• 226
    kendisi bugünkü yazısında galatasaray'ın gol atmakta hala zorlandığını, haziran'dan beri gelişme olmadığını yazmış. hmmm... düşündürücü.

    geçen sene hatırlarsanız, öne geçtiğimiz maçlarda bile rakip geriden gelip bizi yenmekte zorluk çekmezdi; lakin biz geriye düşmüşsek, o maç üzerine takımda özgüven denen bir şey kalmıyor, puan almamız mucizelere kalıyordu. geçen sene arda sezonun çoğunda sakattı, kazım ikinci devre geldiğinde biraz daha gole dönük bir yapıya büründük, culio da gerekli desteği sağlayınca atıyorduk, ama yine de çok zorlanıyorduk geçen sene gol atmakta, bilhassa deplasman maçlarında.

    bu seneye baktığımızda, geçen seneden farklı olarak 16 ekim 2011 galatasaray bursaspor maçında 88.dakikada gol atarak öne geçiyoruz, ki golü de 82. dakikada yemişiz. yani sonradan atabilme özelliğine tekrardan kavuşuyoruz, geçen sene olsa 82. dakikadan sonra bir de 85. dakikada gol yer, 2-1 mağlup bitirirdik muhtemelen. öte yandan muslera'nın atıldığı karabükle oynayan maçı hatırlayın, tamam gol penaltı menaltı ama penaltıyı da 10 kişilik takımın yakaladığı pozisyon sayesinde atabiliyoruz. yine eskiden olsaydı, o maçı en iyi 1-0 mağlup bitirirdik derdim. ama bu sene görünen o ki, belki çok fazla hücum varyasyonumuz yok, beklendiği kadar pozisyona da giremiyoruz; lakin "atıyoruz", en azından en gerekli dakikalarda "atmaya başladık". dünkü maç* da gösterdi ki, yine 10 kişilik galatasaray, kaleci hatasından da olsa golü bulup durumu 2-2'ye getiriyor. tamam tt arena iyi güzel hoş da, geçen sene ağır bir krizden geçmiş takım için geride kalan haftalarda bu sinyaller iyi bile.

    velhasıl kelam, haziran'dan beri bunlar değişti. ama görebilene.
  • 228
    alaturka klavye ile gezen yazardır. aynı şekilde bu tip yazarların bayıldığı yazardır.

    ikinci yarıya maç 1-2 iken ve takım 10 kişiyken fatih hoca defans oyuncularına ofsayt taktiği ile başlattı. harika bir çözüm ve harika bir baskı ardından durum 2-2 oldu. sonra bir topçumuz (genelde isim vermem ama kızgınım tarif veriyorum; sağ bek olduğu iddia edilen ve yerinde oynamadığı yazılsa da o anda sağ bekte olan kişidir, hani uzun boylu, belki kimisine göre yakışıklı) bu taktiği 1.5 metre bozdu ve golü yedik.

    melo golden sonra yan hakeme saldırdı çünkü arkadaki uzun boylu topçumuzun hatasını (herkes hata yapar ama bu hatası çok kritikti) göremedi.

    alaturka klavye ile gezen yazar bunu atlamış 3. golde melo'ya sallamış ama gerçek dışı. hata yapan o tarifte bulunan topçumuzdur. umarım sürekli ve kararlı çalışır ve kendini toplar. yoksa kendi bilir, fatih hoca gereğini yapar.

    eksik oynamanın bir üslubu var demiş yazar. evet fatih hoca bunun çözümünü çokta buldu, uyguladı. takım bir kişi eksik oynarken 3 lü defans ile ofsayt taktiği uyguladı ve başarılı oldu. o dönemde takım rakibi ezmedi mi? ve sonucu almadı mı? bireysel bir hatadır 3. gol.

    hakem hatalarının önemi yokmuş gibi fatih hoca'ya ayar vermesin kimse?

    günümüz futbolunun; hatalar oyunu + lider sorumluluk alan oyuncudan ibaret olduğunu da kimse unutmasın.

    dünkü maç ligin kırılma anıdır. ya bizi şampiyonluğa götürecek veya ilk 4 e giremiyişimizin başlangıcı olacaktır.

    her halükarda başkan ve fatih hoca desteklenmelidir.

    tapmıyoruz tersine seviyoruz + linçin kaybolan yıllar olduğunu biliyoruz.

    biraz da çözüm odaklı olalım.
  • 229
    12.12.2011 tarihinde sporx'de yazdığı yazı.

    --- alıntı ---

    üçün biri, üçün ikisi, üçün üçü!sporx.com'un usta yazarı osman tanburacı, son yazısında galatasaray'ın spor toto süper lig'in 15. haftasında trabzonspor'u 3-0 mağlup ettiği karşılaşmayı değerlendirdi.
    12 aralık 2011 pazartesi - 00:27
    sporx.com yazarlar galatasaray'ın deplasmanda trabzonspor'u 3-0 yenmesiyle ortaya çıkan espri şudur;
    ligde;
    üçün biri; çıkışta olan lider galatasaray
    üçün ikisi; inişte olan fenerbahçe ve trabzonspor
    üçün üçü; terim'im bu maçta oynattığı üç eski trabzonsporlu futbolcu; selçuk, engin, ceyhun. ve de üç gollü üç puan.

    bu gidiş güzel
    galatasaray, deplasmanda gençlerbirliği'ni 1-0, fenerbahçe'yi 3-1 yendikten sonra ertesi hafta deplasmanda trabzonspor'u da 3-0 yeniyorsa bu gidiş güzel. takım yavaş yavaş kendine geliyor. bunun sebebi de terim'in doğruyu buluşudur. arayışı bırakınca takım oturdu. galatasaray artık kolay gol yemiyor, çok şık da goller atıyor.

    çağdaş futbola dönüşün ana sebepleri şunlar;
    eboue savunmanın sağında,
    semih-ujfalusi ortada güvenli,
    emre çolak ileri geri çabuk ve kontra uzun paslarda başarılı,
    elmander'in geriye mükemmel yardımı ve yanına baroş'un da gelişi,
    melo'nun savunma önünde çakılı oynamaktan vaz geçişi ve ileri çıkışları…
    bu değişim galatasaray'a takım bütünlüğü getirdi. yardımlaşma çoğaldı, paylaşım arttı.

    değişimin kontraları da vardı;
    sabri yok, çok top kaybı da yok,
    servet-gökhan ikilisinin uyumsuzluğu ve topu oyuna sokmaktaki beceri eksiği artık yok,
    ayhan ve sabri gibilerin eksenleri etrafında dönüşleri, yan ve geri pasları yok.
    reira'nın uyuşukluğu yok,
    baroş var.
    4-6-0'ın formatında; kazım, selçuk, melo, emre, elmander, baroş'la orta alanda eski boşluk yok!
    hal böyle olunca da galatasaray lider.

    terim, mevsim başı her zamanki inadıyla benden olmayanları istemem deyip tanıdığı eski oyuncularını oynatmıştı. baktı olmuyor o zaman geçen yönetimlerden kalan baroş ve elmander'e birlikte yer verince takım düzeldi.
    galatasaray savunmayı forvetinden başlatınca, kalite ve yardımlaşmayı çoğaltınca takım oldu.

    terim'i eleştirmem bu yüzdendi.
    şimdi gerçekle o da yüzleşti ve galatasaray iyi futbolla kazanmaya başladı.

    galatasaray'ın entegre futbolu belki trabzonspor karşında iyi işledi ama ne kadar kalite o kadar iyi takım deyişinin doğrulanması için takıma iki oyuncu daha gerek. galatasaray'ın kanatları hala akıcı değil.

    elmander'in oyundaki işlevi

    terim bu hafta bu maçı futbolcularına florya'da elli kere göstermeli. bilhassa da elmander'i. onun işlevini. topla buluşmasını, golünü, savunmasına yardımını, paylaşımını…

    elmander'in attığı gol harika. aldı döndü ve vurdu. bu golde akıl var, yetenek var, her iki ayak var, kendine güven var, çabuk karar var. elmander türk futbolu için örnek alınacak bir futbolcu. elmander en yararlı transfer. bulana, alana, oynatana helal olsun!

    mevsim başında baroşsuz bir elmander'in forvetin ileri ucunda oynatılması ciddi hataydı. o zaman hem orta saha boş kalıyordu hem elmander'in işlevi takıma yansımıyordu. ne zaman ki baroş'la elmander önlü arklı oynamaya başladı takım rakipleri açık düşürdü. bu ikili karşı takımı zorluyor. ikisi de durmadan alan değiştiriyor ve top kovalıyor. elmander kesinlikle bir forvet arkası.

    baroş piston gibi

    takıma baroş'un katkısı çok fazla. ondan hep gol bekleniyor ama baroş'un rakibe devamlı basması, topa hareketlenmesi, çalımlarla rakibin üstüne gitmesi, alan değiştirerek arkadaşlarına alan açması takımı için çok fayda. her fırsatta golü düşünmesi de artısı. baroş olmazsa olmaz!

    elmander-baroş ikilisine melo da sokulursa ki son iki maçtır o da savunma önünde çakılı oynamaktan kurtulup öne çıkıyor. selçuk da topu çabuk kullanır halde…
    kanatlar da işlerse galatasaray taraftarını yine mutlu eder.

    nitekim frikikte melo'nun tarse hamlei kaleci tolga'yı da yanıltınca selçuk'un mükemmel vuruşuna tolga'nun da yapacak bir şeyi kalmadı.
    bunlar galatasaray'ın değişimdeki noktalar.

    emre ve semih
    ikisi de çok iyi. emre çabuk ve top kaybı az. topu da iyi değerlendiriyor. kontra uzunları akıllı ve isabetli. savunmasına da yardıma geliyor.
    semih de her geçen gün gelişiyor. rakibi ve topu iyi takip ediyor. tatlı sert ve uyumlu.

    bunu dışında galatasaray'da giren çıkan şablonu bozmuyor. bu da önemli. engin, ayhan ve ceyhun oyunun hızına ayak uydurdular. zokora'nın atılışıyla oyunu rölantiye alan galatasaray üst üste gol pozisyonları da buldu, kendini fazla sıkmadı, elmander'le iki garanti gol daha kaçırdı ama ceyhun'un golü perdeyi kapadı. trabzon'da üç golle galibiyet çok güzel.

    trabzonspor yorgun!

    belli ki avrupa trabzonspor'u yormuş. takım halinde temposuz, isteksiz ve düşük konsantrasyonla oynadılar. gol pozisyonları bile nerdeyse yok!...
    colman, cech, burak, glowacki bitkin gözüktü…
    adrian ve henrique sıradan oyuncular…
    ayakta kalanlar; serkan ve giray. gerisi 3-0'ı hak etti.

    şenol güneş'in işi zor.
    trabzonspor bundan sonra duraklama devresine girer. devre arasının yetişmesiyle belki güneş biraz rahatlar. yoksa durum iyi değil.
    trabzonspor devre arasında gol yollarına takviye bulmalı. tek burak'la olmuyor!
    zokora'nın göz göre göre yumruğu da affedilir gibi değil. her ne kadar melo agresiflikte mahirse de trabzonlular da bir hayli sert oynadılar elmander ve baroş yerden kalkmadı!
    zokora son yarım saatte takımını eksik bırakınca trabzon hepten durdu.
    baroş'un topunun elle kesilmesi de hakem müftüoğlu'nun affına girdi. bereket dışarıdaydı.

    beşiktaş, trabzonspor, fenerbahçe savulurken galatasaray'ın toparlanması lige renk getirdi.
    skibbe ve burak dilmenli eskişehirspor'un da ligde 4.lüğe oturması ilginç.
    üstelik çalıştırdığı takım da eskişehirspor galatasaray değil!
    hem de lige kötü başlamış olmalarına rağmen!
    şimdi anlaşıldı mı skibbe'yi geçen yıllarda neden savunduğum!

    --- alıntı ---
  • 233
    sen nasıl bir adam*sın ya!!!
    http://www.sporx.com/...k-diyeSXHBQ262794SXQ

    --- alıntı ---

    hakem halis özkahya da olmasaydı galatasaray zor kazanırdı.
    ibb'nin 41'de on kişi kalması terim'in şansıydı.
    hakemin de ayıbı!

    webo, semih'in ayağına basmadı. tam tersine basacağını fark etti ayağını kaydırdı toprağa bastı. kırmızı çok ağır karar. daha da beteri semih'in yerde kıvranması çok ayıp! daha cin olmadan hoca çarpıyor.

    --- alıntı ---

    a be şerefi ile ilgili bir şey söylemekten kendimi alamadığım, ama beni sözlük formatı gereği kendimi tutmak zorunda bırakan herif.
    bu adamın yerde kıvranmasından daha normal ne olabilir????
    http://im.htspor.com/...d0e6a.jpg?1325659663

    bıyıklarını fatih terim'e havale ediyorum...
  • 242
    semih gibi karakterli bir insana bu şekilde cümleler kurması kendi karakterini ortaya koyuyor.weboyu korumasına ayağını kaldırdı yalanlarını saymasını ise kimse anlam veremez buna eminim.bir kere iyi niyetli bir oyuncu o pozisyonda semihin üstünden zıplardı fakat webo semihe vurmadan önce ayaklarından güç alıyor.ayaklarını yere bastığı ve güç aldığı allah ne verdiyse girdiği pozisyon aykutun niyeti yüzünden atılmasının yanında dağlar kadar fark yaratır.
  • 243
    takıma ve fatih terim'e köstek olanlardan;

    --- alıntı ---

    çok maç yapmaktan yakınan terim, ankaragücü karşısında rotasyona gidiyor ve 2-0 öndeyken ikinci yarı melo'yu oyuna alıyor.

    neden?

    ona ihtiyaç yok ki. takım galip. yoksa melo'nun sözleşmesinde her maçta oynayacak diye bir madde mi var?

    yoksa maç başı parası için mi oynatılıyor melo.

    yönetime yazık.

    melo bu ülkede kiralık olarak gelen en yüksek fiyatlı bir oyuncu. pitbull olsa ne yazar. o paraya tanesi 300 eurodan 1000 pitbull alırsın satarken de para kazanırsın. melo kiralık. onun görevi sabri'nin önünde sigorta beklik!... pergel ayak melo çizdiği yuvarlağı aşıp ileri bile gitmiyor. giderse de kırk yılda bir. bu kadar ihtimama değer mi?

    kazım da gitti. hani prensti?

    kazım geçen sene bedavaya gelmişti üstelik. takımda sağ kanat da hiç yok!

    elmander de geçen yönetimden yadigar.

    selçuk ve ceyhun da bedavaya gelmişlerdi. bonservis parasız. hatırlayın.

    ya riera... sözleşmesi üç senelik. adam bu sene oynayamıyor. seneye yaşı 32'den 31'e mi inecek? riera daha büyük sorun. koşamıyor. onun hızı tuvalete doğru koşan adamın hızına eşit.

    yönetim yiğit gökoğlan'la transferi bitirdi. terim de onu oynatmıyor.

    pardon!... kurban kesilerek gönderilen necati de deve kesilerek geri alındı. seneye de bank asya'ya kiralanır.

    bizi terim kurtarır dersen olacağı budur!

    galatasaray'da bir şeyler oluyor.

    ya da olacak!

    koltuklar boşalacak gibi....

    --- alıntı ---
    *
  • 246
    millet bir şeyler dönüyor diye diye bir şeyler dönecek gerçekten bu gidişle. orta okul zamanında şatafatlı yazılarını pek beğenirdim kendisinin ama artık biraz daha düşünüp niyetini sorgulamaya başladıkça giderek soğuyorum kendisinden. sözlükte de daha önce bu tarz şeylerden bahsedildi galatasaray karışacakta karışacak gibisinden. kim? neden karıştıracak? olay nedir? cidden birileri bir şeyler biliyor ya da tahmin ediyorsa aydınlatsa keşke beni. tabi bence bu dan brown yok mu hep onun suçu. yazdı yok illuminati yok cart curt millette kendisine göre senaryo yazıyor ota boka heycanlanıp, komplo teorileri kuruyor ya neyse.
  • 248
    bu adamı severim, küçüklüğümden beridir de arada denk geldikçe bakarım ne yazmış diye. bazen sıradışı yazılar yazabilen bir yazardır. ama şu lafı nedir yahu : "pardon!... kurban kesilerek gönderilen necati de deve kesilerek geri alındı. seneye de bank asya'ya kiralanır."

    hacı hiç mi bişeyden haberin yok seneye bank asya'ya kiralanır da ne demek? sen bilmiyormusun bu adamın yarım sezonluk bir sözleşmesi olduğunu? hiç mi araştırmıyorsun? amacın çamur atmak mı? necati'ye mi? yönetime mi? terim'e mi? ne ayaksın sen?
  • 250
    terim'e antipatisi olduğu biliniyor, söylediği şeyler konu başlığı olarak doğruya yakın olsa bile içerik olarak bom boştur. riera'yı gidin alın dememiştir terim, olabilecek en alakasız zamanda arda'nın gitmesi ile sol kanat/forvet bir oyuncu araştırıldı podolski olacaktı sonuna kadar uğraşıldı olmadı mecburen de bize karşı iyi işler çıkartan riera alındı. allah bilir kaçıncı tecihti. melo ile ilgili konuştuklarına ise sadece güldüm. gidilip necati'nin alınmasıda terim'in suçu değildir ve gelinen aşamada aydın'ın da içinde bulunduğu bir takasla olabilecek en iyi transferlerden biridir, hernekadar transfer dönemi toplamında kepazelik sayılsada. kazım ise ben gitmek istiyorum demiş ne yapılmalıydı ya ey tanburacı. herşeye bir kulbun var ama her şartı ile ağzını 1milim açamayacağın bir transfer olan eboue'den 1 kelime bahsetmemişsin neden ? çünkü derdin yapıcı değil yıkıcı eleştirmek. az adam ol adam.
App Store'dan indirin Google Play'den alın