• 28
    son yıllarda oyunculara sürekli yüksek maaş verdiğimiz için başaramadığımız kavram. ayrıca ffp kısıtlamalarından dolayı sürekli kiralama yoluna gidildi, 2 yıl sonra ilk bonservis harcamamızı barış alper yılmaz transferinde yaptık. düşük maaş yüksek bonservis veya sözleşmesi biten alınabilecek maaş da iyi oyuncuları kadroya katmak en doğrusu. jose rodriguez transferinden bile kar edilmişti maaşının düşük olması sebebiyle o transfer doğru yanlış bunu söylemiyorum ama maaşı düşük olduğu zaman bir şekilde elden çıkarabiliyoruz zarar etmeden oyuncuları. kim falcao, feghouli ve babel'e bu paraları verir nereden bulacaklar bizim yöneticiler gibisini.
  • 29
    galatasarayın oyuncu alırken temel hedefi oyuncu satmak olmamalıdır. ancak yan hedeflerinden biri olabilir.
    insanlar bazen lionel carole, jose rodriguez gibi galatasaray seviyesinin çok altındaki topçuları bile sırf satılabildi diye iyi transfermiş gibi görebiliyor.
    galatasaray için en öncelikli konu oyuncunun sahada başarılı olmasıdır. ayrıca mevcut kalitenin üzerine kalite eklemesidir.
  • 32
    galatasaray kendisini yeniden konumlandırmadan sürdürülebilir bir operasyon kurması çok zor bir durumdur. şöyle ki galatasaray camiası ve taraftarı kendisini her zaman rekabetçi olarak konumlandırır ve sahaya çıktığı ber maçı kazanmak için oynayan bir kültüre sahiptir. bu da gayet normal olandır. bu dırum ise sizi garanti performansa yöneltir. burak yılmaz yasasına :) göre ise genel olarak 28 -33 yaş aralığı en istikrarlı performans aralığıdır futbolda. bu da bizi otomatik olarak oraya yönlendiriyor haliyle.

    ancak bu durum bugünün gerçekliğine indirgendiğinde ülkenin ekonomik koşulları ile artık sürdürülebilir olmaktan çıkmış durumda. eskiden galatasaray top takımlara sıçrama yapamayan ya da o seviyede tutunamayan oyuncular için bir tercihti gerek marka olarak gerek maaş skalası olarak. bugün baros'u, sneijder'i, muslera'yı alabilecek repütasyona ve maddi imkanlara sahip değliz açıkçası. dramatik bir düşüş yaşamayan ya da büyük bir fiziksel handikapı olmayan bir oyuncu için premier lig ve avrupa daha tercih edilebilir durumda. çünkü batıda futbolda pasta büyüyor, bizim için gerçeklik ise nihat özdemir.

    bu yüzden galatasaray yaklaşımını değiştirmek zorunda. risk almak zorunda. önümüzde bir marcao gerçeği var, yenilenen kontratı ile bile fiyat/performans olarak üst düzeyde bir oyuncu varken elimizde, onun ilk avrupa maçı olan benfica maçında yedirdiği golü yemeyi göze alabilmeliyiz. aksi halde daha iyi ve olmuşunu alamayacağız.

    sözün özü artık sahaya her zaman kazanmaya çıkacak durumda olma inadından vazgeçip, büyük oyuncuların parlama yaptığı kulüp olma vizyonuna şimdi geçip 10 yıl içinde rekabetçi olma şansımız hala var. 10 yıl sonra aynı şansa sahip olabilir miyiz? emin değilim.

    gerekirse yüksek bonservis pahasına düşük maaş ve genç oyuncular, kaybettiğimiz yere tek geri dönüş biletimiz. umarım bu kez kestiririz o bileti, hala daha ucuzken.
  • 33
    her satış gibi, gerçekleşmesi için çok farklı koşulların bir noktada alıcı ve satıcı arasında dengeye gelmesini gerektiren eylem. günümüz koşullarında, sahip oldukları sözleşmelerle, adı geçen oyuncuların kendileri istemediği sürece gerçekleşmesi oldukça zor olan eylem. aynı parayı da alsalar buradan daha doğuya gitmezler. batı da aldıkları parayı verecek takım yok. ülkemize gelirken avrupa'da kazandıklarının 2-3 katına imza atıyorlar. o nedenle bonservis sadece iş olsun seviyesinde tutup, maaşının 1/3'ü nü de biz verelim diyerek kapıyı açıp, pazarlık yapmaya başlamak lazım. zararın neresinden dönerseniz kardır hesabı yapmaktır bu. eğer futbolcu yan gelip yatmayı tercih edecek haldeyse, örneğin tarık çamdal karakteri seviyesindeyse, transfer neredeyse imkansız.
  • 34
    hiçbir zaman başarılı şekilde icra edebildiğimiz bir eylem olmadı ki gerek 2000 uefa şampiyonluğu-süper kupa şampiyonluğu, gerekse de 2010’ lu yılların ilk başında avrupa’da başarılı olduğumuz zamanlarda bir türlü beceremedik.
    şahsımca bunun 2 nedeni var;
    - sosyolojik olarak gereksiz derecede bağlılıklar oluşturup ona önem vermemize sebep olan toplumsal yapı ( milyonlarca € alan insanlar sanki sevabına oynuyormuşçasına aidiyet hissetmek )
    - giden/gidecek olan futbolcunun yerine yenisini koyamamak ki bu da klübün tamamen menajerlerden gelen listelere göre oyuncu transfer etmesinin sürekli hale gelmesinden kaynaklanıyor.
    burada en önemli hususlardan bir tanesi de yönetimlerin, profesyonel değil de dernek statüsünde seçilmeleri. futbol endüstrisinin gidişatı, ilerleyen süreçte tüm futbol klüplerinin kâr etmek zorunda olan markalara dönüşmesi gerekliliğini gösteriyor eğer mevcut hali ile ya da sahipli şirket-yönetim kurulu modeli ile başarılı olunmazsa asırlık çınar denilerek nostaljisi yapılan her klüp tarih olacak.
    bunu söylememin nedeni de şu; 22 senedir bu klüp futbolcu maaşı ödemekte bile zorlandı ara ara, bankalardan kredi bulamadı ama milyonlarca € maaş/menajer komisyonu, vergi ve tabii ara komisyonlar ödedi, ciddi bir borç yükünün altında eziliyor. tek kurtuluş metodu olan doğru idari-teknik-analiz yapılanmasına geçilmediği sürece kayyum atanmasına doğru gidiyoruz. bizi kurtaracak sonuç eylemi ise, doğru alış-doğru satış.
  • 35
    galatasaray futbol takımı özelinde oldukça zor olan olgu.mbaye diagne, sofiane feghouli,radamel falcao ve ryan babel maaşları oranında katkı vermiyor takımımıza. dünyadaki futbol kulüpleri de aptal değil kimse performans alamayacağı oyuncuya yüksek maaş ödemek istemez. dolayısıyla bu oyuncuları elden çıkarmak mümkün olmuyor. elde kalan tek formül bu oyuncuların maaşlarının bir kısmını ödeyerek elden çıkarmak ki bunun ne kadar faydalı olduğu da tartışılır.
  • 36
    bir oyuncuyu aldıktan sonra bi rmiktar geliştirip aldığının 2-3 katına satabiliyorsan, ancak oyuncunun daha fazla gelişmesine de katkı sağlayamayacaksan satmak önemlidir. oyuncuyu satmak, bizim satma kabiliyeti düşük ülkeler (takımlar için) bir kültür, bir basamak oluşturmak açısından da önemlidir. bugün marcao'yu 10-12 milyon bandına satarsak (sonraki satıştan %10-15 gibi bir pay da ekleterek) hem bugün elimize nakit geçer ve bu para ile en az iki transfer yapabiliriz. yatırımdan gelen parayı tekrar yatırıma döndürmek. ayrıca, bu satış bizim diğer oyuncu satışlarımız için de bi referan noktası olmaya başlayacak. bugün 10-12 bandına stoper satarken, yarın orta saha istendiğinde oyuncusuna göre daha yüksek fiyatlara çıkabileceksin. ama bu döngüyü kırmadan bozmadan devam etmeliyiz. oyuncu almalı, biraz değer katıp satmalı ve gelen para ile iki tane oyuncu alabilmeliyiz (ya bir oyuncu ve kalan parayı altyapı gelişimine harcamalı). bir süre sonra zaten yetenekli gençleri de daha uygun fiyatlara almaya, satış tutarlarını 20 milyon üstüne çıkarmaya başlayabiliriz.
  • 37
    galatasaray spor kulubu'nun futbol bransinda dogru duzgun yapamadigi gelir kapisidir.

    metin oktay da palermo'ya cerez parasina gitmis ama hadi o donemi gecelim, top daha profesyonel degildi bu kadar.

    bulent korkmaz ve cuneyt tanman gibi isimleri de gecelim. one club man bunlar.

    uluslararasi futbol takimlar siralamasinda 1.lige oturdugumuz altin takimdan bile dogru duzgun gelir elde edemedik. bir kamyon gol atan jardel bile icimize sinmeyen rakamlara gitti.

    suat, hasan sas, hakan sukur, emre belozoglu, okan buruk, ergun, capone, umit davala, arif ve daha niceleri. kimseyi dogru duzgun okutamadik.

    ılerleyen yillarda arda turan bile ederinin altinda satildi.

    ndiaye ve bruma disinda icime sinen hic bir satis hatirlamiyorum.

    okan, emre, kucuk hakan ve buyuk hakan zaten kendi manejerleri ile hareket ettiler ve sozlesme uzatmadan gittiler.
  • 39
    2022-23 futbol sezonu öncesi yeni yönetimin mutlak yapması gereken yöneticilik becerisi. şampiyonluğa oynayabilecek bir oyuncu grubuna ulaşabilmemiz için elimizdeki verimsiz adamları bir şekilde satmaları gerekiyor. maaşları da düşük seviyede, karına olmasa da bir şekilde satılabilir olması lazım. en başta da rumen oyuncularımız elden çıkarmaları lazım ki yerlerine galatasaray'a kalite ekleyebilecek oyuncular koyabilelim.
  • 43
    aklınızdaki tavan fiyatı 15 belirlerseniz 11+anlamsız bonuslara elinizdeki oyuncuyu kaptırırsınız. psikolojide buna çapa etkisi denir. bir takım kapıyı ne kadar yüksekten açar ve geçmiş transferlerindeki bazını ne kadar yüksek tutabilirse, bir sonraki transferde masaya otururken eli o kadar güçlü olur.

    avrupa'da olmamak vitrin değerimizi azaltıyor tabii ki. ama oyuncularımızın en azından kafamızdaki tavan fiyatlarını yükseltirsek kendimizi pazarlık sonrası geldiğimiz noktada zamanla daha tatmin edici yerlerde buluruz.

    arda, telles, marcao, kerem, momo, boey, jem paul karacan... son 10 yılda dünya futbolunun tepesinde yer alabilecek potansiyeli olan ve bunu gerçekleştiren oyuncularımız oldu. bunu hikayeleştirip paketleyerek icardi, mertens gibi isimlerin endorsement etkisinden de yararlanarak pazarlayabilmeyi öğrenmemiz lazım.
  • 44
    galatasaray'ın ve tüm türkiye takımlarının kurtuluş reçetesidir. uygun bonservis ve daha da önemlisi uygun maaş ile alınan her oyuncuyu gitmek istediği anda tutmamak gerekiyor. uygun maliyetler ile satmak ve doğru planlama ile yerine yenisini koymak gerekiyor. misal torreira gitmek mi istiyor gönderecek ve yerine parlatacabilecegin bir adamı alacaksın. ha takımda elbette birkaç tane tecrübeli hatta yıldız futbolcu da olacak ki bu adamları da parlatacak onlar. şımarıklık yapıp oyuncu satmamak bu devirde saçmalık.
  • 45
    bence bizim gibi kulüpler için oyuncu satışındaki temel risk, oyuncuyu ederinin 3-5 milyon altına satmak değildir. esas risk trabzonspor’un abdülkadir ömür’de yaşadığı üzere, sahip olduğu varlığı ederinden daha değerli zannederek makul teklifleri reddedip sonunda futbolcunun elinde patlamasıdır.

    bunun dışında, iş tamamen risk ve olasılık hesabı aslında. içinde bulunduğun ligin koyduğu görünmez sınırlamalardan muzdaripsin, çünkü bu ligde çok iyi oynayan oyuncunun büyük liglerde de bu performansını sürdürebileceğine ilişkin yeterli kanıt, veri yok. günün birinde bu ligden çıkıp oyuncular, yüksek yüzdeyle avrupa’da iz bırakmaya başlasın, avrupa takımları benfica ya da porto’ya inandıkları kadar bize de inanır duruma gelsin, hayallerimizdeki rakamları o zaman konuşmaya başlayabiliriz.

    bu sebeple nacizane, her transfer sezonunda gündeme gelen satışlar üzerinden dönen, “25’in altına bırakan vatan hainidir” muhabbetlerini temelsiz ve gereksiz buluyorum. bazı şeyler için zaman ve süreklilik gerekir, bu da onlardan biri. bireysel satışlar üzerinden değil, uzun vadeli düşünmek gerekiyor bu konuyu.
  • 47
    beceremediğimiz futbolun ticari tarafidir. ama becerebilirsek sadece bu yaz 60 milyon üzerinde bir kazanç saglamamak içten bile değil. en basitinden torreira 20, nelsson 25, yunus 10, kerem 15, boey 20, dubouis 9-10 değerlerde satılırsa tüm takımı satmış oluruz ama kasayı da doldurmuş oluruz. ha satmanın ilk şartı yerine gelecek oyuncuları şimdiden hazırlamaktır. bu kültür oturursa borcsuz kimseye eyvallahı olmayan bir kulüp oluruz. daha kiralık oyuncularımızın satışını buralara eklemedim.
  • 49
    bu sene alınacak oyunculardan daha önemlisi gidecek oyuncularımızdan en yüksek parayı kazanmak olacak. galatasaray transfer departmanı geçen yaz başarı oranı çok yüksek bir dönem geçirdi. şu anda oluşturdukları portföy ile yine aynı güveni veriyorlar. üstüne bir de oyuncu performanslarını çok yükselten bir ekibimiz varken yine sıkıntı yaşayacağımızı düşünmüyorum. fakat hiçbir zaman satış konusunda iyi bir noktada olamadık. bu sene bunun başlangıcını iyi yapabilirsek avrupa kulüplerine "galatasaray'dan oyuncu alabilmek için yüksek bedeller ödemek gerekir" düşüncesini yerleştirebiliriz. takımlarımızdaki ekonomik sıkıntılardan doğan satışa mecbur eden durumlar ve giden oyunculardaki kötü performanslar ülke piyasamızı son 2-3 yılda aşağı çekti. bu sezon burada başarılı olarak hem biz hem ülke futbolu olarak piyasamızı yukarı çekmeliyiz.
  • 50
    bizim gibi çok göz önünde olmayan liglerde yer alan ve ligin büyük takımlarında biraz sivrilen oyuncuların ederini bulduğu anda satılması kulüplerin devamlılığı adına önemli. bu noktada kulüplerin pazarlıklarda elinin kuvvetli olması için oyuncunun en az 2 sezon daha devam eden kontratının olması ne kadar önemli ise pazarlık sürecinde oyuncuların takınacakları tavır ve sergileyecekleri duruş da bir o kadar önemli...

    burada 2 tip oyuncuya rastlıyoruz;

    ilki, birkaç yıl daha sözleşmesi olmasına rağmen gitmek istediği kulüple çoktan anlaşmasını yapmış, gitmek için kulübünün masadaki pazarlık gücünü tamamen elinden almış, kulübü istediği rakamı alamayıp da kulübünde kalması durumunda sezon içinde bol bol arıza çıkaracağı az çok belli olan, kalırsa performans olarak belki kulübünün o beğenmediği rakamı dahi bir sonraki sezonun transfer sezonunda görmesine mani olacak düşüklükte kalması kuvvetle muhtemel olan oyuncular bunlar, son örnek: marcao.
    gönül daha yüksek rakamlara gitsin istese de, gitmek konusunda gemileri yakmış bir oyuncudan hayır gelmeyeceği gerçeğine bağlı olarak en doğru zamanda satılmıştır. zaten zaman zaman oyun içi dalgınlıkları ile başımızı yakan performanslar verme potansiyeli varken, bir de gitmeyi çok isteyip de kalması durumunda büyük ihtimal moral bozukluğunun da etkisiyle hem disiplin vakalarında artış yaşayacak, hem de o beğenmediğimiz bonservis bedelini dahi bize aratarak gidecekti bir sonraki sezonun sonunda.
    çünkü bunu şahsen bana hissettirdi marcao.

    ikincisi ise, gitmeyi çok istemesine, hatta sözleşmesinde serbest kalma maddesi olmasına rağmen, kulübünün yanında yer alan, kulüp anlaşmadan hareket etmeyen, kulübünün pazarlık masasındaki gücünü kollayan, ve en sonunda olası kulüpte kalma durumunda bunu performansına yansıtmayan ve maksimumunu vermeye devam eden, aidiyet duygusu biraz daha yüksek olan oyuncular bunlar da. örnek: victor nelsson.

    yanlış anlaşılmasın, kötüleme yapmıyorum, sonuçta oyuncuların belli idealleri olabilir, ben her ikisine de saygı duymakla birlikte ikinci tipte olanlara ayrı bir sevgi besliyorum.

    saydığım örneklerden bu sezonki transfer sezonuna bir bağlama çekersek, umarım nelsson geçen sezonki duruşunu bozmaz, ve boey başta olmak üzere zaniolo, torreira, kerem gibi yüksek getiri potansiyeli olan oyuncularımız da benzer paralellikte duruşlar sergilerler, ve umarım olası satışlardan sırf kendileri değil kulübümüz de hatırı sayılır gelirler elde etme şansı yakalar.

    (bkz: 2023-2024 yaz transfer dönemi)
App Store'dan indirin Google Play'den alın