952
hem lemina çok iyi diyip, hem de "fatih terim bu takımı oynatamıyor, takım iyi çalıştırılmıyor, sorun futbolcularda değil, sistemde" demek de ne bileyim. neyse anlatayım ama sonuna kadar okumayan fenerli olsun, baştan söyliyim.
aslında mario lemina özelinde, galatasaray takımının analizini yapmak çok basit.
bize bitik olarak gelen, ilk oynadığı maçta daha yarım saatte dalağı şişen, sonra sık sık 60da pili bitip oyundan çıkan ya da sakatlanan mario lemina nasıl oluyor da bu takımda ışıl ışıl parlıyor, taraftar neden bu adamı seviyor? nedir bunun cevabı?
lemina top tekniği çok üst düzey bir futbolcu da, her maç rakipleri çalım manyağı yapıp, sıfıra inip asist mi yapıyor? gol mu atıyor? rakibi ara pas manyağı mı yapıyor? cevap hiçbiri değil mi? peki nedir doğru cevap?
sene başından beri, fatihi terim, lig+cl maçları ve galatasaray futbol takımı başlıklarında defalarca anlattım bunu. lemina futbolun en temel gerekliliğini yerine getiriyor. m-ü-c-a-d-e-l-e. bıkmadan usanmadan mücadele ediyor, kendisi ya da takım arkadaşı, top kaptırıyor, gidip basıp tekrar alıyor, orta sahada savunmaya dönük oynasa da, yeri geliyor beklerin, yeri geliyor stoperlerin açığını kapatıyor. bütün bunları yaparken aslında ne yapıyor? koşuyor arkadaşlar, bu adam koşuyor.
asist yapmıyor, gol atmıyor hatta çoğu maç şut bile atmıyor ama bu taraftar bu adamı seviyor. tek sebebi de koşmayan, mücadele etmeyen onlarca adam arasında bu sorumluluğu taşıyan tek kişi olması. bir de ömer işte. son derece vasat yeteneklere sahip ömer bayram galatasaray taraftarı tarafından ilk 11'e gözü kapalı yazılıyor. tek sebebi? mücadele ediyor!
yetersiz yeteneklerine rağmen mücadelesiyle adını 11'e yazdırıyor. hakkı da!
dönelim şimdi sistem eleştirilerine. işte sırf lemina gerçeği, ve hatta ömer bayram, bu takımın probleminin sistem değil de futbolcularda yattığının en büyük göstergesi. her mevkiye birer "lemina mücadeleciliği" bulmamak, bulamamak, fatih hocanın ve yönetimin çok büyük hatasıdır. bak karşımızda örnek olarak süper bir yetenekten bahsetmiyoruz. altı üstü kafası çalışan, top tekniği ortalama, mücadeleci bir adamdan bahsediyoruz. hadi lemina kadar koşmasın, ömer kadar mücadele etsinler, ona da razıyız. futbol artık 2 tane ortasaha oyuncusu koşsun, gerisi de işi bitirsin mevzusu olmaktan çıktı. bunu kabul edelim artık. her mevkide koşan, mücadele eden, tempolu isimlere ihtiyaç var. yanlış anlaşılmasın, aranan tek özellik bu değil, olmamalı da asla. ama olmazsa olmaz özellik illa ki bu olmalı. yani tek değil ama ilk nitelik bu olmalı alacağın, oynatacağın futbolcularda.
sistem dediğimiz şey kendi kendine çalışan, işleyen bir şey değil. şimdi klopp pres oyununu ya da guardiola pas oyununu nasıl işletiyor? sen feghouli-babel kanatlarıyla pres oyunu oynayabilir misin ? nagatomo-mariano bekleriyle pres oyununa katkı verebilir misin? ne lazım sana? öncelikle tempolu, koşan, mücadeleci adam lazım. peki guardiola'nın pas oyunu? hani stoperlerin birer ortasahaya dönüştüğü ve arkada büyük boşlukların oluştuğu ama kaybedilen her topa anında baskıyla ve daraltılan alanla rakiplerin çıkamayışı ve tekrar ve tekrar ve tekrar topa sahip olunup, atak devamlılığı sağlanması? ne lazım bunun için? sadece ayağına hakim futbolcular mı yoksa bununla birlikte tempolu, koşan, basan, nücadeleci oyuncu grubu mu?
tamamen 2 farklı sistemle oynayan ama temelde aynı özelliğe sahip futbolcu grubu. tempo! koşmak! mücadele etmek!
peki yetenek?
o da senin topa %70le sahip olup pas oyunu mu oynayacaksın, önde basıp sürekli tempo mu yükselteceksin, geride bekleyip geçiş oyunu mu oynayacaksın işte buna karar verecek.
yani arkadaşlar şunu lütfen kabul edelim artık; futbolda hiçbir sistemi, hantal oyuncularla işletemezsiniz. buna karşın elinizde 7-8 tane mobil, dinamik, tempolu ve mücadeleci adam varsa, istediğiniz sistemi de oynatabilirsiniz. gerisi artık bu oyuncuların yeteneklerine bağlıdır. sistem tartışması şu dakikadan itibaren başlar. 4-4-2 mi doğrudur, 4-2-3-1 mi yoksa 3-5-2 mi? belki de 5-3-2. hiç farketmez. doğruyu mutlaka bulursunuz bir şekilde. bulamazsanız da eleştirilirsiniz. ama biz hiçbir şekilde işlemeyecek sistemler üzerinden fatih terim eleştirisi yapıyoruz. fatih terim eleştirisi futbolcu seçimlerinde kalmalıydı. sabah akşam eleştirebiliriz. bu yaz döneminde takıma kattığı ya da ayrılmadığı her oyuncu üzerinden hocayı eleştirebilirim. hoca transfer bilmiyor diyip, vurun! tamamen destekliyorum ama kabul edelim; sezon başı kadromuz kötü bir kadroydu. hala sağda solda "bu kadar iyi kadro" diye başlayan cümleler okuyorum, hayret kere hayret. iyi futbolcular iyi bir kadro oluşturur diye bir dünya yok. isimler kötü değildi, problem hepsinin bir araya gelmesiydi. bir araya "getirilmesiydi". bu da zaten hocaya yazar dedik.
peki mevcut durumda noldu? yeni lemina'lar bulduk mu? hala cevabım hayır. bu da başka entrynin konusu artık.
özet geç diyenler için; senin 2011'de melo diye bir topçun vardı. ama elmander'in de vardı. engin, emre usanmadan koşardı. sağ bekin eboue sürekli gidip gelirdi, sol bek riera bile dişe diş, kora kor mücadeleden kaçmazdı. selçuk bile koşuyordu düşünün. şimdi allah aşkına söyleyin, o kadroda yetenek olarak aşmış kim var? ben size söyliyim, takımın en yeteneklisi uzak ara sol açıktan sol beke devşirdiğimiz riera'ydı. rieara yahu albert riera senin en teknik, en yetenekli futbolcun! ama isyan eden, korkmayan, kaçmayan, basan, didişen bir topluluk vardı. eksiksiz, istisnasız hepsi! işte ne zaman bu özellikleri barındıran topçular buluruz, işte o zaman 3-5-2 skime, 4-4-2 götüme diyebiliriz. hiç farketmez!