• 28726
    "volkan babacan'in vurdugu gazeteciden, goruntuler olmasina ragmen noterden imzali kagit aldilar "bana vurmamistir" diye. yahu goruntuler var, yok. adamdan imza aldilar, ceza da ona gore vurulmamis gibi verildi"

    "federasyon, verdigi cezalardan sonra yayinci kurulustan rica edip bazi goruntuleri ozetlerden kaldirtmistir zaman zaman, bakin cok ciddi bir ithamda bulunuyorum degil mi? goruntuleri kaldirttilar ya. isine gelince goruntuden ceza ver, isine gelmeyince goruntuden ceza verme. olacak is degil"

    (bkz: rıdvan dilmen)

    not: ezberden yazdigim icin cumlelerin orjonali farklilik gosterebilir. ancak ana tema buydu.
  • 28729
    “2-1’den sonra çalınan penaltı sanıyorum ki maçı izleyen kimsenin içine sinmemiştir. maç sırasında izlerken de içimize sinmedi, tekrarına bakarken de sinmedi. 2-0’dan sonra çok pozisyon yakaladık. maçı daha önce bitirmemiz gerekiyordu.”

    “takımda hakikaten çok güzel bir kenetlenme var. en büyük aslan payı, tribünleri dolduran taraftarımızın. milli maç arasına gidecek birçok oyuncumuz var. ardından konyaspor maçında da taraftarımızla buluşacağız. takımca gol atıp takımca gol yiyoruz; isimlerden bağımsız olarak kendi sahamızda kazanmak önemliydi. puan kaybetmemiz gerekiyordu. kazandığımız için çok mutluyuz.”

    - cenk ergün
  • 28730
    "2-0'dan 2-2'ye gelmesinin nedeni olarak hakemi gösterebilirim. türkiye'de komedi filmini aratmayacak hakem performansları oluyor. kimse yanlış anlamasın, ben bunu sadece kendi takımım için söylemiyorum. her hafta, her pazar bir hakem hatası oluyor. artık izleyiciler, 'bakalım hakem ne zaman penaltı verecek.' diye düşünmeye başlıyor maçları izlerken."

    igor tudor

    (bkz: 30 eylül 2017 galatasaray kardemir karabükspor maçı)
  • 28731
    “öncelikle çok mutluyum. hem teknik heyete hem de sağlık heyetine teşekkür etmek istiyorum. hafta boyunca benimle çok iyi ilgilendiler; ben de 90 dakika oynadım ve golümü attım.”

    “iyi bir takımız. iyi mücadele ettik. gol atmak için de çok mücadele etmek gerekiyordu ve biz bunu yaptık. oyuna sonradan girenler de bu mücadeleyi gösterdi. taraftarımıza teşekkür etmek istiyorum. her maç bizim için final gibi oluyor ve her maça dikkatle hazırlanıyoruz. bu galibiyetlerin devamı gelecek.”

    “sahadayken herkes hata yapabilir; hakemler de oyuncular gibi hata yapabilir. penaltıyı görünce öfkelendim. fakat penaltıdan sonra ruh halimize dikkat edilmeli. 2-2 olunca da aynı oyunumuzu oynamaya devam ettik. son dakikalarda beraberlik olsa dahi bu oyunumuzu devam ettireceğiz.”

    - sofiane feghouli

    (bkz: 30 eylül 2017 galatasaray kardemir karabükspor maçı)
  • 28738
    "12.5m €'ya takımımızı kurduk. daha az yabancıyla oynamak zorunda olsaydık, maddi anlamda sıkıntı yaşayabilirdik. amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. yerli oyuncular 1m € ise aynı mevkideki yabancı oyuncu 400b €. yabancı sınırını kaldırırsanız, o zaman bizim yabancı oyuncu ve yerli oyuncuyu getirecek gücümüz olmaz. yabancı sayısını sadece baz olarak alırsak yanılırız. olayı bütünüyle ele almak lazım. anadolu kulüplerini yabancı sınırsızlığı olumlu yönde etkiliyor."

    kayserispor başkanı erol bedir
  • 28745
    "beşiktaş bakın ne güzel, şampiyonlar ligi'nde ikide iki yapmış, galibiyetler mis gibi. takım avrupa'da havaya giriyor başka oynuyor. çıksın gruptan çok sevinirim. hatta olursa çeyrek final, belki yarı final, kupa falan. seviniriz hepimiz. ama kardeşim, sen daha önce bu memlekete gelen tek avrupa kupası'nı kazanan takıma ve hocaya niye onu saymayarak saygısızlık yapıyorsun. alana saygı göstermeyi unutmayalım. süper kupa ve uefa kupası'nı bu ülkeye bir kez getiren bir takım var zaten. avrupa'nın fatihi olmak öyle kolay değil."

    necati ateş
  • 28746
    "g.saray'a açık ara favori demek için çok erken. müthiş bir fikstür avantajları vardı, çok da iyi kullandılar. ama diğer takımlara nazaran büyük artıları var. bir defa her maçı final maçı gibi oynuyorlar. korkunç coşkulular, ama sahadaki bu ateşli hava centilmenlik sınırlarını zorlamıyor. bu da onlar için büyük avantaj. zira müthiş bir istek içinde oynayan takım, zaman zaman rakibe ya da hakeme olumsuz davranabilir. ama galatasaray'da bunu görmüyoruz.

    g.saray'ın formu böyle devam ettiği sürece beşiktaş sıkıntı yaşar. geçen yıl şartlar çok rahattı. son haftalarda bir başakşehir mağlubiyeti ile biraz problem yaşadılarsa da kolay bir şampiyonluk aldılar. ama bu sene tablo değişik. görünen o ki şampiyonluk yarışı, galatasaray ile beşiktaş arasında geçecek."

    ahmet çakar
  • 28747
    7 yaşındayken yaşadığım, çok güçlü bir anım var. o kadar net ki benim için, şu anda bile zihnimde canlandırabiliyorum, beni mutlu eden bir an.

    "gerçek futbol oynamaya yeni başlamıştım. ondan önce, madeira'nın sokaklarında arkadaşlarımla oynuyordum. sokaklarda derken, boş caddelerden bahsetmiyorum. gerçekten sokaklar. gerçek kalelerimiz yoktu, araba geçtiğinde durmak zorundaydık"

    bunu her gün yapmaktan, her gün oynamaktan tamamen mutluydum, ancak babam andorinha'da malzemeciydi ve beni oraya gidip genç takımda oynamam yönünde cesaretlendirdi. bunun onu gerçekten gururlandıracağını biliyordum, bu yüzden gittim.

    ilk gün, anlamadığım birçok kural vardı, ancak sevdim. oradaki yapıya ve kazanma duygusuna bağımlı oldum. babam her maç o uzun sakalları ve iş pantolonuyla saha kenarındaydı. o da bunu sevmişti.

    "annem ve kardeşlerimin ise futbola hiç ilgisi yoktu. bu yüzden her akşam yemeğinde, babam onları beni izlemeye gelmeye ikna etmeye çalışıyordu. o benim ilk menajerim gibiydi. maçtan eve gelip, onun "cristiano gol attı" dediğini hatırlıyorum. onlar da "harika" derdi. ama çok da heyecanlanmıyorlardı. sonra bir gün babam geldi ve "cristiano 2 gol attı" dedi. yine heyecanlanmadılar. sadece, "bu gerçekten güzel, cris" diyorlardı. ne yapmam gerekiyordu? gol atmaya, sürekli atmaya devam ettim."

    bir gece, babam eve geldi ve "cristiano 3 gol attı! o inanılmaz! gerçekten onu izlemeye gelmelisiniz" dedi. ancak her maç öncesi saha kenarında bakıyordum ve babamı yine yalnız görüyordum. sonra bir gün, bunu hiçbir zaman unutmam, ısınıyordum ve kenara baktığımda annemi ve kız kardeşlerimi tribünde otururken gördüm.

    nasıl söyleyebilirim ki bunu, samimi görünüyorlardı. bir araya toplanmışlardı, alkış yoktu, bağırmıyorlardı, bir geçit törenindeymişim gibi sadece bana el sallıyorlardı. daha önce bir futbol maçında olmadıkları kesinlikle belli oluyordu. ama oradalardı, benim umursadığım tek şey de buydu.

    o an çok iyi hissettim. bunun anlamı benim için çok büyüktü. içimde bir şeyleri harekete geçirdi bu. gerçekten gururlandım. o zamanlar, fazla paramız yoktu. madeira'da hayat çok zorluydu. kardeşimin ya da kuzenlerimin bana verdiği kramponlarla oynuyordum. bir çocuksan, zaten parayı düşünmezsin, sadece duyguyu önemsersin. o gün, o duygu, çok güçlüydü. gerçekten korunduğumu ve sevildiğimi hissettim.

    o anlara nostalji olarak bakıyorum, çünkü hayatımın o bölümü çok kısa geçti. futbol bana her şeyi verdı, ancak daha henüz hazır olmadan beni evimden çok uzağa aldı. 11 yaşındayken, sporting lisbon akademisine taşındım. hayatımdaki en zorlu dönemdi.

    o zamanı düşünmek benim için çılgınlık gibi bir şey. oğlum, cristiano jr. bunu yazarken 7 yaşında. ve ben 4 yıl içinde onun için bir çanta toplayarak, onu paris'e ya da londra'ya göndermenin nasıl hissettireceğini düşünüyorum. bu imkansız. ve eminin ki benim ailem için de imkansızdı.

    ama benim hayallerimin peşinde koşmam için bir şanstı bu. bu yüzden benim gitmeme izin verdiler ve ben de gittim. hemen hemen her gün ağladım. portekiz'deydim, ancak başka bir ülkeye gitmiş gibi hissediyordum. aksan, tamamen farklı bir dil gibi geliyordu. kültür farklıydı. kimseyi tanımıyordum ve inanılmaz yalnız hissediyordum. ailem, maddi olarak, sadece 4 ayda bir beni ziyaret edebilecek seviyedeydi. onları çok özlüyordum ve bu her gün bana acı veriyordu.

    futbol benim yoluma devam etmemi sağladı. sahada diğer çocukların yapamadığı şeyleri yapabildiğimi biliyordum. ilk kez bir çocuğun diğerine, "bu çocuğun yaptığı şeyleri gördün mü? bu çocuk inanılmaz" dediğini gördüm. bunu zamanla daha sık duymaya başladım. hocalarımda da... ama bir gün biri, "evet, ancak onun sıska olması yazık olmuş" dedi.

    doğruydu, zayıftım. kaslarım yoktu. 11 yaşında bir karar verdim. yetenekli olduğumu biliyordum, fakat her gün herkesten daha fazla çalışmaya karar verdim. bir çocuk gibi oynamayacaktım, bir çocuk gibi davranmayacaktım artık. dünyanın en iyisi olabileceğimi bilerek idman yapmaya başladım.

    bu duygu nereden geldi, bilmiyorum. içimde vardı. hiçbir zaman kaybolmayan bir açlık bu. kaybettiğinde, acıkmaya başlıyorsun gibi bir şey. kazandığında, yine açsın, ancak küçük bir ekmek kırıntısı yemiş gibi hissediyorsun. bunu ancak böyle anlatabilirim.

    geceleri gizlice yurttan kaçarak, çalışmaya gitmeye başladım. daha büyük ve daha hızlı oldum zamanla. sahaya çıktığımda "evet, ama o çok sıska" diyen insanlar artık bana dünyanın sonu gelmiş gibi bakıyordu.

    15 yaşına geldiğimde, idmanda takım arkadaşlarıma döndüm ve, çok net hatırlıyorum o anı. onlara, "bir gün dünyanın en iyisi olacağım" dedim. bana gülüyorlardı. daha sporting'in a takımında bile değildim, ancak buna inanıyordum. gerçekten inanıyordum.

    17 yaşında profesyonel oynamaya başladığımda, annem stresten beni zar zor izliyordu. sporting'in stadına beni izlemeye geliyordu ve büyük maçlarda çok endişelendiği için birkaç kez bayılmıştı. doktor ona bnim maçlarım için sakinleştirici yazmaya başladı. ona, "futbolu umursamadığın zamanları hatırla" diyordum.

    zamanla daha büyük, daha da büyük düşünmeye başladım. milli takım için oynamak istiyordum, manchester united için oynamak istiyordum, çünkü sürekli premier lig'i televizyondan izliyordum. oyunun hızı ve taraftarlar beni büyülüyordu. atmosfer içime işliyordu. manchester'a gitmek, benim için çok gurur duyguğum bir andı, ancak ailem için daha da gurur duydukları bir andı.

    ilk başlarda, kupalar kazanmak benim için çok duygusal oldu. manchester united'da ilk şampiyonlar ligi'ni kazandığımı hatırlıyorum, karşı konulamaz bir duygu patlaması yaşadım. aynı şey, ilk ballon d'or'u kazandığımda da oldu. ancak hayallerim her gün daha da büyüyordu. her zaman madrid'i hayal ediyordum ve yeni bir rekabete girmek istedim. madrid'de de kupalar kazandım, rekorlar kırdım ve bir efsane oldum.

    geçtiğimiz 8 yılda, madrid'de inanılmaz şeyler başardım. ancak dürüst olmak gerekirse, kariyerimin daha olgunlaştığı dönemlerde kupa kazanmak farklı duyguları ortaya çıkardı. özellikle de son 2 yılda. madrid'de, eğer her şeyi kazanmıyorsan, insanlar senin başarısız olduğunu düşünür. bu mükemmeliyet beklentisidir.

    ancak bir baba olduğunda, bu daha da farklı bir duygu yaşatıyor. anlatamayacağım bir duygu. madrid'deki zamanım bu yüzden özel geçti. bir futbolcu olduğum evet, ama aynı zamanda bir baba oldum. oğlumla her zaman hatırlayacağım, çok açık bir an var. düşündüğümde, beni çok mutlu ediyor.

    cardiff'te şampiyonlar ligi'ni kazandığımız andı. o gece tarih yazdık. son düdükten sonra sahadaydım, dünyaya bir mesaj yollamış gibi hissediyordum. sonra oğlum kutlama için benim yanıma geldi ve bir anda parmak şıkladı, bütün her şey değişmiş gibi oldu. marcelo'nun oğluyla koşuşturuyordu. kupayı birlikte tuttuk, sahada dolaştık. bir baba olana kadar anlamayacağım bir duyguydu bu. dünyada anlatamayacağım birçok farklı duygu var. bunu karşılayabileceğim tek duygu, madeira'da ısınırken annem ve kız kardeşlerimin beni tribünde gördüğü an...

    bernabeu'ya kutlama için birlikte döndüğümüzde, cristiano jr ve marcelito taraftarların önünde oynuyorlardı. onun yaşında sokaklarda oynarken gördüğümden daha farklı bir duyguydu bu, ancak oğlumun da benimle aynı olduğunu hissettim.

    madrid'de 400 maçın ardından, kazanmak benim vazgeçilmez hedefim oldu. ben bunun için doğdum. ancak kazandıktan sonra, her şey değişti. benim hayatımda yeni bir bölüm başladı. kramponlarıma yeni bir mesaj yazdırdım. bağcıklarımı bağladıktan sonra, tünele gitmeden okuduğum son sözler. son bir hatırlatma, son bir motivasyon gibiydi... diyor ki, "en sueno del nin". "bir çocuğun hayali". belki anlamışsınızdır.

    sonuç olarak, tabii ki her zaman olduğuyla aynı. madrid'de rekorlar kırmaya devam etmek istiyorum. olabildiği kadar kupa kazanmak istiyorum. benim doğamda bu var.

    ancak madrid'de geçirdiğim dönemde benim için en önemlisi, ve 95 yaşına geldiğimde torunlarıma söyleyeceğim şey, oğlumla el ele, bir şampiyon olarak sahada yürüdüğümde hissettiklerim olacak.
    umarım bunu tekrar yaparız.

    cristiano ronaldo

    çok güzel bir yazı olmuş. insanın gözleri doluyor bazı yerlerde. aile her şeydir. seni ailenden daha fazla hiçbir şey mutlu edemez.
  • 28748
    “bülent korkmaz’a benzetilmek benim için bir onur. dünya kupası’nda ülkemizi temsil edebilmek için çok uğraşıyoruz. kampta deneyimli ağabeylerimizin turnuva anılarını dinliyoruz.”

    çağlar söyüncü

    insallah en az kaptan kadar iyi olursun kardesim. yalniz sen yine o deneyimli abinle fazla takilma da...

    deneyimli abi: 2002'de olan halen milli kadroda olan tek kisi emre b.
App Store'dan indirin Google Play'den alın