nihayet kulüplerimizin yönelmeye başladığı yöntem. kolay değildir. araştırma, sabır, finansal sorumluluk ve uygun ortam ister.
birkaç kere yapıldığında da satıştaki artış üstel olacaktır. yine de sürdürülebilirliği çok kolay değildir zira satılabilir oyuncular bulmak zordur ve piyasadaki rakiplerin de ulaşmaya çalıştığı oyuncular bunlardır. scouting ağı geniş olan kulüpler doğru zaman ve doğru yatırımla başarılı olabilir.
önceden kulüplerimizin transfer şablonu genel olarak 30 yaş üstü oyunculara yönelmek şeklindeydi. bu durumda transferde rakip ülkeler
rusya,
katar,
suudi arabistan,
çin,
yunanistan,
brezilya,
arjantin,
japonyagibi ülkelerdi. ya da iyi liglerin baş altı takımları daha az maaş vererek oyuncuları kendine çekebiliyordu.
satılabilecek oyuncu transfer etmek istediğinizde ise rakip ülkeler
hollanda,
italya,
almanya,
fransa,
ingiltere,
ispanya,
portekizgibi zorlu ülkeler oluyor. hatta shakhtar, salzburg, celtic gibi kendi ülkesinde ayrışan kulüpler de önünüze geçebiliyor.
ilk grupta yer alan ülkelere karşı avantajlarımız belliydi ve çoğu oyuncuyu getirebiliyorduk, ancak 2.gruptaki ülkelerle baş etmenin yalnızca 2 yolu var. birincisi erken davranmak. yani oyuncuyu diğer kulüplerden önce davranıp transfer etmek. bunu yaptığınızda gerçek scouting başarısına ulaşıyorsunuz zaten. diğer seçenekse ülkeyi oyuncular için zıplama tahtası olarak kullandırmak.
norveç,
isveç,
belçika,
danimarka,
sırbistan,
macaristan,
bosna hersekgibi ülkelerin yetenekli ve genç oyuncuları, doğrudan premier lig'e ya da ligue 1'e gidip başarı gösterebilecek seviyede değilse gelişimlerini türkiye'de sağlamaları teklifi cazip gelebilir. gelişim gösterme açısından denayer, talisca, muriqi, eljif, trezeguet akla gelen ilk örnekler.
işte burada en önemli şey, ikna için uygun ortamı oluşturup doğru enstrümanları kullanabilmek.