hani rüyanızda adriana lima'yı görürsünüz mükemmel bir akşam geçiriyorsunuzdur artık eve gitme vakti gelmiştir gecenin en can alıcı noktasına gelinmiştir ki çalar saatiniz çalar işte o çalar saat gibisin mustafa nasıl küfürler yiyorsun bir düşün bakalım.
gusül abdesti falan da almıyor. başka açıklaması yok.
1338
galatasaray'ın virüsüdür. truva atı gibi adam. oyuna girdiği andan itibaren takımını on kişi oynatıyor. süper lig'de şu haliyle hiçbir takımın kadrosuna bulunamaz. bulunmamalı. git oğlum, allahını seversen git artık. yine, yine yeniden;
6 şubat 2011 galatasaray eskişehirspor maçı'nda oyuna girmeye hazırlandığını görünce, bu cenabetle garanti gol yiyecez diyip tuvalete gittim, döndüğümde 3-2 olmuştu. oha mustafa oha.
bugün kameralar tribünleri çekerken, gözlerimin aradığı oyuncudur. oraya daha çok yakışıyor takımı hep oradan desteklesin.
1345
vahsi cazibesine dayanabilen teknik direktor henuz anasinin karnindan dogmamistir.
1346
ben bu adama ettiğimi hakareti kimseye etmemiştim arkadaş, yemin ederim ki etmemiştim. adamı ısınmaktan gelirken gördüm şekerini düşüren çocuk gibi burkuldu içim, canım sıkıldı, efkarlandım 1-2 dakika inanmak istemedim sonra bir sigara yakmaya kalktım o ara 3-1 oldu sonra sigara bitti salona döndüm ki o firikik golnü gördüm. yani adam daha sahaya girmeden neler yaşıyacağımı hissettirdi bana ya. ne diyeyim güzel kardeşim sana, yaşım 27 ve senin kadar kötü olup çok oynayan adamı ilk defa görüyorum. şu işin sırını açıklasanda bende senede 1.2 milyon tl cik kazansam.
1347
takıma yapılacak antivirüs yüklemesiyle takımdan atılmasını istediğim oyuncu. en olmadı karantinaya alırız, kenarda köşede zararsız, kendi halinde durur.
1348
ağır konuşup mahkemelik olmak istemiyorum kendisiyle, lakin düşüncem belli.
lorik cana ve lucas neill ile arasındaki fark çok açık ve net. bu ikili oyunda sert bir futbol ortaya koymaktalar. ilk 10 dakikada dikkat edilirse orta sahada yapılan bütün faullerde cana ve şimdilerde lucas neill ismi duyulmakta. amaçları gayet basit; saldırmaya çalışan rakibi sindirmek, psikolojik olarak ilk savaşı kazamak, biz burdayız, gerekirse indiririz, sarı kartıda görürüz. lorik cana dmc'de oynadığı bütün maçlarda nerdeyse ilk sarısını ilk yarıda görür fakat daha sonra faullerde ismi pek duyulmaz. bunu nedeni de rakibe verdiği çekinmeden indiririm, kart umrumda değil mesajı.
şimdi bu mustafa sarp isimli arkadaşı geldiğinden beri sahada takip ediyorum. sağa sola koşturan ama sürekli koşturan, mücadele ediyormuş gibi duran bir yapısı var. fakat sert futbol oynamak ile etkili oynamayı bu yaşına kadar bir türlü idrak edememiş adam. faul yapmayı bilmiyor, anlamsız yerde anlamsız faul yapıyor. buda rakibe güven veriyor, dikkat edilirse bir çok yediğimiz golde pozisyon başlangıçları kendisi etrafında olmakta. rakip bu adamın üzerine rahat rahat gidebiliyor. arada çıkıp sürpriz gol bulunca da değerli oluyor bir anda.
gheorghe hagi bunu görmeli artık. 2 senedir bu adam ne zaman oynasa orta sahamız rakibe geçiyor, rijkaard'ta da böyleydi, hagi'de de.
tek taraflı fesh edelim.
1349
oyunda olduğunu görünce veya oyuna sonradan girişini izlerken ' neden hagi, neden ? ' diye sorduran şahıs.*