• 257
    tüm kariyerinde 40+ sayı attığı maç sayısının 173, 20- sayı attığı maç sayısının 146 olduğu efsanedir. yani herhangi bir maçta 40+ atma ihtimali 20- sayı atma ihtimaline göre daha fazla. play-off'lar dikkate alındığında ise 20 sayıdan az sayı bulduğu yalnızca 6 maç bulunmaktadır. bu 6 maçtan bir tanesi hafızam beni yanıltmıyorsa 86 play-offlarındaki meşhur "tanrı bugün sahaya inmişti." maçından sonraki serinin 3. ve son maçıydı. bu maçta 19 sayıda kalmıştı.

    https://pbs.twimg.com/...t=jpg&name=small
  • 202
    en iyi pasör olmayabilir.
    en iyi şutör olmayabilir.
    en iyi blok yapan oyuncu olmayabilir.
    en iyi markaj yapan oyuncu olmayabilir.
    en iyi pota altı olmayabilir.
    en iyi üçlük atan oyuncu olmayabilir.
    en çok kazanan oyuncu olmayabilir.
    en çok sayı atan oyuncu olmayabilir.
    en çok asist yapan oyuncu olmayabilir.
    en çok yüzük takan oyuncu olmayabilir.

    daha pek çok şey...

    ama tarihin en büyük basketbol oyuncusudur.
  • 232
    the last dance sonrası takım arkadaşlarına takınmış olduğu tutum şimdi kötü gelebilir ancak o dönem ile değerlendirmek lazım diye düşünüyorum. tam olarak aynı örnek değil ama eskiden okullarda bildiğin dayak vardı. şimdi hicbir hoca öğrenciyi dovemez. dovmesin de zaten. ben düşünüyorum mesela okul zamanlarında 9-10 yaşındaki çocuklara 40 45 yaşındaki adamlar nasıl vuruyormuş diye. o dönem de ise biraz sert yapılması dönem şartları diye düşünüyorum. mj su an oynasa farklı bir kafa yapısında olurdu.

    son olarak kendisi de diyor aslında bu belgeseli izleyince ne despot bir adammis diye düşünebilir ama mj kendisinin yapmadığı hicbir şeyi takım arkadaşlarından istemedi diyip ağlıyor. adam detroite kaybedince köpek gibi body building calisiyor. takım arkadaşları da bi zahmet çalışsın bedel ödesin.
  • 223
    kendisini prime doneminde ekranlardan izlemis bir hayrani olarak kesinlikle tum zamanlarin en iyisi oldugu tartisilamaz. ayrica yeni nesil the last dance'i izlesin de jordan nasil oynamis ogrensinler diyenleri de anlamakta zorluk cekiyorum. youtube jordan videolariyla dolu zaten. yeni nesil bunlari izlemeden mi lebron, curry veya westbrook en iyi diyorlar. lebron, kobe, kareem vs. cok iz biraktilar fakat jordan cok baskaydi.
  • 246
    basketboldan çok anlayan birisi değilim açıkçası. bu nedenle mj ile lj karşılaştırmasını yapmak haddime degil. fakat mj bizim jenerasyon için basketbolun maradonasidir, basketbolun uzaylisidir, sadece basketbol olarak değil tüm spor dallarındaki en iyi 10 sporcu arasındaki bir sporcudur. basketbolla alakası olmayan ben gibilerin bile bildiği isimdir mj.
  • 225
    kendisi basketbol tarihinin kıyaslanamaz ve açık ara en iyisidir. istatistiklerin yanı sıra basketbolun estetik tarafını açığa çıkaranlardan biridir. kendisinin izinden çok fazla muazzam oyuncu gitmiştir. basketbolu bu seviyeye getiren kişidir desek abartmamış oluruz. belki de nba’in en kötü takımına 6 şampiyonluk kazandırmış müthiş bir atlettir. nedendir bilinmez kendisinin all round olmadığı söyleniyor. kendisi hakeem olajuwon ile beraber nba’de aynı sezon hem mvp hem de yılın savunmacısı seçilen iki kişiden biridir. bunun yanında inanılmaz blokları vardır. tarihin en iyi savunmacılarından biri olduğundan top çalmada da oldukça başarılıdır. playoff maçlarında da yanılmıyorsam pippen’dan sonra en çok asisti jordan yapıyordu. nba finallerinde 91 yılında 11.4 assist ortalaması tutturmuş ve hem mvp seçilip hem daha fazla assist yapmış tek isim magic johnson.bütün bunları 1.98’lik boyuyla yapıyordu. o dönem boy çok önemli bir kriterdi. boşuna basketbolu basketbol yaptı demiyoruz. kendisi oyunun iki tarafını da kusursuz oynayan birisi. sadece hücumcu olduğunu sanan tipler var ne yazık ki. yanındaki adamların jordan’ı taşıdığını söyleyen tipler de oldukça fazla. bu tiplere önerim pippen’ın chicago sonrası istatistiklerini incelemesidir. jordan bir lider. takımını daima yukarı çeken bir lider. o sahadaysa tabiri caizse düşmana korku dosta güven salardı. ve en önemlisi o gerçek bir winnerdı. maç ne kadar önemliyse o da o kadar iyi oynardı. ve hiç sinmezdi maçlarda. jordan kıyaslanamaz derecede iyidir. internette dolu rekor ve istatistik var. lakin şunu söylemek isterim kıyaslama yaparken sezon sayılarını göz önünde bulundurmakta fayda var. zira kendisi 13 sezon oynamıştır ve son 2 sezonunda 38-39 yaşlarındaydı. 11 sezonda 6 final yapmış ve bunun 6’sını kazanmıştır. şu an kıyaslanan lebron james 11 sezonda 4 kez final oynamıştır. 2 sini kazanmıştır. yanında wade ve bosh vardı. jordan pippen ve dennis’le oynadı diyenlere duyurulur. kendisi dirk nowitzki’nin dallas’ına yenilmiştir ve dallas kağıt üstünde daha kötü bir takım. john terry ve 37 yaşındaki jason kidd dışında wade ve bosh seviyesinde bir oyuncuları yoktu. kawhi leonard da spurs ile lebron’u dedelerle beraber yenmeyi başarmıştı. lebron jordan’ın 11 sezonda başardığını başaramamış biri. jordan ile lebronu kıyaslamak çok saçma. bir kere lebron 1v1 savunmada vasat bir oyuncu. blok yapmak birini iyi savunmacı yapmaz. lebron all round olabilir fakat jordan da all round bir oyuncu. hani normal şartlarsa jordanla lebron kıyaslansa gülüp geçmeli indanlar fakat ayakkabılar satılsın nba dillerden düşmesin diye her dönem birini kıyaslıyorlar jordanla. özetle jordan tartışılmaz 1 numaradır. bir gün jordanla kıyaslanabilecek seviyede biri ortaya çıkarsa şu anki antrenman metotlarıyla neler olacağını çok merak ediyorum. umarım böyle birini izleyebiliriz.
  • 262
    cannes'da gittiği mekanda kendisinin chicago döneminde parkeye çıkış müziğini çalmışlar.

    https://x.com/...738357712961976?s=20

    mekana gelen ünlü bahşiş bıraksın diye şarkısını çalma olayını bırakmak lazım aslında. cannes'da bile olmasın artık. bir defasında oturduğum mekana tarık mengüç gelmişti, iki saat "şakşuka" çalmıştı mekan.

    edit: sisli meydanlarinda dolasan mesaj attı, parçanın adı sirius'muş. başakşehir de bizim maçtan önce çalmış. kendisine teşekkürler.
  • 259
    chicago'daki malikanesini satılığa çıkarmış. reisin ayakkabı satışları düşmüş galiba paraya sıkışmış. neyse malikaneye dönersek 9 tane yatak odası, 15 tane banyosu (askeriyede bu kadar yok), bildiğin basketbol sahası, tenis kortu, golf sahası falanı filani varmış. fiyatı da gayet uygun bence: 14,855,000 dolarcık. ilgilenenler satın almak isteyenler için aşağıya link bırakıyorum.

    https://www.compass.com/...5/20318389624908465/
    https://www.youtube.com/...channel=EnesYilmazer
  • 71
    --- alıntı ---

    kumar tutkusu olduğu söylendi, ama o da psikoloğunun o bitmez tükenmez kazanma güdüsünü törpülemesi ve ''kaybedebileceği'' bir ortam bulabilmesi için bir çeşit terapiydi.

    --- alıntı --- *

    kendisiyle ilgili hep merak ettiğim bir şey vardır; neden üçlük konusunda kendini geliştirmedi?

    olağanüstü başarılar kazanmış, sıradışı bir insan evladı(!) düşünün. hırsı, liderliği ve yenilgiyi reddedişi dillere destan ve ulaşılamaz bir seviyede olsun. kazanmak için hiç ihtiyacı olmayabilir üçlüğe, tozu dumana katmış olabilir hiç üçlüğe başvurmadan, ama yine de merak ediyorum işte... neden üstünde durmamış hiç? ha sen diyeceksin ki; ray allen* geliştirene kadar, bir devrede en çok üçlük isabeti* bulan basketbolcu rekoru da kendisine aitti. tamam, haklısın. alev aldığı zaman kısa mesafe, uzun mesafe, üçlük, orta saha farketmez. her yerden atabilir. fakat üçlük konusunda istikrarı olmadığı aşikar majestelerinin...

    yenilebileceği bir alan var işte... hem de geliştirilebilir.*

    yenilebileceği demişken, bizzat yenildiği hatta maskara olduğu bir an da var. 1990 miami all-star haftasonu. majesteleri üçlük yarışmasına katılıyor. karşısında craig hodges, larry bird, reggie miller gibi üst düzey rakiplerin olduğunu göz önüne alırsak, kazanmasını beklememiz komik olur zaten. fakat majesteleri, diğer yarışmacıların ortalama 15 puan alındığı ilk turda, sadece 5 puan -ki bu benim bildiğim kadarıyla, üçlük yarışmalarında kazanılmış olan en az puan- alarak oldukça gülünç duruma düşmüştür. daha 25 yaşındayken, tek bir şampiyonluğu bile yokken böyle bir olayla karşılaşması, onu hırslandırmak için yeter de artar bile bence.

    majestelerini biat edecek kadar çok sevmeme ve göz ardı edecek ilk insan olmama rağmen, bu apaçık kusurunun üzerine gitmeyişinin sebebini hep merak etmişimdir...
  • 266
    youtube'da bir videoya denk geldim. "sakatlığa rağmen en iyi nba perfomansları" içerikli bir video. çok acayip hikayeler var içinde. kevin mchale var mesela, kırık ayakla playoffta lakers'a karşı 33 dakika sahada kalıyor. 25 sayı atıyor. rajon rondo var mesela, nba playofflarında miami heat'e karşı oynarken 3. çeyrekte yere düşerken elini ters basıyor ve dirseği çıkıyor. adamın dirseği çıkıyor yahu. soyunma odasına gidiyor, yerine takıyorlar dirseği ve dönüp sahaya çıkıyor tekrar. 4. çeyreği bildiğin tek eliyle oynuyor, basket falan atıyor, maçı da takımı kazanıyor. isiah thomas var yine, adamın bileği resmen yere yapışıyor, öyle bir bilek dönmesi, nba finali, rakip lakers, oynamaya devam ediyo ve maçı alıyor. brandon roy var, playoffta 2.maç sonrası menisküs ameliyatı oluyor, 4.maça çıkıp oynuyor. 5 gün sonra sadece!! menisküs lan! kobe var yav, adamın aşil tendonu koptu, benche giderken vazgeçti, geldi 2 serbest atışı attı öyle çıktı oyundan. neden? çünkü hala aklında oyuna tekrar dönebilme ihtimali vardı. aşilin kopmuş arkadaş git otur işte..daha neler neler.

    ha bir de jordan var. youtube'a yazsanız muhtemelen binlerce video çıkacak, the flu game..bak ya:) grip olmuş da, ateşi varmış, buna rağmen oynamış, utah'ı yenmişler seriyi 4-2 kazanıp şampiyon olmuşlar. maçı da canlı izledim bu arada, şükür yaşımız yetiyor. ertesi günlerde de "ulan adam hasta hasta 38 sayı attı ne büyük oyuncu" diye goygoy yapmışızdır kesin.

    şimdi jordan'ın goat olduğu konusunda hiçbir tereddütüm yok. bu oyunu oynamış en iyi basketbolcu mu? bence değil; ama bu spora kattıkları zaten oyunculuğunun çok ötesinde. zaten öyle olmasa yalandan bir gripten "the flu game" efsanesi doğamazdı. o yıllarda böyleydi ama ha babam pompa. ne yapsa olay olan, haber olan bir adamdı. hep de iyi anlamda tabi. sonuçta ligin marka yüzüydü, amerikalılarda markayı parlatma konusunda hep ustaydılar. gerçi marka yüzü tanımı da hafif gelir, adam bildiğin nba'in kendisiydi. neyse tekrar şu grip mevzusuna gelirsek; bi ara bu flu game olayı insanlara da saçma gelmeye başladı, ulan altı üstü grip işte bunu nesini efsaneleştirdiniz demeye başladılar ve sonra hop medya yeni bir şey attı ortaya. aslında grip değildi, gıda zehirlenmesi geçirmişti dediler. falan filan inter milan.
  • 252
    the last dance belgeselinde anlattıkları özellikle mevcut ve gelecekteki kaptanlarımıza defalaraca dinletilmesi gereken tarihin en büyük atletlerinden biri.
    1994-95 sezonunda beyzboldan basketbola playofflar sırasında geri dönüyor. konferans yarı finalinde rakip shaq'li orlando ve 4-2 kaybediyorlar. aylardan mayıs. yeni sezonun başlamasına çok var.
    maç sonrası soyunma odasında moraller bozuk. kişisel antrenörü jordan'a eğilip; ''elinden geleni yaptın, takma. istediğin zaman bana haber ver; yeni sezon için idmanlara başlarız'' diyor. jordan kafasını kaldırıp ''yarın başlıyoruz'' cevabını veriyor. sonrasında olanları hepimiz biliyoruz.
    bazı kaptanlar da sakatlıktan şişko vaziyette geri dönüp, o halde sahaya çıkıyor. ertesi gün de instagram hesabında ''kötü açıdan çekmişler; aslında fitim'' mesajları yayınlıyorlar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın