendigim entrylerden birisini iletti, (bkz: #2297867).
    not: her goruse saygim oldugunu bir kez daha belirteyim. ne muslerayi babamin oglu gibi koru korune savunmayi ne de musleraya bu yapilana taniklik etmisim gibi saldirmayi dogru bulmuyorum.

    silinen entry editi: girilen entry'de, monacoprensi "muslera maci ve tudoru satarak, hem takima hem tudor'a ihanet etmistir" tarzi bir entry girmisti. entryi kendisi silmis veya moderasyon cope yollamis olabilir.
  • 170
    https://twitter.com/...s/967831657863634947

    kendisinin yaptığı şeyi "fikrini söylemiş abi saygı duyun adama" seviyesinde hoş gören yazarları hayretle okuyorum. özgürlük, her şeyi soyleyebileceginiz anlamına gelmez. elinizde kanıtlar olmadan sadece öyle hissettiniz diye böyle bir şey soyleyemezsiniz. bu insanın fikri değil, üçüncü bir şahsa yaptığı ithamdir. kulüp ve oyuncular tarafından hukuki süreç de baslatildigina göre, ilgili şahıs mahkemede de belirtsin fikrini de görelim o zaman. geçmişte servet çetin'e de böyle bir ithamda bulunulmuş olması, bu günkü durumu meşru kılmaz, o da yanlıştır, bu da. elmayla armutu birbirine karistirmayalim. ha yok eğer öyle kafamıza göre, sırf öyle hissettik diye birilerini mesnetsiz bir şekilde itham edebiliyorsak, o zaman biz de itham edelim keyfimize göre birilerini. ne var abi fikrimizi söyledik deriz.

    edit: link
  • 171
    https://twitter.com/...%5E7090%7Ctwterm%5E2

    muslera ve maicon hakkında söyledikleri hukuka göre hem ceza, hem de hukuk davasının konusu olur. hiç kimse, hiç kimse hakkında bu tür söylemleri kolay kolay yapmamalı. varsa elinde belge konuşursun. taraftar maç stresi ile, kızgınlıkla konuşabilir. bu kişiler gazeteci. toplumu yönlendiren insanlar ağızlarından çıkanı kulakları duyacak. tudor'a bu sezon yapılan algı oyuncularımıza yapılmaya başlandı. bu söylemler insanların bilinçaltına işleniyor. bu oyuncuların kötü oynamaları, hata yapmaları ile galatasaray başarısız olursa bu söylemler su yüzüne çıkacak. o yüzden bu tür konuşmalara gerekli cevap verilmeli. tudor bile bu algılar yüzünden en son elinde baskıyı kaldırma ile ilgili kitap okuyordu.
  • 172
    http://gss.gs/UOy

    bir galatasaray sözlük yazarının maicon'un ve muslera'nın tudor'un kuyusunu kazdığını iddia ederek savını bu platformdan paylaşması başka şey, serdar ali'nin iftirasını ntvspor aracılığıyla prime time zaman diliminde seslendirmesi başka şey. arada büyük bir uçurum var... bunun dışında sözlüğün kategorisi özelinde takip edilen bir platform olduğunu herkes biliyor. bizler "ne var canım, biz de zamanında benzer şeyleri yazdık" dedikçe serdar ali gibiler bizlerin söylemlerinden cesaret alıyor, yeri gelince savunmalarını bu doğrultuda dizayn ediyor.

    rica ediyorum malzeme vermeyelim şu heriflere.

    e: imlâ
  • 173
    çirkin ithamlarda bulunulan her bir oyuncumuzun 1 € maddi 100.000€ manevi tazminat davasi açmasi gereken zat. sözlük sayesinde varlığından haberdar olduğum, çakma bizans komplocusu.

    terbiyeli gözüken terbiyesiz, sinsi.

    (klübümüzün sayfasında hukuki süŕeç başlamıştır bilgisi yer alıyor. umarım guzel tazminat rakamları belirlenmiştir.)

    duzenleme: yazım yanlışı + ( ) içi ekleme
  • 175
    “baba açarsın davayı, çakarsın yüklü tazminatı, 3 ay evden işe-işten eve metrobüsle sürünür; hem mesajını vermiş olursun hem de bundan sonra konuşacak olan iki değil on defa düşünür konuşur”

    oldu mu serdar?
    fikir beyan etmek başka bir şey -ki söylediklerinde haklı da olabilir; bu apayrı bir konu-, iftira atmak başka bir şey.

    kurumsal bir şirket söylediğimi yapar, serdar bey de elinde belge varsa koyar ortaya, personelinle ilgili gereğini yaparsın; değilse de galatasaray personeline iftira atmak neymiş cümle alem görür.

    zor değil bu işler arkadaşlar.
    bunu yapmayan yönetim de bundan sonra galatasaray üzerine oynanacak oyunlara çanak tutmuş demektir; çok açık ve net.

    açıklamaları fırsattır velhasıl.
    mesele bunu kullanma becerisi ve iradesine haiz yöneticiler. gerisi boş laf.
App Store'dan indirin Google Play'den alın