3 sene önce juventus'tan ayrılmak istediğimde, paris'te galatasaray yöneticileriyle görüşmüştük. açıkçası harika bir toplantıydı. yani tüm bunları unutmamıştım. southampton döneminde bana yeniden geldiklerinde düşünmedim bile, hemen karar verdim.
şahsen fatih terim'i seviyorum. çünkü o oyuncuları çabuk anlayan biri. oyunculara çok fazla sorumluluk veren biri. kendimi kadrosunda bu kadar kaliteli oyuncuların bulunduğu bir antrenörün yerine koyuyorum, sizi anlamaları için çok fazla taktik yapmanıza gerek yok. sadece devreye girmeniz gerekir. oyuncular devreye girdiği andan itibaren galatasaray ortalığı kasıp kavurdu. bugün de galatasaray'da bunun olduğunu düşünüyorum. tüm oyuncular çok odaklanmış ve bugün çok iyi sonuçlar alıyorlar. bana güven verme işini çok iyi yaptı.
terim, bir taktisyen olarak değil ama komple bir antrenör olarak bugün en iyilerden biri olabilir. ama futbol çok değiştiği için daha çok eski ekol olduğu doğru. o daha çok eski ekolden. ama yaptığı şeyi çok, çok iyi yapıyor. michel seri de aynı şeyi söyleyebilir. bana bu kadar çok önem veren böyle bir antrenörle ilk kez çalıştım. ben de bu dönemi gerçekten iyi kullandım. muhtemelen futboldaki en iyi yılımı galatasaray'da geçirdim.
seri ile bugün tekrar konuştuğumuzda bile kendimize geçen sezonun neden öyle tamamlandığını soruyoruz. bir noktada oynamayı bıraktığımızı düşünüyorum. şunu kafamıza sokamadık: gerçekten o noktada futbola devam edeceğimizi düşünemedik ve eksik kaldığımız şey buydu. öncesinde tüm maçlarımızı kazanıyorduk. aradan sonrasının daha zor geçeceğinin ve maçlara daha da asılmamız gerekeceğinin bilincine varamadık. o dönemde ligde en güçlü takımdık. ama fazla rahat davrandık ve ne yazık ki kaptanımız muslera sakatlandı.
galatasaray transfer döneminde elinden geleni yaptı. artık yabancı oyuncu almanın maliyetini çok iyi biliyoruz. bu hiç kolay olmayacaktı çünkü kulübümün o dönemde galatasaray'ın karşılayamayacağı meblağlar istediği biliniyordu. bu yüzden onları suçlayamam. ama galatasaray'dan ayrıldığım anda kalbim sızladı çünkü bu kulübe gerçekten aşık oldum. daha uzun yıllar orada oynamak, bu kulüpte önemli biri olmak istiyordum. ne yazık ki bu olmadı...
ama futbol bitmedi, bu iş bitmedi. önümüzdeki sezonlarda yine bir ihtimal olup olmayacağını ve hala galatasaray'da oynayacak seviyeye sahip olup olmadığımı göreceğiz. şu anda premier ligdeyim ve gerçekten çok çalışmak, olmam gereken oyuncu olmak istiyorum. juventus ve marsilya'da da oynadım ama bana göre, galatasaray taraftarının rakibi bile yok. üzgünüm, bu konuda hiç rakibi yok! galatasaray benim için o kadar inanılmazdı ki tarif bile edemem. inanılmaz kelimesini kullanıyorum, çünkü gerçekten inanılmazdı.
aslında bunu hayal bile edemezdim. kimse hayal edemez. birçok maçı tribünden izledim ve böyle bir şeyi hayatımda hiç görmedim, hangi stada gitmiş olursam olayım... taraftarların tutkusu, takımlarını kazanmaya zorlama arzusu… bunu tarif edecek kelimem yok. marsilya'da siyah ve beyaz vardır. kazanırsan, her şeyini verirsen, çok mutlu olurlar. tersi olursa ve çok iyi değilseniz çok hızlı bir şekilde takıma düşman kesilebilirler. ben bunu galatasaray'da hissetmedim. durumun tehlikeli hale gelebileceğini düşünmedim.
galatasaray'da her zaman kulübe ve oyunculara duyulan sevgiyi hissettim. sonuçlara rağmen, diğer birçok şeye rağmen her zaman kulüplerinin hep arkasında durdular ve bu gerçekten galatasaray'da çok takdir ettiğim bir şeydi. türkiye ligi'nin değerinin bilinmediğini düşünüyorum. bazı kişiler bunun farkında değil. çünkü türkiye ligi diğer liglerin görünürlüğüne sahip değil. türkiye liginde çok iyi oyuncular var. bugün en iyi türk oyuncular bile bunun için türkiye'den ayrılmaya başladı.
mesela burak yılmaz; 35 yaşında, hala çok iyi bir seviyede. çok çok iyi bir oyuncu olan yusuf yazıcı da var. leicester'da cengiz ünder var. türkiye'de bazı süper oyuncular var ama yeteri kadar görülmüyorlar. türk liginin diğer ligleri kıskanacak bir durumu yok. benim galatasaray'da oynadığım dönemde rakipler yüzde 200'lerini verirdi. yani ilk dakikadan itibaren zor geçer. çok zorlarlar ve çok savunma yaparlar. bu yüzden türk takımlarına karşı gol atmak zordur, üstelik dünyanın her yerinden gelmiş yabancı oyuncular mevcut. istanbul'daki her şeyi sevdim! büyükçekmece'de yaşıyordum ve idman sahasına oldukça uzaktı. türkiye'de hayat güzel. çok iyi bir misafirperverlik var ve hem benim için hem de ailem için bu ortam inanılmazdı. açıkçası kariyerimin en güzel dönemiydi.
mario lemina