16051
uzun süredir bu topraklarda elindeki imkanlarla en iyi futbolu oynatan teknik direktör.
bunu akhisar ile kupa alırken de kanıtladı. başakşehir gibi genlerinde başarı olmayan bir takımı ilk senesinde şampiyon yaparken de kanıtladı. allah başımıza iyi ki vermiş kendisini. başımızda olduğu 3 senede karşılaştığı 50'ye yakın farklı takıma karşı elde ettiği başarılarla koskoca bir camiaya mağlubiyetin tadını unutturdu. geldiği zaman ise bu camianın tarihi boyunca o tadı en fazla tattığı sezonlarından biri yaşanmıştı. 50 milyondan fazla taraftarı şımarttı. beraberlik sonucunu artık bizim için mağlubiyet ile eşit öneme sahip hale getirdi.
eskiden sürekli zor maçlarda '1 puan altın' dediğimiz oluyordu. okan hocam bu lügatı dilimizden sildi, süpürdü. her zaman kulübede olan teknik direktörlerin ağzındaki 'her maça galibiyet için çıkıyoruz' cümlesini, bizim için bir felsefe haline getirdi. maçlar ne zorlukta olursa olsun, aklımıza artık maçlardan önce 'beraberliği alalım kaçalım.' fikirleri yaklaşmıyor bile.
tottenham geliyor, herkesin ağzında 'galibiyet'. manchester geliyor, herkesin ağzında 'galibiyet'. münih geliyor, herkesin ağzında 'galibiyet'. bazısında oluyor, bazısında olmuyor ama taraftarını, yöneticisini, topçusunu, yedeğini, gazetecisini, sağlıkçısını, ilgilenen herkesi tek bir amaç ile hazırlıyor. 3 puan.
inşallah bu senede başarırsak art arda olacak üçüncü şampiyonluk, her hafta kırılan farklı farklı rekorlar, devam eden kulvarlarda namağlubiyet serisi, avrupa'da uzun süredir tekrar korkulan takım haline gelme durumu... kadro yönetimindeki muazzamlığı ve medyadaki duruşunu övmeye geçmiyorum bile.
fatih terim'i geçmeye henüz yaklaşmasa da şimdiye kadar başardıkları, önündeki yıllar ve yaptıklarıyla yansıttığı potansiyeli, bu toprakların guardiola'sı olabileceğini çok açık ve net şekilde gözler önüne seriyor. allah başımızdan eksik etmesin.
bunu akhisar ile kupa alırken de kanıtladı. başakşehir gibi genlerinde başarı olmayan bir takımı ilk senesinde şampiyon yaparken de kanıtladı. allah başımıza iyi ki vermiş kendisini. başımızda olduğu 3 senede karşılaştığı 50'ye yakın farklı takıma karşı elde ettiği başarılarla koskoca bir camiaya mağlubiyetin tadını unutturdu. geldiği zaman ise bu camianın tarihi boyunca o tadı en fazla tattığı sezonlarından biri yaşanmıştı. 50 milyondan fazla taraftarı şımarttı. beraberlik sonucunu artık bizim için mağlubiyet ile eşit öneme sahip hale getirdi.
eskiden sürekli zor maçlarda '1 puan altın' dediğimiz oluyordu. okan hocam bu lügatı dilimizden sildi, süpürdü. her zaman kulübede olan teknik direktörlerin ağzındaki 'her maça galibiyet için çıkıyoruz' cümlesini, bizim için bir felsefe haline getirdi. maçlar ne zorlukta olursa olsun, aklımıza artık maçlardan önce 'beraberliği alalım kaçalım.' fikirleri yaklaşmıyor bile.
tottenham geliyor, herkesin ağzında 'galibiyet'. manchester geliyor, herkesin ağzında 'galibiyet'. münih geliyor, herkesin ağzında 'galibiyet'. bazısında oluyor, bazısında olmuyor ama taraftarını, yöneticisini, topçusunu, yedeğini, gazetecisini, sağlıkçısını, ilgilenen herkesi tek bir amaç ile hazırlıyor. 3 puan.
inşallah bu senede başarırsak art arda olacak üçüncü şampiyonluk, her hafta kırılan farklı farklı rekorlar, devam eden kulvarlarda namağlubiyet serisi, avrupa'da uzun süredir tekrar korkulan takım haline gelme durumu... kadro yönetimindeki muazzamlığı ve medyadaki duruşunu övmeye geçmiyorum bile.
fatih terim'i geçmeye henüz yaklaşmasa da şimdiye kadar başardıkları, önündeki yıllar ve yaptıklarıyla yansıttığı potansiyeli, bu toprakların guardiola'sı olabileceğini çok açık ve net şekilde gözler önüne seriyor. allah başımızdan eksik etmesin.