• 190
    16 aralık 2003'deki köşe yazısı;

    ''bülent korkmaz stadyumu

    bundan 30-40 yıl sonra galatasaray ve türk futbol tarihine bakanlar, inanılmaz bir kariyerle karşılaşacaklar. 8 kez lig şampiyonu olmuş, 5 kez türkiye kupası kazanmış, 4 cumhurbaşkanlığı, 2 başbakanlık, 5 tsyd kupası'na adını yazdırmış bir yıldız... kariyerinin hemen başında şampiyon kulüpler kupası'nda yarı final oynamış, sonuna doğru ise uefa kupası ve süper kupa'yı kaptan olarak kaldırmış, şampiyonlar ligi çeyrek finali görmüş, avrupa şampiyonası çeyrek finali ve dünya kupası üçüncülüğüne ulaşmış bir abide.

    bütün bunları defalarca küllerinden doğarak yapmış bir savaşçı. bülent korkmaz, bugün galatasaray tarihinin en çok lig maçı oynayan futbolcusu. ulaştığı 404 rakamı belki 500'e kadar çıkacak. bugün 102 avrupa kupası maçıyla fenerbahçe ve beşiktaş'ın tarihi istatistiklerini geçmiş. şampiyonlar ligi istatistiklerinde ilk 50'ye girmiş. 93 kez a milli olarak bir rekorun sahibi.

    işte 30-40 yıl sonra tarihe bakanlar, bu inanılmaz kariyerin karşısında saygıyla ayağa kalkacaklar. hayretle bir kez daha, bir kez daha kontrol edecekler rakamları. ve o gün eğer türkiye tam anlamıyla bir sivil ülke olmuşsa, sporcular hak ettiklerini alıyor olacaksa, başbakanların değil sporcuların adı statlara veriliyorsa, galatasaraylılar hiç duraksamadan bülent korkmaz stadı diyecekler futbol mabetlerine. çünkü o, ali sami yen'den de, fatih terim'den de daha önemli bir isim olarak duracak önlerinde. bunu biz bugün anlayamayız ama o gün geldiğinde gerçek bu olacak. bülent korkmaz futbola başladığı büyük kulübünde her şeye rağmen kalmayı başarmış, gelen tüm tekliflere kulağını tıkamış olmasıyla da bunu hak edecek. o gün forması stadın tepesine çekilecek ve artık kimse o formayı giymeyecek. işte tablo budur... o gün bu kararı verenler, onunla konuştuklarında, yakınlarıyla, tanıyanlarıyla söyleşiler yaptıklarında da ne kadar haklı olduklarını anlayacaklar. onun ne kadar iyi bir insan olduğunu, insani ilişkilerde ne kadar başarılı olduğunu duyacaklar hep. sözünün eri olduğunu, sıcakkanlı olduğunu da...

    ama umuyorum o gün tarihe bakanlar, bir de şu maçları görelim demezler. "bakalım bir kaptan olarak sahada nasıl bir kişilik sergiliyor" diye sormazlar. ve ne şu pazar günü oynanan trabzon maçını, ne de diğer kendini kaybettiği, öfkesine teslim olduğu, her karara eti koparılıyormuşcasına isyan ettiği bu hallerini görmezler. çünkü o zaman kendilerini aldatılmış, ihanete uğramış hissedecekler. bir efsanenin kendilerini nasıl müthiş bir hayal kırıklığına uğrattığını görecekler. ve o zaman hata mı ettik diye soracaklar!''

    bu da yazının linki;

    http://www.milliyet.com.tr/.../spor/ydemirkol.html

    not: kimilerinin yazının son pragrafını farklı yönlere çekmek isteme gayretinde olacağının maalesef ki farkındayım. bu boşuna kürek sallamalar ancak mehmet demirkol'un bülent kormaz portresini bilmemenin getireceği sıkıntıdır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın