• 801
    rahmetli başkan göreve gelmeden önce 3 dünya yıldızı sözü vermişti. göreve geldikten sonra da ümit davala transferinden sonra bu transferin o 3 isimden biri olduğunu belirtmişti.
    şimdi de sayın burak elmas 10 gün içinde transferleri yapacağız minvalinde sözler etti. 10 güne ek 10 gün daha eklendi. umarım barış alper yılmaz transferini vaadinin bir parçası olarak sunmaz.
    edit: barış transferini tıpkı kerem transferi gibi harika bir transfer hamlesi olarak görüyorum. belirtmek istediğim bu transfer yönetim ürünü olarak sunulamaz.
  • 803
    galatasaray tarihinin belki de en kötü ikinci başkanı. ancak rahmetli aynı zamanda galatasaray'ı temsil edebilen, hak savunabilen son kişiydi. ünal aysal. eyvallah. adamın türkiye'de kimseden çekincesi yoktu. taraftar dahil. dolayısıyla rahat rahat takılabiliyordu ancak özhan canaydın'ın temsil kabiliyeti bambaşkaydı. allah rahmet eylesin. keşke iyi de başkanlık yapmış olsaydı. dominasyonun önüne geçen belki ilk kişidir.
  • 806
    başkanlığı döneminde yaşananları net olarak hatırlayan galatasaraylıların stres ve sinirden reflü belasına batmasının nedeni olan kişidir özhan canaydın. şampiyonlar ligi bizim evimiz, barcelona, real madrid uzun zaman görüşmediğimiz mahalle arkadaşımız gibiydi. bugün dünyanın en büyük kulüpleri şampiyonlar ligi başladığında galatasaray'ı "oo nerede kaldın, özlettin kendini" diye karşılıyordu. çıta o kadar yüksekken geldi, lucescu'yu yolladı, fatih terim'e hiç verilmemesi gereken "kadroyu kurma" yetkisi verdi. milyonlarca romanyalıyla olimpiyat stadına çıktığımız zulüm aylarını, o günlerin stresini hala anımsarım. koskoca galatasaray'ı iki yıl gibi bir sürede ortalama bir takım hüviyetine soktu. fenerbahçe 2005-2006 yılında kendisine has o beceriksizliği göstermeseydi dört yıllık şampiyonluk rekorumuza fenerbahçe ortak olacaktı.

    araba kullanmasını hiç bilmeyen bir insana arabaya emanet edip yanında oturduğunuzu düşünün. her an aksiyon, her an gerilimdi. transfer döneminde recoba, inzaghi, makalele isimleri geçerdi. çünkü kendisi her sene dünya yıldızı sözü vermişti. yaklaşık bir ay süren "recoba uçağa bindi geliyor" , "makalelenin eşi bavul topladı", "inzaghi çocuğunu istanbul'da okula yazdırdı" haberlerinden sonra efsane başkan havalimanında ali lukunku ile belirirdi. şimdi anlatması normal geliyor ama o dönem muazzam bir beklenti içine girerdik -belki de daha çocuk sayıldığımızdandı-. milyonlarca vasat transferin ardından taraftar biraz sesini yükselttiğinde "kötü ama centilmen" savunması gelirdi. rahmetli her mağlubiyette alkışlamayı adet edindiği için elleri aşınmıştı bir ara. çünkü sürekli yeniliyorduk.

    herkes stadyum inşası üzerinden savunuyor kendisini ama bu büyük bir başarısızlık örneğidir. istanbul'un en güzel yerindeki stadı verip ovanın ortasına stat yaptırdı. doğma büyüme viyana'da yaşayan bir insanın yozgat sorgun'a taşınması gibi bir şeydi. en çok üzüldüğüm de galatasaray'a ve galatsaraylılara has o özgüveni yok etmesiydi. canaydın öncesi galatasaray özgüveni ile başkanlığındaki özgüven arasında dağlar kadar fark var. ruhu şad olsun, ışıklar içinde uyusun. ama tarihin en kötü başkanlarından birisiydi. verdiği vaatlerin hiçbirini gerçekleştirmeyip "ama yenilince alkışlıyor" zokasıyla uzun yıllar başkanlık koltuğuna oturdu. garipti. neyse ki o günler geride kaldı.
  • 810
    allah rahmet eylesin, çok iyi insandı,mütevaziydı, tam bir ıstanbul beyefendisiydi ama hayatımda gördüğüm en kötü 2-3 başkandan biridir hatta en tepeyi zorlayabilir.

    aklımda kalan başlıca sebeplerden bir kaçı;

    -aslantepe'ye taşınmak.
    -bayan basket takımın küme düşmesi.
    -amatör şubelerin sürünmesi.
    -6-0'lık maçta alkışlaması.
    -hakemlerin,tff sürekli bizi ezmesi ve hakem skandalları.
    -şampiyon olan lucescu'yu kovup terim'i getirmesi.
    -transfer fiyaskoları.ribery olayı.
    -olimpiyat stadı işkencesi.

    daha bunun gibi onlarca sebep var. tartışmaya bile açık olmayan bir konuda 6 yıl başkanlık yapması ise skandaldır. dursun özbek kendisi kadar uzun kalsaydı, rezalet rekorunu geliştirebilirdi.
  • 813
    kendisinin ibra olduğu yerde her başkan ibra olmalı dediğim eski başkandır. ayrıca hakkında yanlış bilinen bir gerçek ise ali aydın denilen şahsa düdüğünü astırmış olduğudur. söz konusu hakem zaten 2003-04 sezonu sonunda hakemliği bırakacağını açıklamış olup söz konusu galatasaray-beşiktaş maçından sonra bunu 1 ay önceye çekmiştir. ayrıca galatasaray taraftarına her türlü eziyetin çektirilmesinde kendi iş bilmezliğinin büyük payı vardır.
  • 816
    1- burak elmas
    2- dursun aydın özbek
    3- özhan canaydın

    allah rahmet eylesin centilmen başkandı. ancak döneminde genç bir taraftar olarak ben ve benim gibi milyonlar acı çekmiştik. fb karşısında ezim ezim eziliyorduk. herşeyin de farkındaydı ama sanırım iyi iz bırakarak gitmek istedi ondan direndi. herşeye rağmen dursun özbek ve burak elmastan sonra gelir. dursun özbeki kimse geçemez sanıyordum ama burak elmas farklı bir boyut kattı olaya. sonuç olarak özhan canaydını yine rahmetle ansak da berbat bir başkandı.
  • 818
    10 mart 2008 tarihinde konuk olduğu habertürk teke tek programını izlerken saygım iyice arttı. fatih altaylı gibi karşısına çıkabilecek en muhalif kişinin programına çıkabilecek kadar temiz bir insan. progamla ilgili önemli bir çok detay var;

    -ribery konusu için en üzüldüğüm olay dedi. anladığım kadarıyla ribery’yi marsilya, metz’den almak için bizi bypass olarak kullanmışlar. o dönem metz ile marsilya’nın arası açıkmış ve metz menajeri marsilya’ya geçmeden önce riberyi direkt marsilya’ya getiremeyeceğinden dolayı galatasarayı kullanmışlar. başkan canaydın tüm bunlara rağmen ribery için çocukcağızı da kullandılar gibi nefret içermeyen bir üslup takınıyor. 150 bin doların mahkeme için iyi bir bahaneleri olmuş.
    -fatih altaylı bülent korkmaz’a yapılan ayıpları bir taraftar gibi başkanın yüzüne vuruyor. özhan canaydın’ın söylediklerine bakarsak durum çok farklı. uefa kupası zaferi öncesi bülent korkmaz kadro dışı kaldıktan sonra canaydını arıyor ve özhan canaydın dönemin başkan yardımcısı ali dürüst’e kendi deyimiyle kaptan bülent korkmaz’ın affedilmesini rica ediyor. böylelikle bülent korkmaz takıma geri dönüyor. ilerleyen yıllarda yine kadro dışı kaldığı ikinci terim ile hagi dönemlerinde arkasında durduğunu söylüyor. jübile konusu çok hassas bu konu için bülent korkmazı sana jübile yapalım diye arıyor ulaşamıyor sonra başkanım ben triplerine girmek yerine dönemin üç kaptanı hakan şükür, hasan şaş ve ergün penbe’yi çağırarak “bakın ben bülent’e bu numaradan ulaşamıyorum. muhakkak sizde bunun ikinci bir numarası vardır ve benimle konuşmasını söyleyin dedim. futbolcularda bana bülente söylediklerimi anlatıklarını söylediler. telefonunu bekledim… aramadı.” dedi.
    -bülent korkmaz konusunun devamında galatasaray’a yardımcı antrenör olmasını teklif ettiklerini ancak gençlerbirliğine gittiğini söyledi. hatta kayseri erciyessporun başına geçmesi için kayseri belediye başkanını aradığını hatta kulüp başkanına ben kefilim diyerek takımın başına getirdiğini söyledi.
    -günümüz açısından en önemli kısım okan buruku neden takıma geri aldığını fatih altaylı eleştirel bir biçimde sordu. özhan başkan okan buruk ismini duyar duymaz “galatasaray için ayağını kırmış adamdır” dedi. okan buruk bizzat başkanın yanına giderek özür dilemiş ve maç başı para alayım oynamadığım zaman para almayım diyerek teklifte bulunmuş.
    -fatih altaylı başkanı gittikçe sıkıştırırken konu galatasaray içindeki fetö yapılanmasını bizim yönetimimiz( cansun yönetimindeydi 2001-2002’de fatih altaylı) temizledi siz ise onları tekrar takıma aldınız dedi. burada özhan başkan bir örgüt olarak değil dini bir arkadaş grubu olarak bu kişileri gördüğünü görüyoruz. futbolcuların özel hayatlarındaki yaşamlarına inançlarına karışmayız diyor. bir ek not fatih altaylı hakan şükür, arif erdem, hakan ünsal, emre belözoğlu, okan buruk isimlerini temizlik için göndermedi kendileri gitmek istediler. hatta arif’i geri getirende onlardı.
    -başkanlık yaptığı 6 yıl içinde 4 teknik adamla çalışması eleştiriliyor. bugün başkanlar sezonda en az iki teknik adam değiştiriyor. fatih terim’in kendisi ayrılmak istemiş yoksa kalması için başkan istekli, hagi konusunda başkan olmadı derken bir buruklaştı. o an fatih altaylı bile insafa geldi her başkan bu tarz hatalar yapar diyerek üzüntüsünün üstüne gitmedi. bundan dolayı gerets dönemine girilmedi.
    -konuşmanın başlarında mali olarak başlangıçta yaşadıkları zorlukları düşünülünce aslında enkaz almışlar. kulüp resmen gün be gün soyuluyormuş, gelirlerine zaporelli diye bir adam el koymuş, aig ile yaşanan süreç ayrıca incelenmeli. basında mali olarak adnan polat galatasaray’ı refaha çıkardı diye konuşurlar aslında adnan polat yönetimi canaydın yönetimine çok şey borçlu.
    -stat konusunu başkandan dinleyince ali sam yen üzerine yapmak yerine seyrantepe’de yapılması daha mantıklı gözüküyor. ali sami yen de olan arazi üzerine 40 bin kişilik bir stat yapmak bile 100 milyon dolar maliyete sebep oluyor ve elde oynayacak stad yok. fatih altaylı bizim projemizden devam etmeliydiniz diye başlarda bastırsa da konuşma ilerledikçe sus pus oldu.
    -amatör branşlarda döneminde yaşanan başarızlıklar konusunda yönetime ilk gelindiğinde son 6 yılda voleybol ve basketbola yaıplan harcamalara bakıldığında 36 milyon dolar kulübün zarara uğradığını görmüş ve sponsorlarla bu branşlarda var olabiliriz demişler. bu süreçte yaralar aldık ama en sonunda rayına soktuk dedi. bugünde baktığımızda galatasaray amatör branşlarda sponsor ortaklıkları ile mali çizgisini hizaya sokmuş durumda.

    programın sonunda bitiriş konuşmasında fatih altaylı sayın başkanı başarısızlıklarından yerden yere vururken özhan canaydın'ın üzgün bir şekilde yere bakmaları maalesef çok üzücüydü ve bunları kesinlikle haketmedi. sayın özhan canaydın zor dönemlerde iyi niyetiyle çalışmış çabalamış gerisinde mali miraslar bırakmış bir dede gibiydi. son olarak 2007-2008 şampiyonu genç bir takım bırakıyor ve o takımdan 8 oyuncu avrupa şampiyonasında yarı final oynayan milli takıma vermiş.

    programın izlemek isteyenler için linkleri bırakıyorum
    https://youtu.be/BODr1MXDg7Y
    https://www.youtube.com/watch?v=g0Bhy3Tw3fA
  • 821
    rahmetli başkanımız.
    kendisinin dönemiyle şimdiki dönemin kıyaslamayın doğru bulmuyorum. o dönem bazı hakemler kötüyken şimdi hakemlerin hepsi bize karşı art niyetli. talimat alıyorlar ve uyguluyorlar. sizce en basitinden 5 eylül 2022 galatasaray gaziantep fk maçında kitsiu torreira'ya taban girdiğinde kırmızı diye uyaramaz miydi serkan tokat denen zat? veya penaltıları veremez miydi? seferovic'in milimine ofsaytini bile hemen karara bağladılar ki ben dikkatli kontrol ettiklerini de sanmıyorum. son beş senedir çok kirli ve organize kötülük dozunu artırarak devam ediyor. tüm camianın genel kurul üyeleri de dahil olup tepki göstermeli ki yönetim yalnız kalmasın. biz taraftar olarak gerekeni yaparız ama tüm üyeler ortak tepki göstermeli bu siyasi kötülüğe!!!
  • 823
    aramızdan ayrılışının 13. yılı.

    başkanlığından önce kişiliğinden bahsetmek gerek bence. çünkü onun efsane oluşu başkanlığından dolayı değil karakterinden dolayıydı. konu doğruluk, centilmenlik, sevgi, saygı, aidiyet duygusu ve daha sayabileceğimiz pozitif ne varsa hepsine sahipti özhan canaydın. aidiyet duygusu o kadar güzel ve büyüktüki, daha ortaokul yıllarında "galatasaray'a başkan olacağım" diyerek kendine inanılmaz bir misyon edinmiş aynı zamanda aidiyet duygusunu belli etmişti. bu misyonu ise galatasaray'ımızın 33. başkanı olarak başarıyla tamamladı...

    galatasaray'a bağlılığını iki farklı örnekle eşi asuman hanımın sözleriyle daha iyi anlayabiliriz. eşi asuman hanım canaydın için "galatasaray'a o kadar bağlıydı ki, ben hep kumaydım" der kendisi için. ikinci örnek ise hastalanıp ölüm döşeğinde girdiği anda gerçekleşti. eşi asuman hanım şöyle sitem etmişti canaydın'a "senin genlerin kuvvetli, büyüklerin 90 yaşında. kendine yazık ediyorsun galatasaray uğruna." özhan canaydın ise şöyle anlamlı bir yanıt vermişti eşine "90 yaşına kadar iz bırakamadan gitmektense, genç ölüp iz bırakmayı tercih ederim." son nefesine kadar galatasaray'ı sevmişti başkan ama kalbinin bir yanı hep kırgındı. çünkü ali sami yen stadyumunda "dışımızdan biri özhan canaydın" pankartını görmüştü bir kere... o kırgınlıkla ne maça gidebildi yeniden ne de gitmek istiyordu.

    bazı projelerine ve başarılarına gelecek olursak, bu projelerden biri galatasaray dergisiydi. 2002 yılından beri aylık yayınlanan bu dergi kültürümüzü yansıtıyor. hagi'yle 2004-2005 sezonunda fenerbahçe ile türkiye kupası finaline çıkan galatasaray, kupayı 5-1 gibi farklı bir galibiyetle kazanacaktı (bkz: 11 mayıs 2005 galatasaray fenerbahçe maçı). belkide en iz bırakıcı olan başarılarından biri ise galatasaray'ın 16. şampiyonluğudur. fenerbahçe’nin son hafta denizli’de berabere kalmasıyla gelen bu şampiyonluğa 26 galibiyet,5 beraberlik3 de mağlubiyetle ulaşıldı. bu sezonun son maçı olan 3-0’lık kayserispor maçı ve o maçın bitiminden itibaren 16 dakika süreyle denizli’deki fenerbahçe maçının bitmesinin beklenmesi unutulmaz anlar olarak tarihe geçecekti...

    ama en büyük hayali, arena hayaliydi. gelişen futbolla beraber stadımız yetersiz geliyordu. sürekli gündemimizi meşgul eden ama hiç bir zaman gerçekleşmeyen yeni stadyum projemizin ilk adımı atmaksa özhan canaydın'a nasip olmuştu. başkanlığı süresince mali sorunlarlardan, borçlardan, sorunlardan kafasını kaldırdığı zaman tek bir dileği vardı canaydın'ın, hep gerçekleştirmek istediği ali sami yen spor kompleksi'ni hayata geçirmek. maalesefki bu misyonun ilk adımlarını atsada stadyumun tamamlanışını göremedi... ve bizlere şu sözlerle veda etti "sıhattim yerinde, her görevi yapmaya hazırım. ama bugün sizlere veda ediyorum. aday değilim. hatalarımızla, sevaplarınızla üç dönem geçirdim. takdir sizindir. hakkınızı helal edin...

    hakkımız sana helal olsun örnek insan... mekanın cennet olsun
  • 825
    iyi insandır vs. bilemem. bir taraftar olarak beni ilgilendirmez de. mekanı cennet olsun. ama ben daha kötü bir kulüp başkanı görmedim. verdiği hiçbiir sözü tutmadı. sürekli fair play adına taraftarın ve kulübün haklarının yenilmesine göz yumdu. 2003 yılında başkan gibi durabilseydi, meşhur çakıcı sezonunda biz rahat rahat şampiyon olurduk. (2005 yılı da aynı şekilde.) 3 golümüzün verilmediği adanaspor maçını hatırlayanlarınız olacaktır. hiç ses etmemişti. taraftarımız kadıköyde her türlü pisliğe maruz kalırken sadece fair play demişti. benim için en acısı da kendisi nike tedarikçisi iken koca galatasaray kadın basketbol takımı erkek takımının formaları ile maça çıkmıştı. o yıl da ağlaya ağlaya kümeye düştük. bu olay aslında başkanlığı nasıl gördüğünü gösteriyordu. galatasaray başkanlığı rahmetlinin hayaliydi ancak hakkı değildi maalesef. hayatımdaki galatasaray adına en karanlık yıllar kendisinin başkanlık dönemine ait. aziz yıldırım, murat özaydınlı, nihat özdemir, mahmut uslu...vs. ağızlarından salyalar akıtarak bizlere saldırıp hakaretler ederken kendisi fair play dedi ve sustu. karşılığında en az 2 şampiyonluk verdik. daha ribery vakası vs. var ama neyse. mekanı cennet olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın