• 828
    rahmetli ile şöyle bir anım mevcut:

    sene 2006. çalıştığım kanaldaki programa konuk olarak katılacaktı özhan canaydın ve programa geç kalmıştı. o sırada da bizim spor müdürü program başladığı için özhan başkanı karşılayamadı ve program başladığı için müdür yardımcısı, yönetmen vs. geri kalan ekip rejideydi. o zamanlar stajyer olduğum yerde özhan başkan'ı karşılama görevi bana kaldı. aldım başkanı kapıdan, götürdüm makyajı yapıldı, mikrofonu takıldı vs derken stüdyoya girmeden her şeyini halledip rejiye geçtim.

    özhan başkan programa katıldı, koltuğa oturdu ve ağzından çıkan ilk cümle "sana kırgınım çünkü beni kimse karşılamadı" dedi. rejideki herkes bana döndü. yakıyordu beni az kalsın da neyse ki müdür yardımcısını aramıştım "başkanı aldım, makyaja girdik" vs. diye. bizimkiler de bana güvenip sormadılar makyajcıya "bu çocuk getirdi mi başkanı" falan diye. sorsalar da bir şey olmazdı zaten ama başkanın böyle yapmasından ötürü kendisine aşırı soğumuştum.

    allah rahmet eylesin.
  • 830
    aziz yıldırım'in en sevdiği gs başkanı olan rahmetli başkanımız. yani rahmetli başkan duygun yarduvat ile olan özel durumunu saymazsak diye de belirtelim. ali aydin'a düdük astirmak dışında hiçbir başarısı da yoktu rahmetli başkanın. kişiliğine kimse laf edemez ama aziz yildirim ve fenerbahçe çetesi onun zamaninda federasyon içine kalıcı olarak yerleşti. o yıllardan beri hiçbir federasyonda fbli hegomonyasi bitmedi, özellikle kurular içinde...
  • 834
    rakip takım başkanı başlığında “bizde bu kadar başarısız başkan 10 yıl duramaz” sözünü görünce aklıma düşen rahmetli başkanımız.

    yüzümüzü hiçbir branşta güldürmedi, ribery’i kaçırdı, sayesinde 100.yılında şampiyon olamayan tek büyük olarak kaldık, seyrantepe’ye postalanmamıza sebep oldu sonra koca araziden de güdük pay alabildik onu da saçma sapan bi oluşuma verip onlar da batınca az daha stadyumsuz bırakıyordu, pfdk-federasyon vs rakip güdümüne geçerken sessiz kaldı, say say bitmez.

    kendi gitmek isteyene kadar da gönderemedik. kötü değil, berbat bir başkandı. toprağı bol olsun.

    edit:ihaleyi devlet yapmış, o kısmı atlayıp yerine transferleri ekleyebiliriz.
  • 836
    rahmetli o kadar kötü bir başkandı ki; bize asıl zararı sportif başarıdan çok, zamanında futbola ve basketbola yerleşen yapılanmayı engellemeyi bırak kurduğu rezil takımlarla, yaptığı yapmadığı açıklamalarla ve yatırımlarla daha da besleyip büyüttü.

    rakip pfdk vs sızarken, basketbolda da ülkerle birleşip sahada efes’e saldıracak kadar hırçınlaşmışken; rahmetli başkanlığında biz camia olarak ne yapıyorduk meçhul.

    klişe laf var “ali aydın’a düdük astırdı” oraya kadar elle atılan gollerde rahmetli neredeydi? kadıköy’ün adının cehenneme çıkmasının da aziz yıldırım’ın bugün geniş geniş konuşmasının da tek sorumlusu kendisidir.

    toprağı bol olsun ama kendinden sonraki her yönetimi eleştirmeden durup önce kendisini eleştiririm ve hatırlarım bu yapılanmaya izin verdiği için.
  • 837
    allah rahmet eylesin, çok centilmen ve beyefendi bir insandı. kendisine yapabileceğim övgü sadece bu kadar, galatasaray tarihinin en kötü başkanlarından biridir. galatasaray'da 3 dönem seçilmesi galatasaray'ın başkan kötüyse gönderir algısına tamamen aykırı bir durum ve galatasaray adına utançtır. zaten bu süreçte de galatasaray taraftarını türlü türlü şekillerde üzmeyi de ihmal etmemiştir. kendisi adına ribery'i birkaç yüz bin dolar ödemediği için elinden kaçırması ve sonrasında hala haklı olduğunu düşünmesi bile başkanlığının ne kadar kötü olduğunun bir göstergesidir. şimdi ribery videosu görünce aklıma gelmiştir.
  • 839
    allah rahmet eylesin.
    uefa kupasının geldiği yönetimlerde yönetici,
    sonrasında ise başkanımız olmuştur.

    başkan olduğu dönemde sportif anlamda kulüp bekleneni veremeyen görüntü çizmiştir.

    ben iki tane olayla kendisini hatırlıyorum:
    ali aydın (eski hakem ) a düdük astırmıştır.
    vefat ettiğinde cenazesi sahip olduğu tekstil fabrikasına götürülüp işçilerden helallik alınmıştır.
  • 841
    https://youtu.be/FkovnsVyM0c?t=42

    canaydın dönemini anlat deseler sanırım şu saniyeler ile özetlerdim. şampiyonluk anındaki coşkuda bile "can-ı gönülden bana bağıramıyorlar" cümlesini kurması, taraftardaki kırgınlığı, hayal kırıklığını yansıtıyor.

    ilginç olan bir şey ise, futbolcular tarafından çok sevildiği gerçeğiydi. hakan şükür, hasan şaş gibi farklı görüşte insanlar için fark etmiyordu. samimi, gerçekçi bir yaklaşımı olduğunu söylüyorlardı.

    seçildiği gün, gönüllerdeki hocayı getireceğiz demişti. o dönem luce'nin gidişine içimiz burkulsa da en azından %90 çoğunluk terim'in geri dönüşü için sabırsızdı. üç dünya yıldızı sözünün tutulmaması canaydın'a yazar. ancak transfer ettirilen onca oyuncu, artan borçlar, takım düzeninin oturmaması ve iki yıl içinde tepetaklak gidişimizde terim de en az canaydın kadar pay sahibidir. gerçekçi olmak gerekirse o ihale yıllar içinde yalnızca canaydın'a kaldı.

    2006-07 sezonu artık herkeste bardağı taşıran yıldı. büyük emeklerle, fedakarlıkla sezonu şampiyon tamamlamış bir takıma ve bu takımdan optimum fayda sağlamış gerets gibi bir hocaya carrusca, inamoto gibi yetersiz takviyeler yapıp hüsranla sonuçlanacak bir yıla daha yol açtı. fenerbahçe'nin 100. yılında, sami yen'deki maça şampiyon olarak gelip galibiyet almalarına şahit olduk.

    2001-02 sezonu sonuna doğru göreve geldi. ancak o dönemi, transfer sezonu olmadığı için saymayalım. 2002-03 sezonunda göreve gelip ilk yıldız transferini ise 2007-08 sezonu öncesi yapabildi. fenerbahçe'nin hegemonya kurduğu, zor bir dönem geçirdik. o günlerdeki lincoln transferinin anlamı, tadı, değeri hepimiz için o yüzden bambaşkadır. gs tv'de sabah akşam lincoln golleri izleyip bekledik. hatta ilk çıktığı ve seyircisiz oynadığımız rize maçında attığı golle bu kez aradığımız ismi bulduk demiştik. o şutun ağlarla buluştuğunda çıkan ses bile hafızalarımızda.

    stadyum ihalesini de yalnızca canaydın'a bırakmak doğru olmaz. öncesinde seneler boyunca faruk süren ve mehmet cansun döneminde yaşanan beceriksizliği de hesaba katıp yorumlamak en doğrusu. çizdirilen projeler, hazırlatılan taslaklar, yapılmayacak bir inşaat için mimarlık ofislerine ödenen rakamlar, o dönemki belediye başkanının stadyum inşaatının mecidiyeköy'de olmasına karşı çıkması ve hemen ardından cevahir avm inşaatına onay vermesi gibi tonla mesele var.
  • 845
    sol frame'de adının belirmesinin bile en içten iyi niyetleri(!) sıralamaya yettiği abimiz. burak elmas ve dursun aydın özbek bunun yanında juan laporta gibi kalır.

    https://youtu.be/yHOY-b7RSgk?si=mkgV06-90k3Au4ty

    ha en kötü başkan demenin hakkıyla tasvir etmeye yetmeyeceği bu adam, hem galatasaray hem türk futbol tarihinin en önemli transferi olan gheorge hagi'nin basın önünde imza attığı masada oturan üç kişiden biridir.

    mustafa cengiz'in 20 senelik kadıköy serisini fetih suresi okuyarak bitirdikten birkaç gün sonra 1974'te suriye'de dev-genç'lilerle çekilmiş fotoğrafının ortaya çıkması kadar mistik ve galatasaray'a özgü bir durumdur.
  • 846
    mekanı cennet olsun bizi çok üzmüştür. kendisi hakkında düşencem altını satamayacağı şeklinde idi. stadın olmaması da kendisi adına handikap. finansal açıdan dursun özbek'in de kendisinden farkı olduğunu düşünmüyorum ama elinde stadyum geliri var. galatasaray'ın ihtiyacı güçlü bir başkan figürü ama sanırım liseden çıkmıyor böylesi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın