babama göre 1996 yılının ekim ayıymış, ilk cimbom deyişim. 5. yaşımı henüz doldururken kendi irademle her şeyin sarısını, kırmızısını, sarı kırmızılısını arar bulur alırmışım. okula gitmiyordun ama ezberden kadromuzu sayar olmuştun diyor. net hatırladığım ilk şampiyonluğumuz 97 senesindeydi. babaannemi kaybettiğimiz yıl. ben ne zaman kaybetsem, galatasarayla kazandım. tekrar tekrar. binlerce yumruğu yiyip boşu boşuna doğrulmadık çünkü. ah ulan gaaassaray diyoruz ya hep, öyle işte. ister tesadüf ister kader oyunu diyelim. çocuk aklımla ilk aşkım mahallemizden taşınırken akşamında üzüntümü geçiren uefa kupamızı alışımızdı. inan ettik miydi yapamayacağımız yoktu çünkü. üniversiteden atıldığımın akşamı elmander beşiktaş’ı perişan eden 3. golü uzatmalarda atıyordu. terk edildiğim günlerde 3 kupalı şampiyonluk yaşıyorduk, kovulduğum günün akşamı umut bulut schalke’nin umutlarını bitiren adam olmuştu. beyler, bunca şeyi size anlatmamın, buraya aktarmamın sebebi şu; kötü günler geçirdiğimiz şu günlerde(robb başın sağ olsun tekrardan biraderim), ideallerine sıkı sıkı bağlanmış olan, inan eden, konsantrasyonunu hiç kaybetmemiş, nerede kalmıştık sorusunun cevabını hatırlayan adanmış hayatlarımızın umudu galatasaray bizi tekrardan güldürmek için, sokaklara dökmek için akşama sahada olacak. siz inan edin, kenetlenin! başka galatasaray da yok, bizden bu şampiyonluğu alabilecek kimse de yok. allah yardımcımız olsun!
“kazanacaksınız, kazanmak için uğraşacaksınız!”
(bkz:
şimdi sen yeniden aslan gibi savaş galatasaray)