• 52
    sorsan her fırsatta hakemler diye ağlayan adam play-off istiyor.
    sorması ayıp, ama son 6 maçta belirlenecek bir sezonda, bu hakemlerle ne yapılması amaçlanıyor?

    play-off sistemi geldiği anda olacağı söyleyeyim, her yıl farklı bir şampiyona hazır olunsun.
    bilmem ne şampiyonluğumuz çalındı yalanlarına da hazır olunsun.
    hakemlerin hayatının tek maçla kararmasına da hazır olunsun.

    play-off'un oynandığı tek sezonda, bilmem kaç puan farkla önde girmemize rağmen, son maçta şampiyonluğunun çalındığına inanan en az 1 milyon tek hücreli fenerbahçeli vardır.

    'yea aslında biz bi gol atıp şampiyonluğu çalmaya çalışıyorduk yea' diyen bir sürü fenerbahçeli var.*
    şimdi küfür edeceğim, uçuracaklar beni. sami yen'de ezim ezim ezilirken, zaten stoch'un son saniyede attığı golle bir maç çaldınız. daha neyi çalacaksınız, kulübün anahtarlarını verelim isterseniz.
  • 64
    https://twitter.com/.../1749557680673357938

    getir reklamı yapacağı sırada "atıştırmalığın saati olmaz diyoruz, ndombele'ye tavsiye verdik ama..." şeklinde iğrenç bir açıklama yapan fener amigosu.

    sırf cebin doluyor diye bu kadar alçalma onur!
    gerçi küçük bir reklamın bile hakkını veren adamın, arka plandaki sponsorluklarda ne gibi tavizler verdiğini az çok görüyoruz.

    neyse, madem isminin hakkını veremiyorsun, git o zaman hakkını verebildiğin bir isim al.
    -suz.
  • 65
    sözde gs'li uğur karakullukçu ndombele hakkında 'recep ivedik gibi sahaya çıkıyorsun. bir tavsiye vereyim sana gece yemeği kes.'

    bunun üzerine fenerli durur mu ' atıştırmalığın saati olmaz. ndombele'ye tavsiye verdik ama' diye bir 'sözde' espri yapar. konudan bağımsız senin mizah anlayışına tüküreyim onur.

    demek istediğim ben galatasaraylıyım diyen biri böyle söylerse fenerli neler yapmaz !
  • 67
    terbiye edilmemiş insan evladı. hayatımda en nefret ettiğim insan tipi yattığı yerden desteklediği takımın başarısızlığını hazmedemedigi için rakibinin profesyonel sporcusuna bu denli terbiyeden yoksun ima ve ithamda bulunabilen yarabbim şükürcü lümpen insan bozuntuları. sen o vole dediğin apkdan galatasaray taraftarı olmasa bir daha izlenebileceğini falan mı sanıyorsun. ağzı kayık sünepe.
  • 70
    https://x.com/...849777322266839?s=46

    ndombele’yi konuştuk, üstüne ürün yerleştirme aldığımız ana denk geldi diye açıklama yapmış. yayın da orada duruyor demiş. evet yayın orada duruyor onur. yayının sonunu canlı canlı izlerken yayın arkadaşının yaptığı “espiriye” gülüşünü de gördüm.
    https://youtube.com/...?si=DEs7mPLvVk9TuyWX

    ih ih ih ih diye kahkaha bile atmışsın. insan çıkıp özür diler. hala daha yok öyle şey diyorsun.
  • 71
    https://twitter.com/.../1749849777322266839

    --- alıntı ---

    ndombele üzerinden başlatılan, aile fertlerime şiddet, ölüm tehditlerine ulaşan linç ile ilgili yayında açıklamam oldu.

    derbi akşamı 75 dakikalık yayında ndombele 3 dk konuşulmuş. bunun bir kısmı kilosunun performansa etkisi. yayın hala trend listesinde, isteyen izleyebilir.

    ispatı kolay bir konu bu. söylendiği gibi yayında ndombele’ye hakaret edilmiş olsaydı zaten o içerik paylaşılırdı. öyle bir durum yok.

    yayını izleyemeyip, mevzuyu sosyal medyadaki 6-7 saniyelik videodan takip etmek durumunda kalan galatasaraylı dostlarımız konunun doğrusunu öğrensin istedim.

    konuyu takdirinize bırakıyorum

    --- alıntı ---

    bu arkadaş konuyu hiç anlamamış ki. ndombele bin kilo da olsa sen ekran başında bununla dalga geçemezsin. niyetini de amacını da herkes çok iyi biliyor. mağduru oynamayı bırakmalı.
  • 72
    milyonların tuttuğu takım ile dalga geçip "ailem, çocuğum..." demek de moda oldu. kimse sizin beş para etmez hayatınıza zarar verip kendi hayatını karartmaz korkmayın. önce geceleri kabusunuz olmuş bu kulübe saygı duymayı öğreneceksiniz. biz haklıyız, haklı olduğumuz için de acelemiz yok. yavaş yavaş hizaya geleceksiniz. tehdite, şiddete gerek yok.

    ndombele bu kulübün oyuncusuysa başka takım taraftarı profesyonel yorumcu hakkında konuşmadan önce iki kez düşünecek. sonra ne kastettiği belli olmayan açıklamalar ile üste çıkmaya çalışmayacak.
  • 73
    özür bile dileyememiş amigo. 6-7 saniyelik değil de, atıştırmalık ndombele öncesini ve getir reklamı sonrasını içeren videoyu bırakalım aşağıya. uzun kısmı yayın başlarında, kısa kısmi ise malum olay.

    https://twitter.com/.../1749894000700494314

    ndombele fit değil doğru. bunları dost meclisinde canlı yayında değilmiş gibi makara yaparak oyuncuyu hedef göstererek açıklayamazsınız.

    ndombele kiralık, devrede gitmezse bizi bağlayıcılığı 30 haziran 2024 tarihine kadardır. ai ile çeviri ve dublaj olayları gelişti illa ki oyuncuların önlerine düşüyordur. körü körüne 50 top kaybet yine destek olalım demiyorum ama böyle bariz şekilde harcatmayalım.

    biraz hafıza tazeleyelim, icardi kilolo diye konuşuldu foto atmak zorunda kaldı. geçen 22-23 sezonu başında da sacha boey şaman olmuş, anime falan izliyordu(izleyebilir, kime ne?). iyi performans vermese şaman animeci çocuk yaftasıyla hatırlanacaktı.

    kendi takımının, galip gelmeleri normal olan fb istanbul maçında attığı goller harici ortada olmayan cengiz, wanted ryan kent, stoper varken stoper çeken fenerini konuşsun biraz. basın toplantılarında sorularının cevabını kağıttan okuttukları hocalarına samsun maçında dzeko el kol yapıp ne demek istedi? diye yorum yapsınlar.

    galatasaray konuşup, yayına sponsor alıp üstüne makara yapamazsınız kardeşim.
  • 74
    kamuya açık bir performans sergiliyorsanız gelen eleştirilere, abartılmadan dalga geçilmelere alışık olacaksınız. aynı şekilde bu eleştiriyi yapan kişiler de yine bunlara açık olacak fakat türkiye'deki bu linç kültürü hakikaten insan sınırını zorlayan boyutlara geldi.

    bunun burada temeline girecek olursak sayfalarca sosyo kültürel bir makale yazmak gerekir ama gerek burada, gerek sosyal medyada oluşan bu linç kültürüne artık dayanamıyor ve bunun bir gerçeğimize dönüştüğü gerçeğini düşündükçe de midem bulanıyor.

    x takımın oyuncusuyla sadece x takımın taraftarı dalga geçebilir ve eleştirebilir diye yazılı olmayan bir kural üredi sanırım son yıllarda. kimsenin en ufak dokundurmaya, en ufak şakaya tahammülü kalmadı. herkes bir amaç uğrına kitlenip kendinden olmayanı satılmış, birilerinin maşası, terörist ilan edebiliyor rahatlıkla ve asla bunun karşılığında bir sorumuluk hissetmiyor çünkü maalesef ülkenin bu yozlaşmış ortamında bu artık normal bir şeymiş gibi karşılanıyor.

    türkiye'nin güzide kulüpleri işlerine geldiği zaman en güçlü olduklarını iddia edip ama aynı zamanda en mağduru olmayı da çok iyi biliyorlar ve bunu sanki bir milletin namus ve şeref borcuymuş gibi lanse etmeyi çok biliyorlar.

    bunu taraf ayırt etmeksiniz yazıyorum, x bir olay oluyor, hemen boykot, hemen linç. bu kadar mı tahammülsüz, bu kadar mı empati yoksunu insanlara dönüştük biz. gerçekten bu konuda o kadar doluyum ki kafamdakileri doğru cümlelerle ifade edemiyorum büyük ihtimalle.

    x oyuncusu sakatlanır, allahın adaleti işte denir. x takımın kalecisi hata yapar, maç sattı denir. x yorumcusu 3 saniyelik yorum yapar, dünyanın dört bir yanında yer alan aile, arkadaşlarına kadar tehdit edilir, işinden edilmesi için kamuoyu baskısı oluşturulur.

    bunun boşluğa atılmış bir çığlık olduğunun ve bir yankısı olmayacağının farkındayım. çünkü günümüz şartlarında gerçek dışı bir şey yazan ben olacağım.

    bugün bu onur tuğrul olacak yarın galatasaraylı bir yorumcu aynı şeyi yaptığında aynı çirkin tavrı fenerbahçeli taraftarlardan görecek. kazanılacak şey çok önemli bir şampiyonluk evet ama bu yolda lütfen her şey mübah olmasın. bir şeyler yazmadan önce bir nefeslenelim, empati yapalım ve en azından lütfen insani sınırlar içinde kalalım.
  • 75
    geçen sene kerem övet’in de kullandığı bir söz var.
    “ lahanayı yerken kıtır kıtır, sapına gelince me “ .

    türkiye’de toksik bir sosyal medya ortamı, tarafgirlik ve manipülasyon üzerinden kurgulanan futbol kültürü dün, bugün oluşmadı. yıllar içerisinde arta arta bu hale geldi. şahsi görüşüm, bu sadece sporla alakalı da değil. hatta ülkemizle sınırlı da değil. tüm dünyanın total bir yozlaşma içerisinde olduğunu görüyorum sınırlı bakış açımla. tabi bu değerlendirme ne buranın konusu ne de benim üzerine ahkam kesecek bir bilgi birikimim var.

    ancak onur tuğrul, tam da yukarıda bahsettiğim kültür nedeniyle oturduğu koltukta duruyor. beslendiği temel kaynak bu yeni dünya düzeni çünkü. her gün her onlarca anonim hesabın gündeme getirdiği konular temcit pilavı gibi programlarına konu oluyor. her program yanında oturan serdar ali çelikler şampiyonluk nasıl alınır naraları atıp, yok hakem böyle etki altına alınır, yok rakip futbolcu şöyle attırılır akılları veriyor. yayınlar fazla izlensin diye sinir uçlarıyla oynayabilecek konular gündeme getiriliyor. canlı yayınlar esnasında gelen izleyici yorumları ekranında futbolculara küfürler, hakaretler havada uçuşuyor. daha aklıma gelmeyen binlerce “fancy” olayın tamamının etinden sütünden faydalanılıyor kısacası. üstelik vole’de sunucu da değil kendisi. genel yayın yönetmeni. yani yayın politikasına direkt etki edebilecek konumda. yahu, uğur karakullukçu gibi bence liyakatli yayıncılık ilkelerine uymayan bir birey her gün program yapıyor senin kanalında. neden? çok takipçisi var, etkileşim getiriyor diye. amacım aşağılamak değil. ama görünen köy kılavuz istemiyor. bu çağda nitelik değil nicelik para ediyor. siz de bundan sapına kadar besleniyorsunuz.

    başka isimler sayalım dijital spor medyasından. kanal ayrımı da yapmayalım. aklıma gelenleri yazıyorum direkt. caner eler, mustafa demirtaş, sinan yılmaz, orhan uluca, önder özen, metin tekin, orkun çolakoğlu, ogulcan akçe, yiğit tezcan, ılgaz çınar, onur erdem, cihat akbel. bu isimlerin arasında sevdikleriniz ya da sevmedikleriniz vardır o ya da bu sebeple. başka isimler de vardır aklınıza gelen. bu adamların hepsi işine saygı duyuyor, ölçülü yorumlar yapmaya özen gösteriyor. saha dışı konulara girmemeyi tercih ediyor. bazıları çok daha niş kitlelere iş yapmayı tercih ediyor. bu zihniyette olan kişilerin yüzde kaçı daha kolay pozisyon sahibi oluyor? daha çok izleniyor? biraz değişseler, ortamın etkileşim hilelerine ayak uydursalar neleri eksik? biz bu duruşu, bu hayatı seçiyoruz diyerek yollarına devam ediyorlar.

    ancak genel yayın yönetmeni tuğrul, bu toksik spor ortamından uzak durmayı seçmiyor. bu ortamda en önde, hatta icra merciinde bulunmayı tercih etmekten geri kalmıyor. bunun değişmesi için en azından kamera önünde ya da sosyal platformlarda bir çaba göstermiyor.
    ortalık yanarken sokakta dans edip, yangın evine sıçradığında söndürün şu yangını dediğinde kimse gelmiyor işte.

    ben de daha keyifli bir spor ortamı istiyorum. paranoyak gibi maç, medya takip etmekten usanıyorum. hakemlere, rakip oyunculara, rakip yöneticilere, basın mensuplarına şüpheyle bakmaktan nefret ediyorum mesela. biraz eğlenelim istiyorum. tatlı tatlı dokundurmalara alınmasın kimse istiyorum. her şeye duyar kasılmasın istiyorum. toplum olarak sinir uçlarımız bu kadar gergin olmasın istiyorum. başka birisi de benim içinde olduğu kitleyi avam bulacak belki. onun çevresinden olmamızı istemeyecek. ancak olmuyor bunlar biz istedik diye. olmayacak. olan buysa onur tuğrul’da, bende, sizde, o, bu, şu da tek bir hakka sahip. biz nerde olmayı seçeceğiz?

    ölüm tehditi, aileye hakaret v.b konular sebep ne olursa olsun kabul edilemez. ama bu tür durumlar her gün yaşanıyor yahu. sen de bunlar olurken çıkıp ikas’la haftanın 11’i seçiyorsun, getir’le siparişe kupon veriyorsun.

    bakın daha geçen hafta orhan uluca çok daha soft bir şekilde abdülkerim bardakcı’nın saçı ile ilgili bir ifade kullandı. onu takip eden kitle de eleştirdi. o da haklısınız dedi konuyu kapattı. kitlenin eleştirileri de çok daha yapıcı tondaydı. çünkü orhan uluca bu kitleye hitap etmeyi seçmişti. ne ektiyse onu biçti. kimse onu ölümle tehdit etmedi. ama orhan uluca bu kitleyi seçtiği için, muhtemelen banka hesabı da onur tuğrul kadar şişmedi.

    sinan engin, ahmet çakar, rasim ozan’ları bile daha tutarlı buluyorum ben. çünkü açık açık biz buyuz diyorlar yıllardır. gündem olmak için burdayız diyorlar. bazen kantarın topuzunu kaçıyorlar. o zaman da neden böyle yapıyorsunuz ? demiyorlar. biz bu ihtimali kabul ettik modunda devam ediyorlar.

    sözün özü, ne seçiyorsak onu yaşıyoruz çok büyük çoğunluğumuz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın