• 12051
    "ünal aysal iki şeyden kurtulamadı:
    1- inan kıraç'ın gölgesinden ...
    2- bülent tulun'un desteğinden ...
    bunları temizlemediği sürece de 'ben galatasaray'ın başkanıyım' diyemez.
    galatasaray'ı şu anda inan kıraç ve bülent tulun ikilisi yönetiyor. bunu büyük harf ile bir daha yaz: galatasaray'i şu anda inan kiraç ile bülent tulun ikilisi yönetiyor."

    hıncal uluç
  • 12052
    "sol bek aranıyor; çağlar, türkiye'nin en iyi sol bekiydi. galatasaray'a öyle transfer edildi.
    bugün galatasaray'da 'çağlar' diye bir futbolcu olduğundan haberi olan var mı?
    ceyhun, türkiye'nin en iyi ön liberolarından biriydi. üstelik onu milli takıma alan da fatih terim'di. 'ceyhun' diye bir futbolcu var mı türkiye'de! yok.
    servet'i göndermişsin, gökhan zan'ı öldürmüşsün, 'bana stoper lazım' diyorsun!
    dany'yi kim aldı, cris'i kim aldı!
    türkiye'nin ve dünyanın seçmelerinden beş stoper vardı galatasaray'da... en bol stoperli takımdı... 'şimdi bana stoper lazım.' stoper istiyorsa bana diğer stoperleri nasıl kullandığını anlatması lazım. say say bitmez.
    sercan yıldırım en gözde santrforlardan biriydi, futbolu unuttu."

    hıncal uluç
  • 12053
    "mutlaka yazmalıyım dediğim bir başka konu fatih terim’in ağzından vatan gazetesinde yayınlanan sözlerdi. sercan yıldırım idmana sarhoş geldiği halde takım kaptanlarının bununla ilgili herhangi birşey yapmadığı yolundaki sözlerini terim epeyce şiddetli biçimde yalanladı ama olayın ‘bu iş burada bitmez’ denilebilecek yanları vardı.

    bu tür haberleri galatasaray’ın içinden birilerinin ‘sızdırdığı’ yolundaki değerlendirmeler de bazı gazetelerde yer aldı. orasını bilemem ama aynı haber içinde geçen eski olayı harfiyen biliyorum. ümit karan’ın da böyle bir vukuatı olmuştu ve takım kaptanları bülent korkmaz ve hakan şükür’ün ne yaptıklarını öğrendikten sonra yeri geldikçe yazmıştım.

    vatan spor’un başındaki ibrahim seten arkadaşımız durup dururken böyle bir işe girmez. yani ateş olmayan yerden duman çıkmaz diye de okuyabiliriz bunu. ancak idmana sarhoş gelen bir oyuncunun, başka bir yığın vukuatıyla birlikte kulüpte hâlâ barınabilmesi tartışılacak bir durum. melo-riera olayında ‘galatasaray’ın değerleri’ denilen olguyu pek göremedik. sonrasında engin’in vukuatları da kabul edilebilir düzeyin epeyce ötesine geçti."

    ahmet çakır
  • 12054
    "ben de rıdvan'ın yerinde olsam ben de gitmezdim. insan hoş karşılanmayacağını bile bile bir yere gider mi? rıdvan inat için gidebilirdi ama kibar adam, oraya gittiği zaman ünal aysal'ı sıkıntıya sokacağını biliyor; 'onlar beni istemiyor ben de ünal aysal'ı sıkıntıya sokmayayım' dedi, çekildi kenara...
    bu galatasaray'da holiganizmin, çeteciliğin zaferidir. başka hiçbir şey değil. koskoca galatasaray iki tane holigana teslim oldu, yarın arena'da da teslim olurlar, öbür gün de başka yerlere teslim olurlar.
    bana kimse artık galatasaray tv'nin gücünden, etkinliğinden söz etmesin. galatasaray tv, ultraslan'ın en holigan grubu tarafından yönetilmektedir bundan sonra... oradan onay almadıkça kimse ekrana çıkamaz."

    "çok uygarca bir davranıştı. hem de o kadar güzel zamanlı bir davranıştı ki... aziz yıldırım efendi, "saracoğlu'ndaki galatasaray maçına bir tek galatasaraylı giremez" diye sallarken... onca galatasaraylı yönetici nasıl girecek, onca galatasaraylı gazeteci nasıl girecek! adam yerine mi koymuyor?
    hadi ben gidiyorum galatasaraylı olarak saracoğlu'na... ne diyecek bana aziz yıldırım; 'hayır giremezsin' mi diyecek? hangi yetkiyle? sıkar mı? ama aziz yıldırım böyle sallamışken, 'en-el hak' diyor ya... galatasaray tv'nin rıdvan dilmen'i davet etmesi olağanüstü bir jestti ve aziz yıldırım'a atılmış harika bir tokattı. ama o tokat geri tepti.
    galatasaray'ın başkanını tokatlayan da galatasaray'ın holiganları; fenerlilere ihtiyaç kalmadı!"

    hıncal uluç
  • 12061
    bazen hobi olarak arkadaşlarımla karting yarışı yapardık. 9 haziran 2009 günü yine hep birlikte şehre 10 km mesafedeki go-kart pistine gittik.

    önce sıralama turu attık. ben ikinci sırada yer alıyordum. yarış başladı. bir süre sonra önümde yer alan arkadaşımın iyi viraj alamadığını gördüm ve geçmek için pozisyon aldım. arkadaşımın aracının tekerleri dışarı doğru yönlenmişti. ben de virajın iç tarafına kat ettim.

    o anda arkadaşım pistin dışına doğru gitti ve yandaki emniyet lastiklerine çarpıp geri döndü. dönüşünde aracı benim aracımın deposuna çarptı. depo patladı ve içindeki petrol üzerime döküldü. patlamayı görür görmez frene bastım. basmamla beraber bir anda vücudumu alevler kapladı. anlık bir refleksle hemen kendimi yere attım. bir süre yerde yuvarlandım. galiba bunu izlediğim bir filmde görmüştüm. sonra arkadaşlarım geldi ve beni soymaya çalıştı. en sonunda orada çalışan personel battaniyeyle gelip alevleri söndürdü.

    ömer toprak

    bilgi notu: 19 yaşında geçirdiği kazadan sonra yoğun bakımda üç gün, hastanedeyse iki ay kaldı. vücudundaki çok önemli kas grupları yanmıştı. alman doktorlar, bir daha futbol oynamasının çok küçük bir ihtimal olduğunu, hayatta kalmasının en büyük teselli olduğunu açıklamışlardı. çok şükür ki hepsini atlattı. azmetti, futbola geri döndü.
  • 12067
    “şampiyonlar ligi benim için iyi geçti. yedi gol attık, altısını bana nasip etti allah. arkadaşlarımın ve hocalarımın çok büyük emeği var. hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim. onlar olmasaydı, ben bu başarıyı gösteremezdim, böyle performans koyamazdım. şimdi devre arasında daha da güçleniyorum. kafam biraz daha rahat. inşallah ikinci yarıda performansımın üzerine çıkabilirim.”

    burak yılmaz
  • 12074
    bu röportaj fourfourtwo’nun haziran 2011 sayısında yayımlanmıştır. yalnız bir şey eklemeden geçemeyeceğim. fatih artman tipik bir fenerli. tipi, hareketleri, tavırları, konuşması, düşünce yapısı; her şeyiyle. bu ibnenin canlandırdığı karakteri de sevmiyorum zaten. bi de röportajda bank asya birinci lig muhabbeti açmış. malum röportajdan 1 ay sonra fenerli yöneticileri "siz bizi düşüremezsiniz, biz birinci ligde oynamak istiyoruz" deme noktasına getiren olaylar yaşanacaktı. allah'ın tokatı yüzlerinde patladı, muhabbetler tersine döndü.

    futbolu hangi takımı ve kimleri izleyerek sevdiniz?
    erdal beşikçioğlu: babam fenerbahçeli olduğu için ilkokul ve ortaokulda cemil turan izleyerek büyüdüm. rummenigge vardı benim çocukluğumda. onun ismini bağıra bağıra koşardık. yaşım ilerledikçe ve ankara’da yaşadıkça şehrin takımlarıyla ilgilenmeye başladım. kırmızı-siyahın uyumunu ve ismini sevdiğim için gençlerbirliği’ni destekledim. sarı-lacivertin imgelem dünyasında bir karşılığı yok, bir şeyi andırmıyor. ölümüne gençler yani! bir kere gençlerbirliği’nin geçmişi yeter… adamlar takım arkadaşlarına bozulup yeni bir takım kuruyorlar. 16 yaşında çocuklar yapıyor bunu. şimdi aynı şey yapılmak istense zor tabii…
    fatih artman: ben uche’ydim!
    e.b: nasıl kırılmıştı adamın bacağı ya!

    gençlerbirliği altyapısında oynamışlığınız var…
    f.a: evet, çok uzun süreli olmasa da gençlerbirliği altyapısında oynadım. esasında koyu bir fenerbahçeliyim.
    e.b: tamam, oğlum sana o sorulmadı ki! nerede oynardın, ne yapardın?
    f.a: kaleciydim. 9-10 yaşlarımdaydım. bir transfer durumum bile vardı. futbola devam edemedim ama yine oyuncuyum işte.

    behzat ç. ekibinden bir takım çıkartmanız gerekse kim nerede olurdu?
    e.b: ben orta sahada, alex ç.’nin yerinde olurdum. fatih defansta olurdu, top geçer adam geçmez. akbaba sağda solda uçar giderdi zayıf olduğu için.

    dizide argo konuştuğunuz için sık sık uyarı alıyorsunuz. sahada nasıl olurdunuz?
    e.b: 90 dakika bitmezdi herhalde. ceza alırdık, cezamız bitince yine ceza alırdık (gülüyor).

    halı sahada da olsa futbol oynuyor musunuz?
    e.b: oynamayı çok istiyoruz ama kendimizi çok kaptırdığımız için biraz tehlikeli oluyor. top oynamaya başladığımızda bizi bir hırs bürüyor. bir maç için bizim sete bir hafta tatil lazım. bizim takımı gazlamaya da gerek kalmaz. şartlar ne olursa olsun o topun o kaleye girmesi gerek ve topun kaleye gittiği yolda her şey mubah! bu biraz tehlikeli. çekimler bitsin de bir an önce oynayalım. heveslendim şimdi.

    dünyanın her yerinde başkent takımlarının başarıları malum… ankara takımlarının bugüne kadar şampiyonluk yaşayamamış olmasının sebebi sizce ne?
    e.b: neden öyle diyorsun yahu! uefa şampiyonu olmuş galatasaray’ın üzerindeyiz. bazen bazı takımın kilit oyuncuları sezon içinde sorun yaşayabilir. bu sezon gençlerbirliği’nin yaşadığı da böyle bir şeydi. orhan şam’ın doping olayını hatırladıkça sinirleniyorum. o olaydan sonra takımın moralini düzeltemezsiniz. o hata yapıldı, olay koca bir camiaya mal edildi ve sonrasında kimse çıkıp özür dilemedi. önümüzdeki sezon her şeyin daha iyi olacağına canı gönülden inanıyorum.

    ankara’da fırsat buldukça maçlara kaçar mısınız?
    e.b: seti bıraktık. gençlerbirliği- fenerbahçe maçında “ne yaparsanız yapın, biz gidiyoruz” dedik ve seti bırakıp maça gittik. iki saatlik zorunlu bir yemek arası verdiler. o maç için değerdi. hiç pişman olmadık.
    f.a: ben de çok yalvarmıştım “abi gidelim” diye. bence de değdi. fener dört tane attı gençler’e.
    e.b: ha haa! ha haa! ilk yarıda gördük sizi beyefendi.
    f.a: on sene sonra o skor öyle yazmayacak mı?
    e.b: ilk yarıda senin yüzünün halini gördüm ya bana yeter.
    f.a: ikinci yarı ben de senin. neyse ben yine holiganlık yapmaya başlamayayım. itiraf ediyorum bir keresinde gençlerbirliği fenerbahçe’yi 3-0 yenmişti. o maçı statta izlemiştim. benim için acı bir deneyimdi.

    emrah serbes kitabında behzat ç. karakterinin amatör kümede futbol oynadığını ve teknik direktörlük yaptığını yazmıştı. ilerleyen bölümlerde bunları izleyebilecek miyiz?
    e.b: ben bunun olmasını çok çok isterim. yeşil sahalara dönmeyi çok istiyorum, bildiğin gibi değil.

    futbolla ilgili en unutulmaz hikâyeniz hangisi?
    f.a: ben eskiden holigandım. fenerbahçe kafilesi ne zaman ankara’ya gelse ben yanlarındaydım. bir defasında alex’le sürmanşet olmuştum.
    e.b: nasıl la?
    f.a: ben kolumu onun omzuna atıp kendime doğru çekmişim. bağırıyorum, ağzım açık. “bu ne sevgi ah!” yazıyordu gazetede.
    e.b: el ense çektin yani alex’e!
    f.a: çektim. sonra üç gol attı.

    ankaragücü taraftarları gençlerbirliği taraftarı olduğunuz için size bozulmuyorlar mı?
    e.b: en fazla yaptıkları “yahu reis sen neden bizim takımı desteklemiyorsun?” demek.
    f.a: bir gün alkaralarla yaptığımız çekimde vatandaşın biri tehditkâr bir şekilde yanıma geldi. sonra “vay gardeşim” diyerek sarılıp, fotoğraf çektirip gitti. gençlerbirliği taraftarı beni seviyor herhalde. ankaragücü taraftarları bazen erdal abiye bozuk atabiliyorlar.

    amcanız ilhan cavcav’la futbol konuşma fırsatınız oluyor mu?
    e.b: arada bir maçları birlikte izliyoruz, sohbet ediyoruz. ikimizin de vakti her zaman çok dar. sezon açılmadan önce yine yakalarız birbirimizi. sürekli gençlerle takıldığı için kendisi de genç kalıyor. onunla futbol konuşmaya bayılıyorum.

    dizide gençlerbirliği’nin geçtiği kısımlarda ayrıca eğleniyorsunuzdur herhalde…
    e.b: kesinlikle. alkaralarla biz çok eğleniyoruz. çekime genellikle taraftar geliyor. zaten onlarla birbirimizi tanıyoruz ve ortam çok sıcak oluyor. hikâye kendiliğinden akıyor. bir gün alkaralarla yine çekim yapıyoruz. bu sefer ankara 19 mayıs stadyumu’nda. stada girerken “taraftar sizi bekliyor” demişlerdi ben de kafamda canlandırmaya çalışmıştım ama o kadarını değil! stada bir girdik, herkes tezahürat yapmaya başladı. “behzat ç.”, “ankara polisiyesi” diye stat inliyordu. bizim ekip sahadaydı. sahadan tribünleri öyle izlemek rüya gibi bir şeydi. ses ne güzel geliyormuş sahaya! o sesi duyup da oynamamak nasıl bir şey aklım almıyor. 10 saniyede koştuğunuz mesafe o gazla üç saniyeye düşer.
    f.a: oynamayan da var işte abi. “kartal gol gol gol!” diye inönü inlerken anelka gol atardı mesela çat diye!
    e.b: fenerbahçe’ye bağlamasan olmaz değil mi!

    dizide yaptığınız gibi gazeteleri hep tersten mi okursunuz?
    e.b: gazetenin ilk sayfasına bakıp direkt arkasını çeviririz. kendi aramızda akşama kadar konuşup, akşam da özetleri izleriz. vaktimiz olsa da bütün maçları ve yorumları izleyebilsek. bank asya 1. lig’i izlemeyi de çok seviyorum. çok beğeniyorum. göztepe’nin süper lig’e çıkmasını heyecanla bekliyorum.
    f.a: ben chelsea hastasıyım. bir de bank asya’yı galatasaray düşerse ne olur diye takip ediyorum. *

    epey eğleniyorsunuz galatasaray’la… *
    f.a: sonuna kadar. o yüzden düşmesini istemiyorum.
    e.b: bence de düşmesinler o koca stat boşuna mı yapıldı!
  • 12075
    bence pfdk bu kararı almadan önce belli ki uzun uzadıya ölçüp biçmiş. tahkim kurulu tarafından meireles’in cezasından indirilen 7 maçlık menin 3 adedini galatasaray, diğer 4’ünü ise trabzonspor başkanlarına paylaştırmışlar. böylece zedelenen prestijlerini kurtarmaya çalışmışlar. bu durumda artık bu işin çivisi iyice çıktığına göre, biz galatasaray olarak, tarafsızlığını ciddi ölçüde yitirmiş bu tahkim kurulu’na bir müracaatta bulunmama kararı aldık.

    ünal aysal
App Store'dan indirin Google Play'den alın