resim
Sabri Sarıoğlu
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:41
Uyruk:Türkiye
  • 10376
    tipi sıkıntılı adam. yoksa öyle bahsedildiği gibi kötü bir futbolcu falan değildi. o çok övündüğümüz real madrid’in dizlerini titrettiğimiz maçta kilidi açan adamdır. yabancı spikerden bir dinleyin o maçı, game changer der sabri için.

    yetenekleri sınırlıdır elbette. ama futboldaki askerdir, lazımdır. çalışkandır, özverilidir. futbol sadece yetenek oyunu olsaydı, dünyadaki futbolcuların rahat %80’inin falan sözleşme alamaması gerekirdi. sabri’nin yeteneği 3 ise, özverisi 10 idi.

    tabii ki bizim taraftarın “bugün kime sallayalım” fetişinin en büyük kurbanı oldu. onun sebebi de renklere olan aşkı. başkası olsa 2 senede çeker gider, başka kulüplerde oynar, yine para kazanır, dert çekmezdi. ama sarı kırmızıya olan aşkı sebebiyle cefasını da çekerim, burda kalırım dedi sabri.

    sarı kırmızıyı destekleyen adamların buna saygı duyamaması da kendilerini taraftardan çok spor yazarı olarak görmesidir gözümde.
  • 10377
    di maria- real madrid klişesine benziyor sabri'nin olayı da. vasat bir topçu oldugundan dem vuruluyor sürekli, gereğinden çok geç gittiği, meslek ahlakının yüksek olmadığı. 'sabri reis' olayı yerleşmemiş olsa bunların hiçbiri denmeyecekti bence.

    yıllarca ortaları ile dalga geçildi. abartmıyorum son 15 yılda sabri'nin 13-16 arası kadar isabetli orta performansı aldığımız bek yoktur. ben mariano hastasıyım bilen bilir. oyun kurulumuna katkısı, oyun zekası vs bomba adam. ama orta kalitesi sabri'den düşüktü bizdeyken. sürekli rakibe çarptırdığı için alay konusu oluyordu burada. 4. yıldızı taktığımız sene inanılmaz hücum katkısı verdi sabri mesela. ama bazen işte yapışıp kalıyor bir şey üstünüze ve belli düşünce kalıpları ile hazırcılığa inanılmaz alışan zihinler aynıları tekrar edip duruyor.

    madem bu kadar kötü bek kendisinin de dediği gibi mancini'sinden terim'ine, rjkaard'ından feldkamp'ına, gerets'ine neden kimse yollamadı bu adamı. bugün yabancı sınırı için karşı propaganda malzemesine dönen tarık gelirken sözlük mutluluktan ölüyordu sabri'yi kesecek diye. sırf kuzeyli diye ayılıp bayılınan linnes sabri'nin onda biri topçu değil mesela.

    olay sabri'nin özünde de değil. son 1 hafta sözlüğe bakalım mesela, terim'e, hagi'ye, popescu'ya, sabri'ye denilenler çogu seyin özeti. galatasarayın ne kadar degeri varsa onlara hakarete varan eleştiriler yapmak, doğruluğu bilinmeyen saçmalıklar ile itham etmek moda oldu. kurumları kurum yapan içindeki insanlardır. sabri dediğiniz adam galatasaray formasını en çok giyen 4. adam. önündeki 3 kişiden ikisinin ismini agzımıza almak yasak zaten. sneijder'i havaalanından yollayan adam da bu, altyapı oyuncularına hediye alan da opsiyonunu ffp için kendi iptal eden de. ama 11de istemediği adam olduğu için galatasaraylılığı askıya alan x kişisi için vefa falan hikaye, futbol endüstri cart curt.

    satalım abi o zaman galatasarayı. gelsin arap bassın parayı. budur oh.
  • 10378
    aldığından fazlasını veremeyen eski kaptanımız. kaptanımız olması bence bir garabet. zira sırf altyapıdan çıktı diye yada en eskilerden biri diye futbolcular kaptan yapılmamalı. sabri'de kaptanlık vasıflarının yani liderlik vasfının olmadığını düşünüyorum.

    jübile meselesi de artık tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kapandı. sabri'ye gelene kadar nice efsanelerimize jübile yapılmadı.

    sabri sıradan özelliklerine rağmen kulübümüze hizmet etmiş ve karşılığını fazlasıyla almış bir profesyoneldir.
  • 10380
    https://twitter.com/.../1421179469545549825

    kendisinin tırnağı kadar galatasaray'a katkısı olmayan biri tarafından edepsizce kulüpten ayrılmasına yol açılmış futbolcumuz. dinlediklerim beni çok ama çok üzdü ve evet sabri futbolu burada bırakmalıydı, başka takımlardan verilen örnekler saçmalıktan ibaret. yanlışı doğru göstermek için yanlış örnek veremezsiniz. sabri hiçbir zaman parayı, yedek kalmayı, tribün baskısını, dalga geçilmesini, hakaret edilmesini kafasına takmadı ve elinden geldiğince galatasaray'a hizmet etti. bu yapılanı asla kabul edemiyorum. bizim taraftarlarımız değerlerine sahip çıkmazsa bu kulüp gün geçtikçe erir gider. sabri bir çok oyuncu için örnek alınması gereken bir isimdir.

    yorumcu olduğunda bile burada hakkında neler yazıldı, gözlerime inanamadım ben.

    (bkz: #2970920)
  • 10381
    https://twitter.com/.../1421179469545549825

    açıkçası sabri'yi galatasaray'dan kim göndermişse doğruyu yapmıştır. he, bunun yolu daha doğru şekilde olabilirmiş ancak hangi yolla olursa olsun oyuncuda burukluk olacaktır. şu da var ki altyapıdan çıkmış oyuncular belirli bi' yetenek gösterip a takımda da kalıcı olmuşlarsa futbolu bırakana kadar her ne şartta olursa olsun evlat kontenjanından ballı kontratları hak edeceğini düşünüyor. kulübün sana saygı duymasını istiyorsan sen de mesleğine ve kulübüne saygı duyacaksın sabri son 2-3 senesinde göt-göbek salarak saygısını belli etmiş bi' futbolcuydu kulüp de ona hak ettiği şekilde davranmış.
  • 10382
    hiçbir zaman eleştirildiği kadar kötü olmamış oyuncu. hiçbir zaman da uçup kaçmamıştır. ama gayet ortalama bir performans vermiştir genele vurunca. iyi olduğu dönemler var, kötü olduğu dönemler var. gitmesi doğruydu diyebiliriz çoğumuz ama gönderiliş şekli yakışıksızdır, bunu tartışmaya açmaya bile gerek yok. 16-17 yıl burada forma giymiş bir isim için en azından futbolu bıraktıktan sonra bir jübile maçı yapmak çok şık olurdu.

    futbolda romantizme çoğu zaman karşıyım, performansı düşen, gerekli katkıyı veremeyen isimlerin de hemen gönderilmesini isterim. vefa falan diye zırvalamıyorum şu an, sonuçta milyon euroları alıp sefa sürdü bu insanlar. bu bakımdan vefayı zaten gösteriyor kulübümüz herkese. olay sadece düzgün vedalaşmakta bence. madrid ramos'u gönderdi ama bir basın toplantısı yapıp plaket verip, yolların ayrıldığını güzelce açıkladı. en azından bunu yapabilirdik diye düşünüyorum.

    edit: bu arada zamanında gönderilişini savunmuş birisiyim. sadece olayların arka planda nasıl geliştiğini görünce biraz üzülüyor insan. o yüzden gönderilmesinden ziyade gönderiliş biçiminin doğru olmadığını savunuyorum sadece.
  • 10383
    gittiği sezonu hatırlıyorum, önemli sayıda taraftar kendisiyle sözleşme yenilenmesi halinde kombine almayacaklarını, tv aboneliğinden çıkacaklarını söylüyordu. ben de sözleşme yenilenmemesi taraftarıydım zira yaşı 34 olmuştu ve sabri teknik kapasitesinden ziyade saha içi enerjisiyle katkı sağlayan bir futbolcu tipi idi. gençlik döneminde bile galatasaray seviyesinde bir futbolcu olup olmadığı hep tartışma konusu olmuşken 34 yaş sonrası takımda iyice sırıtacağı çok açıktı.

    ben kendisi jübile yapar diye düşünüyordum ancak göztepe'ye gitme kararı aldı. orada 1 sene oynayıp futbolu bıraktı. bence kariyeri adına kötü bir karar oldu. 3-4 sene daha oynasa anlardım ama 1 sene için futbolu, altyapıdan itibaren yıllarca giydiğin, kaptanlık pazubendi taktığın forma ile bırakmamış olmak ilginç geliyor bana. bu durumdan dolayı da jübile vb. gibi herhangi bir vefa borcumuz olduğunu düşünmüyorum kendisine.

    takımımızdan ayrıldıktan sonra nasıl bir performans sergiledi takip etmedim ama hemen bir sezon sonra asansör bir takımda kariyerini bitirmesi yönetimin yeni sözleşme teklif etmemekte haklı olduğunu gösteriyor. sözleşme yenilenmemesini eleştirmek yerine kariyerini sadece 1 yıl erken bitirip zirvede ve altyapısından çıktığı camiada bırakabilirdi. kendisinin söylediği gibi, "herkes kendine yakışanı yapar."

    https://twitter.com/...172892230881285?s=20
  • 10384
    galatasaray’ın ekmeğini gereğinden fazla yemiş oyuncu. hiçbir zaman galatasaray kalitesinde bir sağ bek olamadı.

    “camianın evladı” gibi safsataları da bırakalım. babasının hayrına oynamadı bu takımda, haketmediği trilyonlar karşılığı oynadı.

    yıllarca forma giymiş futbolcularımızı bir şekilde “kulüpte bir iş verilmeli” zihniyetinden arınmalıyız. burası profesyonel bir kulüp, kimsenin babasının çiftliği değil burası.

    eski futbolcularımızın sürekli “vefa”dan kulübümüzü suçlamalarından gına geldi. kimse size verdiğiniz hizmetlerden dolayı plaket vermeye de, jübile yapmaya da, kulüpte görev vermeye de mecbur değil. hele sabri sarıoğlu sana hiç değil!

    sarıoğlu’na tavsiyem demagoji yapmayı bıraksın. videodaki söz konusu röportajında haklı olduğu tek konu plaketinin dolabına koyulması.

    https://twitter.com/...172892230881285?s=21
  • 10385
    galatasaraydan hakettiğinden fazla ya da az maaş aldığı, işine gücüne olan saygısının tartışılarak takımımızdan ayrılış sürecindeki bazı şahısların yaptığı yanlışların savunulduğu futbolcu. burda konu kaç para aldığı, hakettiği etmediği değil, galatasaray için bir taşı yerinden kaldıran bir insana bile saygı duymamız gerektiği.
  • 10388
    galatasaraylı eski bir futbolcu, kaptan.

    kendisini yollama kararını kim vermiş bilmem etmem de kendisinin verdiği 15 yıllık hizmete değer bir karardır. gönderen büyük bir hizmet vermiş kulübe.

    kendisini hep şu haliyle hatırlarım;

    https://i4.hurimg.com/...cb49eb10bb1be4024262

    şimdilerde kendisini aratmayan ve masalarda atlayıp zıplayan bir başka kaptana(!) sahibiz.
  • 10389
    kendisine haksızlık yapıldı mı? kısmen evet. çok büyük haksızlık yapıldı mı? hayır. haketmediği halde çok uzun süre kulüpte kaldı tarzı söylemleri abartılı buluyorum. yabancı sınırı, kulübün kötü transfer politikaları gibi sebebler yüzünden galatasaray kariyerinin uzamasında sabri birincil derecede sorumlu değildi.

    galatasaray kariyerini kabaca şöyle özetleyebiliriz.

    2002 - 2007: altyapıdan genç yetenek olarak çıkış yapıp, zamanla takımın ana rotasyonuna dahil olduğu dönem. hiçbir zaman kağıt üstünde ilk 11 oyuncusu olmasa da sık sık oynayan bir oyuncu haline geldi.

    2007 - 2008: uğur uçar'ın as sağbek olarak başladığı sezonda geçirdiği talihsiz ve ağır sakatlık sonrası sabri tam anlamıyla sağbek mevkisine geçti. o sezon sağbek olarak tamamlaması ve takımın şampiyon olmasıyla artık iyiden iyiye sağbek oyuncusu olmuştu.

    2008 - 2011: takımın kötü gittiği ve bütün yerli oyuncularla birlikte sabri'nin de aşırı kötülendiği ve yıprandığı bir dönem. sabri takımın aksayan parçalarından biri olmakla birlikte, ana sorunu değildi. ancak o dönemin atmosferi sebebiyle sabri sanki takımın en büyük sorunlarından biriymiş gibi gözükmeye başladı.

    bu döneme bir dipnot daha düşelim; 2008-2011 sosyal medyanın yeni yeni yükseldiği dönem. facebook, inci sözlük, caps kültürünün yaygınlaşmasıyla sabri'nin karikatür olmaya başlaması bu döneme denk geliyor. bu kadar karikatür olmasında kısmen katkısı olmakla beraber temel sebebi ismi, kısa boylu ve agresif tarzı, tipi gibi sebepler daha ön plandaydı. adamın olduğu 4-5 tane komik olay sürekli kullanılıyordu. her yerde dağa taşa orta yaptığı, kötü şut attığı tarzı capsler geziyordu.

    2011 - 2014: ideal sabri sarıoğlu dönemi. eboue'nin gelişiyle olması gerektiği yedek sağbek haline geldi. yedek olarak takımda kalması normaldi çünkü yabancı sınırı ve altyapıdan yetişmiş oyuncu kuralı gibi geçerli sebepler vardı. ''sabri süper ligin en kötü sağbeki'' algısı bu dönemde biraz kırılmıştı. tam manasıyla yedek olunca, ayarında/dozunda kullanılınca takımda iyi gittiği için insanlara batmadı. fatih terim'den sonra mancini'de başlarda pek sabri'yi oynatmamış olsa da sezon sonuna doğru sık sık kullanmıştı.

    2014 - 2015: sabri'nin sezon başı yönetim kararıyla kadro dışı kaldığı sezon. ünal aysal yönetimi ayrılınca tekrar takıma dönmüş, o dönem prandelli'de veysel, tarık çamdal gibi oyuncuların berbatlığı yüzünden sabri'yi oynatmaya başlamış, hatta sabri konusunda hata yaptıklarını söylemişti. sonrasında hamzaoğlu'da kendisini düzenli olarak oynatmış ve takım sezonu şampiyon bitirmişti.

    2015 - 2016: bu sezon başı zamlı kontrat almasıyla başlayan kaoslarla birlikte tekrar aşırı yıpranma sürecine girdi. gerçekten zam yapıldı mı, geçen seneki alacakları mı eklendi bilemiyorum. yönetim/cüneyt tanman/hamzaoğlu bu konuyla ilgili abuk sabuk demeçler verip olayı daha da büyüttüler. yok sabri'den iyi sağbek mi var, ondan iyi şundan iyi vs gibi. nitekim o sezona as sağbek olarak başlamış ancak ağzıyla kuş tutsa yaranamayacak noktaya gelmişti. bu konularda birinci sorumlu olduğunu düşünmüyorum. kulüp sağbek transfer yapmıyorsa, kötü iletişim hatalarıyla kamuoyunda hedef tahtası haline geliyorsa sabri asli suçlu değildir. asli suçu yönetim ve teknik direktördü. bu sezon takımda sallantılı gidince işler artık sabri için geri dönülmez bir noktaydı. sanki yine takımın bir numaralı sorunuymuş gibi bir ton eksik varken bu sezonun devre arası yerine linnes alındı ancak linnes'in galatasaray kariyerine pek iyi başlayamamasıyla sabri yine sık sık oynar duruma gelmişti.

    2016 - 2017: riekerink ile başlanan sezonda yine baya oynadı. linnes ve yeni transfer cavanda sabri'den pek de iyi performans veremeyince sabri yine formayı almaya başlamıştı.

    2017 - 2018 sezonunun başında ise tudor - cenk ergün ikilisinin yeni yapılanması çerçevesinde yollar ayrıldı ve göztepe'ye imza atıp 1 sezon oynadıktan sonra futbolu bıraktı.

    kendisiyle yolların ayrılmasına karşı çıkmadım. çünkü belli bir mantığa oturuyordu. sıfırdan bir takım kurmak, yeni bir heyecan yaratılmak isteniyordu ve sabri yüzü çok eskimiş, çokça yıpranmış bir oyuncuydu. ayrıca eskisi gibi yabancı sınırı yoktu. sayı 14'e yükselmişti. sabri'de 33 yaşına gelmişti. zaten büyük oranda tempo ve dinamizm üzerinden oynayan bir oyuncu olduğu için yolların ayrılmasına çok muhalefet edilecek bir şey yoktu. kalabilir miydi? belki ama yolların ayrılmasında büyük bir haksızlık olduğunu düşünmedim ve hala düşünmüyorum.

    son olarak; yazının genelinde belirttiğim gibi; galatasaray'ın kötü gittiği her dönem takımın birincil sorunu gibi davranılması haksızlıktı. galatasaray sabri'nin ilk 11 oynadığı dönemlerde ligi 8. 6. da bitirdi, şampiyon da oldu. öyle büyük bir olumlu/olumsuz değişken değildi. zaten 15-16 sezonuna kadar yabancı sınırı vardı ve yerli sağbek havuzu da sınırlıydı. takımda kalması gayet normaldi.

    kulübün kötü transferleri yüzünden formayı kapıp oynamaya başlaması sabri'nin suçu değildi. eboue gibi iyi bir oyuncu transfer edildiğinde sabri doğal olarak yedek kalmıştı zaten. sonrasında veysel, tarık, linnes, cavanda gibi berbat/vasat oyuncular transfer edip de sabri tekrar formayı kapıyorsa bu sabri'nin değil yönetim ve teknik heyetlerin suçu. iyi adam alsaydınız zaten oynamazdı.

    kulüp kendisinin sosyal medyada doğum gününü kutlamalı. kutlasan ne değişecek kutlamasan ne değişecek? istiyorlarsa bu son dönemki oyuncular için bir jubile maçı da düzenlenebilir. taş attın da kolun mu yoruldu derler adama. altı üstü bir gün maç tertip edeceksin. 20 tane adam çağıracaksın, plaket vereceksin. gayet de ilgi olur öyle bir maça sanki çok ekstra bir özveri, önem arzeden, maliyet gerektiren bir şeymiş gibi davranılması bana anlamsız geliyor. ben olsam bu 2010 sonrası gruba kesin bir özel maç düzenlerdim. sabri, hakan balta, selçuk, yabancılardan gelirse; sneijder, elmander, falan kaleye aykut geçer, latovlevici falan da gelsin futbolu bıraktıysa maskesini takıp bir iki orta açsın reis izleyelim *
  • 10391
    tipik türk topçusu. istikrarsız ve vurdumduymaz. bir sporcu eksik bir noktası varsa o noktanın üzerine gider. doğal yeteneği gelişmiyorsa, başka noktalara çalışır.

    bu hayattaki harcadığımız enerjinin %80 i para için. özellikle lise yıllarınız başlıyorsa, lisede seçeceğiniz bölüm hayal ettiğiniz mesleğin temelidir. üniversiteye geçtiğinizde mesleğinizin dalını seçersiniz ve mezun olunca iş telaşınız başlar. koştur anam koştur hayata atılırsınız. normal şartlarda günde 8 saat çalışan adam aslında daha fazla mesai harcar. sabah işe geç kalmamak için gece erken yatarsınız. kim istemez ki 1 saat daha fazladan televizyon izlemeyi. ama iş ahlakı bunu gerektirir ve hiç bir işveren çalışanının işyerinde uykusuz gezmesini istemez. ve ülke geneline baktığında mühendiste olsan, muhasebecide olsan, sanat yönetmenide olsan, tasarımcıda olsan, meslek hayatının ilk 10 senesi ya da tamamı sadece hayatta kalmana yetecek seviyede sana para kazandırır. hasta olamazsın çünkü hasta olursan ve işgörmez raporu alırsan maaşını ssk öder ve kesinti yapar. yani hangi meslek dalında olursan ol sağlığına dikkat etmelisin.

    gelelim spora ya da başlığın konusu olan futbolcuya. bu sözlükte beni sabrinin akrabası sananlar falan vardı. "ne diye bu adamı bu kadar savunuyorsun" şeklinde pek çok tepki aldım zamanında. şimdi anlıyorumki körü körüne savunarak hata yapmışım.

    bir takımdan milyonlar kazanıyorsan en azından bir sporcuya benzemen gerek. bedeninle, vücudunla, duruşunla. altyapı antremanlarına florya dolmuşuyla gelirken bu kulüpten kazandığı paralarla ferrari çekti altına. maddi manevi bu desteği veren camianın bir temsilcisi olarak futbolun bir mizah unsuru olması ve bunu düzeltmek için hiç çalışmaması, bu kulüpte en çok forma giyen 4. oyuncu olmasına rağmen kulübün efsane topçuları arasına girmemesi galatasarayın ya da galatasaraylıların suçu değil.

    -oynadın kazandın,
    -oynamadın kazandın,
    -mecidiyeköyde vurduğun şut eski açığın üzerinden şişli vergi dairesinin otoparkına kaçtı kazandın,
    -yağlı göbeğinle oyuna girdin kazandın
    -sakatlandın kazandın,
    -hastalandın kazandın.

    ve bu taraftar ne olursa olsun sabriyi bağrına bastı. tribünlerde en azından hasan şaş gibi yuhalanmadın. bence bu basit bir tweet kutlamasından daha değerli.

    benim için metin oktay, hagi, felipe melo, bülent korkmaz, fernando muslera, mondragon, taffarel, prekazi dışında "efsanem" diyebileceğim bir futbolcu yok.
  • 10394
    üst düzey bir oyuncu olmasa da kendi kendini karikatürize ederek gerçekte olduğundan daha kötü bir futbolcuymuş algısının yerleşmesine sebep olan eski futbolcumuz. gençliğinde üstüne yapışan "sabri reis" imajı bir türlü peşini bırakmadı. ne olursa olsun yıllarca formamızı giydiği, taraftarın kendisine yaptığı kimi haksızlıklara sessiz kaldığı, kulüpte olanları dışarı yansıtmadığı için saygı duyduğum bir futbolcuydu. keşke kariyerinin sonu tudor ve dursun çapsızlarına denk gelmeseydi de futbolu galatasaray formasıyla bırakabilseydi.
  • 10396
    milli takım'da çıktığı maçlarda gökhan gönül'den daha iyi bir performans ortaya koyuyordu. euro 2008 öncesi gökhan gönül sakatlandı ancak bugün kimse o takımda gökhan olsaydı demiyor. eboue gibi bir bek oyuncusunu bile kesti. özellikle 2012-13 sezonunda oyunu mental anlamda gelişti. hatta 2013-14 sezonunda galatasaray adına en fazla isabetli orta açan oyuncu sabri sarıoğluydu. o sezonun maçlarına bakarsanız mariano, linnes, yedlin, boey'e sabri'nin açtığı ortaları izletmemiz gerekirdi.

    2014-15 sezon başı kadro dışı bırakılması hem onun hemde bizim adımıza çok kötü oldu. bence mental olarak zaten çok geç kendini bulan bir adamı tamamen kaybettik.o sezon sabri takıma dönene kadar sağ bekte çok büyük sorunlar yaşadık. ayrıca göztepe kariyerine de fena başlamadı. 2017-18 sezonunu göztepe üst sıralarda bitirirken payı çoktur. ertesi sezon takımdan ayrılmasıyla göztepe sağ bekte çok sorun yaşadı ve az kalsın küme düşüyorlardı. bence gönderilmesi doğruydu.

    son olarak eğer kariyerine sağ bek olarak ağırlık verilseydi çok farklı bir kariyeri olurdu. 2007-08 sezonunda uğur uçar'ın sakatlığı ile sağ bek oynatılmaya başlandı. çok uzun süre takımda neresi eksik sabri'yi koyalım fiziksel özellikleri ile sırıtmaz denilerek kariyeri mahvedildi. mental olarak gelişmesini sağlayamadık.
  • 10397
    hakkındaki olumsuzluklar kendisinin garip garip davranışları, söylemleri ile başlamıştır. sabri çok iyi bir oyuncu değildi ama bence iyi oyuncuydu. hücuma destek verirdi, her pozisyonda verirdi ve kariyerinin sonları hariç çalışkan da bir oyuncuydu. ileri geri koşardı. ortaları iyi değildi de hangi bek çok iyi orta kesiyor ki sanki bu ligde?

    ancak sabri saha dışında verdiği garip demeçler ve pozlarla kendisine biçilen rolü benimsedi, onu reddetmedi. sen omuzunda ceket, elinde maskot(efe tespih de denir) tespihle çimlerin üzerinde gazeteye poz verip ''kendimi reyiz olarak görüyorum'' dersen insanlar da en ufak bir olumsuzlukta bununla gelirler karşına. yine de bunu eleştiremem. şahsen ben sabri yerinde olsam sesim kötü olduğu için mikrofonlara şarkı söylemem, benden sırtımda ceketle poz istediklerinde o pozu vermem, basına daha az demeç verir, daha az göz önünde olmayı seçerdim. ama sabri'nin seçimlerine ben karışamam, benim söylemek istediğim şey bu seçimleri yaparsan sonrasındaki yorumlara da maruz kalırsın demekten ibaret sadece.
  • 10398
    ciğersiz olması dışında hiçbir ekstra özelliği olmayan, sürekli saç baş yolduran vasat bir futbolcu idi. üstüne futbol zekası ve oyun görüşü yok denebilecek kadar azdı. yüksek enerjisi sayesinde toplara sert vursa da hemen her şutu isabetsizdi. kademe işlerinden çok anlamaz, çok koşarak bu açığını kapatırdı. galatasaray kariyerinin sadece son 2-3 senesinde bile kısacık boyuyla üstüne vazife olmadığı halde ceza sahası içinde hava topu mücadelesine girerek 8-10 gol yedirmiş, asistlere vesile olmuştur. (bunu oyun zekasının düşüklüğüne örnek olarak verdim, beceriksizliğine değil.)

    iyi niyetli (hatta saf), çalışkan, bir buçuk kişilik oynayabilecek kadar enerjili ama bir kişilik verimi zar zor sağlayacak kadar yeteneksiz ve futbol zekasından/bilgisinden yoksundu. her "çok satan kitap" çok iyi olmadığı gibi her "çok forma giyen oyuncu" da çok iyi olmayabilir. sabri bu duruma bir örnektir nazarımca. "kör ölür, badem gözlü olur" misali arada övenleri oluyor artık ama oynadığı süreçte övenleri, sövenlerinin yanında yok denecek kadar azdı. bazı oyuncular nedense "oynamadığı" zaman daha çok övgü alıyor, bu bile bir gösterge.
  • 10399
    koyunun olmadığı yerde keçiye abdurrahman çelebi derler atasözündeki keçi yerine geçebilecek futbolcu. insanoğlu böyle abartmayı sever işte. tek bir dişe dokunur faydasını bırak sayılamayacak kadar çok zarar vermiştir takıma maçlarda. şimdi yedlin'i görünce sabri aslında iyiydi demeye başlandı. yarın da yedlin aslında iyiydi denecek biri gelmez umarım. atletik olması, hızlı koşması, dribbling yeteneği olması bir futbolcuyu iyi yapmaz. sabri için başka diyecek söz bulamıyorum. bulanlara kolay gelsin.
  • 10400
    mevlâna celâleddin-i rûmî zat-ı muhtereme olan sevgisini şu dizelerde dile getirmiştir:

    --- alıntı ---

    duydum ki, kaleciye geri pas vermeye azmediyorsun.
    etme...
    ey top tekniği var ile yok arasında olan,
    yarı sahamızı terkediyorsun.
    etme...
    sen şut çekecek olsan, ay kapkara olur gamdan.
    sen ayı tepemize indirmeye kastediyorsun.
    etme...
    son çizgiden ortalasan, dokunmaz bizden kimseye.
    sen ortayı şut, şutu orta ediyorsun.
    etme!

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın