• 431
    selçuk inan'ın galatasaraya imza attığında trabzonspor'un avrupa macerası(ön eleme maçları) daha oynanmamıştı. yani trabzonsporun şampiyonlar ligine gitme şansı vardı. şampiyonlar ligi için hüngür hüngür ağlayacak adam, şampiyonlar ligine gitme şansı olan takımdan, hiç bir avrupa kupası oynamayacak takıma gelmezdi.
    şimdi mehmetçim yukarıdaki cümleyi yüksek sesle oku.
  • 2480
    en nihayetinde fenerli. çok inandı belki de bu sezon mutlu sona. bir şekilde 90 puana yaklaşmış bir takım var ortada tff desteğiyle de olsa. hani acaba gs takılır fb averajla veya 1 puanla öne geçer sami yen'e gider ordan da beraberlik alıp son maçta düşmüş istanbul'u içeride farklı yenip alır mı kupayı diye bekledi.

    bu sezon en eğitimli fenerliyi bile holigana dönüştürüp kör etti ali koç yönetimi. demirkol'a da çok koymuş belli ki. sinsi ve boomer kimliği manipülasyonla birleşince kayışı kopardı iyice.
  • 1033
    bazı şeyleri söylemenin zor olduğu zamanlar vardır, bir de kolay olduğu zamanlar. bu selçuk galatasarayda ilk onbire giremez demek mesela 1.5 sene önce, selçuk saçmalamaya başlandığında söylendiğinde marifet olur. selçuğa aşık beş milyon taraftar varken kral çıplak demek marifettir. kendi tribünlerinin bile ıslıkladığı selçuğu eleştirmenin adı ise başka birşey. kendisinin fatih terim eleştirileri de buna benziyor. fatih hoca galatasarayın başında adını avrupaya duyurdu, avrupaya gitti, avrupa macerası kovulma ile son buldu, o zamandan beri de bir galatasaray bir milli takım, bir galatasaray bir milli takım dönüp duruyor. fenerden altı yedi, galatasaraydaki ikinci döneminde kovulma noktasına geldi ama fatih terim hayatında hiçbir zaman bu kadar güçsüz olmadı. önce galatasaraydaki üçüncü döneminin sonunda başkanla yaşadıkları, ardından demirörenin koluna girişi, dün savaş açtıklarının kucağına koşması, yabancı sınırı falan derken, bugün fatih terim arkasından gelecek 100 galatasaray taraftarını bir araya zor getirir. kariyerinin en alt noktasında, kazakistanı yenmeye başkaldırı diyecek kadar küçülmüş, milyonların önünde volkan aslında staddaydı diyecek kadar rezilleşmişken fatih terime atarlanmak kolaydır. ama terim hep aynıydı. 17 senedir neredesin mehmet bey?
  • 796
    "ben 5 tane maçı bağlamış olsam bahis oynarım, bu işi yapanlar oynamamış, ben bunu anlamıyorum. kimse de bunu sormuyor."

    demiş. cogu zaman dediklerini begenirim ama bazen kendini çürütüyorsun. mal mısın abicim öyle savunma mı olur:(

    adamlar bunu yapacak olsa bile sadece gizli bir şekilde yani kimliklere ulaşılamayacağından emin olurlarsa yaparlar. yani durum böyleyse belki de yapmışlardır ve isimlerine asla ulasılamıyordur. ha öyle değil dediğin gibi burdan sonuca hemen ulaşılcak olsa; yani hemen "haaa bunlara bak bakin cocuklar iddaa oynamışlar mı" diyince ulaşılabilcek kadar tırt bi gizlilikte olsa bu şey, adamlar gerizekalı mı neden yaptıkları şikeyi böyle tırt bişeyden tehlikeye atsınlar amk.

    bi de millet orda ne biçim işler ceviriyor. başkanlar, oyuncular, bilmemkimler ayarlancak diye ugrasıyor. mehmet demirkol'un aklına gelen sığ fikre bak:( aziz yıldırım gidip mecnun otyakmaz'ı ayarladıktan sonra hemen aklına "gidiyim de cıkısta ayarladıgım maçlara fener galibiyeti basıyım da kazanıyım oh" düşüncesi gelicek. hatta oran cok olsun diye gidip fenere ilk yarı 0 mac sonucu fener oynucak. bunu yapmamıssa da ülkece şike yapılmadığına emin olacağız biz de. adam aşmış, sherlock holmes gari.

    bu mu şimdi şikenin yıllardır çözülemeyen halkası? şerefsizim benim aklıma gelmişti.*
  • 1729
    bugunku fenerbahce ile ilgili yazisi.. dost aci soyler gibi soylemis ,soyleyeceklerini.

    --- alıntı ---
    fenerbahçe, ersun yanal’ın şampiyonluk sonrası ayrıldığı ruh halinde bir kadroya sahip. hocanın takımla bağı yok gibi. üstüne, hem bireysel hem de toplam kalite açısından o günkünün çok çok gerisinde bir seviyede... ersun hoca takımla bağ kuramadığı gibi, oyuncu ve rakip analizlerinde de oldukça formsuz. tolgay tercihi, bunun en önemli göstergesi.

    kırklareli maçını seyreden herhangi bir kişi, tolgay’ın ikinci bölgeden üçüncü bölgeye geçerken yaptığı top kayıplarının galatasaray derbisi seviyesinde ne sonuçlar doğurabileceğini kestirebilirdi. yanal’ın bunu görmeyişi, onun neredeyse bir fantazi dünyasında yaşıyor olduğunu gösteriyor. fenerbahçe’de oyuncular, teknik direktör kopukluğu had safhada. bu çok net olarak görülüyor. peki şimdi ne yapılacak? kısa, orta ve uzun vade planlarını birbirinden ayırmak lazım. kısa vadede ersun yanal’ın trabzonspor ile oynanacak kupa maçlarının stresini ne ölçüde kaldıracağı şüpheli. ancak bunun kararını yönetim verir.

    asıl önemlisi orta ve uzun vadede yapılacaklar. fenerbahçe’de orta vadede mutlak bir futbol yapılanmasına ihtiyacı var. comolli-cocu ikilisiyle halledilemeyen bu işi yapacak bir ekip bulunmalı. yerli ve yabancı uluslarası eski oyuncuları ve teknik direktör bağlantıları var. uzun vadede ise asıl sorunu çözecek hamlenin yapılması şart gibi duruyor. her ne kadar şahsen kulüplerin dernek statüleriyle de ayakta kalabileceğini düşünsem de fenerbahçe’nin acilen borçlarını kapatacak bir büyük hissedara gitmesi gerekiyor. bu ekonomik şartlarla bu krizden çıkmak imkansız gibi duruyor.

    --- alıntı ---
  • 1080
    3 temmuz sürecindeki akıl almaz sessizliği ve konuştuğunda yalnızca algı operasyonu için konuşması ile kimin tetikçisi olduğunu göstermiş olan tetikçi.
    bi gazeteci çocuğu olarak bu ruhsuzlara, bu güce tapan 3 maymunlara gazeteci diyemem.
    bunun saygı görebildiği ve hatta objektif addedilebildiği bir ülkedir türkiye; yozlaşmanın boyutunu tek başına anlatan bir hadise.
  • 190
    16 aralık 2003'deki köşe yazısı;

    ''bülent korkmaz stadyumu

    bundan 30-40 yıl sonra galatasaray ve türk futbol tarihine bakanlar, inanılmaz bir kariyerle karşılaşacaklar. 8 kez lig şampiyonu olmuş, 5 kez türkiye kupası kazanmış, 4 cumhurbaşkanlığı, 2 başbakanlık, 5 tsyd kupası'na adını yazdırmış bir yıldız... kariyerinin hemen başında şampiyon kulüpler kupası'nda yarı final oynamış, sonuna doğru ise uefa kupası ve süper kupa'yı kaptan olarak kaldırmış, şampiyonlar ligi çeyrek finali görmüş, avrupa şampiyonası çeyrek finali ve dünya kupası üçüncülüğüne ulaşmış bir abide.

    bütün bunları defalarca küllerinden doğarak yapmış bir savaşçı. bülent korkmaz, bugün galatasaray tarihinin en çok lig maçı oynayan futbolcusu. ulaştığı 404 rakamı belki 500'e kadar çıkacak. bugün 102 avrupa kupası maçıyla fenerbahçe ve beşiktaş'ın tarihi istatistiklerini geçmiş. şampiyonlar ligi istatistiklerinde ilk 50'ye girmiş. 93 kez a milli olarak bir rekorun sahibi.

    işte 30-40 yıl sonra tarihe bakanlar, bu inanılmaz kariyerin karşısında saygıyla ayağa kalkacaklar. hayretle bir kez daha, bir kez daha kontrol edecekler rakamları. ve o gün eğer türkiye tam anlamıyla bir sivil ülke olmuşsa, sporcular hak ettiklerini alıyor olacaksa, başbakanların değil sporcuların adı statlara veriliyorsa, galatasaraylılar hiç duraksamadan bülent korkmaz stadı diyecekler futbol mabetlerine. çünkü o, ali sami yen'den de, fatih terim'den de daha önemli bir isim olarak duracak önlerinde. bunu biz bugün anlayamayız ama o gün geldiğinde gerçek bu olacak. bülent korkmaz futbola başladığı büyük kulübünde her şeye rağmen kalmayı başarmış, gelen tüm tekliflere kulağını tıkamış olmasıyla da bunu hak edecek. o gün forması stadın tepesine çekilecek ve artık kimse o formayı giymeyecek. işte tablo budur... o gün bu kararı verenler, onunla konuştuklarında, yakınlarıyla, tanıyanlarıyla söyleşiler yaptıklarında da ne kadar haklı olduklarını anlayacaklar. onun ne kadar iyi bir insan olduğunu, insani ilişkilerde ne kadar başarılı olduğunu duyacaklar hep. sözünün eri olduğunu, sıcakkanlı olduğunu da...

    ama umuyorum o gün tarihe bakanlar, bir de şu maçları görelim demezler. "bakalım bir kaptan olarak sahada nasıl bir kişilik sergiliyor" diye sormazlar. ve ne şu pazar günü oynanan trabzon maçını, ne de diğer kendini kaybettiği, öfkesine teslim olduğu, her karara eti koparılıyormuşcasına isyan ettiği bu hallerini görmezler. çünkü o zaman kendilerini aldatılmış, ihanete uğramış hissedecekler. bir efsanenin kendilerini nasıl müthiş bir hayal kırıklığına uğrattığını görecekler. ve o zaman hata mı ettik diye soracaklar!''

    bu da yazının linki;

    http://www.milliyet.com.tr/.../spor/ydemirkol.html

    not: kimilerinin yazının son pragrafını farklı yönlere çekmek isteme gayretinde olacağının maalesef ki farkındayım. bu boşuna kürek sallamalar ancak mehmet demirkol'un bülent kormaz portresini bilmemenin getireceği sıkıntıdır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın