resim
Sabri Sarıoğlu
Görev:Teknik Direktör
Takım:Türkiye U19
Yaş:40
Uyruk:Türkiye
  • 4901
    kendisine yapılan hakaretvari eleştiriler hem kişilik haklarına mugayirdir, hem de onun gıyabında kendisini yıllardır yeterli gören bütün teknik adamlara hakarettir.

    iki türlü hakarettir, şöyle ki:

    a) eğer sabriyle çalışan bütün teknik adamlar bu adamı yeterli görmüşse ve siz burada sabriye hakaretvari eleştiriler getiriyorsanız bütün o teknik adamların futbol bilgisine de hakaret ediyorsunuz demektir,
    b) eğer sabriyle çalışan bütün teknik adamların sırf mecburiyetten dolayı sabriye katlanıp yerine transfer istemediklerini düşünüyorsanız da o teknik adamların kişiliğine ve emeğine hakaret ediyorsunuz demektir.

    kendisinden daha iyi bir yerli sağ bek olmadığı için, ya da çoğunluğun çok beğendiği gökhan gönül de fenerbahçede olduğu için, galatasarayda oynaması son derece normaldir. kaldı ki sabri, altyapı eğitimini sağ bek olarak almış bir oyuncu da değil. bu gözardı edilerek eleştiri yapılmamalı. hele ki insanların karakterine ve kişiliğine asla.
  • 4902
    kendisini eleştiren veya savunan herkese birkaç soru soracağım. cevabını herkes kendisi versin. o zaman herşey daha net anlaşılacak.

    1. drogba, selçuk inan, muslera, melo, sneijder gibi oyuncular bugün takımımızda değişilmez ve en çok sevilen oyuncular. doğru mu? herhalde hiç kimse itiraz etmez. bu oyunculardan herhangi biri, ligimizdeki diğer 17 takımdan birinde oynuyor olsaydı. ve bize deselerdi ki galatasaray devre arasında kendisini (yani drogba, selçuk inan, muslera, melo, sneijder 'den birini) transfer ediyor. ne düşünürdük?

    sevinirdik. net bi biçimde takıma güç katacağını düşünürdük. doğru mu? ve galatasaray da zaten böylesine oyuncuları almaya çalışırdı. kim istemez ki böylesine oyuncuları?

    2. peki sabri galatasarayda hiç oynamamış olsaydı. ve bugün kayseri erciyesspor oyuncusu olsaydı. sizce galatasaray devre arasında onu almaya çalışır mıydı? yada alsaydı biz ne düşünürdük?

    bu soruyu kadromuzdaki birçok oyuncu için de sorabiliriz. ve cevaba göre o oyuncu aslında bizimle olmayı hak ediyor mu bulabiliriz. unutulmasın bireyler gelir geçer. ama aslolan galatasaraydır.
  • 4908
    emre çolak'ın yıllardır bir sik yapmadan ekmek yediği kulüpte, kusura bakmayın ama beyinsizce eleştirilen futbolcumuz. kimseyi şu galatasaraylı takımda kalsın bu fenerli gitsin diye savunmam veya eleştirmem, konu o değil. ama sevgili abicim; senin yedek kulübende emre çolak gibi bir faydasız ötesi zararlı varsa, sabri'nin ilk on bir oynaması kadar doğal bir durum yoktur. kaldı ki sabri kadar özverili oynayabilecek, en az onun yeteneğinde başka sağ bek bul, git kulübe mail yağdır. mikik !
  • 4911
    hâlâ altyapımızda yetiştiği için "galatasaray'ın çocuğu" mottosuyla savunulan futbolcu.

    sabri: "ben galatasaray'ın çocuğuyum!"

    bülent korkmaz: "biz orospu çocuğu muyuz??!?"

    evet böyle bir diyalog yaşanmadı çok şükür* ama evet ben söylüyorum bülent korkmaz artvin hopaspor'un çocuğu mu? o da altyapıda yetişti, bütün futbolculuk kariyerini galatasaray stoper mevkiinde geçirdi. uefa, süper kupa'da o vardı. 4 sene üst üste şampiyonlukta da vardı. avrupa'da oynama hayali galatasaray'da oynama hayalinin yanından bile geçmedi hiç.

    sonra ne oldu?

    bülent korkmaz kadro dışı bırakıldı.

    kim tarafından?

    en büyük başarılarını beraber yaşadığı hocası fatih terim tarafından.

    peki bu adama jübile yapıldı mı?

    hayır.

    peki hakan şükür? o galatasaray'ın altyapısında bile yetişmedi. ama belki de bir neslin galatasaraylı olmasını sağladı. galatasaray'ı hayatına sığdıramadı hakan şükür. çünkü o kadar galatasaray aşığıydı ki cimbom hayatından taştı. yaşadığı büyük başarıların yanında yeri geldi parasını alamayan kardeşlerine kendi cebinden para verdi. takımının en başarılı, en mutlu günlerinde olduğu gibi en başarısız, en sıkıntılı günlerinde de yanındaydı. kendisi iki kez avrupa'ya gitti ama ikisinde de döndüğü yer yine yuvasıydı.

    ama o bile yeri geldi kadro dışı bırakıldı ve ne yazık ki ona bile bir jübile maçı fazla görüldü.

    şimdi de bir başka "galatasaray'ın çocuğu"na bakalım. galatasaray altyapısında yetişip henüz 17 yaşındayken ligde ve avrupa maçında forma verilmiş, hagi gibi bir efsane'den futbolla ilgili başka kimseden öğrenemeyeceği dersler almış, bülent abisi gibi uefa ve süper kupa sevinci yaşamış bir isim. çubuklu tosun.

    o ne yaptı?

    daha bismillah 20 yaşında bedavaya avrupa'ya kaçtı.

    sonra türkiye'ye döndü mü?

    evet.

    kime döndü?

    altyapısından çıktığı takımın ezeli rakibine.

    tam net sayı veremem ama amatör kulüpler de dahil tahminen 5 bin futbol kulübünden en son gitmesi gereken takıma gitti. hatta bu da yetmezmiş gibi her galatasaray maçında çirkeflik yapıp futbolcularla tartıştı hatta kavga etti. ve belki de bu kardeşimiz altyapısında yetiştiği takımın ezeli rakibinin forması altında bülent abisinin bile yaşayamadığı jübile sevincini yaşayacak.

    yani asıl mevzuya gelirsek; altyapıdan çıkmakla galatasaray'ın çocuğu olunmaz. galatasaray'ın çocuğu olmak istiyorsan kendini bu formaya adayacaksın.

    şimdi gelelim sabri kardeşimize. bu arkadaşın altyapımızdan çıkması dışında bana bir tane olumlu hareketini söyleyebilecek olan var mı? ha pardon bi' de maçtan sonra üçlü çektirmesi dışında.

    onu da anlamış değilim. hadi 26 şubat 2009 galatasaray bordeaux maçında son dakika golü atarak turu geçmemizi sağladın eyvallah. ondan sonra üçlü çektirmek sonuna kadar hakkındı. peki ama kayseri erciyesspor maçından sonra üçlü çektirmek niye? neyi kutluyorsun sabri kardeş?

    sahanın en çok koşan ismi sabri'ymiş alakası bile yok. ben size sahanın en çok koşan ismini söyleyeyim: maçın hakemi!

    sabri'yi ben nedense sadece topu kaptırdıktan sonra koşarken görüyorum. normalde rakip bize göre sağ kanattan atağa kalktığında sabri ya ilerde oluyor ya da olması gereken pozisyonun çok alakasız bir yerinde.

    son olarak,

    30 yaşında bir futbolcu düşünün ve bu adamın tek savunulduğu özelliği çok koşması olsun.

    teşekkürler sarbi bize yaşattıkların için gerçekten teşekkürler "galatasaray'ın çocuğu".
  • 4912
    su yabanci siniri oldugu muddetce hakan balta ile birlikte en onemli oyuncumuz.

    sabri elestirenlerin anlamadigi konu; kimse ilk 11'in vazgecilmezi ya da inanilmaz futbol zekasina sahip filan demiyor. ama kadrona daha iyisi koyabilecegin (gokhan gonul haric) 2. bir adam su an icin yok. g.antep'de ki guzel sezonlarinin ardindan serdar'in besiktas'da ki hali ortada.

    sevmeyebilirsiniz ama on yargili olmayin. bende insallah hamit saglikli doner ve eski sag bek performansi gosterip ilk 11'e girer diye dusunuyor ve istiyorum ama olmazsa sabri>eboue (genel futbolcu yetenegi degil yabanci siniri ve anlik performans olarak)
  • 4914
    yazmaya üşeniyordum ama artık tak etti. üşenmeyeceğim yazıyorum.

    öncelikle belirteyim çünkü temel düşüncem bu; sabri galatasaray'da ilk 11 oynayacak bir oyuncu değil. http://gss.gs/1351160 daha önce genel düşüncelerimi yazmıştım. yazıyı okurken bunu da aklınızda bulundurun.

    bakın beyler sabri şu anda ister kabul edin ister etmeyin ama kadromuzda çok şeyi değiştiren kritik bir oyuncu. aynısını ilk transfer olduğunda engin baytar için de söylüyordum. sabri çok önemli bir oyuncu bizim için.

    sabri neden çok önemli bizim için? çünkü fatih terim de mancini de aynı şeyde ısrar ediyor. çok koşan, aşırı koşan sürekli git gel yapan her atağa katılan bekler. bu yüzdendi o yabancı sorununa rağmen fatih terim'in carlinhos ısrarı. bu yüzden bu yabancı sorununa rağmen mancini'nin alex telles isteği(hem de konuşulan rakamlar az değil.). kendisi bu git geli yapabilen bir oyuncu. yabancı sınırlaması yüzünden iki bekimizden en az biri türk olmak zorunda. sabri'den iyisi gökhan gönül. alabilir miyiz? maalesef. ayrıca sabri'nin çok hakkı yeniyor bu sene gerçekten iyi katkı sağladığı maçlar da var. özellikle eboue ligde adeta kasmıyorken eboue ile sabri arası ligdeki fark fazla değil.

    sabri neden çok önemli bizim için? çünkü sabri demek bruma demek veya sabri demek riera demek. sabri demek hem 3-5-2(riera'lı) hem 4-4-2(bruma'lı) oynayabilmek demek. mancini sık sık duruma göre farklı dizilişlerle sahaya çıkıyor. mancini'nin elindeki sistem çeşitlerinin artması demek. bruma olunca meloyla birlikte ileri top taşıyabilen adamımız oluyor, adam eksiltebilen adamımız oluyor. aynı şekilde riera ile de... bruma olunca tüm topları melo getirmiyor. melo'ya 2-3 kişi baskı yapamıyor aynı dünkü 28 aralık 2013 kayseri erciyesspor galatasaray maçı gibi melo iyice kendini belli ediyor.

    peki nedir bu hem fatih terim'in hem mancini'nin iki tane enerjik, her atağa kalkan bek ısrarı? sürekli git gel yapan enerjik bek demek hücumda adam çokluğu demek. hücumda adam çokluğu ne demek? daha doğru adam paylaşımı, daha çok pas tercihi ve de rakip için tutulması, odaklanılması gereken daha çok oyuncu demek. ilerde bruma sneijder drogba burak hemen arkalarında iki bekimiz ve selçuk-melo ikilisinin desteğiyle hem dönen toplar için alan paylaşımı kolaylığı hem de selçuk-melo ikilisinin her yere koşup kendilerini yırtmaları yerine daha belirli alanlara odaklanıp performanslarının tavan yapması demek. kanatlarda 1 değil 2 kişinin olması demek, rakip takım için takımın açıklarının da defansa dönme zorunluluğu yaratması demek. eğer açıkları dönmezse 28 aralık kayseri erciyesspor galatasaray maçı gibi kanatlarda 2'ye 1 kalmak, rahat rahat top dolaştırmak demek. pas tercihlerinin çok olması, hücumda çoğalmak demek. eğer rakip açıklar defansa dönerse rakip takımı sahasına hapsetmek. oyun kontrolünün tamamen elimizde olması demek. dikkat edin selçuk'un bu sezon çok iyi oynadığı maçlar hep rolünün daha belli olduğu maçlar. daha doğrusu alanının daha belli olduğu maçlar. yine dikkat edin sneijder'in iyi oyunlarına, kanat desteğinin etkisi çok önemli. yine dikkat edin bruma'nın iyi oyunlarına. yine dikkat edin burak'ın iyi oyunlarına, hep hücumda çoğaldığımız, hücumda burak ve drogba'dan başka tutulması gereken adamlar olmasının etkisine...

    bruma demek hücuma top taşıma, adam eksiltme, orta tehdidi demek. bruma demek melo'nun rahatlaması demek. melo'nun rahatlaması demek selçuk'un rahatlaması demek. melo, selçuk ve bruma'nın olması demek rakibin sneijder burak drogba'ya odaklanmasının, tutmasının zor olması demek. bir de bunların yanında 2 tane her atağa çıkan alex telles gibi carlinhos gibi çalım, orta ve sürat tehdidi olan adam demek kanatların rahatlaması demek. kanatların rahatlaması demek sneijder-burak-drogba'ya selçuk-melo'ya daha çok alan demek. kanatların rahatlaması demek sneijder'in rahatlaması, daha çok alan bulması demek. sneijder'in rahatlaması demek burak-drogba'nın rahatlaması, kanatların daha etkili olması demek. işte bu yüzden fatih terim'in de mancini'nin de aynı tarz sol bek istemesi. bu yüzden bu yabancı sınırlamasında iki hocamızın da yabancı sol bek diye ısrar etmesi. bu yüzden 7 milyon euro da olsa verilip alınması istenmesi.

    ayrıca 2 tane çok koşan, her atağa katılan tempolu bekler demek takımın koşu mesafesini arttırmak demek. takımın fizik gücünü, üstünlüğünü arttırmak demek. fizik üstünlüğü sadece güç demek omuz omuza mücadele demek değildir. ben adamdan çok daha güçsüzümdür ama öyle bir koşarım ki 60. dakikada adam yamulur benden bile güçsüz kalır. 2 tane çok koşan, her atağa katılan tempolu bek demek takımın temposunun bir tık yukarıya çıkması demek. rakibi daha çok yormak, hücuma daha çok adamla katılmak demek.

    bunların örnekleri için çok uzağa gitmeye gerek yok. 2 hafta önceki gençlerbirliği maçında eboue-hakan balta çıktık. mancini 3-5-2'nin soluna hakan balta'yı koydu. büyük hataydı. sonra 2. yarı sabri girdi. sağ kanattan etkili geldik ve çok daha fazla pozisyon bulduk ilk yarıya göre. kaleci ramazan da çok kurtardı biz de kaçırdık. sonra geçen hafta hatasını fark etti mancini 3-5-2'nin soluna riera'yı koydu sağına sabri'yi koydu. farka gidecek maçı onur 2-1 bitirtti. dün ne yaptı mancini 4-4-2 yaptı bruma'yı koydu. sola hakan balta'yı koydu(hakan dün bahsettiğim tarzdaki bekler gibi oynadı.maçın en çok koşan yanılmıyorsam 3. oyuncusuydu. bunun haricinde her atağa katılmaya çalıştı. hatta verkaçlarla karşı karşıya bilekaldı. sürekli git gel yaptı.) sağa da sabri'yi koydu. rakip açıklar defansa dönmeyince de bruma da sneijder de aşırı rahatladı. sürekli sabri ve hakan'ın desteğiyle 2'ye 1 rahatladık. öyle olunca bir önceki paragraflarda yazdığım zincirleme rahatlama oluştu ve selçuk da melo da burak da sneijder de bruma da muhteşem oynadı.

    mancini'nin son haftalardaki sabri hamlesi mükemmel bir hamle bence. mancini'ye helal olsun diyorum. bu olayı pek fazla kişi göremez. transfer tercihi olarak da aynı fatih terim gibi yabancı o tarz bir bek istemesi, alex telles tarzı bir oyuncu istemesi için de helal olsun mancini diyorum. bu hamlenin doğruluğu gören için kendini şu son 3 haftada belli etti, daha da belli edecek ama ilerde takviyelerle daha da belli edecek. mancini'nin bu konudaki tespitini çok doğru buluyorum. böyle olayları zaten sadece mancini gibi fatih terim gibi teknik direktörler görüp uygulayabiliyor.

    artık hala sabri'ye saydıracaksanız siz bilirsiniz. bunu sabri'ye en çok kızanlardan mancini gördü, siz görmek istememekte ısrar ediyorsunuz. en çok destek görmesi gereken oyunculardan biriyken kendisine yapılan muamele kendisinin komikliklerinden daha komik. nasıl 2011 sezonunda engin baytar bizim için kritikse şu anda sabri de öyle kritik. kendinden çok değiştirdiği şeyler için kritik. yoksa sabri ilk 11'deki en kötü oyuncularımızdan biri fakat değiştirdiği şeyler çok. diğer mevkilerdeki oyuncuların değişmesini, çok daha iyi oyuncuların oynamasını sağlıyor. bunlardan bağımsız sabrinin bireysel performans olarak da iyi oynadığı maçlar da oldu. inşallah sabri de iyi bireysel performanslarını daha sık gösterir.

    ama ben hala sabri'yi üçlü çektiriyor diye savunuyorum :( bunu okumaya üşenip sona bakacaklara selamım olsun diye yazdım. sizi de seviyorum okumaya üşenenler(ironi yok). yalnız yine de sabri ile ilgili düşüncemi bu son cümleye bakıp öyle sanmayın yazının birazını olsun okuyun.
  • 4919
    kaptan trt 1'de yayınlanan stadyum programında süper ligin ilk yarısını değerlindirmiş. programı izlemedim fakat internette şöyle bir habere denk geldim.

    --- alıntı ---

    galatasaray'ın başarılı kaptanı sabri sarıoğlu, twitter üzerinden #sabriyesorun etiketiyle sorulan soruları ve sezonun ilk yarısını değerlendirdi.

    sabri'ye göre yılın 11'i

    muslera - gökhan gönül, semih kaya, manuel da costa, caner - melo, selçuk, scarione, sow, aatıf, burak şeklinde oluştu.

    kaynak: http://spor.haber7.com/...briye-gore-yilin-11i

    --- alıntı ---

    sabri yılın 11'ini değerlendirmiş kendine göre ama bu 11'e oldukça şaşırdığımı belirteyim istedim. nitekim drogba ve sneijder gibi takım arkadaşlarına yer vermemiş sabri. halbuki takımı sırtlayan ve ligin en kaliteli isimleri bunlar. buna rağmen selçuk ve burak gibi formsuz isimleri sırf arkadaşlıklarından dolayı ilk 11'e almış sabri.

    şimdi bu futbolcunun kendi tercihidir vs. diyebilirsiniz. ama burada galatasaray profesyonel futbol takımının kaptanından bahsediyoruz. kaptan dediğin tüm futbolculara aynı mesafede durması gereken biri olmalı. burada sabrinin kendine yakın hissettiği takım arkadaşlarını 11'e aldığını görüyoruz. bu gayet masumane bir 11 seçimi olabilir. ama daha önce sabri'nin, sneijder'in kullanmak istediği frikiği engelleyip topun başına selçuk'u geçirdiğine kendi gözlerimizle şahit olduk. bu olay olmasa sabri'nin kendi tercihi, kimseyi ilgilendirmez derdim.

    burada bir art niyet aramak istemedim ama içimdeki şüpheleri de dindiremiyorum. maalesef bazı futbolcularımıza da işlemiş bu yabancı 'yıldız futbolcu' düşmanlığı. medyadaki abilerinin gazlamasına geliyorlar herhalde.
  • 4922
    seçtiği 11 üzerinden bile eleştirilen futbolcu. şampiyonlar ligi finalinde 90+3'te bursa'ya attığı golden(tek başına gidip aşırttığı gol) atsa yine de beğenilnez. tamam yine beğenme ama saçma şeylerle de eleştirme be kardeşim. arda elano'ya, dos santos'a pas atmıyor diye kafa siktiniz zamanında, sanki kewell, baros ve lincoln ile oynarken kaleci aykut'a asist yapıyordu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın