resim
Roberto Mancini
Görev:Teknik Direktör
Takım:Suudi Arabistan
Yaş:59
Uyruk:İtalya
  • 4078
    kendisiyle oynadığımız iç saha lig maçlarında 14 maçta 26 gol atıp 13 gol yemişiz. 12 maçı kazanıp 2 maçtan mağlup ayrılmışız. içerde her maçı 2-1 kazanmışıza bağlarım ben bunu. yani öyle gelene geçene 4 attığımız falan olmadığı gibi maçları göt zoruyla kazanmışız. bizden 100 milyon yuro düşük bütçeli takımlara karşı içerde her maç 2-1. peh amk gayet de net hatırlıyorum içimiz rahat değildi hiç bir maçta. ki bu gollerin 12 tanesi bursa ve akhisar maçlarında geldi onlar ortalamayı çok saptırıyor. onları çıkarırsak 12 maçta 14 gol atıp 12 gol yemişiz. aman tanrım ne kadar mikkemmel. ulan biri buradaki yazıları okusa dicek adam içerde fırtına gibiymiş. 12 maçta 14 gol at 12 ye <3

    deplasman maçlarına bakmak istemiyorum bile ama dayanamayacağım. 14 maçta 19 gol atıp 15 gol yemişiz. 4 galibiyet 3 mağlubiyet ben bunları da her maç 1-1 e bağlarım :( mağlup olduğumuz maçlarda yok ama 19 golün 8 tanesi de kayseri ve trabzon maçlarında. sağlıklı sonuç için 12 maçta 11 gol atıp 12 gol yemişiz diyelim. buraya bir yorum getirmek istemiyorum ceza almamak için.

    içerde : 12 maç 14 atılan 12 yenilen
    dışarda : 12 maç 11 atılan 12 yenilen
    toplamda : 24 maç 25 atılan 24 yenilen

    yani değerli sör mancini hayranı arkadaşlar içerde dışarda fark eden hiç bir şey yok. sadece anadolu takımları istanbul'a gelirken genelde kafalarında galibiyet hesaplamazlar. taraftar falan da ekleninde içerdeki maçları göt zoruyla alıyorduk. dışardakilerde bu faktörler olmayınca beraberliğe kitleniyordu maç.

    içerde aslanlar gibi oynuyormuşuz da dışarda olmuyormuş. kıyamam <3 prandelli'yle hiç olmazsa aksiyon yaşıyorduk ağız tadıyla 4 yiyip. bu adam hepten gudubet amk yalan rüzgarının 3416. bölümü gibi sıkıcıydı her maç :( hele 0-0 giden karabük maçının 89. dakikasında drogba'yı çıkartıp ceyhun'u alması var ya lisede hoca derse gelmeyince birinin ben arabasını gördüm gelir birazdan demesi gibi :( *

    bu arada sevgili yazarlar prandelli'nin deplasmanda puan ortalaması bu gudubetten daha yüksek.
  • 4079
    başımızdayken sevmediğim ve gitmesini istediğim,gittiği günse kazandırdığı başarılara rağmen haksızlık yaptığımızı düşündüğüm için üzüldüğüm teknik direktör.hocalığını konusunda gelgitlerim var.bu yüzden fırsat verilse kendisine soracağım ilk soru:
    "sevgili hocam devre arasından sonra kendimizi gazlayarak çıktığımız antep deplasmanı neydi öyle?nasıl bu kadar rezalet oynayabildik?"
    ikincisi:biz bursa ve eses maçlarını çok iyi oynayarak kazandık liderle fark 4e düşmüştü şampiyonluğa inanıyorduk,antalya deplasmanında neden kadroyu değiştirdin ahengi bozdun bu takım her iyi gittiğinde neden müdahale ettin?"
    olurdu.
    transferleri çok kötüydü ama o biraz da şans işi.keza ligdeki gidişat da öyle.umut veya şıno o rize maçında boş kaleye atabilselerdi belki bugün 4. yıldızlı formalarla sahaya çıkacaktık.
    mourinho da hakkında olumsuz şeyler söylemişti bizim maçtan sonra.ama onun manciniyle önceden hesabı mı vardı yoksa düşündüklerini mi söylemişti bilmiyorum.
    yine de sırf juventus maçları için teşekkürler sinyor.
  • 4080
    kendisine yöneltilen "elle tutulur başarısı yok" eleştirisini anlamsız görünüyor.

    "elle tutulur başarı" demek, kupa demek, önemli turnuvalarda tur atlamak demek. mesela "her maç süper oynadık ama takımımız ligde onuncu oldu" tarzı bir şey değil, sonu gelmiş, ödülü alınmış.

    mancini bir sezon bile kalmadığı takımda türkiye kupasını aldı, juventuslu ve real madridli gruptan çıktı, ligde de şampiyonlar ligine direkt giriş vizesini aldı. eee? elle tutulur başarı değil mi bunlar? her maç basan, ısıran, 17 gol atıp 18. arayan bir takım değildir umarım "elle tutulur başarı" kıstası. çünkü öyleyse burda sıkıntı mancinide değil, direkt bu tanımdadır. kerameti kendinden menkul, yahut yanlış temele oturtulmuş bir tanım üzerinden yapılan eleştiri de sadece konuşmak için konuşmayı işaret eder.
  • 4081
    evet "elle tutulur başarı" kupalar almak önemli turnuvalarda tur atlamak demektir. lakin alınan kupa ayıp olmasın diye düzenlenen bir kupa ise getirisinden çok götürüsünün olduğu bir kupa ise bunun elle tutulur başarı olarak görülmesi "elle tutulur başarı" tanımının sadece maddesel olduğu anlamına gelir. cl grubundan çıkmasına zaten eyvallah çektik. lig'teki elle tutulur başarısı ise baş şikeci takımın arkasından 10 puan farkla 2. olması ve minnak şikecilerin üstünde bulunarak şampiyonlar ligine katılması. bide şöyle bir sıkıntı var ki o en acısı bence şikecilerin gidemeyişinden dolayı şampiyonluğu kaptırıp 2. olarak şampiyonlar ligine katılmamız farkındaysak "şikecilerin men edilişinden dolayı biz direkt gitmeye hak kazandık" bunun "bir elle tutulur başarı" olarak görüyorsak gene sıkıntılı bir sonuç çıkar ortaya hedef o zaman zaten ikincilikti şampiyonluğun verileceği belliydi biz 2. olalım onlar nasıl olsa katılamayacak biz direkt katılırız bumu elle tutulur başarı? elle tutulur başarı tanımdan yola çıkarsak türkiye liginde 2. olmak ta değildir ozaman değil mi ? takım üç dört maç harici top oynamamış sonra yav türkiye kupası'nı bilmem kaç yıldan sonra tekrar aldı yahu türkiye kupası'nı 9 değil 19 yıl daha alamasak galatasaray kendinden ne kaybederdi? fener 30 sene alamadı ne kaybetti fener türkiye kupası'nı alamadığı için en fazla taşşak geçildi ha diyorsanız ben çocuk gibi bilmem 45 tane türkiye kupası 25 tane cumhurbaşkanlığı aldık diyeceğim o zaman tamam. bu tür kupalar önemli tamamen bir kenara atmıyorum ama türkiye kupası be abicim bu oynanan rezalet futbol mu önemli kıytırık türkiye kupası mı adamı eleştirirken en önemli savunma argümanı olarak bu kupa söyleniyor. tekrar söylüyorum şampiyonlar ligi grubundan çıkışı haricinde elle tutulur hiç bir başarısı yoktur.
  • 4082
    günahıyla sevabıyla galatasaray'da bir sezon geçirmiştir. bana göre başarısızdır. kimse kusura bakmasın da 2013-14 sezonunda feneri şampiyon yapanların başında gelmektedir.

    geçmişe bakmak bize hiçbir şey kazandırmaz. fatih terim de geldi geçti başkaları da. türkiye kupasını ben başarı olarak görmüyorum. yani gazozuna teneke bir kupadır gözümde.

    bunların dışında da işte iç sahadaki birkaç farklı skorla aldığımız galibiyetler dışında yine bekleneni verememiştir. hatırlıyorum da özellikle şubat-mart-nisan civarı sneijder'in eline bakıyorduk, onun dışında bir şeyler yapan kimse yoktu. deplasmanlardaki rezalet futbolu da görmezden geliyorum, zira hatırlamasak da olur.

    bir rijkaard bile değildir. arada instagram'dan galatasaray taraftarını okşar prim yapar falan. benim için bunun bir önemi yoktur. geldiği ilk günden beri başarılı olamayacağını biliyordum, olamadı da.

    ara dönemde yaptığı transferler ise tam bir faciadır ve bize maddi külfet olarak geri dönmüştür. alex telles dışında -ki o da ne derece gelişir belli değil- kısmen yararlı transferi yoktur.

    ayrılmadan önce ünal aysal ile yaptığı görüşme de az çok bellidir; malum istenilen transferlerin yapılamayacağını ve muhtemelen gelecek sezonda hedeflerin küçüleceğini belirtmiştir aysal.
    nitekim prandelli'nin hedefimiz lig demeçlerinin temelinde ünal aysal'ın sezon başındaki bu düşüncesi yatmaktadır ki yapılan/yapılamayan transferler de bunu kanıtlar nitelikte.
  • 4083
    galatasaray için katıldığı hiçbir kupa "önemsiz" değildir. türkiye kupasındaki malum başarısı, kupayı en çok alan takım olması önemli bir tarihi gerçekliktir ve götürü - getiri hesabı yapılacak bir şey değildir bu. eğer konumuz getiri götürü hesabıysa, ikinci olup şampiyonlar ligine direkt gitmek de elle tutulur başarıdır. zira fenerbahçe şampiyon olduğu halde bu getiriyi elde edememiştir.

    elbette ben bu açıdan bakmıyorum, ligde şampiyonluk tabii ki önemlidir lakin en önemli amaç bu yolla avrupa kupalarına katılmaktır. ligde şampiyon olup avrupa kupalarına katılamayan bir takımın durumunda olmaktansa ikinci olup avrupaya doğrudan katılmak müreccahtır. kaldı ki fenerbahçe haksız bir şekilde ligde kaldığı için, o şampiyonluğunun da ehemmiyeti yoktur. o şampiyonluğun kaçırılmasında mancininin payı da herkesten azdır.

    oynanan futbolun iyi veya kötü olması ise mevzubahis değil. elle tutulur başarı kıstası eğer oynanan oyunsa, kavramlar ve içerikleriyle ilgili gerçekten büyük bir sıkıntı var demektir.

    elhasıl galatasaray katıldığı her turnuvada kazanmak için var. türkiye kupasını kazandığında bu senin tarihine başarı olarak yazılır. kimse "ya galatasaray bilmem kaç sezonunda müthiş oynadı" diye bir başarı kıstası koymaz. tarihe baktığında orda bir kupa gördüysen, elle tutulur başarı budur. zira "elle tutulur" deyiminin sölük anlamı "somut" demektir. bir takımın iyi oynayıp oynamadığı ise tamamiyle soyut ve subjektif bakış açısının sonucunda yapılan yoruma dayanır. "bir takım bana göre iyi oynadı" demek subjektiftir ve bunu herkes farklı görür, tıpkı lucescunun "sıkıcı bu yea" diye yollanması gibi. kime göre sıkıcı? gel gör ki kalkıp "bence galatasaray bu sene türkiye kupasını aldı" demezsin, dersen cezai ehliyetinin olmadığına karar verirler. bu somuttur çünkü, tam da sözlükteki karşılığı olan "somut" bir fadeyi karşılar.

    müzene kupa koyarsın, iyi oyun değil. mancini iyi hocadır, kötü hocadır bunun yorumunu yapmıyorum. o konuda alim çok zaten. elle tutulur başarı noktasında eğer herkes kafasına esen şeyi kıstas tutacaksa bence fatih terim de başarısız. iki şampiyonluk aldı ama sistem bıraktı mı? hayır. başarısız o zaman. elle tutulur başarısı yok. madem "elle tutulur" kavramı bu kadar arada kalmış bir kavram, gheorghe hagi de elle tutulur bir başarıya sahip değil hatta. bir şampiyonlar ligi bile kazanamamış, uefa finalinde de kırmızı gördü zaten. oldu mu bu dediklerim? olmadı tabii.
  • 4084
    tanimadigi ulkede, tanimadigi oyuncularla, basari yakalayamayacak teknik direktor.

    premier ligi taniyor olabilir, bilmiyorum acikcasi premier lig kariyerinde oturup her city macini izlemedim, 85. dakika da yenilirken forvet cikarip stoper aliyor mu falan bilmiyorum.

    ama turkiye kariyeri nereden tutarsan tut elinde kalan bir donem gecirdi.

    iyi hoca mi dersen cevap veremem ama galatasaray faciasi benim icin teknik direktor bile olamayacak kapasitede bir kisi olucak ilerde hatirladigimda.
  • 4086
    kendisini prandelli ile kıyaslarsak dünyanın en iyisi. ama galatasaray karnesi ile kıyaslarsak günü iyi kurtardı diyebiliriz. ayrıca bence çok zeki biri. eski yönetimden bir cacık olmayacağını anlayıp gitti. ayrıca yaptığı transferlerde sadece telles istediği adamdı. diğer gelenlerin hepsi sana bunu alamıyoruz, onun yerine şunu alalım diyerek alınmış.
  • 4087
    geçen sene devre arasında harcadığımız parayla inter'e podolski ve shaqiriyi getirmiş hocadır. bizimkiler hala ''mancininin transferlerini gördük'' demeye devam etsin. kendisi yönetimin transfer başarısızlığına kurban gitmiştir. yoksa ben de zannetmiyorum ki yönetim kendisine ''podolski'yi alalım'' dese kendisi ''hayır hajrovic'i istiyorum'' dediğini. yolun açık olsun sinyor. inşallah nice şampiyonluklar yaşarsın.
  • 4088
    kendisindeki ceyhun gülselam takıntısına bir türlü anlam veremediğim italyan teknik adam. hani ceyhun için uzun boylu ve fizikli desek, ben ceyhun'un öyle ahım şahım defansif bir oyununu görmedim. benim hatırladığım ceyhun son derece ağır, sürekli ayağındaki topu kaybeden, yavaş düşünen bir anadolu topçusuydu. mancini ile ilgili unutmayacağım şeylerden biri sabri'nin 3 aralık 2013 galatasaray gaziantep bşb maçı'nda kaçırdığı penaltı sonrası (bkz: yapacağın işi seveyim ben gidiyorum) diyerek soyunma odasına gitmesiydi. sanki yıllardır sabri'nin uzaya kestiği ortalara taraftarın sessiz tepkisinin dışa vurulmuş hali gibiydi.
  • 4089
    galatasaray futbol takımı'nın başında bulunduğu sürede ceyhun gülselam ısrarı tamamen kadro yetersizliği ile alakalı bir durumdu. melo'yu orta sahada selçuk'un yanında kullanma isteği defans ile orta sahayı birbirine bağlayacak futbolcu ihtiyacını doğurmuştur. bu ihtiyaç bizi ceyhun'a götürdü. fakat hem kapasitesi sınırlı bir futbolcu, hem de büyük takım forması kendisine iki beden büyük gelmiştir. bu nedenle istediğimiz katkıyı hiçbir zaman alamadık. şu anki takımı hannover 96'da ise çift defansif orta sahalı sistemde vasat bir oyun ortaya koymaktadır. yani ortalamayı aşamıyor. bu trabzon'da da böyleydi, bizde malumunuz, hannover'de de böyle.

    velhasıl; burada teknik direktör'den ziyade oyuncuyu ve kadro yapısını sorgulamak daha doğru olacak.
  • 4090
    galatasaray futbol takımı'nın başında bulunduğu sürede ceyhun gülselam'ı kullanmasının en temel sebebi, orta saha ve defansın vasatın altında kalan boy ortalamasını uzatmak olduğunu düşündüğüm teknik adam. ayrıca sistem olarak takım hücum varyasyonlarında, ileriye giden beklerin yerine stoperler kayarken, onların boşluğunu (yine bek özellikli) ceyhun'u defans göbeğine çekerek dolduruyordu. takım savunmadayken de, bekleri geri çekip ceyhun'u stoperler arasına kaydırarak defansı beşliyordu. ceyhun'un boşalttığı alanı da melo ve selçuk'la doldurup hem kesici hem de ribaund topları kazanma özelliklerinden faydalanıyordu.

    bu şablonla galatasaray'ı ligin en az gol yiyen ekibi haline getirdi ancak aynı verimi yazık ki oyunun hücum yönünde gösteremedik.
  • 4091
    kendisini galatasaray'a gelmeden önce overrated bir teknik direktör olarak görürdüm.özellikle m. city döneminde sınırsız olanaklarla yapamadıkları bu fikrin oluşmasına neden olmuştu. türkiye'de geçirdiği kısa süre sonunda yanıldığımı fark ettim. çok zor şartlarda gayet iyi işler yaptı ve hemen hemen tüm taraftarların desteğini almaya başlayıp ''önümüzdeki sene de devem edelim bakalım'' denildiği dönemde gönderildi.
  • 4092
    galatasaray futbol takımını yönetirken en anlam veremediğim hareketi, karabük deplasmanında 90+1'de skor 1-1, doldur boşalt oynarken kazandığımız korner sırasında drogba'yı çıkarıp ceyhunu almasıydı. belki orta sahadaki sahipsiz topları kazanmak için falan diyebilirsiniz ama doldur boşalt oynuyorsanız drogba orada değişmezdi be hocam. kendisi maçları müthiş analiz ediyordu bence orası ayrı.

    edit: maç 0-0'mış. defansın ablasına sarkan golcü uyardı.
  • 4095
    espriden anlayan, kendisiyle dalga geçmeyi bilen ve kendisiyle dalga geçerken kendisine saygı duyduran adam.

    daha önce manchester city'i çalıştırırken 2 taraftar kendisine fotoğraf işareti yaptığında "hemen." minvalinde işaret yapıp fotoğraf çektirmeye gider. 2 taraftar ise muziplik peşindedir, kamerayı hocaya verirler ve kendilerini çekmesini isterler.
    şimdi normalde o kadar ünlü bir adam çok sinirlenir ve en iyi ihtimalle sert bir bakış atarak oradan uzaklaşır. 2 taraftarın da istediği zaten o; hocayı sinirlendirmek.
    ama hoca çok net bir şekilde gülümseyerek kamerayı alıp fotoğrafı çeker ve o 2 genci göt eder. şimdi o video bazen hocayı aşağılamak için dönüyor ancak ama bence orada göt olan hoca değil.

    şimdi bunu neden anlattım?
    hafta sonu yapılan maçta* kafasına top çarptığını duymuştum ama videoyu açıp seyretmemiştim, yere düştüğünü de bilmiyordum.
    biraz önce denk geldi ve seyrettim. top çarptığında hazırlıksız olduğu için yere düşmüş ve sonra da kalktığında oyuncusuna değişiklik işareti yaparak, dışarı çıkmasını söylemiştir gülerek.
    "siktir çık lan sahadan, oynamayı öğrenene kadar da girme amk." demiş hoca. :(

    şampiyonlar ligi'nde başarılıydı. ligdeki durumu tartışılır, türkiye kupası'nda da başarılıydı.
    devre arası yapılan transferler mali olarak belimizi büktü, o konuda başarısız burası net, tabi kendi transferleriyse. ama yine de olur da oğuzhan, koray gibi oyuncular kendini geliştirebilirse telles, koray, oğuzhan gibi genç oyuncular ileride iş yapacaktır.

    valla hocam epey alışmıştık. yalan yok; gittiğini öğrendiğimde hem üzüldüm hem de sevindim. çünkü kalman deplasman fobisi gibi soru işaretlerini de beraberinde getiriyordu. ama bir yandan da üzüldüm hem büyük maçların büyük teknik direktörüydün hem de alışmıştık artık. sen de alışmıştın lige.
    keşke kalsaymışsın, eminim bu sene de gruptan çıkardık en azından zorlardık. neyse inşallah hamza hoca ile artık.

    her şey için teşekkürler. yolun açık olsun.

    edit: aslan gibi savaş galatasaray sağolsun, ilk bahsettiğim olayın swf'sini yolladı.
    http://s14.directupload.net/.../130929/vaodamo9.swf
  • 4098
    ne yalan söyleyeyim, kulübede ve basın toplantılarındaki duruşu, gerektiğinde sert gerektiğinde babacan tavırları, kendisine sorulan türk işi saçmasapan sorulara tipik italyan tavrıyla atarlı giderli cevapları, son dönemde oturttuğu rigid futbol anlayışıyla özlediğim, galatasaray'a her haliyle çok yakışmış teknik direktördü. yolu açık olsun. umarım yollarımız bir gün tekrar kesişir. doğru zamanda, doğru yerde.
App Store'dan indirin Google Play'den alın