resim
Milan Baroš
Takım:Vigantice
Mevki:Santrfor
Yaş:43
Boy:1.83
Uyruk:Çek Cumhuriyeti
  • 5276
    baros çok iyi bir forvetti fakat adam müzmin sakattı arkadaşlar komple bir sezon götüremiyordu. son senelerinde de iyice salmıştı. benim hatırladığım hep hakeme itirazdan sarı kart görüyordu. yani o kadar çok sarı kart görüyordu ki hemen hemen her maç bir sarı kartı vardı. fatih terim de onu bu yüzden kesmişti geldiği sene. bir forvete göre çok itiraz edip kart görüyordu.

    bir de ingiltere de oynamışlığını geçelim. bu adamın ölüsü geldi bize. sakat hali geldi. yoksa üst düzey bir forveti parasız bir galatasaray'a kim bırakırdı o zamanlar. o zamanlar diyorum.

    klasıyla götürdü ligi o kadar efsanelik bir yanı yok.
  • 5277
    ayrıca ilgi duyduğum bir futbolcu olduğu için hakkındaki gerçekleri şöyle bir toparlayalım;

    1- kendisi bize sapasağlam gelmiş olup tosuncuk yüzünden müzmin sakata bağlamıştır.

    2- ilk sezonunda gol kralı olmuş, sakatlıklar yüzünden ilerleyen sezonlarda oynadığı maç sayısı azalsa da gol yüzdesi aynı kalmıştır. en verimli kulüp performansı da bizdedir.

    3- son yıllardaki en sıkıntılı dönemlerimizde takımı gol ve ruh olarak taşıyan isimlerden en önde gelenlerdendir. top becerisi süper değildi ama iyi bir takım oyuncusu ve de bitiriciydi. sıkışık defanslara karşı oynama yönü burak'tan daha iyiydi ve gerektiğinde acayip goller de atardı fakat top kontrolü, driplingleri ve kafa vuruşları eğreti dururdu. topu sağ ayak içiyle hafifçe rakibin sağına çekip arkasından haldır huldur koşturmak gibi bir çalım şekli vardı ve de kalıplı olduğu için bu denemesi genelde tutardı.

    4- özellikle de ilk sezonunda elle oynama sevdası ve sert itirazdan çokça sarı kart görüp eleştirilmiş, bu huyu sonradan biraz azalsa da hep devam etmiştir. ceza sahası dışında kendisini yere atan çıtkırıldım türde bir oyuncu değildi ama eğer ki ceza sahası içindeyse penaltı aldırmaya çalışırdı ve kesinlikle bunu kovalardı.

    5- 2012-2013 sezonunda sadece yarım sezon "yatmıştır". fatih terim kendisini kadroda düşünmediğini açıklamış ve kamplara götürmemiş fakat daha sonra 15 ağustos 2012 galatasaray eyüpspor maçında denenmiş, gol de atmıştır. yarım sezonluk kadro dışı kalmanın ardından ikinci devre banik ostrava'ya geri dönmüş, sonraki sezon da antalyaspor'da görev yapmıştır.
  • 5279
    kendisi neden bu kadar problem cikariyor suan anlamiyorum. adam hizmet etmis cekmis gitmis. her futbolcu konusunda ikiye bolunen bir galatasaray taraftari var karsimizda. adam sozlesme yapmis, bu sozlesme uyarinca da parami almadan gitmem diyor. adamla baslangicta bu konuda anlasip sonra camura yatmak da dogru degil. ha sen de ne yaparsin elindeki diger silahlari kullanir kadrodisi birakirsin vs vs. taraftara noluyor amk ya. her yerde bir polemik her yerde bir zitlasma.
  • 5281
    yattığı yerden 2,5 milyon euro cukkaladığı sezon o kadar fit durumdaydı ki kendisine yat uyu dendi. büyük ayıp! halbuki ondan 1 sezon önce 5 senelik galatasaray kariyerinde ilk ve tek şampiyonluğu yaşadığı sezonda* 8 gollük müthiş! bir katkı sağlamıştı. utanmadan bir de 3 senelik galatasaray kariyerinde 2. şampiyonluğunu yaşayan, 12/13 sezonunda 24 gol, 14/15 sezonunda 16 gol atılmış burak yılmaz beceriksizi ile kıyaslıyorlar. herkes adına özür dilerim senden baros the king.
  • 5282
    burak yılmaz üzerinden kıyaslanıp taraflardan birinin gereksiz yere övülmesi veya yerilmesi oldukça saçma kaçan oyuncudur. şu da bir gerçektir ki milan baros 2011-2012 sezonunda attığı gollerden bağımsız olarak şampiyonluğa çok büyük katkı vermiş, adeta 2014-2015 sezonundaki hamit altıntop tadı yakalamıştır.

    hatta tam olarak belirteyim, 12. ve 20. haftalar arasında düzenli olarak johan elmander'le birlikte 4-4-2 dizilişinde çift forvet olarak oynamışlar, bu süreçte elmander 4 gol 3 asist, baros ise 5 gol 6 asist istatistiklerine ulaşırken takımımız 9'da 9 yapmış, 25 gol atıp 7 gol yemiştir.

    (bkz: oha)

    elbette tüm takım o ara çok formdaydı ama 4-4-2'nin zirvesi de o dönemdi ki en baba galibiyet serimiz de yine o dönemdi. tabi ki net rakamlar için kaynaklara baktım ama süreç olarak unutmak imkansız yani yapmayın etmeyin.

    baros bu süreçten önce çok şans bulamamıştı ve fizik durumu pek iyi değildi. hatta kadroya giremediği maçlar bile oldu. bu süreçte bomba gibi oynayıp elmander ile müthiş bir uyum yakalamıştı. bu sürecin kendi adına sonunu ufak bir sakatlık, ardından da uzun sayılabilecek bir kırmızı kart cezası getirdi, zaten bir daha da kariyeri adına da belini doğrultamadı. 4-4-2 dizilişi açısından harikalar yaratmasa da bireysel yeteneği ile çok ciddi fark yaratıp şampiyonluğun bir başka mimarlarından olan necati ateş kendisinin yerini aldı ve elmander'le farklı telden çalsalar da takım açısından gayet olumlu bir şekilde görevlerini yaptılar.

    kış kıyamete gelen o efsane süreç de gümbürtüye gitti tabi.
  • 5284
    burak yılmaz ile kendisini kıyaslamak net antu kafasıdır, fenerbahçelileşmektir, herşeyden önce baros'un kendisine hakarettir. bi tarafta 30'undan sonra kendini geliştirmiş hali bile bize saç baş yolduran, kaval kemiğiyle gol vuruşu yapmaya çalışan, ofsayt qralı, takım oyununa tepki olarak doğmuş bir burak var, bir tarafta da 20'li yaşlarının ortalarında şampiyonlar ligi kazanmış, tekniğini, zekasını, yıldızlığını bütün dünyaya kabul ettirebilmiş, avrupa futbol tarihine damga vurmuş bir baros var. öyle ki çek cumhuriyeti'nde bi reklamda ujfalusi ile beraber oynamışlardı, o derece sevilen adamlar bunlar. yapmayın etmeyin.

    galatasaray efsanesi değildir ancak gösterdiği performansla efsane olmaya yaklaşmış forvetlerden birisidir.
  • 5287
    benim için takım arkadaşları m.sarp ve servet çetin liderliğinde hocalarını göndermek için maç satarken kendini tek başına paralayan futbolcuydu. tarihini hatırlamıyorum ( hatırlayan varsa mesajla bilgilendirsin, editleyeyim) meşhur ankaragücü maçı, golünü attıktan sonra topu santraya taşıyıp bu adilere bağırışıyla hatırlayacağım ben onu. diğerlerine uyup giydiği formaya ihanet etmedi. eboue gibi yatmışmış. ben baros'un ne zaman 1 sezon boyunca top oynamadığını hatırlamıyorum. bana bir hatırlatsanız ya. çok sakatlanmış diyolar. adamın ayağı kırıldı. bir süre oynayamadı tabii. bizim takım ne yapıyordu o zamanlar? forvet olan bütün futbolcuları elden çıkarmak niyetindeydik. bu adam ihtiyaçtan dolayı sakatlığını atlatmadan oynatıldı kardeşim. ayağında basma problemi vardı adamın. ama kronik sakat, yattı, takımın parasını yoldu. ne güzel unutuyorsunuz yaşananları. gerçi ona bakarsan o günlerde hocasını göndermek için takıma gol yediren servet'e tepki gösteren taraftar şuanki takımda hocasına göre top oynayan adamlara olüp bitiyor.
  • 5289
    şu an tam kendisine ihtiyacımız var. şu anki haline değil tabi, bize geldiği haline.
    o haliyle gelse, -sakatlık olmadığı sürece şu ligin tozunu attırır.

    ayrıca bu adamın eleştirilmesini anlıyorum, ancak bu adamın "hain" ilan edilmesini çözemiyorum ve samimi bulmuyorum.
    süre aldığı zaman boyunca her daim en iyisini vermeye çalışmıştır, komple forvettir.

    keşke yeniden, eski haliyle gelse veya bu tarz bir 'striker' bulsak.
    gerçi o zaman burak'ı napacağız değil mi hamza hoçam?!
  • 5293
    uzun süren sakatlığının ardından bir ankaragücü maçı ile sahalara dönen, henüz ısınmaya çıktığında bile tüm ali sami yen tribünlerini sevinç çığlıklarına boğan, oyuna girdikten sonra da golünü atıp o meşhur "milan baros" tezahüratlarını gırtlağımız patlarcasına bağırmamıza sebep olan müthiş forvet. baros denince hep o akşam, hep eski açık tribün gelir aklıma, yüzümde tatlı bir tebessüm..
  • 5294
    elmander'i seven adamın burak yılmaz'ı eleştirmesini anlarım da şu adama tapan adamların burak yılmaz'ı yerden yere vurmasını anlayamam. burak yılmaz'la aynı stilde oynayan, burak yılmaz'dan çok daha fazla rakip defans oyuncularına faul yapan ortalama 2 maçta 1 sarı kart gören burak yılmaz'dan tek iyi yönü top sürme konusunda 1 tık daha üstünde olması olan ancak bazı yönlerden de bırak yılmaz'ın 1 tık altında olan bir oyuncuydu kendisi. severdik yalan yok. dediğim gibi benim itirazım da baros'u sevenlerin burak yılmaz'ı yerden yere vurmasına. hemen hemen birebir aynı tipteki 2 oyuncu çünkü
  • 5296
    burak'la karşılaştırılması son derece yanlış. burak gibi yer yüzünün en düşük yüzdeli gol atan insanını ben koala ile bile karşılaştırmam. önce burak gol pozisyonu-gol oranını %5 e çıkartsın. ondan sonra nefes alan şeylerle karşılaştıralım. şu anki burak vs si damacana ile yapılabilir. kale önüne koy çarpıp gol olan topların istatistiği bize daha anlamlı sonuçlar verir.
  • 5299
    2004-2005 yılında kendisi şampiyonlar ligi kupasını kaldırırken burak yılmaz kendi kalesine gol atıyordu. yani atıyormuş;

    ''burak, 2004-2005 sezonunda ise profesyonel lig kariyerindeki ilk golünü attı. alsancak stadı’nda karşıyaka sk önünde 2-0 yenik durumda olan takımı adına farkı bire indiren golü atan genç forvet, bitime üç dakika kala kendi kalesine yaptığı vuruşla rakibini 3-2 öne geçirdi. o dönemki adıyla türk telekom lig a’da 2004-2005 sezonunu 29 maçta attığı sekiz golle tamamladı ve takımının en skorer ismi oldu.''

    aljshdlajshdjashdlkajhsdkajhsdkjahsdjkahsdjka. amk.
  • 5300
    ilginç bir şekilde profesyonel kariyerinin en verimli yıllarını kulüp bazında sadece bizde ve de buna ek olarak elbette çek cumhuriyeti milli futbol takımında geçirmiştir. herhalde kendisiyle kulübümüz arasında gerçekten bir uyum sağlanmıştı.

    http://www.cimbomluyuz.org/...ds/2009/02/baros.jpg

    ceza sahasında her türlü pozisyonu kovalayan kaliteli bir bitiriciydi. saçma sapan goller kaçırmaz, özellikle de bire birde süper kaleci çalımlardı. fizik gücü de iyiydi ve mücadeleci bir yapısı vardı. topla arası süper olmasa da sahada pasif olarak takılmaz, geriye gelerek pas almaya ve takım oyununa katkıda bulunmaya çalışırdı. bir de sakatlıkları bir kenara kesinlikle bir oyun istikrarı vardı. lakin kafa toplarında eksikti, bir de hakemi aldatma, itiraz ve eliyle koluyla topa müdahale etme konusunda zaaf sahibiydi. sakatlıklar da kendisini iyice geriye götürdü.

    ben şahsen baros'u özlüyorum. pekala baros olarak bize gelen fakat bizim formamız altında bir kat daha baros olmuş bir oyuncuydu. bu açıdan drogba'dan ayrılır. mesela kewell de kendisine bir miktar daha kewell'lik kattı bizdeyken... avrupa futboluna geri kazandırdığımız bu tip hafif düşüşe geçmiş yıldızlar çok fazla değildir. mesela sneijder'in hem bu, hem de kulüp efsanesi olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini düşünüyorum.

    neyse, laf lafı açtı :(
App Store'dan indirin Google Play'den alın