• 28553
    "psg, her alanda zirveye oynayan ve en iyi olmayı hedefleyen bir kulüp. psg'de tüm kupaları kazanmak istiyorum. her yıl birçok başarı elde ederek kariyerimi en üst seviyeye taşımayı amaçlıyorum. sürekli kendimi geliştirmek isteyen hırslı bir oyuncuyum. hedefim, geçen sezondan daha çok gol atmak."

    "psg kulübü, ilgimi çeken bir vizyona sahip. geçmişi başarılarla dolu büyük bir kulübe geldim. tabii ki neymar'ın da takımda bulunması bir avantaj. böyle bir oyuncuyla aynı takımda yer almak, sıra dışı bir deneyim olacak."

    - kylian mbappe
  • 28556
    “çok güzel bir kalabalık tarafından muhteşem bir şekilde karşılandım. benden böyle büyük beklentilerin olması bana iyi hissettiriyor. 30’lu yaşların başında olsanız da böyle büyük bir kulübe gelmek ve bu büyük tutkuyu hissetmek büyük ayrıcalık.”

    “evet olabilir ama ben her zaman bardağı dolu tarafından görmekten yanayım. ben taraftarların benden taleplerini her zaman kendimi bir üst seviyeye çıkarmak için ekstra bir motivasyon olarak kullanmaya çalışıyorum. maçtan önce ya da sonra bir taraftarları tezahürat yaparken gördüğümde bir şeyler hissetmeye başlıyorum.” *

    “benden beklentiler burada marsilya’dakinden daha fazla. umarım taraftarların beklentisini boşa çıkartmam.”

    “fransa’da hiçbir zaman hak ettiğim takdiri bulamadım. 2 aylık sakatlık yaşamama buna karşın 20 gol atmış olmama rağmen bile… hiçbir zaman kötü olduğumu düşünmedim. ama bugün galatasaray’da hak ettiğim değeri gördüğüm için çok mutluyum.”

    - bafetimbi gomis
  • 28558
    “erkek takımımızda oyuncularımızın biraz daha zamana ihtiyacı var. tabii hazırlık döneminde bazı eksiklerimiz de oluyor. hardy çocuğunun doğumunda oluşan bazı komplikasyonlar yüzünden aramıza ancak bugün katılabildi. göksenin’in de yokluğu bize bir parça özellikle iki numara pozisyonunda sıkıntı çıkartıyor. kamp döneminde bazı sakatlıklar da yaşanabiliyor. üst üste oynanan maçlardan dolayı bazı adale problemleri meydana gelebiliyor. bu yüzden dünkü maçımızı da biraz da antrenman maçı havasında üç periyot üzerinden oynadık. biz, çalışmalarımızdan memnunuz. her antrenman, her maç üstüne artı olarak gelecek. yeni sezondan çok umutluyum. takım kimyasına kavuşmak için biraz daha zamana ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.”

    “emir, geçen sezona göre çok daha farklı. daha fazla sorumluluk ve süre alıyor. emir’in türk basketboluna verdiği katkıyı hepimiz biliyoruz. çok iyi sinyaller veriyor. bu, galatasaray odeabank adına çok olumlu bir haber. emir’in dışında ege’yi de yeni bir transfer olarak görmeliyiz. onun da sinyallerini aldık. kumaş olarak kaliteli oyuncularımız var. uyum süreci her geçen gün daha da artıyor. iyi yoldayız.”

    “kadın takımımız geçen sezon mütevazı bir kadroyla önemli bir iş başardı. o konuda marina maljkovic hocamızın da çok büyük katkısı var. koçun hakkını vermek lazım. galatasaray ait olduğu yere euroleague’e döndü. kadromuzu güçlendirmek adına bütçemizi yukarı çektik. pırıl pırıl oyuncularımız var, euroleague’de güzel işler yapacağımızı düşünüyorum. kadın takımımız 10 gün belgrad’da kamp yapacak. kamp sonrası hazırlık maçları ile sezona hazırlanmaya devam edeceğiz."

    - ömer yalçınkaya
  • 28562
    "gitmek istiyorum, ama bunun nedeni para değil. gerekli saygıyı görmek istiyorum. başkana da söyledim, 'antalyaspor'a ve kendime olan saygımdan dolayı bırakın gideyim' dedim. gitmek istememin ardında para olsaydı, söylediğim gibi daha önce giderdim. gelen teklifleri kabul etmediğimi başkan ali şafak öztürk de biliyor. bu kulüpte hak ettiğim değeri, saygıyı görmediğim için gitmek istiyorum."

    "beni diğer futbolcularla aynı kefeye koyamazlar. artık böyle gitmez. beni buraya getirenlere saygım sonsuz ama bu şekilde devam edemeyiz."

    - samuel eto'o
  • 28563
    "sadece istiklal marşı okuyor diye türk futbolculara neden milyon avro’lar ödeyelim. milli takımdaki sorun kendini geliştiremeyen türk futbolcularda. formayı hak eden giyiyor. bizde dışarıya milyon avro’ları ödemek istemeyiz ancak şu anki şartlar bunu gerektiriyor."

    "türk futbolcular clublerde vakit öldüreceklerine, antrenmanlarına dikkat etsinler. futbolu hobi olarak değil meslek olarak ifa etmeyi öğrensinler. dünyada ilk ona giren futbolcuların başarılı olmalarının sırrı, yaptıkları işi ciddiye almaları ve gereken önemi vermeleridir. medyada galatasaray’a algı operasyonu yapılıyor. biz de yapılan bu algıya karşı her türlü önlemi alacağız."

    "konuyu bein sports yöneticileriyle de konuşacağız. taraftarlar da yabancı sınırlaması gelmesini istemiyor.“

    dursun aydın özbek
  • 28564
    ”eto’o’nun yönetimle yaşadığı soruna ben girmek istemiyorum, teknik açıdan ben kendisine değer veriyorum. çok önemli bir oyuncu benim için ve bana göre hiçbir sorun yok.

    ben futbolcuların ne aldığına, sözleşme koşullarına hiç karışmam. ben krizin çözülmesi için devreye giriyorum, çünkü bu durum takımıda çok olumsuz etkiler. ayrıca 2 gün sonra transfer bitiyor bu sebeple tatlıya bağlanacaktır bu durum.

    herkes bizi iyi transfer yaptı gibi görüyor ama bizim oyuncularımız hazır gelmediler, bazı sıkıntılar yaşıyorduk bir de eto’o konusuda çıkınca canımız sıkıldı.

    bu yönetimin konusu ben bu konulara fazla girmek istemiyorum. eto’o yaşadığı sorunları maçlarda ve antrenmanlarda hiç hissettirmedi. eto’o ile nasri çok iyi işler yapacaklar. eto’o ile nasri’nin kıyaslanması iyi bir şey değil.

    bu saatten sonra kimseyi kaybedemeyiz, 2 gün var ve kritik bir maçla uğraşacağımıza bu olayı konuşuyoruz. eto’o burada şuan hazır durumda ama sorun çözülmeli. eto’o ile nasri arasında bir ego savaşı olacağını düşünmüyorum.

    bizim iyi bir form yakalamamız lazım, geçen sezonki başarıyı devam ettirmemiz gerekiyor. bu sorunların çözülmesi gerekiyor. biz işimize bakmalıyız, zannediyorum 2 gün içinde sorun çözülecektir.”

    rıza çalımbay

    dilerim bu durum 10.09.17'deki macimiza yansir ve kazanmamiza yardimci olur.
  • 28565
    “ilk 1 ay tabii ki her zaman için zordur. ilk kez geldiğiniz bir yer ve yeni bir yere alışıyorsunuz. adaptasyon sürecim çok çabuk ilerledi. ilk geldiğimiz zaman biliyorsunuz bir hazırlık maçı vardı. galatasaray kariyerime çok çabuk şekilde giriş yaptım aslında. ama burada herkesin yardımıyla birlikte çok iyi bir şekilde devam ediyorum. ondan sonra da kazandığımız maçların verdiği moralle gayet iyi şekilde sürüyor.”

    “buradaki adaptasyon sürecimde takım arkadaşlarımın bana inanılmaz katkıları oldu. onların bana yaklaşımı, diğer taraftan hocamız da benim için çok önemliydi ve bana verdiği destek tabii ki. taraftarımızı unutmamak lazım. çünkü onların da desteği ile birlikte adaptasyon süreci çok hızlı gelişti.”

    “mükemmel bir atmosfer yaratıyorlar. hem içerde, hem de dışarda oynadığımız maçlarda her zaman bizim yanımızdalar. şunu tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki, şu zamana kadar gördüğüm en iyi taraftar grubu. hem oynadığım takımlarda hem de rakiplerimde hiç böyle bir taraftar grubu görmedim. 90 dakika boyunca bize destek veriyorlar. onların desteği çok önemli. umarım sezon sonu hep birlikte mutlu sona ulaşırız.”

    “galatasaray'ın ne kadar büyük bir camia olduğunu, nasıl bir kültüre ve tarihe sahip olduğunu, türkiye'nin en büyük camiası olduğunu biliyordum. buraya gelmeden önce birçok teklif aldım aslında, ama bir futbolcu olarak mutlaka kulübün size yaklaşımı çok önemli. galatasaray'ın bana yaklaşımı çok pozitif oldu. beni gerçekten çok istediklerini gösterdiler. bu da beni çok sevindirdi. galatasaray gibi bir camia tarafından bu kadar istenmek beni mutlu etti. sadece bilmediğim veya bu kadar bilgi sahibi olmadığım, taraftarın bu kadar takımlarına bağlı olduklarıydı. onu da buraya geldikten sonra görme fırsatı buldum.”

    “genç bir hocamız var ama bence kesinlikle büyük bir potansiyel sahibi bir hoca. çok güzel çalıştığımızı düşünüyorum. mutlaka kariyerinde çok daha iyi yerlere gelecektir diye düşünüyorum. futbolcu olarak zaten geldiği nokta ortada. hepimizin bildiği gibi çok önemli bir kulüpte oynadı. diğer taraftan şu anda hoca olarak ondan her gün bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. oyun sistemi içinde de tabii benden beklentileri var. bunu da her antrenmanda benimle paylaşıyor, ben de elimden geldiği kadar bunlara karşılık vermeye çalışıyorum.”

    “21 yaşındaydım. manchester united'a karşı çeyrek final maçıydı ve inanılmaz iyi bir maç çıkarmıştım. çok top kaptım ondan ötürü de porto taraftarının bana böyle bir lakabı oldu. ilk başlarda tabii ki hoşuma gitti. ondan sonra da bu lakabı devam ettirdim. diğer maçlarda bu performansımı yansıtmayı sürdürdüm. ve şu anda galatasaray'dayım. umarım aynı şekilde, aynı performansla bu lakabı devam ettiririm.”

    “ahtapotun bu özelliklerini ilk kez sizden duyuyorum. şu an ahtapot lakabına bakış açım olumlu anlamda daha da değişti. diğer taraftan benim de yapmak istediğim, saha içinde devamlı koşan, mücadele eden, kalbini ortaya koyan bir fernando görüntüsü çizmek. saha içinde hedefi doğrultusunda, arkadaşlarıma, takımıma maksimum şekilde fayda sağlayabilmek. o yüzden bu şekilde benzetebilirsiniz.” *

    “o geçiş hiç kolay olmadı. brezilya'da villa nova kulübündeydim. 1 sene genç takım, 2 sene de profesyonel oynadım. ondan sonra bir anda portekiz'in en büyük kulübüne gittim. tabii ki aynı dili konuşmak mutlaka çok büyük bir avantaj ama diğer taraftan yaşadığınız yer 10 bin nüfuslu bir yer ve bir anda çok daha büyük bir şehre gidiyorsunuz. o yüzden geçiş çok da kolay olmadı. ondan sonra bana çok şeyler kattı. çok güzel şeyler yaşadım bu kulüpte. 13 kupa kazandım ve bu yüzden porto kariyerimde her zaman çok önemli bir yer taşıyacak.” *

    “sezon başında tabii ki hep birlikte bir hedef koyduk. şampiyonluk hedefi. bu hedefe yürürken de her maç bizim için final. hafta hafta, maç maç bakıyoruz. şu anda da önümüzdeki maç antalyaspor. mutlaka zor bir maç olacak, iyi bir takıma karşı deplasmanda oynayacağız. ama o da bu hedefe giden finallerden bir tanesi. hedefimiz oraya gidip en iyi şekilde bu zamana kadar yaptığımız gibi mücadele edip güzel bir sonuçla ayrılmak.”

    - fernando reges
  • 28566
    vasco da gama: "babamın takımı. babam için bazen destekliyorum. ama aslında benim takımım vila nova. o nedenle benim devamlı desteklediğim bir takım değil aslında."

    `goiais – atletico`: "unutamadığım maçlardan biri. profesyonel olarak izlediğim ilk maçtı. bir de kendi arkadaşlarımla, yaşadığım yerin dışına çıkıp beraber gittiğimiz bir maçtı. o yüzden o maçı unutamam."

    vila nova: "kalbimde yaşatacağım bir kulüp. benim futbola başlamamı ve buralara gelmemi sağlayan bir kulüp. aynı zamanda da profesyonel oyuncu olmamı sağlayan bir kulüp. o yüzden bütün rüyanın başlangıcı vila nova. elimden geldiğince, ülkemde olduğum sürelerde onların maçına gitmeye ve desteklemeye çalışıyorum. ama söylediğim gibi her zaman kalbimde yaşayacaklar."

    (gbkz: vinicius - hugo - ronan - vitor - eduardo - alisson - leandro - fernando - lusi ricardo - paulo ramos - pedro junior): "vila nova tarihinde çok önemli bir yeri var bu ilk 11'in. çünkü u20 turnuvasına bu kadroyla katılıp corinthians'a karşı çeyrek final oynamıştık ve kaybetmiştik. onlar da zaten sonra şampiyon oldular. ama kulüp tarihine adını yazdıran çok iyi bir kadroydu."

    ceara: "17 yaşındayken profesyonel kariyerimde ilk gol attığım takım. o yüzden kariyerimde çok önemli bir yer tutuyor."

    serra dourada: "ilk oynadığım stat. doğduğum ve yaşadığım yerde bulunan bir stat. aslında orada oynamak da çok zor. çünkü çok sıcak. fakat orada oynama fırsatı yakaladım."

    portekiz: "portekiz benim için çok önemli bir ülke. ikinci evim olarak nitelendirebilirim. kızımın doğduğu yer. pasaportum da var. o yüzden brezilya'da değilsem mutlaka portekiz'de olurum."

    estaduio do dragao: "bu stat benim için çok önemli. birçok başarıya imza attık burada. 6 yılda 13 kupa kazandık. porto kulübü'nün de benim için ne kadar önemli olduğunu söylemiştim. orada inanılmaz iyi karşılandım aynı zamanda lakabımın takıldığı yer. çok önemli başarılara imza attık."

    manchester united 2-2 porto: "inanılmaz önemli bir maçtı. tabii herkesin seyrettiği bir maçtı. manchester united'a karşı oynuyorsunuz. rooney var, tevez var, ronaldo var. öyle bir maçta, 21 yaşında böyle performans göstermek. şampiyonlar ligi çeyrek finalinde oynuyorsunuz ve manchester united bir önceki sene şampiyonlar ligi'ni kazanmış bir takım. bu maç, avrupa sahnesine çıkmam için en önemli maçlardan biriydi hatta belki de en önemlisiydi. diğer taraftan ahtapot lakabımı o maçta aldım."

    west bromwich albion: "manchester city ile ilk oynadığım sene içerde ve dışarda west bromwich'e gollerim oldu."

    fernandinho: "çok sevdiğim bir insan. arkadaşım hatta arkadaşımdan da öte kardeşim diyebiliriz. ingiltere'de bana inanılmaz yardımı oldu, sadece kendisi değil bütün ailesi bana çok yardımcı oldu. o yüzden devamlı görüşmekten zevk aldığım bir insan. umarım ilerleyen zamanda yine aynı şekilde görüşmeye devam ederiz. dediğim gibi benim kardeşim, her zaman kalbimde çok özel bir yeri olacak."

    galatasaray taraftarı: "galatasaray taraftarını fantastik diye nitelendirebilirim. çok mükemmel bir taraftar grubuna sahip galatasaray camiası. kayınvalidem, mesela bundan önce oynadığım takımlarımda hep gelip beni seyretti, stadda bulundu. ama kendisinin de özel bir yorumu var. gerçekten böyle bir taraftar grubunu hiçbir şekilde görmediğini söylüyor. tek hayalim onları mutlu etmek. bunun için de sezon sonunda şampiyon olabilmek. şampiyon olduğumuzda eminim ki onları çok mutlu edeceğiz."

    aile: "aile benim için mutluluk demek. aile kötü zamanlarda, iyi zamanlarda her zaman benim yanımda olan, bana destek verendir. onlarla beraber olmayı ve zaman geçirmeyi inanılmaz çok seviyorum."

    - fernando reges
  • 28567
    "özel sorunlarla uğraşmak istemiyorum. hele hele böyle futbolun dışında sorunlarla uğraşmak istemiyorum. lige yoğunlaşmak ve başarılı olmak istiyorum."

    "burada göreve başlamadan önce büyük bir krizle karşı karşıyaydım. şu anda da aynı krizle karşı karşıyayız. geldiğimde yine eto'o'nun problemi vardı, transferi vardı. eto'o kadro dışı kalmıştı. devre arası oldu yine eto'o'nun transfer krizleri vardı. o da öyle böyle sıkıntılı şekilde halloldu. sonra tekrar sezon sonu yine eto'o'nun problemleri var. bu, takıma, taraftara, yönetime, eto'o'ya zarar veriyor. herkese zarar veriyor. bu olayın bir an önce çözülmesi gerekiyor. galatasaray maçından önce bu sorunlarla karşı karşıya kalmak istemiyorum. benim zaten takımda uğraştığım, sıkıntı yaşadığım bir sürü şeyler var. onları kamuoyuna aktarmadan yolumuza devam ediyoruz. onun için bu olayların da bir an önce bitmesi gerekiyor. bitmesi gerekiyor ki ligimize, maçlarımıza dönelim. çünkü, burada başarılı olmak istiyorum. geçen sene ne yaptıysak aynısını yapmak istiyorum. huzur içinde, sorunsuz şekilde çalışmak istiyorum. saha içindeki sorunlarla uğraşırım ama saha dışındaki olayların da bu boyuta gelmemesi gerekiyor. bunun takıma yansımaması gerekiyor."

    "kafasındaki sorunlarla maç oynayan takım kaptanının bize faydası fazla olmaz. şu anda arkadaşımız kafasındaki sorunlarla uğraşıyor. kendine göre sorunları vardır. eto'o'nun bu sorunları çözmesi gerekiyor. bizim bütün oyunculara ihtiyacımız var."

    "galatasaray karşısında samir nasri'nin oynayıp oynamayacağı belli değil. johan djourou ile samir nasri'yi evkur yeni malatyaspor karşısında mecburen oynatmak zorunda kaldık."

    "bunlar 2-3 haftadır süren bir problem. takım için bazı radikal kararlar verilmesi gerekiyor. kendi üzerime düşen radikal kararları alacağım. kimseye taviz vermeyeceğiz. herkes işine bakacak. herkes takım için mücadele edecek, aldığı paranın hakkını verecek. kulüp herkesin hakkını veriyor. zaten eto'o'nun mukavelesi devam ediyor. tek şey eto'o'nun yönetimle görüşüp, bütünüyle sahada olması gerekiyor. çünkü buna ihtiyacımız var. eto'o antrenmanlarda çok iyi çalışıyor. ama dünkü açıklamalar tabii ki biraz sert olduğu için mecburen bir açıklama yapmamız gerekiyordu. eto'o antrenmanlarına devam etmesi ve sorunlarını halletmesi durumunda galatasaray maçında sahada yer alacak."

    "tabii ki takım içindeki dengeler bozuldu. bu bir gerçek. birisi yüksek birisi... ama herkesin bir değeri vardır. ama bazı dengeleri de oturtmak gerekiyor. nasri'yi alıyorsunuz. eto'o'da buraya geldiğinde çok büyük bir şeyle geldi. fiyatlarda bir dengesizlik var. galatasaray maçında mutlaka üç puanla ayrılmamız gerekiyor, takımıma yürekten inanıyorum." *

    "türkiye ligi kolay bir lig değil. burada mücadele etmezsen, kendini vermezsen çok zor. bizim de sahada her şeyini ortaya koyacak oyunculara ihtiyacımız var. bunun için de oyuncuların kafa ve fizik olarak çok iyi durumda olması gerekiyor. menez'in en az 2-3 hazırlık maçında 90 dakika oynaması gerek."

    - rıza çalımbay
  • 28569
    spor servisi'nde cenk tosun'un türkiye - hırvatistan maçında kaleci hatasıyla bala göte gelen gol üzerinden kendisine ve oğuzhana prim çıkarmaya çalışan açıklaması üzerine

    fuat akdağ: cenk tosun diyor ki, oğuzhan her an her şeyi yapabilecek bir futbolcu. ben de onu ezbere biliyorum o pozisyonda ya pas verecekti ya şut çekecekti. ona göre pozisyonumu aldım.
    (buradan sonra kopuyor ikili)
    mehmet demirkol: o pozisyonda ya şut çekecek ya pas verecek zaten, topu yiyecek hali yok ya.
    fuat akdağ: öyle deme herşey olabilirdi.
    mehmet demirkol: doğru diyorsun. tabi o an orada bir çukur açılabilirdi.
    fuat akdağ: oğuzhan, ben burada napıyorum deyip futbolu da bırakabilirdi.
    mehmet demirkol: tatile de çıkabilirdi.
  • 28571
    "yabancı konusunda neden bu karar verildi? daha evvel niye bu karar verilmedi? daha evvel başka bir uygulama vardı ve sonuçları ne oldu? bunu soruyorum. sadece karnından konuşup duruma göre cevaplar buluyorum. bugün türkiye şartlarına baktığımızda bugünkü karar yanlış. kulüplerin genel yapısı tüketmeye uygun ve tüketmeye yöneltiyorsunuz. eskiden yabancı oyuncu kontenjanı 6'ydı, kulüplerin altyapı çabası yoktu, şimdi doğal olarak yine olmaz. ancak öbür taraftan bir karar verildi ve bu uygulamaya geçildi. bunun yanında kulüpler için bir fon oluşturulacaktı, yerli oynatan teşvik alacaktı, bundan da vazgeçildi. bu karar verildiyse birkaç sene beklemek ve sonuçları görmek gerekiyor. ondan sonra esas yapmadığımız ve yapmamız gereken işe dönmeliyiz. bunun sonuçlarını görüp değerlendirme yapıp öyle devam etmek gerekiyor."

    - aykut kocaman
  • 28574
    `sözü futbola başlangıcınla açalım…`

    "her futbolcu gibi ben de mahalle arasında başladım futbola. okul takımındaki hocamın antrenörlük yaptığı menemen belediyespor, ilk kulübüm oldu. beş yıl sonra bucaspor’a transfer olduğumda ise çağ atlamış gibiydim. akademi başkanımız seyit mehmet özkan’ın yaptığı mükemmel bir tesis vardı, çok şanslı olduğumu düşündüm ama ilk yıl prosedür gereği resmî maça çıkamadım. mevkim de değişti; forvetten ön liberoya kaydım. daha sonra, kulüp yönetimiyle anlaşmazlık yaşayıp altınordu projesini başlatan başkan özkan ve 81 oyuncuyla birlikte kırmızı-lacivertli kulübe geçtim. 16 yaşındaydım ve bir daha hiç altyapı oynamadım. başkan, bozyaka yeşiltepe (sonraki ismiyle gümüşordu) adında bir pilot takım da almıştı. bölgesel amatör lig’deki (bal) bu takım, profesyonel takımda yer bulamayan genç oyuncular için bir fırsat oldu. iki arkadaşımla oraya gittim. orada da bir sakatlık sonucu stopere geçtim ve bir buçuk yıla yakın stoper oynadım."

    `bal’daki yaş farklılıkları zorladı mı?`

    "bal’ın bana çok katkısı oldu ama çoğu arkadaşım için bu geçerli değildi; çünkü çok zor bir lig. diğer takımlar çok fazla para harcıyordu, saha şartları kötüydü, taraftar baskısı vardı, bizden 16-17 yaş büyük oyuncularla oynuyorduk… ben oradayken galatasaray’daki bir arkadaşım, 'sen bal’da oynuyorsun, profesyonel değilsin, bir şey değilsin' demişti. baktığınızda haklıydı. ama ben kafama koymuştum, bu işi başaracaktım."

    (gbkz: genç milli takımlarda da yoktun… hiç umutsuzluğa kapılmadın mı?)

    "benim hayatım hep bir garip ilerledi. ilk milli takım deneyimim için u18’e gittiğimde kadrodaki tek amatör bendim. keza a milli takım’a 1. lig’den gelen tek oyuncuydum. ama oradaki arkadaşlarım, abilerim ve hocalarım bana bunu hiç hissettirmediler. daima futbolumun karşılığını aldığımı düşünüyorum."

    (gbkz: ailenin tüm bu süreçteki rolünü nasıl anlatırsın?)

    "biz hep mütevazı bir hayat yaşadık, ne üst ne de alt seviyedeydik. ailem bana ve kardeşlerime hiçbir zorluk yaşatmadı; en iyi şeyleri yedirmeye, giydirmeye çalıştılar. hepsinden önemlisi de sevgiyle büyüdüm. kıyafet, ayakkabı, hamburger… bunlar gelip geçici şeyler ama sevgi kalıyor, etkisini hissediyorsun. ben daha 8-9 yaşındayken babam işini gücünü bırakıp her gün antrenmanlarıma geliyordu, eniştem keza…"

    (gbkz: genç milli takımlardan ilk daveti ne zaman aldın?)

    "kuşadası’nda kamptaydık. sabah idmanından sonra kulüp müdürümüz güven abi beni yanına çağırdı. 'ne yaptın sen yine ya?' diye söze girdi, ben tam 'bir şey mi yaptım abi, ne oldu?' derken 'bak şimdi milli takımla yunanistan’a gideceksin, oradan sakatlanıp döneceksin, yorulacaksın' diye devam etti gülerek… ben tabii çok heyecanlandım. u18 milli takım teknik direktörü vedat inceefe, balıkesir belediyespor’la oynadığımız maçı izlemişti ama böyle bir davet beklemiyordum. sonuçta bal’da oynuyordum, çok enteresan gelmişti bana…"

    (gbkz: altınordu, oyuncu yetiştirme hedefiyle ortaya çıktı ve kısa sürede a milli takım’a üç oyuncu kazandırdı bile. sence nedir bu işin sırrı?)

    "altınordu futbol kulübü, türkiye’de kimsenin aklına gelmeyecek yöntemlerle çalışıyor. bunun karşılığını almaları normal. ben altınordu’dan ayrılırken de söylemiştim; inanıyorum ki benim yanımda çok arkadaşım olacak. bunu söylerken hem milli takımı hem de avrupa’yı kastediyorum. belki insanlar şaşırıyor ama oradan geldiğim için ben normal karşılıyorum. çok profesyonel bir ortam var, her şey futbol için yapılıyor. her mevkinin özel bir çalışma alanı mevcut. sahanın dışına çıktığınızda ise tiyatrodan yabancı dile kadar, hayatı öğretiyorlar size.

    hocalarımız sürekli kendilerini geliştiriyor, eğitimler alıyor. onların gelişimi futbolculara da yansıyor. kaç kulüpte çocuklara yabancı dil eğitimi veriliyor ki? şimdi bakıyorum; u16 takımı prag, u10 takımı viyana, u12 ve u13’ler almanya’da… bu ekipleri kim gönderiyor yurt dışında turnuvaya? normal bir futbolcu, milli takımda olmadığı sürece yurt dışına ancak profesyonel olduktan sonra çıkar. altınordu’da ise çocuklar senede 6-7 defa yurt dışına gidiyor. böyle olunca profesyonel gibi düşünmeye çok erken yaşta başlıyorlar. vücutları erken yaşta futbola, seyahate, o atmosfere alışıyor… farklı bir disiplin kazanıyorlar."

    (gbkz: a milli takım’a seçildiğin dönemle ilgili şöyle bir cümlen var: “medyanın ilgi odağı olacağım ihtimaline karşı, kulüp medya sorumlumuz ali ergöçmez ile kamp boyunca iyi bir çalışma sergiledik.” bu saha dışı eğitimleri biraz daha açabilir misin? ne tür çalışmalar yapılıyor?)

    "geçen gittiğimde çocuklara kamera karşısında nasıl konuşulacağı ile ilgili özel ders veriliyordu. iki yıl sonra o çocuk röportaj verdiğinde herkes 'aaa, ne güzel konuşuyor!' diyecek. normal işte. ingilizce dersleri, her hafta tiyatro, sinema… genç kardeşlerimin kendi özel bahçeleri var; toprağa domates, biber ekiyorlar. kendi diktikleri, suladıkları domatesin tadını alıyorlar, onu yerken daha fazla zevk alıyorlar. biz de böyle olduk aslında; diktiler ilk önce, büyüdük yavaş yavaş. sabırla, sevgiyle suladılar bizi. hocalarımızın yaptığı bu. şimdi cengiz’i, beni, gururla izliyorlar."

    (gbkz: şu an benimle de kulüpten aldığın eğitimleri düşünerek mi konuşuyorsun?)

    "aslında bir yerden sonra artık buna sahip oluyorsun. bir örnek vereyim; altınordu’daki bir büyüğümüz, 'burada futbolcu olamazsanız sorun sizde' demişti bize, bu söz beni çok düşündürmüştü mesela. şakayla karışık söylüyorlardı ama bir ders de vardı içinde. “demek ki her şey benim elimde, sorumluluk bende” diye düşünmüştüm. yakın zamanda başkanımız, altınordu futbol meslek okulu’nu torbalı’da 80 dönüm bir araziye taşıdı. artık her şey en profesyonel düzeyde. şimdi kulübe ziyarete gittiğimde genç kardeşlerime aynı sözü ben söylüyorum."

    (gbkz: takımdan ayrıldın ama altınordu ile bağların hâlâ çok kuvvetli…)

    "neticede biz, ailelerinden çok birbirlerini gören insanlardık. birimizin bir derdi olduğunda yüzünden anlıyorduk. bir gün canım sıkılsa ben daha hiçbir şey söylemeden hocam gelip benimle konuşuyor, kafamı dağıtmaya çalışıyordu. arada sadece bir futbolcu-hoca-yönetici ilişkisi olsa belki şu anda bitebilirdi iletişimimiz ama biz bir aileyiz. onların bende emekleri çok fazla, ben de daha iyi yerlere gelip onları mutlu etmeye çalışıyorum."

    (gbkz: kritik bir karar vermen gerektiğinde hâlâ onlara danışıyor musun?)

    "tabii ki, danışıyorum. onlar benim büyüğüm ve benden daha tecrübeliler."

    (gbkz: gelecek planlarında en baskın unsur hangisi? ailen mi, altınordu mu, menajerin mi?)

    "tabii ki her şeyden önce ailem geliyor. onlarla konuştuktan sonra altınordu’daki büyüklerime danışıyorum."

    (gbkz: a milli takım’a ilk davet edildiğin güne geri dönersek…)

    "kıbrıs’ta oynadığım ilk ümit milli maçımda iyi performans gösterince, güzel bir şeyler olacağına inanmıştım. çünkü artık a milli takım’dan bir önceki basamaktaydım. belki o an değil ama üç ay, beş ay, bir yıl sonra daha da iyi bir konumda olabileceğimi düşünmüştüm. beklediğimden erken gelişti her şey. kıbrıs’tan yeni dönmüştüm, arkadaşımla bir kafede tavla oynuyorduk. a milli takım antrenörü abdullah ercan aradı, 'katar’dayız, serdar (aziz) abin sakatlandı. neredesin, havalimanına yakın mısın?' diye sordu. yakın olduğumu söyledim. 'şimdi fatih hoca ile konuşuyoruz, bir planın varsa askıya al, benden haber bekle' dedi. tekrar dönüp kafeye oturdum. haber gelene kadar arkadaşıma da bir şey söylemedim."

    (gbkz: ne yaptın, zar atmaya devam mı ettin?)

    "tabii yani, oynadım işte, ne yapayım… çünkü antrenörümüz arayıp 'olmadı' dese arkadaşım da üzülecek. tabii ki çok heyecanlandım, içim kıpır kıpır oldu ama sonuçta kesin bir durum yoktu. 15-20 dakika sonra hocam aradı bir daha, 'biz akşam katar’dan dönüyoruz, biletini aldırdık, bizimle riva’ya geliyorsun' dedi. arkadaşımı evine bırakıp kendi evime gittim, kamp malzemelerimi alıp çıktım. çok güzel bir duyguydu."

    (gbkz: euro 2016 öncesi ilk açıklanan aday kadroya girmiş fakat daha sonra 23 kişilik turnuva kadrosunda kendine yer bulamamıştın. açıkçası, henüz üst seviyede maç oynamadığın için sürpriz bir karar da değildi bu. kafileden ayrılırken için cız etti mi, yoksa kendini hazırlamış mıydın?)

    "şampiyonadan önceki altı ayda milli takımla beraberdim. son zamanlarda kendime moral vermek için 'çağlar, 1. lig’de oynuyorsun, kadroya alınmasan da dert etme, bu sene olmazsa seneye olur' diyordum. kendimi her şeye hazırlamıştım. ama kadro 23’e düştükten sonra önce teknik direktörümüz fatih terim, ardından kaptanımız arda abi birer konuşma yaparak dışarıda kalanlara moral verdi ve bu konuşmaların ardından ben, sanki yıllardır orada oynuyormuşum da beni bu defa almamışlar gibi hissettim. kadroyu bir yerde görüp kâğıttan okusaydım hiç sorun olmazdı, hazırdım. ama herkesin benim kadar üzüldüğünü görmek çok ağır geldi, o sıcaklığı görünce hiç beklemediğim duygular yaşadım. 'tamam, hiç oynamasaydım ama yine de keşke orada olabilseydim' diye düşündüm."

    (gbkz: milli takımda bir savunma problemi de vardı; mehmet topal stoper oynadı. “ben olsaydım” diye başlayan cümleler geçirdin mi hiç içinden?)

    "ben sadece savunma demek istemiyorum. mehmet abi de orada kötü maçlar oynamadı, iyiydi. biz takım olarak maçlara biraz geç başladık. gol yiyince akla kaleci ve savunma gelir ama bir bütün olarak bakmak gerekiyor. yoksa herkes formasını terletti, hakkını verdi. belki ben olsam iki tane fazla gol yiyecektik…"

    (gbkz: kendini sahaya koyarak izlemedin mi?)

    "'abilerim, arkadaşlarım, takımım oynuyor' diye izledim… kendimi sadece şöyle sahaya koydum; kişisel gelişimim adına 'şurada olsam ne yapardım, o atmosfer bana ne kazandırırdı?' diye düşündüm. 'ben olsam bu golü yemezdik' ya da 'ben bunu atardım' gibi bir düşüncem olmadı."

    (gbkz: henüz 1. lig’de bir tam sezon oynamışken bundesliga’ya, hem de yükselişte olan bir kulübe gittin. başka tekliflerden de söz ediliyordu; beşiktaş, bayer leverkusen, rb leipzig, lazio, valencia… sen bu süreci nasıl yaşadın?)

    "ben maddiyattan önce, avrupa’da kendimi nasıl yetiştirebileceğim üzerine düşündüm. kıstasım buydu. başkanımız da benim yurt dışında, oynayabileceğim bir kulübe gitmemi istiyordu. sadece freiburg ile görüştüm ve o görüşme benim için çok iyi geçince anlaşma sağlandı. freiburg, geçmişi olan bir kulüp. genç oyunculara yatırım yapıyorlar. gitmeden ömer (toprak) abi’yle de görüştüm ve o da bana benzer şeyler anlattı, benim için çok iyi bir adım olacağını söyledi. aklımda hiçbir soru işareti olmadan freiburg’u seçtim ve bugün, doğru bir karar verdiğimi görebiliyorum. tabii kulübün menfaati de önemliydi benim için; bana yedi yılını verdi altınordu. maddi anlamda onlar için de iyi bir teklif sunulunca transfer gerçekleşti."

    (gbkz: freiburg her zaman, büyük kulüplere gitmek isteyenler için bir sıçrama tahtası olmuştur. son olarak maximilian philipp 20 milyon euro’ya borussia dortmund’a transfer oldu. giderken bu düşünce de var mıydı aklında?)

    "beni ocak 2016’da da istemişlerdi. o zaman şartlar olumsuzdu, gidememiştim. sene sonu takımdan ayrılacağım kesindi ama neresi olacağını bilmiyordum. bu sürede freiburg’u araştırdığımda gerçekten avrupa’daki altınordu gibi olduğunu gördüm. genç oyuncuları yetiştirip daha iyi yerlere götürmeyi amaç edinen bir kulüptü ve bu da gelişimim için uygun adres olduğunu gösteriyordu. yeni hocam christian streich ile bir saat oturduğumuzda kendisine 'kulüpler anlaşırsa ben direkt buradayım' demiştim."

    (gbkz: christian streich, eski bir altyapı direktörü. bunun da avantajı oldu mu?)

    "aramızda o kadar iyi bir iletişim var ki bir an bile yabancılık çekmedim. ilk gittiğimde hiç almancam olmamasına rağmen her gün beni çağırıp bir şeyler öğretmeye çalışıyordu. sadece futboldan bahsetmiyorum; dilime de yardımcı oluyordu, freiburg’da ne tür sosyal aktiviteler yapabileceğimi de anlatıyordu…"

    (gbkz: senin için “kariyerimde bire bir iletişim kuramadığım ilk oyuncu ama ‘bir şekilde’ çok iyi anlaşıyoruz” demiş. son durum ne?)

    "bana da 'anlaşılan o ki her şey dille olmuyormuş' demişti. inanır mısınız; birbirimizin gözünün içine baktığımızda ne demek istediğimizi anlıyorduk. ilk üç ay tercümanım vardı. sonrasında hocam 'artık tercüman yok, her şey sana bağlı' dedi. iyiliğim için o an duygusallığı bırakıp sert konuşuyormuş gibi yaptı ama bunun değerini şimdi anlıyorum. orada 'neden beni yalnız bıraktı?' diye düşünsem de şimdi 'keşke bunu birinci ayın sonunda yapsaydı' diyorum. şu anda da sular seller gibi almanca konuşuyor değilim ama fena da sayılmam. sadece şu var; taktiksel bir konu ya da önemli bir sıkıntı olduğunda hocamızın 20-25 yıllık dostu gökmen abi bize yardımcı oluyor."

    (gbkz: gitmeden önce danıştığın insanlar “kendini geliştirmek istiyorsan yurt dışına git” demiş. sence niye böyle söylüyorlar, türkiye’de ne eksik? almanya’yı görmüş bir oyuncu olarak buna ne dersin?)

    "türkiye’de çok uzun süre oynamadığım için bunun nedenlerini tam olarak görebildiğimi söyleyemem. 'avrupa’da neden böyle?' derseniz, onu anlatabilirim ama…"

    (gbkz: o zaman; avrupa’da neden böyle?)

    "her şeyden önce, almanya’da bize sadece futbolcu olarak bakmıyorlar, insan olarak değer veriyorlar. bu sezon başlarında kendi sahamızda wolfsburg’a 3-0 yenildik. kafam türkiye’deki ortama alışmış olduğu için ben hemen soyunma odasına gittim. 10 dakika geçti, 20 dakika geçti, bir baktım kimse arkamdan gelmiyor. takım yarım saat sonra soyunma odasına geldi. nerede olduklarını sordum, taraftarları selamladıklarını söylediler. kötü de oynamıştık, ben o anda 'stattan nasıl çıkacağız?' diye düşünüyordum. oysa çıkışta durdurup sohbet edenler, fotoğraf çektirenler derken 200 metrelik yolu bir saatte gittim. o anda ne kadar değer gördüğümü hissettim. stres tabii ki var ama güzel bir stres; 80 bin kişinin önünde oynuyorsun, onun stresi. yoksa 'bir hata yaparsam ne olur?' diye bir düşüncen yok. ne taraftar ne medya bunun üzerinde durmuyor. hata mı yaptın? olabilir. ben üçüncü hafta büyük bir hata yapmıştım, hocam bana 'olsun, istatistiklerin yüksek, böyle devam et' demişti mesela…"

    (gbkz: peki, ülkeye uyum sağlamakta zorlandın mı? boş yolda bile kırmızı ışıkta bekleyen insanlar, müthiş bir düzen, daha sakin bir yaşam… “ömrüm boyunca burada yaşayabilirim” diyor musun?)

    "altınordu’da zaten böyle yetiştirdiler bizi, bu eğitimleri aldık. bir meyvenin, sebzenin nasıl yetiştiğini altınordu’daki 13 yaşındaki kardeşim bilir benim. bunu bilen insan, her şeye alışır. ben kendi adıma da biraz sıcakkanlı biriyim. dil bilmiyorken bile takım arkadaşlarımla, kulüp personeliyle, taraftarla çok konuşur, şakalaşırdım. o yüzden kolay alıştığımı söyleyebilirim. tabii ki buradan alışık olmadığım şeyler vardı; kırmızı ışıktır, düzendir, hız sınırıdır… ama onlara da alışmak zor değil. bir tek yemekler konusunda biraz zorlandım. bir de denizi özlüyorum."

    (gbkz: futbol dışı hayatın nasıl geçiyor orada?)

    "gezmeyi çok seviyorum. yaşadığım şehir; isviçre, fransa ve italya’ya çok yakın. bilmediğim bir yeri keşfetmek hoşuma gidiyor. bunun dışında eski futbolcuların hayatlarını araştırıyorum, nasıl yollardan geçtiklerini öğreniyorum. yüzmek ya da tatil yapmaktansa bazen bütün günümü birinin hayat hikâyesini araştırmaya ayırabiliyorum."

    (gbkz: mesela kimin?)

    "çok var… örnek olarak (carles) puyol ya da (diego) lugano’yu verebilirim."

    (gbkz: alman devlet televizyonu tarafından yılın en iyi 11’ine seçildin. gittiğinde, senin potansiyelini bilenler bile lafa “ilk yıl oynamasa da…” diye başlıyordu.)

    "başta da söylediğim gibi, benim kariyerimin biraz garip bir seyri var. genç milli takım, a milli takım, profesyonel oluşum, yurt dışına transferim… hepsi ilginç zamanlarda gerçekleşti, başkalarının 'olmaz' dediği zamanlarda. bu da bana güç veriyor açıkçası. 'demek ki yapabiliyorsam oluyor' diyorum. ilk gittiğimde zor bir durumla karşı karşıya olduğumu biliyordum ama başaracağıma da inanıyordum. tabii başarmak derken, takıma katkı vermekten bahsediyorum. yoksa yılın 11’i şeklinde bir oylamanın varlığından bile haberdar değildim. sadece haftanın 11’ini seçtiklerini biliyordum ve iyi oynadığım maçlardan sonra girip girmediğimi takip ediyordum."

    (gbkz: nuri şahin, borussia dortmund ile karşılaşacağınız maçtan önce teknik direktörleri thomas tuchel’in, hücum oyuncularına “bugün bir makineyle karşılaşacaksınız” dediğini anlatmıştı…)

    "nuri abi, biz milli takım kampındayken röportaja çıkıp anlatmış bunu. ben de antrenmandan sonra öğrendim. dortmund’un hocasının ismimi telaffuz edemeyip benden ‘makine’ diye bahsetmesi tabii ki çok güzel bir duygu."

    (gbkz: isminin bu kadar zor söylenmesine şaşırdın mı? bundesliga resmî internet sitesinde, alman ünlüler arasında telaffuz yarışı yaptıracak kadar…)

    "hoşuma gitti, güzel bir anı oldu benim için. söylemeye çalışıyorlar, olmuyor ama ben söylediğimde tekrar ediyorlar. o videoda 10 kişi söyleyemedi soyadımı ama maçlarda da 40 bin kişi söyleyemiyor zaten, alışığım yani. ama şimdi öğrendiler."

    (gbkz: ‘makine’ senin lakabın aynı zamanda, öyle değil mi?)

    "el şakalarım sert olduğundan öyle diyorlar."

    (gbkz: doğuştan gelen özel bir kuvvetin olduğunu da söylüyorlar…)

    "tabii doğuştan da geliyor ama çok çalışmanın önemini de atlayamam. yıllardır bunun için özel antrenmanlar yapıyorum. antrenmandan bir saat önce, bir saat sonra ekstra çalışıyorum. kendi evimde çalışıyorum. terlemeyeyim, yorulmayayım demiyorum."

    (gbkz: geriden oyun kurmak için de özel çalışmalar yapıyor musun? bundesliga’da stoperlerin çoğu aynı zamanda oyun kurucu görevini üstleniyor ve sen de bu konuda oldukça yeteneklisin.)

    "şu dönemde bir stoperin en önemli özelliklerinden biri geriden oyuna top sokabilmek. hava topu ve ikili mücadele becerisi kadar ayak hâkimiyeti de aranıyor artık. diyagonal pas, oyuncu arkasına pas; bunları yapabilen stoperler revaçta. freiburg’daki hocamız da bunun üzerine çok düşüyor. antrenmanlardan sonra beni özel olarak duvar pası çalıştırıyor mesela. hâlâ da geliştirmeye devam ediyorum kendimi."

    (gbkz: iki ayağını da kullanma becerinin arkasında ne var?)

    "eskiden de iki ayağımı kullanmaya çalışıyordum ama altyapıda etkisi bir buçuk yıla yayılan
    bir sakatlık yaşadıktan sonra bu daha da gelişti. kasığımdaki problem yüzünden sağ ayağımı çok sıkamıyordum. o süreçte, solumu da yüzde 90-95 seviyesinde kullanmaya başladım. artık maçta ‘sol ayağımla topu şuraya atabilir miyim?’ gibi bir düşüncem hiç yok. bir de sol stoper oynadığım için birçok kişi beni solak sanıyor."

    (gbkz: almancada olduğu gibi, bunda da mecbur kalmanın sana fayda sağladığını söyleyebilir miyiz?)

    "aslında bu biraz daha farklı. bence daha çok özgüvenle alakalı. herkes sol ayağıyla uzun pas atmaya cesaret etmez diye düşünüyorum."

    (bkz: milli takımdaki ilk antrenmanında, arda turan’ın sağından atıp solundan geçmen de aynı özgüvenin ürünü mü?)

    "onlar da onu istiyor; çekinmememi, diyaloğa girmemi. topu arda abi’ye attığımda sanki arkadaşım gibi 'arkanda, geldi, geri pas' gibi şeyler söyledim. sadece ona değil; emre abi, burak abi, selçuk abi, hepsine… onların söylemesiyle birlikte böyle yapabiliyorum. bunun yanında, özgüvenimin en büyük avantajım olduğunu düşünüyorum. düdük çaldıktan sonra bende heyecan kalmıyor, hiçbir şeyi kafama takmadan doğru olduğunu düşündüğüm şekilde oynamaya çalışıyorum. riskli hareketler de yaptım almanya’daki ilk zamanlarımda. arkadaşlarım şaşırdı ama yapı meselesi bu. dört yıl forvet, üç yıl orta saha oynamamın da katkısı vardır."

    (gbkz: borussia dortmund maçındaki müdahalen ve sonrasında attığın çalım geliyor aklıma…)

    "evet, söylemek istediğimi o pozisyon anlatıyor. maçtan sonra takım dışından bir arkadaşım 'niye orada vurmuyorsun, kaç bin kişinin önündesin, taca atsana' demişti. ama ben o anda çalımın doğru tercih olacağını düşünmüştüm."

    (gbkz: enes ünal da seninle benzer bir yol seçti. futbolu dışında, davranışları ve söyledikleriyle de kendisini fark ettiriyor. birbirinizle yurt dışı tecrübelerinizi paylaşıyor musunuz?)

    "enes çok iyi arkadaşım. sürekli iletişim hâlindeyiz, milli takım kampları dışında fırsatımız oldukça yurt dışında da bir araya geliyoruz. çok düzgün karakterli bir insan, futbolculuğu zaten tartışılmaz artık. umarım yeni takımında da iyi bir sezon geçirir. yine okay yokuşlu ile çok iyi arkadaşız. şimdi yusuf (yazıcı) kardeşim geldi, bu milli takım kampında ilk defa birlikte oynadık, yeteneğinden çok etkilendim."

    (gbkz: milli takımdaki diğer altınordu çıkışlı oyuncular, cengiz ünder ve berke özer hakkında ne söylersin?)

    "berke kardeşimle birlikte çalışmadık hiç. genç milli takımdaki birkaç maçını izledim ve özellikle özgüveninden etkilendim. ama henüz yolun çok başında. kendisi için çok önemli bir dönemin içinde. a milli takım’a geldi, transfer teklifleri var, beklenti çok büyük… bu sezonu çok iyi geçirmesi gerekiyor. bunu da zaten benim söylememe gerek yok, altınordu’daki hocalarımız ona gerekenleri söylüyordur.

    cengiz ise artık kendini kanıtlama dönemini geçti. onunla 2010’dan beri beraberiz, eski kulübümüzde oda arkadaşıydık. küçüklüğünden beri herkes onu hayranlıkla izliyor, inanılmaz bir yetenek. 'telefon kulübesinde çalım atar' derler ya, öyle bir oyuncu. oyun zekâsı çok yüksek, iki ayağını iyi kullanıyor, şutları etkili… altınordu’da da bizi çok defa kurtardı. başkanımız seyit mehmet özkan onu hep hagi’ye benzetir. geldiği noktayla gurur duyuyorum. almanya’da türk televizyonlarını pek izleyemesem de cengiz’in maçlarını laptop’u televizyona bağlayıp mutlaka izliyorum. aynı gün maçımız varsa stada giderken maçkolik’ten cengiz’in maçına bakarım. zaten her maçtan sonra birbirimizi arıyoruz."

    (gbkz: emre mor hakkında ne düşünüyorsun? ilk sezonunda beklentileri karşılayamadı gibi…)

    "o da daha 20 yaşında. belki beklenen patlamayı bir yıl sonra yapacak, belki iki yıl sonra, belki bu sezon… borussia dortmund gibi yüksek iddiaları olan bir kulüpte oynuyor. birçok da maça çıktı ilk yılında.”

    (gbkz: hem sezon ortasında hem de sezon sonunda çok önemli transfer teklifleri aldığını duyduk. planın nedir?)

    "mart ayında kulübümüz bana fikrimi sordu. ben de bir yıl daha kalıp, gideceğim takıma hazır şekilde gitmek istediğimi söyledim. onlar da benimle aynı şekilde düşünüyormuş ve almanya’nın en büyük gazetesine ilan verip 'hiçbir para çağlar’ı bu sezon sattırmayacak' dediler. büyük kulüplerden teklifler gelmiş olabilir ama bu sezon da freiburg’dayım yani."

    (gbkz: son olarak sana cevap vermek istemeyeceğin bir soru soracağım…)

    "vermeyeyim ben şimdiden!"

    (gbkz: milli takımda yaşanan son gerginlik sizi nasıl etkiledi?)

    "hiç etkilemedi. yani… üzüldük. yıllarını veren bir kaptan takımdan ayrılıyor, mümkün mü üzülmemek? ama antrenmanlarımızı, maçımızı etkilemedi. ailesinden birini kaybedip maça çıkan insanlar var. profesyonelliğin gerektirdiği şekilde davrandık. bizim milyonlarca insanı mutlu etmekten başka görevimiz yok."

    - çağlar söyüncü

    https://www.socratesdergi.com/...kine-caglar-soyuncu/
  • 28575
    "galatasaray bizden latovlevici'yi istedi, 550 bin avroya anlaşma sağlandı. son karar oyuncunun. latovlevici şu anda istanbul'da. kendisi de galatasaray yönetimiyle görüşme halinde. transfer galatasaray ile oyuncunun anlaşmasına kaldı. latovlevici'ye bize verdiği katkıdan dolayı teşekküre ediyoruz."

    kardemir karabükspor kulübü başkanı hikmet ferudun tankut
App Store'dan indirin Google Play'den alın