" lig tv'de sezonu değerlendiren fenerbahçe başkanı aziz yıldırım, yorumcuları hedef alarak, "çok sert olacağım, mücadele edeceğim. ya düzelecek ya da gidecekler" diyerek ültimatom verdi. yıldırım'ın köşe yazarlarını hedef alan sözleriyle ilgili neler söyleyeceksiniz?
şimdi orada yüzkarası türkiye gazeteciler cemiyeti'dir, türkiye spor yazarları derneği'dir. bir kulüp başkanı spor yorumcuları için "gidecekler" diyor.
anayasasında ifade özgürlüğü olan, ifade özgürlüğünün anayasa teminatı altında olduğu bir ülkede kulüp başkanı "gidecekler" diyor. nasıl gidecekler sayın aziz yıldırım? direksiyonda otururken pencereden gelip ateş ederek mi gönderecekler? ya da yolda yürürken bıçaklayarak mı? ya da bomba koyarak mı gidecekler? ya da patronlarına telefon edip "bunun programı iptal edin" diyerek mi gidecekler? bana anlatsın bir bakayım!..
ama bunu sorması gereken iki kurum var. türkiye gazeteciler cemiyeti ve türkiye spor yazarları derneği!.. çıt yok o günden beri çıt yok. aziz yıldırım bunları bal gibi söyler. çünkü sivil toplum örgütleri'nden bir tepki yok.
aziz yıldırım'ın bu söylediği, futbolda şiddet yasası'na göre suç. istanbul cumhuriyet savcıları harekete geçti mi? fenerbahçe başkanı için soruşturma açtılar mı? hedef gösteriyor çünkü...
#sayfa#
arabalarının içinde sarı-lacivert formalı olan karı-kocaya, beşiktaşlılar tarafından sopalarla, taşlarla saldırılmış. 3 yaşındaki çocuğun sabah gazetesinde resmi var. 3 yaşında çocuk! mosmor yüzü. o çocuğun yaşadığı travmayı düşünsene!.. onlar orada bağırıp çağırmıyorlar. araba ile oradan geçiyorlar. üstlerine fenerbahçe forması var. günahları bu!.. dayak yiyorlar, arabaları tahrip oluyor. ülke bu!.. bu ülkede fenerbahçe başkanı hedef gösterirse; o adamı öldürürler.
istanbul cumhuriyet savcısı buna sesini çıkarmıyorsa, soruşturma açmıyorsa futbolda şiddet yasası niye çıktı? tribündeki zavallıyı alıp götürmek için mi? türkiye'de imamlara serbest mi yasalar? sadece cemaat mi toplanıp götürülür?
aziz yıldırım'ın, türkiye'de başkanlık yapmaması lazım. öyle tehditkar konuşuyor, öyle hedef gösteriyor çünkü...
adama ceza veriyorsun ama göstermelik, işe yaramaz bir ceza... protokole giremiyor!.. hepsi bu... umurunda mı? locası var adamın. o cezayı bir de tahkim kurulu indiriyor ya!.. mükerrer, tekrarı olduğu için arttırılması gereken cezayı, benim hukukum indiriyor. 'sen bu suçu bir defa işlemiştin, ceza almıştın. şimdi bir daha işledin onun için bu sefer daha az vereyim! üçüncüyü işlersen ceza da yok!..'
şimdi kendini aziz yıldırım'ın yerine koy; niye konuşmasın adam ya? niye konuşmasın? federasyon sus pus, savcılar bu işe karışmıyor, sivil toplum örgütleri, gazeteci örgütlerinin çıtı çıkmıyor. aziz yıldırım istediği programı kaldırtabiliyor! adam da rahat rahat konuşur.
aziz'in bu tehditleri beni etkilemez. ama 'ya benim patronumu ararsa' diyen 25 yaşındaki bir gazeteciyi, sözleşmesi bile olmayan bırak 212 sayılı yasayı, sözleşmesi bile olmayan telif ile çalışan bir gazeteciyi çok fena etkileyebilir. 'onun için neme lazım! ben aziz yıldırım'a bulaşmayayım' diyebilir. adam bunları söylerken lafının nereye gideceğini çok iyi biliyor. o "hedefte" dediği iki adamı susturamayacağını biliyor. ama ötekileri susturur."
hıncal uluç.
*