• 851
    sergen yalçın'ın futbolculuğu ile abdülkerim durmaz'ın muhabbeti arası bir üsluba sahip olan değişik adam. lafını söyleyen ancak çokca da işi makaraya, hatta taşşak geçmeye döken tarzı belki de tarafsız bir bakış açısıyla dinlendiği vakit kulaklara hoş gelebilmektedir. gel gelelim fenerbahçeli oluşundan dolayı ikilemde kaldığı olayların yorumlarken "takdir haklarını" hep fenerbahçe tarafından yana kullanması bir kenara, müdür ve program partnerinin fuat akdağ olması; ortaya son derece tehlikeli bir karışım çıkarmaktadır.
  • 854
    acilen selçuk ile burak'ı da yerden yere vurması gereken yorumcu. antrenmana almayacağı eboue (bkz: 23 ekim 2013 galatasaray fc kobenhavn maçı)'nın 2 asist ile en iyilerinden olduğuna göre, şanssız bir dönemden geçen selçuk ve burak'ın ilerleyen zamanlarda şaha kalkmaları muhtemeldir. haydi memet. bak ipucu veriyorum. şöyle başlayabilirsin, "selçuk türkiye ligi topçusu." "burak avrupa'nın hiçbir liginde oynayamaz."*
  • 856
    --- fanatik ---(bkz: 23 ekim 2013 galatasaray fc kobenhavn maçı)
    maç öncesi drogba’nın arkadaşlarını saha ortasında toplayıp yaptığı konuşmanın ne anlama geldiğini maç başlar başlamaz anladık.
    belki galatasaray’ın fatih terim döneminde bile bu kadar önde baskılı ve kalabalık oynadığı azdır. hemen en önce stoperlere top aldırıp hemen bastılar. ve neredeyse ilk yarı boyunca hiç derli toplu çıkamadı kopenhag.
    melo ve selçuk’un ilk senelerindeki seviyeyi tutturan tandem oyunu bu baskıyı arkadadan harika destekledi. semih ve chedjou da santrforlara top aldırmamak için tam presle oynadı. mükemmele yakın pozisyon alma ve hamle zamanlamasıyla oynadılar.
    buna bir de sağ ayaklı iki sol kanat oyuncusu -gerçi bütün takım öyleydi- dany ve burak’ın da kariyerlerindeki belki de en çok kovalayan pres oyununu ekleyin.
    uzun vurmayıp pasla çıkmakta ısrar eden kopenhag nefes alamaz hale geldi.
    önce fizik ve teknik olarak felç oldular... ardından daha önemli bir şey oldu. psikolojik olarak ‘biz buradan çıkamayacağız’ ruh haline geldiler.
    mancini’nin bu cüretkar ve şampiyonlar ligi’nde çok da rastalanmayan planı tartışmasız biçimde başarılı oldu. kalite farkını pres ortaya çıkardı.

    sneijder şablonları

    terim döneminde sneijder’in yaşadığı sorun hazır hücum şablonlarında ona bir yer bulunamayışıydı. burak formdaydı. drogba gelmişti. son olarak karar verilen
    4-1-3-2 çalışıyordu ama oyun selçuk - drogba - burak üçlüsünün hücum şablonları üzerine ilerliyordu. sneijder’e bir nevi hagi rahatlığı verilmişti. bu çoğu oyuncunun aradığı bir durum.
    sneijder ise hazır, kolay, anlaşılır, uygulanabilir şablonlar arıyor. derdi özgürlük değil. sistem...
    mancini bunu değiştirmeye çalışıyor. selçuk daha defansif görevlerde burak ise kaleye her zaman istediği kadar yakın olamıyor bu düzende. ama sneijder, eboue’nin başlattığı akında da, drogba’ya atılan topta da ezberlenmiş hücum şablonlarında ya son ya da bir önceki topta markajsız olarak topla buluşuyor. şu bir gerçek: o belirli şanblonlar içinde çok daha rahat.

    formsuzlar formdaydı

    dün ercan taner spor servisi’nde sordu ‘eboue’yi 11’e alır mısın?’ diye. ‘hangi eboue?’ dedim. ‘ilk yılındakini tabii ki. ama bu yılkini antrenmana bile almam.’ dün eboue 25. dakikadan sonra ilk yılındakine yakındı.
    2 asist yaptı. onu bruma oynattı biraz ama yine iyiylerden olan dany’nin ilk golün asisti dışında stoperlere destek için geride kalışı ve
    selçuk-melo ikilsinin o eski harika tandemlerine dönüşü işi onun için kolaylaştırdı. savunmayı düşünmek zorunda kalmayınca da hücumda belirleyici oldu.
    maçın yıldızı hiç kuşkusuz melo. olağanüstü bir orta saha performansı ortaya koydu. selçuk ona uydu. ve burak. bu sefer savaşçıydı. bu oyunda böyle olması gerekiyor. ama o öğrenmeyi bilir. bu iki yönlü oyunda da kale çevresinde iş yapmanın yolunu bulur. bende tavsiye geçen sene attığı golleri ardı ardına ekleyip sabah akşam seyretsin. hatırlasın, kas hafızasını tazelesin. dönecek kuşku yok.

    tek sorun

    galatasaray’ın ikinci yarıda yaşadığı tek sorun kontrol oyuna geçip rakibi karşıladığı dakikalarda orta sahanın stoperlerin arasına çok girişi oldu. takımın boyu fazla kısaldı. golde umut nerede yayın önünde pas kaynağıyla. selçuk ve ceyhun ise stoper gibi. bu kadar iyiyken yapılacak hata değil.

    --- mehmet demirkol ---

    http://www.fanatik.com.tr/...rDetay_339582_47.htm
  • 858
    --- alıntı ---

    ‘yabancı sınırlaması’ yanlış bir tartışmadır. sorunu örter, açmaz. çözüm yolunda çare üretmemize yardımcı olmaz. türkiye’deki sorun yabancı sayısı değil yerli yetersizliğidir. sorun gelen yabancılardan kaynaklanmıyor. sorun bir türlü çıkamayan yerliler. son 10 yılda 3 büyüklerin altyapılarından arda dışında evrensel bir bünye çıkmamasıdır sorun. onun da yeterli fizik seviyeye ispanya’da ulaşabilmesidir. bizzat kendisi “4-4-2’yi milli takımda öğrendim, futbolu ispanya’da öğreniyorum” diyor. işte sorun budur.

    yerli kotası ve yabancı sınırı ilk bakışta aynı gibi gelebilir. yüzde 100 farklıdır. hatta zıt felsefeleri doğurur. yabancı sınırlaması yabancıları ilk plana alır. iskeleti onların üzerine kurdurur. ithalat merkezlidir. yerliler de pasaportla, şişkin fiyatlarla dolgu olur. tembelleştirir. almanya üretimine bağımlı kılar. yerli kotası ise merkezi üretime taşır. iskeleti onlar üzerine kurmak zorunda kalırsın. gerçek altyapı kurmak zorunda kalırsın. yabancı tamamlayıcı olur. kullanmasan da olur. çünkü zaten kaynak sendedir. türkiye’nin yapması gereken de budur. 23 kişilik kadrolarda misal en az 10 tane türkiye’de yetişmiş oyuncu zorunluluğu getirmek şartı yeterlidir. yabancı sınırlamasını kaldırırsın böylece. ve almanya’ya mahkum kalmazsın.

    asıl sorun almanya

    alman altyapısı türkiye’nin temel sorunudur. tembelleşmemizin ana nedenidir. hamburg’da doğmuş, hamburg’da yetişmiş 25 yaşına gelmiş bir futbolccu yerli değildir. eğer öyle hissediyorsa türktür, canımdır, akrabamdır. ama yerli değildir. öte yandan türkiye’ye 12 yaşında gelmiş ve burada yetişip üst yapıya çıkmış bir ganalı yerlidir. çünkü bizim okulumuzda yetişmiştir. zaten temel mesele senin okulunun ya da ekolünün olup olmamasıdır. avrupa’dan belli bir yaştan sonra gelen türk oyuncular ligde yerli statüsünde oynamamalıdır. milli takımda oynama hakları olsa da.

    ve çözüm almanya’da

    almanya’yı yerli oyuncu pazarı olarak kullanmak eğitim/üretim süreçlerimize sadece zarar veriyor. almanya’dan bir şey alacaksak bu, eğitim süreç ve metotları olmalı. dolayısıyla oradan alacağımız altyapıyı kuracak olan hocalar ve metot olmalı. türkiye’yi 4. 5. jenerasyondan çıkacak olan hocalar kurtaracak. istemezsek de buna mecbur kalacağız. ama daha çabuk da davranabiliriz. alman sisteminden yetişen ‘gira’yı sindirmiş türk asıllı hocaları bulun almanya’dan, 17 yaşında daha eğitimini tamamlamamış gurbetçileri değil. transfer edilecekse onlar edilmeli.

    genç nüfus korkmaz

    80 milyona dayanmış yarısı okul çağında olan bir nüfus yabancıdan korkmaz. tam tersine yaşlı nüfusların senden korkması gerekir. nüfus doğru eğitildiğinde en büyük silahtır. bilimden uzak, tembellik ve dogmalarla büyütüldüğünde ise en büyük bela. hollanda, belçika genç nüfus problemi yaşadığı için eski sömürgelerinden oyuncu devşirip yetiştiriyor. sende nüfus var, metot yok. metotu kurduğun anda yabancı sayısı derdin olmaz. saymazsın bile.

    milli takım’da olmaz

    milli takım oyuncu bulma, sihirbazlık yapma yeri değildir. milli takım’a oyuncu aranmaz, bulunmaz... milli takım için oyuncu elenir. en iyilerin en iyileri seçilir. arama tarama çok daha genç yaşta yapılır. bin üst düzey oyuncunun arasından sivilen 11 alır formayı. bizim tahta boş. almanya bölgesel liginden oyuncu bulmaya çalışarak olmaz bu işler. sonra ceyhun galatasaray’da oynar mı? oynar... hakkıdır. metot kullanmazsan mecbur kalırsın. bu, ceyhun’un günahı değildir.

    doğan abi’ye

    türk futbolunda son 30 yılda yapılmış en manalı, en zihin açıcı ve yararlı tartışmanın fikir babasıdır doğan koloğlu. hücum futbolu kavramını ülkemize taşımış ve derin bir tartışmanın ateşleyicisi olmuştu doğan abi. şahsen kariyerimin ilk dönemlerinde şiddetli bir karşıtı olmuştum bu kavramın. futbolu hücum ve savunma olarak iki ayrı düzlemde ele alamayacağımızı savundum. o, kuşkusuz bir zihniyet devriminden bahsediyordu. ve bu tartışmayı harika bir sevieyede götürdü. batı’daki tartışmanın dışında bir boyutta ele alındı ‘hücum futbolu’ bizde. ve çok faydalı oldu. bir kaç jenerasyonu etkiledi. bir futbol adamının arkasında böyle bir miras bırakması başlı başına bir iştir. onu saygıyla anıyorum.

    --- alıntı ---

    kaynak:fanatik
  • 859
    fenerbahçe sempatizanı ve farklı bir şeyler söyleyeceğim diye bazen saçmalayan biri olduğunu düşündüğüm spor yazarı. ayrıca kendisi üzerine vazife olmayan şeylere burnuna sokmaktadır. şu an aklıma geldi ve yazacağım.

    geçen aylarda * bir spor servisi programında yine fuat akdağ ile birlikte programdaydı. gündem filan konuşuldu ve gazete haberlerine geçtiler. fuat akdağ o anda '' açık mert korkusuz'un haberine geçelim'' dedi. bu beyefendi o anda, kimsenin onun bu konudaki görüşlerini merak etmemesine rağmen, durduk yere '' yahu bu gazetenin de adı değişmedi bir türlü.'' diye bir beyanda bulundu. o an tek verdiğim tepki: '' yahu sanane ! ''

    gerçekten de öyle. sana ne kardeşim. sana o an soruldu mu bu ? ne düşünüyorsun dendi mi ? ya da sen bu konuda söz söyleyebilecek bir kişi misin ? sana ne yahu ! kim verdi o hakkı sana durduk yere bunlardan bahset diye ?

    kendisi bana göre son zamanlarda son derece antipatik olmaya başladı.
  • 861
    10 aralık 2013 galatasaray juventus maçı'nın ertelenmesi hakkında boş keseden sallayan bir başka yorumcu bozuntusu.
    hayatında hiç böyle ısıtma sistemi görmemiş. o kar nasıl erimeşmiş. hayatında ısıtma sistemi görmemişsin gerçekten mehmetcim. o sistem kar eritmek için değil, çimlerin ölmemesi için. bunu biliyor musun? biliyorsun. neden söylemiyorsun. orasını ben bilemiyorum işte.
  • 866
    bilgisi olmayan konularda atıp tutmaya bayılır. koskoca bir günün vardı alttan ısıtma olayı hakkında araştırma yapman için, sen çıkmışsın bol keseden hem çatıya hem de ısıtmaya sallıyorsun. daha ısıtmanın nasıl olduğunu bilmiyorlar, fuat akdağ denen program arkadaşı "belki de elektiriklidir" diyor ısıtma için. biraz çalışın dersinize arkadaş.
  • 875
    (bkz: ibne basın) fuat akdağ ile birlikte cümlemin başında belirtiğim kitle içinde bulunan adamdır. şu görüntü üzerine http://www.ntvspor.net/...nadaki-buyuk-tehlike yaptığı yorumlar nasıl taraflı ve yanlı haber yapıldığının göstergesidir. baros'un kırmızı kart gördüğü antalyaspor maçında stadyumdaydım devre arasında bir kaç görevli çatıdan karları aşağıya atıyordu ki maç esnasında zıplamalara bağlı olarak kar kitleleri düşmesin, ama bu videoda sanki kendiliğinden kar kitlesi aşağıya düşüyormuş gibi gösteriliyor, kar kitlelerini aşağıya döken çatıda ki görevliler gösterilmiyor. mehmet demirkol'da bunun üzerine sallıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın