türkiye'nin profilini bana gün itibarı ile anlatmış futbolcudur.
lanet olsun ki ataerkil bir toplumda yaşıyoruz ve kadın-erkek eşitliğinden bihaber, erkek egemenliği ile yanıp tutuşuyoruz. bakıyorum da profilimize hiçbirimiz anlaymamışız şunu;
''kadın da özgür bir bireydir, kendi parasını kimseye muhtaç olmadan kazanabilecek, erkeklerin de yaptığı işleri yaparak hayatını idame ettirecek seviyededir. bunun için gerekli şartlar günümüz için eskiye nazaran daha uygun haldedir.''
eski dediğim de 30 sene öncesi falan. ve türkiye'de yaşadığımız için sonradan bize eklenen kadın-erkek eşitliği üzerimize pek de olmamış bir elbise farkettim. zira biz hala kadınlara yanlarında dolaştırdıkları erkeklere bakarak yafta yapıştırmaktayız. o erkeklere de gezdikleri kızlar ile banka hesapları bağlantı kurarak resmen ''öküz'' sıfatını takmaktayız. selçuk şahin bugün bunu ispatlamıştır, sözlükte hakkında yazılanları görünce inandım artık. bu sözlükte çok defa bir kaç entry okuyup günüm zehir olmuştu, kahrolmuştum ama böylesi ilk defa oluyor. yazılanlar o kadar küçümseyici ki, selçuk şahin'e ve sevgilisine yapılan öyle büyük haksızlık ki...
bu yazılanlardan ben şunu anlıyorum; selçuk şahin, iki lafı bir araya getiremeyecek, normal şartlarda toplumun çoğunluğunun güzellik konusunda üst sınıflarda gördüğü bir kız ile paylaşımda bulunamayacak bir adamdır.
kız da selçuk kadar parası olmayan adamlar ile gönül ilişkilerinde bulunamayacak kadar sığdır.
bu mu yani? çıkarımınız bu mu?
herkes için güzellik görecelidir. bu kız için selçuk yeteri kadar yakışıklıdır belki?
belki de hakkında atıp tutan sözlük yazarlarından daha fazla dialogda bulunmuştur ve beğenmiştir?
sadece kokusunu sevmiştir selçuk'un ya da insani tavırlarını?
bir insanın maddiyatı hariç sevilebilecek her yanını görmüştür?
olamaz ki. adam fenerli. servet italyan güzel ile birlikte yaşayınca ''helal olsun aslanıma'' demek bile ilişkileri ne sığ boyutta değerlendirdiğimizin, ilişkide erkek egemenliğini içimize sindirdiğimizin kanıtı değil midir? ama doğru ''erkekler her şeyi başarır'' toplumundayız. ''fıtrat meselesi hacı, yaradılışımız bu'' deyip kendimizi överiz. karşımızdaki insan cinsiyetinden ötürü düşünme kapasitesi olarak bir adım geridedir bizden ya, asıl bu yüzden ne denli geride kaldığımızı göremeyiz. sevgilimize çiçek verirken bile uzatırız ''ben yaptım'' dercesine. gelenektir, ama uygar insanlar gibi hediyeyi, verenden daha ön plana çıkarmak pek harcımız değildir. bizim beyinlerimizde de yerleşiktir; hediye sevilmek için verilir. yanılgılarla eksiklerle dolu gelişmeyi sürdüyoruz işte. her şeyden biraz almışız ama neyi tam yapıyoruz? hiçbir şeyi. dur dur o kadar da haksızlık etmeyelim ''eleştiri'' konusunda fransızları da geçmişizdir. herkes bir küçük
jose mourinho. herkes kapak takabilecek yetenekte. herkesin vitrine koymak için can attığı bir zekası var. herkes onu vitrininde sergilemeli ki övünebilecek ''şey''i olduğunun idrakına herkesi vardırabilsin. düşündüm de biri bana o...çocuğu dese onu dövmek ile dövmemek arasında kararsız kalırım, ama birisi bana ''yanındaki kız seninle paran için çıkıyor'' dese herhalde oracıkta kendimi kaybederim. bu benim yetilerimi, duygusallığımı, göreceli olan yakışıklılığımı falan değil direkt aklımı geri planda bırakacak bir hakarettir. yanımdaki kıza da ''para için birileriyle beraber gezen insan'' yakıştırması yapmaktır. para için birileriyle beraber gezen insan o paradan nimetlenmek için gezer. vermeden alınmayacağı için sermayesi yanında gezmesidir. harcadığı şey enerjisidir, enerjisi bedeninden gdier, bu sebepten bedeni sermaye olur. biz bunu farklı kullanan insanlara hayat kadını yakıştırması yapmıyor muyuz? selçuk şahin'in kız arkadaşına dolaylı yollardan bu söylenmiş olmuyor mu? oluyor bence...
her şeyden önce bizim türk insanının profili belli oluyor bu imalarla. sonra da ''ayıp'' kelimesi ortaya çıkıyor.
bugün senin için ve türk insanı profili için çok üzüldüm selçuk. keşke böyle olmasaydı...