822
mert hakan yandaş hayatının hatasını yaptı bu kesin. çünkü benim nazarımda sözleşmeler değil sözler değerlidir. islak imzalı sözleşmeler sadece verilen sözlerin belgelendirilmesinden ibarettir. insan söz verdiği zaman üç şeye söz verir. kendisine, allah’a (evrene) ve de karşı tarafa. sözünden dönen önce kendisine sonra allah’a (evrene) sonra da karşı tarafa ihanet etmiş olur. verilen sözler derken öylesine basit şeyler için verilen sözlerden bahsetmiyorum ciddi konularda verilen sözlerden bahsediyorum. büyüklerimiz buna “ahde vefa“ diyorlardı. ahde vefa o kadar önemlidir ki ahdine vefa göstermeyen yani verdiği sözde durmayan kişinin adı “yalancılar” listesine yazılır. nerden çıktı yalancılar listesi diye soranlar olabilir ama evet böyle listeler vardır. bu listelerden ikisi “doğru sözlüler” ve “yalancılar“ listesidir. (çalışkanlar-tembeller, öfkeliler-sabırlılar vs. vs. uzar gider bu listeler) bütün insanlar bu listelere kayıtlıdır. tıpkı bir bilgisayar programı gibi düşünün. yaptığınız her eylem, verdiğiniz her karar, verdiğiniz her söz kaydedilir, kaydedilen bu söz ve eylemlere uygun hareket ettiğiniz taktirde “doğru sözlüler” listesine doğru yükselirsiniz aksi halde yalancılar listesine doğru düşersizin.
bu konular kuantum felsefesi ya da kuantum mekaniğinde bugün için bilimsel olarak ispatlanır hale gelmiştir. evrende boşluk yoktur ve kuarklar (enerji parçacıkları) evrenin her yanını kuşatmıştır. tıpkı okyanus sularının okyanus içindeki canlı cansız bütün varlıkları kuşatması gibi. balıklar okyanustaki suları nasıl göremiyorsa biz de bu kuarkları göremiyoruz ama bilimsel olarak artık bu ispat edilmiştir ki sadece dünyanın değil bütün galaksilerin, yıldızların ve de tüm evrenin her noktası kuantumla (kuarklar demektir) sarılmıştır. evren içinde var olan canlı cansız her şeyi kuarklar oluşturmuştur. kuarklar farklı form, şekil ve tarzlarla bir araya gelerek atomları, (proton, nötron, elektron detaylarına girmiyorum) atomlar bir araya gelerek molekülleri, moleküller bir araya gelerek hücreleri, organları ve de diğer cansız maddeleri meydana getirmiştir. örneğin insanlar ağırlıklı olarak oksijen, karbon ve hidrojen elementlerinin (atomlarının) oluşturduğu bir canlı türüdür. diğer elementler de evrendeki diğer varlıkları oluşturmuştur. yani evren ve içindeki her varlık bu enerji parçacığı olan kuarkların, (leptonların, fermiyonların vs.) oluşturduğu elementlerden meydana gelmiştir. son dönemde bir hayli popüler olan higgs bozonu ya da daha doğru bir deyimle higgs alanı da bu kuantum dünyasına kütle kazandıran ve bir arada tutan kuvvetten başka bir şey değildir. o nedenle higgs alanına bazıları tanrı parçacığı (alanı) adı verirler. (bu varlıkların dışında bir de “ışık” vardır ki diğer varlıklardan farklıdır. en küçük parçacığı fotondur ve kütlesi sıfırdır.)
ben fizikçi değilim ama fiziğe aşırı merakım nedeniyle kuantum fiziği ya da kuantum mekaniği konularında çok detaylı araştırmalar yapıyorum. klasik fizik eğitimi aldım ama daha sonra fakülte değiştirdiğimden orada kalmıştı. son beş yıldır kuantum fiziğine merak saldım ve bu alanda araştırmalarıma devam ediyorum. (bu arada kuantum bilgisayarlarının temel dinamiğini anlamak için de kaynak arayışlarım devam ediyor. konuyla ilgili arkadaşlar varsa buradan bana tavsiye etmelerini rica ediyorum.)
bu alana neden girdim? benim evreni nasıl anladığımı ve algıladığımı izah için girdim. benim algıladığım bu evrende bütün varlık alemi birbirine bağlıdır ve evren okyanusunda yüzmektedir. şu ana kadar keşfedebildiğimiz kadarıyla varlıklar içinde en akıllısı da insandır. o nedenle insanların her sözü, her kararı, her eylemi evrende yankı bulur. bunun sonucu olarak da her insan kendi değerini kendisi belirler. sözünden dönen, yalan söyleyen, hakaret ve küfreden, iftira atan, nefret kusan, hırsızlık yapan, insanları sömüren ve diğer melanetleri işleyen insanların hangi listeye yazılacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. bunlara karşı doğru sözlüler, sözünde duranlar, çalışkanlar, sabırlılar, yardımseverler, sevgi dolu olanlar vs. llisteleri de vardır.
mert hakan yandaş’tan buralara gelmek biraz komik oldu ama galatasaray sözlük okurlarına ve de yazarlarına nasıl düşündüğümü, nedenlerimi ve nasıllarımı açıklamak zorunda hissettiğim için girdim bu buralara.
şimdi dönelim asıl konumuza. mert hakan yandaş galatasaray ile ön sözleşme imzaladı, menajeri için ödeme aldı, kendisi için de bir imza parası kararlaştırıldı ve haziran ayı içinde ödenmesi sözleşmeye eklendi. bu arada babasının ve kendisinin galatasaraylı olduğunu, babasının kendisine galatasaray’da oyna diye vasiyet ettiğini söyledi ve bunlar basında çarşaf çarşaf yayınlandı. bu imza parası ödendi mi ödenmedi mi bilmiyorum çünkü ödenmediğine ilişkin net bir açıklama yok ama ödenmemiş bile olsa bunun olağanüstü pandemi şartlarından kaynaklandığı gün gibi ortada. bu arada bozgunculuk olarak niteleyeceğimiz bir hareketle fenerbahçe ve onun çubuklu tosunu devreye girdi ve mert hakan yandaş’a %50 daha fazla para önerdi. mert hakan yandaş, fazla paraya tamah ederek ve verdiği (hatta sözleşmeyle belgelenen) sözden dönerek ve de babasının vasiyetini çöpe atarak fener’e imza attı.
şimdi mert hakan yandaş bütün değerlerini ve haliyle ruhunu para karşılığı şeytana satmış olmuyor mu? o ki para konusunda beklentilerin var o zaman imza atma, söz verme biraz daha beklemeyi tercih ettiğini söyle ve teklif bekle. milyonlarca galatasaray taraftarının duygularını istismar ermeye ne hakkın var? mert hakan’ın yaptığı şey, galatasaray’ı kullanarak fener’den ballı sözleşme kapmak değil mi? şimdi hangi galatasaray taraftarı helal eder hakkını. kul hakkı öyle bir haktır ki allah bile affetme yetkisini kendisinden almıştır.
neyse ülkemizde bu olaylar rutinden olduğundan mert hakan da rutine uymuş ve paranın sıcaklığına kanarak bir akrep kazanına girmiştir. o parayı alabilecek mi, o kazanda kendisini koruyabilecek mi göreceğiz.
bu olay diğer bütün genç futbolculara ibret olsun. eğer amacınız para ise imza atmadan, söz vermeden ve de taraftarların duygularını istismar etmeden dürüstçe hareket edin. çünkü oluşturacağınız negatif enerjinin altında ezilme ihtimaliniz çok yüksektir.