adnan polat dönemi geldi aklıma. iç sahada şov yapan takım dış sahada 2-0 öne geçse bile maç kaybedebilecek duruma geliyordu. arda turan'ın yuhlandığı dönemlerden bahsediyorum. keita, elano, dos santos, jo gibi oyuncular vardı takımda. skibbe, rijkard, bülent korkmaz ve efsanemiz george hagi'nin yollandığı yıllardı. kewel, baros gibi oyuncular vardı kadromuzda. hiç unutmam kayserispor maçında elano'nun attığı golden sonra, "bu adam sınır dışı edilmeli böyle gol mü olur lan" demiştim kendi kendime. lincoln kovulmaktan beter oldu o dönemlerde. halbu ki gençlerbirliği maçında şampiyonluk ateşini yakan golü atmamış mıydı? o çamurlu formaları saklayın, sene sonunda şampiyon olacağız ve bu maçla başladı her şey dememiş miydi adnan sezgin? vu sürecin sonunda 54 puan toplayıp sınıfta kalmamış mıydı takım?
fatih terim geldi. selçuk inan, elmander, emre çolak, engin baytar, necati, abo, melo ve urfalı reyiz geldi derken bir yılda iki defa şampiyon olduk. uzun yıllardan beri ilk defa harika top oynayan takım vardı sahada. içerde dışarda geleni geçeni yenen, 2 farklı geriye düşse bile maçı çevirmesini bilen, isteyen oyuncular vardı sahada. süperfinal'de ali sami yen'de fenerbahçe'ye tecavüz edip-futbol olarak- yenilen takım vardı sahada. yenildiğinde bile alkışladığımız.
fatih terim'in ikinci senesine girildi. burak yılmaz, hamit altıntop, ambramat ve dany geldi. arkasından umut bulut'u aldılar. herkes heyecanlıydı. hamit,burak ve transfer aşkımız ambramat gelmişti. umutluyduk daha iyi olacaktık! derken fatih terim'in ilk senesinde ortaya konan futbol yoktu sahada. sneijder ve drogba geldi devre arasında. yine heyecanlıydık, dünya çapında iki yıldız aldık. drogba'nın verdiği katkı harikaydı. sistem olarak bir şeyimiz yoktu. sneijder sol açık oynuyordu zaman zaman. sonra baklava taktiğine geçip bir şeyler yapmaya çalıştık. velhasıl şampiyonlar liginde çeyrek final yapmıştık, real madrid'e kafa tutmuştuk ama lig geneline baktığımız zaman oynanan oyun kötüydü. şampiyon olmamızdaki en büyük etkenlerden biri fenerbahçe'nin de çok puan kaybediyor olmasıydı.-aykut kocaman gitmeyeydi iyidi- ligi şampiyon bitirdik. hatta kadıköy'e şampiyon takım olarak gittik. futbola sonuç odaklı bakarsanız müthiş bir sezondu. çeyrek final, şampiyonluk ve rakibine atılan puan farkı...
fatih terim öyle ya da böyle gitti. mancini geldi.
mancini kim peki? şampiyonlar ligini alan inter'in kemik kadrosunu oluşturan kişi. m.city'nin kemik kadrosunu oluşturan kişi. bunların yanında kazandığı şampiyonluklar... fiorentina ile zevk veren futbolu oynatan mancini değil miydi? inter şampiyonlar ligini kazandığında mancini'nin takımında kaç kişi vardı sahada? merak edenler için:
http://www.transfermarkt.com.tr/.../verein_46_2008.html -mancini'nin kadrosu-
http://www.transfermarkt.com.tr/.../verein_46_2010.html -mou'nun kadrosu-
mancini kötü hoca değil. takım şu an çok kötü. fatih terim gittiğinde fenerbahçe ile aramızda 8 puan fark vardı. çok kötüyüz çok kötüyüz diyoruz ama bi bakalım oynadığımız maçlara.
rize ile deplasmanda 1-1 berabere kaldık. 1-0 olduktan sonra maç dörde beşe gitmez miydi?
antalya ile 1-1 berabere kaldık. 1-0 olduktan sonra maç dörde beşe gitmez miydi?
içerde kayserispor'a 1-0 yenildik. en az 3 gol atardık biz.
karabük ile berabere kaldık. yenemez miydik? pozisyonumuz yok mu?
konya ile 0-0 berabere kaldık. karabük ve konya maçında gol atamamızda sistemin mi etkisi vardı yoksa net pozisyonları kaçıran oyuncuların mı?
bursa ile kupa maçında 2-2 kalmamızdaki etken mancini'nin sistemi mi? yoksa oyuncuların isteksiz oluşu mu?
peki mancini'nin hatası yok mu? var tabiki. oyuncu değiştirmeleri hep son dakikalara bırakıyor. burası almanya, ingiltere veya italya değil. bunu anlaması lazım. burada ispanya gibi sistem var. üç büyük var-hatta iki bence- ve bunlar çıktığı her maçı kazanmak için oynar. beraberlik tahammül edilemeyecek bir şey bu ülkede. ingiltere'de aldığın bir puan seni şampiyonluğa götürür ama burada aldığın üç puanlar seni şampiyonluğa götürür.
eksilerini artılarını teraziye koyduğunuz zaman mancini iyi hoca. sisteminden ya da futbol bilgisinden şüphem yok. selçuk inan toparlanması gerektiğine inandığı zaman, burak şımarıklığından vazgeçtiği zaman ve sneijder'i daha etkin oynatabileceği bir nokta bulduğu zaman, şampiyon olamasak bile oynadığımız futboldan keyif alırız.