sonuç odaklı zamanlarda yaşıyoruz. nedensellik ve süreç, sonuç olgusunun arkasında kalıyor. yani, yapılan bir eylemin sonucu; onun neden ve nasıl yapıldığının önüne geçiyor. misal, çok iyi oynanıp kaybedilen bir maçın arkasından takıma ve teknik direktöre ateş püskürürken; çok kötü oynanan fakat kazanılan bir maçın ardından aynı kişilere methiyeler düzebiliyoruz. bu yıl, galatasaray ve rijkaard özelinde, her ikisinin de bir çok örneği yaşandı. misal ibb ve bjk maçları.
sonuç odaklılığın, türkiye'de kendini gösterdiği bir diğer nokta ise popülarite. bu ülkede, yetenekli olmak ve bir işi hakkını vererek yapmak popülariteyi getirmez. aksine popülariteyi getiren şey, başkalık değil ilginçliktir. başkalık ile ilginçliği ayırmak gerekir bu noktada. başkalık veya ötekilik; belirli bir sistemin dışında kalmaktır. ilginçlik ise, aynı sistemin içinde farklı davranmaya çalışmaktır. sadece imajdan ibarettir. okan bayülgen ve popülaritesi, buna en güzel örnektir. okan bayülgen, bize sunulan şekilde bambaşka, muhalif, çatlak sesli biri değil; gayet sistemin içinde davranan, bu sistemin en büyük oyuncularından biri doğan'ın kanalında çalışan, ilginç bir adamdır.
asıl örneğimiz, yani bizi ilgilendiren kısım ise mustafa sarp. mustafa sarp başka biridir. profesyonellik kavramının sadece takım değiştirmede, rengi değil parayı sevmede öne sürüldüğü; ne yaşam biçimi, ne bireysel gelişim düzeyinde esamesinin okunmadığı bir ülkede, evet başkadır. yani profesyonel emre belözoğlu ise; mustafa sarp değildir; bizim profesyonellik kavramımıza göre. ama mustafa sarp, hem formaların bir gün içinde üçer beşer kez değiştiği bol mehmet topuz'lu günlerde renklerine aşık olduğu bir takımı açıkça belirtmesi , hem her geçen gün arttırdığı performansı ile başka biridir. mustafa sarp, özeleştiri sunabildiği için ötekidir. mustafa sarp, maç sonrasında basit futbolcu klişeleriyle cevap vermek yerine derdini doğru düzgün cümlelerle anlatmaya çalıştığı için ötekidir. ve mustafa sarp, her galatasaraylının aklına geleni, statüsü, konumu ne olursa olsun umursamadan dile getiren, soran, düşünen olduğu için ötekidir. bahsettiğim, ibb maçından sonra dediği "acaba dün bazı söylenenler yüzünden mi bunlar oldu?" sorusu.
ama bugünlerdeki popülaritesi maalesef bu yüzden değil. belirli bir olay sonucu, bir şekilde formasını yırtmış ve bol kıllı göğüsünü gösterdiği için popülerdir. ama işte, sonuç yine neden ve nasılın önüne geçmiştir bu noktada. mutafa sarp bunu neden yaptı? çünkü maç içinde haksızlıkla karşılaşmıştı. mustafa sarp bunu nasıl yaptı? içindeki galatasaray sevgisiyle. ama konuşulan ne? "hahaha, formasını yırtıp içindeki kazağı gösterdi".
çok yetenekli bir futbolcu olmayabilir mustafa ve kendisi utanıyormuş bundan.
utanma mustafa. bu ülkede, kendinden utanması gereken en son adamlardansın sen. gurur duyman gerekiyor, türkiye'nin en büyük takımında dünyanın en büyük hocalarının ikisinin altında, galatasaray'ın ilk 11'ine ilk yazılan isimlerden birisin. bu bile gurur uyman için yeterli. sana sunulan ve vaat edilen ne ki, senden ingiltere premier ligi performansı bekleniyor? veya tugay, 30 yaşında, yani senden daha yaşlı iken, bambaşka olanaklar sunulduğunda efsane bir futbolcu olmadı mı orada? veya hatırla, çok özendiğin ligden kaç takımı eli boş yolladı oynadığın takım.
utanma mustafa, gurur duy.
http://ohabeprekazi.blogspot.com/...ri-mustafa-sarp.html