873
gitmeye ramak kala başlamıştı sorunsal. inek yalamış saçlarıyla, attığı golden sonra öptüğü yüzüğüyle, taraftarın önderleriyle papaz olmasıyla başlamıştı limoni duygular. herkesten bağımsız koymuştum tavrımı o zamanlar. kendine çalışıyordu, cv sine çok gol attı yazdırmanın telaşındaydı bana göre. nice golleri ben atayım sevdasından, kimseye pas vermeyerek heba ettiğini unutmadım. pas vereceği yerde vurur, vuracağı yerde pas verirdi, hatırı sayılır gol atmıştı, ama bana göre çocuklara anlatılacak masaldı. gol attığında yüzüğünü öpmesi yok mu? orada tutulmuştum. büyük galatasaray taraftarı, adınızı andıkça tüylerim diken diken olur, yaşantımın en büyük anlamı sizlersiniz. daha ileri gideyim, ben galatasaraylılıktan daha fazla, galatasaray taraftarlığıyım. ne anlama gelir bilmem, benim için galatasaray taraftarlığı, galatasaraylılıktan daha büyüktür. galatasaray golü kim atarsa atsın, büyük galatasaray taraftarındır. hiç kimseye hediye edilemez. isterse galatasaray taraftarı o gölü başkalarına hediye edebilir. necati veya bir başkası gol attığında o gol, her hakka mahfuzdur, bizim hilafımız dışında hiç kimseye hediye edilemez.
geçtik, o unutulmaz konyaspor maçına geldik. hava -20, büyük galatasaray taraftarının öncü birliği donarak da olsa konya'ya ulaşmış. orasını pek bilmiyorum rivayettir, taraftarın şampiyonluğa koşan takımının yanında olabilmek uğruna, o kadar zor şartlara rağmen yolculuk için bir miktar maddi desteğe ihtiyacı olabilir. çocukluğumda çok gittim bilirim, deplasmana gidenler, taraftarın en sefil çocuklarıdır. necati'den yardım istenmiş olabilir, hasan şaş'tan isteselerdi keşke ama ondan istemişler. cimrinin allahı, çapulculara para verecek değildi tabi. olsun, taraftar yine de gelmeyi başarmıştı. bendeniz iş dolayısıyla zaten konya'daydım, bekliyordum. takımın kaldığı otelde kalıyordum. maçı kazandık, hava daha beter oldu, taraftar dönemedi, kimi ser sefil oldu, kimi meram ekspresine kaçak bindi. tribün önderleri ki- hiç sevmediğim insanlardır- takım uçağıyla kendi paralarıyla dönmek istedi. necati ile yolculuğun başında papaz olanlar haliyle dönerken kendisiyle atıştılar. muhtemelen necati onları uçakta istemedi. kavga çıktı, mehmet kızılay, yılmaz tutuş necati'yi tartakladı. zaten uçak da kalkamadı otele geri geldiler. amigoları polis arıyordu odamda sakladım. o maç necati'nin biletinin kesildiği maçtı.
geçtik, bir de baktık ki yıllardan sonra koca galatasaray'ın kadrosuna geri dönüş yaptırdılar. hangi galatasaray'ın? uzak ara fark atmış, en çok gol atan, en az gol yiyen, şampiyonluğunun garanti olduğu bir galatasaray'ın. galatasaray tarihinin belki de hakan-arif'den sonraki en büyük forveti baros-elmander ikilisinin önüne, yanına. hiç ihtiyaç yokken, damımız akmazken kiremitleri değiştirdiler. türk futbolunun belki ilk 10 senesine damga vurmasına kesin gözüyle bakılan sercan'ın, yetmedi 100 metreci olduğu söylenen yiğit gökoğlan'ın olduğu takıma, huzur evine kabul edilen yaşlı misali davul zurnayla geri getirdiler.
dandik bir golle başladı ikinci zemheri. saçlar aynıydı, insan 20 sene aynı model saçla nasıl yaşar? özel hayat bizi ilgilendirmez. parmağındaki yüzüğü çıkarmamış, usulden bantla çerçevelemiş. o balık golü atar atmaz yine aynı hamlesini yaptı, yüzüğünü öperek yıllar sonra galatasaray adına attığı golü yine sevgili karısına yolladı. helal olsun karısına aşkını eleştirecek değiliz bize ne? bak kardeş, tekrar uyarıyorum, babamın oğlu değilsin, sevmediğim futbolcuların da en başındasın o da ayrı, düşmanım da değilsin. galatasaray için ben kavimden kardeşten vazgeçmiş adamım en nefret ettiğim futbolcu bile olsan attığın gol bizimdir. o gölün peşi sıra biz atacağız naraları, taklaları senin karın değil. sen sevgili eşine, yengemize bizden kazandığın parayla cip al, pırlanta al, helal-ı hoş olsun, bizim golümüzü verme, verdirmem. .
futbolculuğuna gelince; bu gözler ne iğrenç futbolcular seyretti. bizim mahalle takımı'mızda oynayamayacak yetenekte neler gördük. sen bunların yanında maradona'sın. ne varki biz yeni ve büyük bir maceranın arefesindeyiz. kuşandık, yine düşeceğiz yollara. nice kibirli takımlara arena'yı cehennem etme azim ve kararındayız. yampiri yengeç gibi koşuşunla, yalandan deplaselerinle, atacağın balık 1-2 golle sen bu büyük macera içinde olamazsın, eğer olursan biz bu macerada olamayız. seni kimse tanımaz, sen varsın diye hiç bir takımın defansı bizden ürkmez, sana önlem almaz, galatasaray'ın istikbalinde sana yer yok.
müşteri ilişkilerine bakalım. hiç bir çocuk necati yazılı forma almaz, hiç bir baba doğan galatasaray'lı çocuğuna necati adını vermez. burada iddia ederim ki en az 200-300 galatasaraylı benim sayemdedir, necati sayesinde tek bir galatasaraylı olmaz. ve işte ben tam da bu noktadayım. ben galatasaray'dan daha çok galatasaraylılığı seviyorum. necati gol attı diye 3 puan alan galatasaray yerine, gol kaçırdığı zaman dövünen hasan şaş'ın ardından galatasarayı seven çocuklar için seviniyorum.
misyonumuz bellidir, hedef 1-2 veya daha fazla çocuğu galatasaraylı yapmak. necati bu rüyada yoktur, o yüzden benim kara listemdeki futbolcudur. nasıl ki mustafa sarp, servet çetin bu takıma tek bir taraftar kazandıramadan gitmiştir, en kısa zamanda bu yanlıştan dönülecek, belki bir kaç puan kazandıracak ama tek bir çocuğu galatasaraylı yapamayarak aramızdan ayrılacaktır.