76
vakti zamanında bir nebze kabul edilebilirdi ama bugün dile getirilmesi akıl işi değil maalesef.
peki vakti zamanında** neden kabul edilebilirdi? onur’un onur olduğu zamanlarda* sakatlık yaşamadan önceki performansı; sizi bilmem ama en azından ben artık milli takımın yeni kalecisi hayırlı olsun gözüyle bakıyordum. o zamanlar milli takımda volkan demirel‘i kesmek, formayı almak büyük bir başarı olurdu. ayrıca bazı maçlar ekstra oynuyor ve ekstrem işler yapıyordu. ve bahsettiğim gibi bu ayda yılda olan bir durum değildi. o zamanki trabzonspor’da, o kadro şartlarında gayet iyi işler yapıyordu. ve belki bu performansla iş sadece milli takım kaleciliğiyle kalmayacak, daha yüksek seviyelere gelecekti ama olmadı. kendisi çok ciddi sakatlık geçirdi(14/15 sezonu çapraz bağ operasyonu 2.10.2014-13.06.2015 tam 254 gün sakat). ayrıca o dönem de ticari açıdan bakarsak muslera’nın da iyi bir piyasası vardı; kendisini kabul edilebilir, güzel bir meblağa satıp yerine kalecilerin gelişimi ve oynadıkları yaşı da hesaba katınca(kaldı ki muslera da bize 25 yaşında gelmişti) potansiyel ve umut vaat eden onur’u almakta bir sıkıntı yoktu bana göre. gelseydi 27 yaşında olacaktı, sakatlığı bir riskti ama sakatlık öncesi karnesi böyle bir risk almaya değerdi. ayrıca böylelikle ticari olarak kulüpte kazanırdı, kariyer olarak oyuncular da kazanırdı. ama artık bu konunun tekrar gündeme gelmesi, tabiri caizse hortlatılması pek akıl işi değil başta da belirttiğim gibi.
peki neden? onur kıvrak; artık maaş yükü fazla olan, kulübünde kadro dışı kalmış ve verimsiz bir kaleci. yaşadığı sakatlık onu ziyadesiyle geriye götürdü. döndüğünde hiçbir zaman o eski onur kıvrak olamadı. zaman zaman emareler sundu ama olmadı, olamadı, yetersiz kaldı.
bugünse muslera hakkında yapıcı eleştirileri kabul edebilirim ama; gitsin, yok pahasına satalım, parasını hak etmiyor, çöp, kova vs. kesinlikle mantık çerçevesinden uzak ve kabul edilebilir eleştiriler değil. neden? çünkü yıllarca muslera sayesinde göğsümüzü kabarta kabarta dolaşmadık mı(bay haksız rekabet, ligin en iyi kalecisine sahibiz demedik mi ki hala da öyle ne kadar eski görüntüsünden uzak da olsa), kulübümüzün başarılarıyla övünmedik mi, iyi ki galatasaraylıyız demedik mi, bu başarılarda muslera’nın hatrı sayılır bir payı olmadı mı?(en basitinden şu an akla gelen 4.yıldızı taktığımız sezon* ); peki işler sarpa sarınca hemen bir çırpıda silmek? olmaz efendim, o iş öyle olmaz. ayıptır bir kere! vefasızlıktır, yakışmaz! eğer tek çırpıda adam silmek için bir mazeret ararsanız, galatasaray arması altında hak ettiğinden fazlası için para muhabbeti yapan ya da iyi bir maaşa rağmen gözü doymayan futbolcu arayın.
muslera bu kulübün efsanesidir, simgesidir. şahsen kendisini çok da severim. bize yaşattığı mutlulukların sayısını saymaya kalksak işin içinden çıkamayız. ama bu onun da eleştirileremeyeceği, yerinin dolmayacağı anlamını taşımıyor. ilgili entry’de de bahsettiğim gibi (bkz: #2573385) uygun şartlar oluşursa yollar ayırılabilir. düzgün vedalaşmayı bilmeliyiz. kimler gelmiş kimler geçmiş, kalan hep galatasaray olmuş, öyle değil mi?
peki vakti zamanında** neden kabul edilebilirdi? onur’un onur olduğu zamanlarda* sakatlık yaşamadan önceki performansı; sizi bilmem ama en azından ben artık milli takımın yeni kalecisi hayırlı olsun gözüyle bakıyordum. o zamanlar milli takımda volkan demirel‘i kesmek, formayı almak büyük bir başarı olurdu. ayrıca bazı maçlar ekstra oynuyor ve ekstrem işler yapıyordu. ve bahsettiğim gibi bu ayda yılda olan bir durum değildi. o zamanki trabzonspor’da, o kadro şartlarında gayet iyi işler yapıyordu. ve belki bu performansla iş sadece milli takım kaleciliğiyle kalmayacak, daha yüksek seviyelere gelecekti ama olmadı. kendisi çok ciddi sakatlık geçirdi(14/15 sezonu çapraz bağ operasyonu 2.10.2014-13.06.2015 tam 254 gün sakat). ayrıca o dönem de ticari açıdan bakarsak muslera’nın da iyi bir piyasası vardı; kendisini kabul edilebilir, güzel bir meblağa satıp yerine kalecilerin gelişimi ve oynadıkları yaşı da hesaba katınca(kaldı ki muslera da bize 25 yaşında gelmişti) potansiyel ve umut vaat eden onur’u almakta bir sıkıntı yoktu bana göre. gelseydi 27 yaşında olacaktı, sakatlığı bir riskti ama sakatlık öncesi karnesi böyle bir risk almaya değerdi. ayrıca böylelikle ticari olarak kulüpte kazanırdı, kariyer olarak oyuncular da kazanırdı. ama artık bu konunun tekrar gündeme gelmesi, tabiri caizse hortlatılması pek akıl işi değil başta da belirttiğim gibi.
peki neden? onur kıvrak; artık maaş yükü fazla olan, kulübünde kadro dışı kalmış ve verimsiz bir kaleci. yaşadığı sakatlık onu ziyadesiyle geriye götürdü. döndüğünde hiçbir zaman o eski onur kıvrak olamadı. zaman zaman emareler sundu ama olmadı, olamadı, yetersiz kaldı.
bugünse muslera hakkında yapıcı eleştirileri kabul edebilirim ama; gitsin, yok pahasına satalım, parasını hak etmiyor, çöp, kova vs. kesinlikle mantık çerçevesinden uzak ve kabul edilebilir eleştiriler değil. neden? çünkü yıllarca muslera sayesinde göğsümüzü kabarta kabarta dolaşmadık mı(bay haksız rekabet, ligin en iyi kalecisine sahibiz demedik mi ki hala da öyle ne kadar eski görüntüsünden uzak da olsa), kulübümüzün başarılarıyla övünmedik mi, iyi ki galatasaraylıyız demedik mi, bu başarılarda muslera’nın hatrı sayılır bir payı olmadı mı?(en basitinden şu an akla gelen 4.yıldızı taktığımız sezon* ); peki işler sarpa sarınca hemen bir çırpıda silmek? olmaz efendim, o iş öyle olmaz. ayıptır bir kere! vefasızlıktır, yakışmaz! eğer tek çırpıda adam silmek için bir mazeret ararsanız, galatasaray arması altında hak ettiğinden fazlası için para muhabbeti yapan ya da iyi bir maaşa rağmen gözü doymayan futbolcu arayın.
muslera bu kulübün efsanesidir, simgesidir. şahsen kendisini çok da severim. bize yaşattığı mutlulukların sayısını saymaya kalksak işin içinden çıkamayız. ama bu onun da eleştirileremeyeceği, yerinin dolmayacağı anlamını taşımıyor. ilgili entry’de de bahsettiğim gibi (bkz: #2573385) uygun şartlar oluşursa yollar ayırılabilir. düzgün vedalaşmayı bilmeliyiz. kimler gelmiş kimler geçmiş, kalan hep galatasaray olmuş, öyle değil mi?