sözlüğe kaydolduğum günden itibaren selçuk inan hakkında bir yazı yazmak istiyordum. bugüne kısmetmiş. baya uzun bir yazı olacak lütfen sabırla okuyun.
selçuk inan olayını bence dönemsel olarak analiz etmemiz gerekiyor.
galatasaray öncesi dönemi
selçuk kariyerinin başlangıcından itibaren çok fazla dikkat çeken bir oyuncuydu. oyun zekası, teknik becerisi, duran top kabiliyeti( mesela mondragon'un galatasaray kariyerinde yediği tek frikik golü selçuk inan tarafındandı.) vs. özellikleri vardı. çok olgun bir oyunu vardı. bu becerileri onu trabzonspor'a getirdi. ve o malum senede
* şampiyonluğu elinden alınan(!) trabzonspor'un en önemli oyuncularındandı. hatta o dönem de alex de souza'ya sorulduğunda türkiye ligindeki en iyi oyuncunun selçuk inan olduğunu net bir şekilde belirtmişti. alex boğazın karşısının efsanesi olsa da önemli bir referans olduğunu düşünüyorum.
galatasaray öncesi dönem için sanırım burada hepimiz hemfikirizdir, türkiye'nin en iyi oyuncularından biriydi.
2011-2013 arası dönemi
bu dönemi daha spesifik olarak isimlendirmek gerekirse selçuk'un galatasaray'a transferinden başlayıp 2012-2013 sezonunun ara transfer dönemine kadar ki süreç.
selçuk'un galatasaray'a geldiği sene öncesi süreçte tam bir kaos ortamındaydık. önceki o kirli sezonda rezalet performansımız, senelerdir olan şampiyonluk hasretimiz vb. durumlardan sonra yeni başkan ünal aysal ve futbol takımı başına geçen efsanemiz fatih terim önderliğinde bir kabuk değiştirme sürecine girdik. bu dönemde alınan oyuncular seneler boyunca galatasaray'ın iskeletini oluşturdu. ünal aysal ve fatih terim gittikten sonra kazandığımız tüm başarılarda da(geçen sezon hariç) bu iskelet sayesinde oldu. bu yeni yapılanmada ki en önemli oyunculardan selçuk inan inanılmaz bir performans gösterdi ve şampiyonluğumuzda inanılmaz bir katkısı oldu. hatta o dönem keep calm modası vardı. taraftarın sosyal medyada en çok yazdığı şeylerden biri "keep calm and selçuk inan"dı.
2012-2013 sezonuna da gayet iyi başlamıştı selçuk. galatasaray bildiğiniz üzere bu sezon şampiyonlar liginde bir üst tura çıkmayı başarabilmişti.
2013-2015 arası dönemi
bu dönem selçuk'un performansının düşmeye başladığı dönemlerdi. bu bizde pek çok güzel hatıralar bırakan diğer bir efsanemiz wesley sneijder'in galatasaray'a transferinden sonraki süreçten başlayıp prandelli'nin gidişine kadar ki süreç.
ünal aysal'ın wesley'i bu kadar isteyip hatta fatih terim'in önceliği olmamasına rağmen zorla getirmesiyle takımda bazı problemler oldu. en büyük sorun şuydu. galatasaray'ın oturmuş orta saha tandeminde sneijder'e yer açmanın çok zor olmasıydı. kişisel tahminim fatih hoca'nın zaten dribbling yeteneği kötü selçuk varken 2. bir dribbling'i çok güçlü olmayan bir oyuncuyu takıma istemiyordu. belki fatih hoca görevler bazında sneijder ile selçuk'u işlev olarak yakın görüyordu. bu sebepten kaka'yı daha çok istedi belki de o dönem.
öyle ya da böyle hoca sneijder'e takımda bir yer açmaya çalıştı. geriden oyun kurma görevini selçuk'a ileride oyun kurma görevini ise sneijder'e verdi. ama bu çok iyi bir çözüm süreci olmadı. sneijder ilk dönemi öyle ahım şahım bir performans göstermedi. buna mütakiben selçuk'un performansı da düştü.
bu dönemde tabii bir de futbol dışı olaylar başladı. medya saldırmaları başladı. galatasaray rakiplerinden bu kadar üstünken medyanın bu konuda bir müdahale etmesi gerekiyordu. keza sonra galatasaray'ın türkiye'nin münih'i olmaması için yapılmadık şey kalmadı hepimiz biliyoruz.( yabancı sınırında acayip değişiklikler, fatih terim'i milli takıma alınması vs.). bu yazıda o konulara girmeyeceğim.
iki tane cephe yaratıldı. sneijder çetesi ve yeniçeri çetesi. yeniçeri çetesinin başına tabii selçuk inan koyuldu. sürekli aralarında problemler olduğundan bahsedilerek taraftar dolduruldu.
selçuk'un tamamen kötü niyetli içten pazarlıklı bir insan olduğu inandırıldı. bu konuda şimdiye dek takımımızdan yolu geçen hiç bir yabancı tarafından böyle bir gruplaşmadan bahsedilmedi. ve bildiğimiz kadarıyla selçuk'un herhangi yabancı bir oyuncuyla en ufak bir problemi bile olmadı. semih kaya'nın talihsiz açıklamasını hatırlarsınız ''bence 2 yabancı hakkı olsun.''
bir tane platformda yemin ediyorum size şöyle bir yorum görmüştüm. " selçuk inan bu türk oyuncuları yönlendirip düşüncelerini bu şekilde basına iletiyor." gerçekten el insaflık bir yorum bu.
biz türk milleti olarak bayılırız komplo teorilerine malumunuz. hani o dönemde demek öyle bir yönlendirme oldu ki selçuk inan sanarsın bi criminal mind, usual suspect'te ki kevin spacey falan. tamamen arkadan çinli prenses oyunları oynayarak bir şeyler yapan biri olarak gösterildi elde de kanıt falan yoktu. bu dönem performansı son senelerde ki kadar düşmemişti. o zamanlar eleştirmek için bir şeyler yapmak gerekiyordu. basında bu yeniçeri vs sneijder çetesi olaylarını sürekli fark ettirmeden pompaladı arkadaşlar bize.
şu an maalesef saha dışı olaylara çok girdim. türkiye'de olayları değerlendirirken maalesef harici faktörler de öne çıkıyor.. tekrar futbol kısmına dönüyorum.
2013-2014 senesi sezona galatasaray çok kötü başladı biliyorsunuz. ünal aysal fatih terim çekişmesi falan derken hocasız kaldık. roberto mancini teknik direktörümüz oldu. ve iyice farklı bir oyun tarzına geçtik. selçuk inan'a verilen görevlerde haliyle değişti. selçuk bu dönemde maalesef mental olarak büyük bir çöküşteydi. verilen görevleri yapmaya çalışıyor ama aksıyordu. ilk iki senesi kadar etkili değildi. bu da haliyle taraftarın gözüne batmaya başladı. takım ligde pek iyi gitmiyor. selçuk kötü oynuyor. bir de medyaya göre selçuk takımı bölüyordu. taraftar iyice bilendi bu konuda.
ve sonra malum olay forma çıkarma olayı geldi. selçuk kötü bir sezon geçiriyordu. ve o sene
şampiyonlar liginde başarılı olsakta malumunuz fenerbahçe 10 küsur puan farkıyla şampiyon oldu.
(bkz:
6 nisan 2014 galatasaray fenerbahçe maçı) nda selçuk sneijder'e pas vermek yerine şut çekme tercihi bütün olayların başlangıcıydı. zaten herkeste vardı yeniçeri vs sneijder tayfasının sözde kavgası mancini bu tercihine bu çekişme ithamlarından bihaber tepki gösterdi. medyanın sneijder geldiğinden beri ince ince işlediği olay sahada gerçekleşmişti. mancini'de tepki gösterince ıslıklamalar başladı. selçuk psikolojikman o gün tamamen çöktü. oyundan çıkmak istedi sakatım bahanesiyle( muhtemelen sakat değildi tepkilere dayanamadı.) mancini o zaman yere yat doktoru bekle dedi. ama selçuk'un dayanacak takati yoktu.( muhtemelen hüngür hüngür ağlamıştır.) formasını çıkardı ve tugay kerimoğlu'na verdi. o ara inanılmaz bir tepki geldi.
birincisi taraftar galatasaray'ın kaptanının böyle bir derbide sahadan çıkmaya çalışmasına çıldırdı( bu konuda taraftar kesinlikle haklı)
ikincisi ise şu suni çeteleşme gerçek olarak algılandı.
üçüncüsü forma konusu taraftar için önemli bir sembol. bunu çıkarması farklı bir yöne çekildi. hani böyle sanki yere attı üstüne benzin dökerek yaktı gibi gösterildi. keza çoğu taraftar hala formayı attı diye biliyor. böyle kaliteli bir platformda bile hala öyle zannedenler vardır bence.
selçuk'un zaten performansı düşmüştü. bir de bu olay yaşanınca artık mimlendi.
bu dönemde tabii bir de maaş artışı olayı var. selçuk ve burak inanılmaz bir kontrat ile ödüllendirildi.
bu kararda hem yabancı sınırı mevzusu hem de selçuk ve burak'ı desteklediklerini göstermek için muhtemelen aysal böyle bir kontrat imzaladı. ama gerçekten sevr anlaşması gibi kontratlardı. hani bir kere bir oyuncu ciddi anlamda yaşlanacağı süreçte nasıl böyle bir kontrat imzalanır hala anlamıyorum. sanırım aysal'ın en büyük hatası imzaladığı kontratlardı.
taraftar bi kere kıl olmuştu artık selçuk'a bu olaydan sonra birde inanılmaz ciddi zamlı bir kontrat taraftar gözünde onu iyice kötü adam yapmıştı.
prandelli dönemi başladı sonra. o dönemde takım ligde iyi puan toplamışta olsa hem oyun fecaatti hem avrupa maçlarında korkunç skorlar almıştık. hem ligde 2. bile olsak ligde bile 4 farklı yenilgiler aldık.
2014-2015 sezonu dönemi
bu dönemi ayrı yazıyorum çünkü bu sezondan sonra işler iyice kötüye gidiyor.
2014-2015 senesi büyük bir kaos içerisindeydik. ünal aysal gitti ardından prandelli gitti ve hamza hamzaoğlu geldi. hamza geldikten sonra selçuk'un formunda artış başladı. selçuk, o sezonun tartışmasız yıldızı muslera ve sneijder kadar öne çıkmadı ama selçuk'un kritik golleri oldu ve genel olarak iyi bir performans gösterdi. selçuk bilinenin aksine 5 yıldır top oynamıyor değil. bu selçuk'un iyi performans gösterdiği son sezon. bu arada takım o sene
* şampiyon olmasına rağmen rezalet oynuyordu hatırlarsanız.
istatistiklerin aşırı önemli olduğunu düşünen biri değilim. her tarafa çekilebilecek bir şey çünkü ama yine de genel bir bakış için yararlı olduğunu düşünüyorum. whoscored'un verilerine göre 2014-2015 sezonunda selçuk'un süper lig için ortalama ratingi 7.39. demek ki o sezon bilinenin aksine o kadar da salt zarar değilmiş.
2015-2017 sezonu
dursun aydın özbek isimli şahsın takımın başına geçmesiyle domine ettiğimiz seneler maalesef bitti.
hamza hamzaoğlu ile devam edildi. ilk melo'yu kovdular akabinde korkunç bir kadro planlaması yapıldı. hani başarısız olmak için ne gerekiliyorsa o yapıldı. orta saha ikilimiz selçuk inan ve bilal kısa'ydı. (bilal de bence galatasaray tarihinin en talihsiz insanlarından biri. ama o ayrı konu)
inanılmaz durağan bir takımdık. daha da ekleyebilirim ama ekledikçe o dönem aklıma geliyor ve sinirlerim bozuluyor . selçuk bu iki sene gerçekten rezaletti. takım da rezaletti ama bunu da belirtmek lazım. şansa bala bu dönem nasıl 2 kupa kazandık(keza 1i sayesinde menden kurtulduk hatırlatalım) aklım almıyor. bu dönem selçuk'a yan pas-geri pas selçuk ismi takıldı. en iyi zamanında da tempoyu duruma göre arttırıp azaltırdı. sırtını dönüp faul alırdı. ama gerektiğinde bir ileriye oynar. maçı değiştirirdi.
ama bu dönem takım o kadar hareketsizdi adamın tek yaptığı buna dönüştü maalesef. keza bu sıkıntıdan etkilenen tek selçuk değildi. sneijder için de son zamanlar negatif eleştiriler başlamıştı. sebepleri o zaman ki kadroyu hatırlarsanız sanırım hak verirsiniz.
selçuk'un oyun tarzı, selçuk'un kazandığı para, selçuk'un forma çıkarması her maç sonunda öfke kusuldu. bu iki seneyi daha fazla anlatmayacağım harbiden aklıma geldikçe sinirlerim bozuluyor.
2017-2018 sezonu zaten yedek oyuncu durumuna düştü. bu sefer de taraftarın haklı olarak bu kadar maaşlı yedek oyuncu olur mu söylemi başladı. bir de bu oyuncu selçuk olunca insanların nefreti devam ediyordu. bence geçen sezon ki maçlarda elinden geleni yaptı selçuk ezbere yorumların aksine tamamen yan pas geri pas şeklinde oynamadı. mesela (bkz:
14 ekim 2017 konyaspor galatasaray maçı) aklıma ilk gelen örnek oyuna girdikten sonra maçın değişmesinde en önemli etkendi muhtemelen.
güncel durum ve sonuç: eğer yazının tamamını okuduysanız öncelikle teşekkür ederim ve tebrik ederim. güncel durum olarak maalesef fiziksel olarak max çıkarabileceği 30 dakika olarak gözüküyor.
girdiğinde en azından topu ayağında tutup iyi bir şekilde aktarabilecek bir oyuncumuz oluyor. tecrübesi bile bazı maçlarda önem teşkil edecektir illaki.
hani değerlendirmek gerekirse inanılmaz pahalı bir yedek oyuncu doğru bir tanım sanırsam.
keşke daha düzgün bir kontratı olsaydı ne bileyim şu alacağı parayı 3 yıla falan dağıtsaydı. en azından insanlar tarafından biraz daha iyi anılırdı.
sevabı ve günahıyla selçuk bu benim gözümde. en büyük hatası muhtemelen o maç formayı çıkartmak oldu. keşke yapmasaydı açıkçası çok merak ediyorum. şu an kamuoyunda nasıl anılırdı eğer bu olay hiç yaşanmasaydı.
selçuk efendi bir insan ve adam tayfanın diğer üyeleriyle çocukluktan tanışmaları dışında karakter olarak bir benzerliği yok.
( adam tayfa ve prim mevzusuna da girecektim ama bu kadar uzun bir yazı olunca açıkçası ciddi anlamda üşendim belki ilerleyen zamanlarda o konuda ki fikirlerimi de paylaşırım)
salt nefreti kesinlikle hak eden bir insan değil bence arkadaşlar. öyle ya da böyle ciddi emekleri oldu. özellikle o 2013-2015 sürecinde bahsettiklerimi düşünmenizi istiyorum. o dönemi daha iyi hatırlamanızı. belki de biraz empati kurmanızı rica edicem. herkesin elbette haklı sebepleri var bu konuda aynı hayattaki gibi. ama belki de affetmek esas rahatlatacak şeydir hepimizi.
edit: yazım hataları düzeltildi.