708
çok acayip şekilde eleştirilip çok tuhaf şekilde savunulan yönetim.
eleştirenlerin çoğu son gün yapılmayan transfer üzerinden, beceriksizlikleri yüzünden eleştiriyor. eğer becerikli olup 1 ismi kadroya katabilselerdi, buradan, eleştiriyi kesecekleri çıkıyor.
savunanların çoğu da, finansal fairplay üzerinden, bu yönetimin hareket alanının dar olduğundan, kapıda cezanın bekliyor oluşundan yürüyor. iyi de, bu risk her zaman yok muydu? yönetim bunları bilerek göreve gelmedi mi? bunları bilerek hayal satmadı mı?
geçiniz. ne bahsettiğim neden yüzünden eleştiririm, ne finansal fairplay nedeniyle savunurum.
açık şekilde, negatif yönde bir dalgalanma trendi içinde. bir kere yönetim içinde görev dağılımının ne kadar dengesiz olduğu ortada. basketbol şubesinden sorumlu yöneticileri, twitter'dan futbol takımının transferi hakkında yorum yapar. medya ilişkileri için görevlendirdiği paralı çalışanı, çıkıp galatasaray spor kulübü için hazırlanmış videoyu kendi hesabından yayınlar. başkanı çıkar aynı gün içinde üç farklı demeç verir, her bir demeci elinde kalır. ikinci başkanı çıkar açıklama yapar, ettiği kelamı yemek zorunda kalır.
yönetim içinde bir karmaşa, bir yapı bozukluğu var. eğer bunu göremiyorsak, olmaz. bunu düzeltmeleri için de aval aval bakmayız eleştiririz.
bir diğer mesele de, daha önce farklı girilerde de dediğim gibi, plan ve programsızlık meselesi. yok... bu yönetimin, geçmiş yönetimlerden devraldığı gibi bir bozukdüzen üzerinden devam ettiğini gözlemliyorum ben. hâlâ transferin son gününe sarkan bir plan üzerinden bir düzen kurmaya çalışıyoruz.
yahu, galatasaray futbol takımı özelinde, bu takımın ta 2017/18 sezonunun başından itibaren stoper ihtiyacı var mı? jason denayer kiralık geldi. sene sonunda bizimle olmayacağı belliydi. bu duruma yönetime geldikten sonra nasıl hazırlandınız? yine jason denayer'i bekleyerek mi? sıkıntı, stoper transferi yapıp yapmamak değil. mesela, "biz ozan kabak'a güveniyoruz..." dersin olay kapanır. ha şöyle de olabilir. jason denayer olmazsa, ozan kabak ile yola devam edeceğiz. a planı olmadı, b planımız bu... ama vaziyet öyle de değil. sen çıkıp jason denayer'i alamayınca stoper alacağız gibi bir açıklama yaptın. alamadın. bakın a olmadı, b olmadı... stoper almak için, maicon roque'i satmaya çalıştın, satamadın, elinde kaldı. ta d planına kadar geldin. yani ryan donk'u orada kullanmak... bunun plan program neresinde? açık net, stoper almak planların dahilinde ama alamayınca yamaya başvuruyorsun.
şimdi transferin yapılıp yapılmadığı tartışmak istemiyorum. bir örnek üzerinden, plan programsızlığa dikkat çekmek istedim. asıl sorun bu. yoksa transfer yapabiliyor olmak, yapamıyor olmak, becerikli veya beceriksiz olmak değil mesele.
yönetim içinde bulunduğu vaziyetin adını tam olarak koyamamış gibi görünüyor. bu yüzden, doğru planlar kuramıyorlar. kurdukları planlara uyamıyorlar, çünkü gerçekçi değil veya çok fazla değişkene bağlı. üstelik bu değişkenler, size bağlı değişkenler değil. birçoğu dış değişken... bu çok çok büyük bir sıkıntı.
yangıncı taraftar değilim. ama onları anlayabiliyorum. çünkü bizim yönetimimiz de yangıncı. allah aşkına son açıklamalarına bir bakın. ta, emre akbaba'dan itibaren yapılan açıklamalardan bahsediyorum. bu yönetim açıklamaların yangıncı olduğunu düşünmüyor musunuz?
dediğim gibi yangıncı değilim. yangıncı olmaktan gocunmam ama sadece değilim. transfer olmadı diye, ormanı yakacak bir mizacım yok. benim derdim daha derinde. daha işleyiş ile alakalı.
bu kulübün acilen sert bir yönetim revizyonuna... böyle deyince sanki yönetim değişikliği istiyorum gibi oldu. yönetimsel işleyiş revizyonuna ihtiyacı var diyelim. daha aklı başında açıklamalar yapabilecek bir sözcüye ihtiyaç var. mustafa cengiz başkan'ın fazla demeç vermemesi hoşuma gidiyordu ama o da bozdu. şeffaflık böyle bir şey değil.
bunları yazarken tamamen yönetimsel hataların düzelmesi için yazıyorum. çünkü önümüzdeki dönemler daha kritik. elimizdeki hamle yapma alanı daralırken, yapmamız gereken hamle sayısı gün geçtikçe artıyor ve artmaya devam edecek. bu, soru sayısının cevap sayısından hep 1 fazla olmasına benziyor. aradaki fark, bizim hamle sayımız 1 iken 2, 2 iken 3, 3 iken 5 gibi fibonacci serisiyle artıyor gibi olması.
daha önce yazdım. yine yazayım. elimizde bugün henry onyekuru ile badou ndiaye gibi kiralık oyuncular var. sene sonunda bu oyuncular bizimle olmayacak. ve herhalde bu oyuncuların kritik oyuncular olduğunu hepimiz biliyoruz. peki bizim bu konu hakkındaki düşüncemiz nasıl olacak? bu yarının konusu değildir. işi yarına bırakınca neler oluyor gördük. bu bugünün sorunudur.
mesela devre arası transferine elimizden oyuncu çıkararak başlamamız gerektiğini sanırım cümle alem biliyor. peki biz bugünden başladık mı çalışmalara? yoksa, yine oyuncuların insafına mı bırakacağız? ya da plandan çıkıp başka bir oyuncu satımı üzerine mi yoğunlaşacağız?
hadi orayı da atlattık. elinizdeki değerlerden birini ara transfer döneminde elinizden çıkardınız. ama sene sonunda yine elinizden oyuncu çıkarmak zorunda kalacaksınız. ve muhtemeldir ki, bu sizin önemli oyuncunuz olacak... yani bir dahaki seneye, 3 oyuncu alarak başlamak zorunda kalacaksınız.
kiralık formülünün aslında ne menem bir halt olduğunu da artık yavaş yavaş görmemiz gerekiyor. sürekli elinizdeki değerleri çıkarıp kiralama yoluna gidemezsiniz. gitmemelisiniz.
yine söylüyorum. henry onyekuru iyi futbolcu, bizim için iyi transfer değil. (di) şimdi çok kritik bir hüvviyete bürünmüş olabilir, bu plansızlık ve programsızlıkta. badou n'diaye iyi transferdir. ama emre akbaba çok iyi transferdir.
2018/19 sezonunun ilk yarısını, yönetimsel işleyişin değişip değişmediğini gözlemleyerek geçireceğim. futbol takımı nezdinde ise, bir sonraki transfer sezonunu nasıl geçireceğimize bakacağım. transfer yapıp yapmamamıza değil, nasıl yapıp nasıl yapmadığımıza bakacağım. çünkü asıl sorun orada.