resim
Mário de Jardel Almeida Ribeiro
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Santrfor
Yaş:52
Boy:1.88
Uyruk:Brezilya
  • 627
    şaşkınlık verici bir bitiriciliğe sahip eski santrforumuz. özellikle st gallen, glasgow rangers, milan ve real madrid'e attığı goller mp4 formatında zihnimdeki winamp loop'unda hâlâ sürekli dönmektedir.

    öte yandan 2000 yazında kendisi, bülent akın ve serkan aykut'a ödenen bonservis bedeli 96-00 arası kazanılan inanılmaz başarıları getiren kadroya ödenen paradan muhtemelen daha fazladır. o paraya yeni takım kurulurdu.
  • 628
    türk futbol tarihinin en pahalı transferi unvanını sonuna kadar hak eden bir adamdı. çünkü türk futbol tarihinde bu tarz bir transfer yapılmadı. bize gelmeden önceki sezon portekiz liginin içinden geçip, şampiyonlar ligi gol krallığına oynuyordu jardel. takımı çeyrek finalde elenmesine rağmen şampiyon olan real madrid'in forveti raul kadar gol atmıştı. (10 gol)

    formunun zirvesinde, brezilya milli takımında bile süre alırken transfer oldu bize. hangi türk takımı avrupa'yı sallayan bir oyuncuyu sonraki sezon kadrosuna katabilmiş?

    bu arada kendisi hala portekiz liginin en çok gol atan yabancı futbolcusu konumunda.
  • 631
    acayip primci bir adam. sanırsın kulüpten apar topar gitmedi. yıllarca emek verdi. kesinlikle iyi futbolcu ama galatasaray efsanesi değil. sosyal medyadan prim yapıp ekmek yeme peşinde. bir de tabi her konuştuğunda kendini övüp duruyor.
    kendisine bir türlü ısınamıyorum.

    yine maç önü konuşuyor zaten. yok bende önceden çözmüştüm. geçen sene geldiğim maçta fenerbahçe’yi yendik falan. yap abi primini. burası prim ülkesi zaten.

    (bkz: 27 ağustos 2024 galatasaray young boys maçı)
  • 635
    osimhen 4 gol atarsa kendisine ait en golcü galatasaraylı yabancı olma rekorunu kıracakmış. adam son 6 maç kesik yediği, sakat olduğu için 4 maç kaçırdığı sezonda nasıl durmadan gol atmışsa 25 yıldır rekoru kırılamıyor.

    https://www.transfermarkt.com/...5/plus/1?saison=2000

    forvet olmak konusunda çok gerideydi, lucescu'ya futbol oynamayı bilmiyor mu diye şüphe ettirecek kadar. gol atmayı başarmada tek rakibi erling haaland olabilecek kadar rakipsiz bir isimdi.
  • 641
    birçok kulüpte oynadıktan ve futbolu bıraktıktan sonra ne hikmetse birden bir kulübe doğru kayırmacılık yapan futbolcu eskilerinden farkı yoktur benim gözümde. ilk senenin sonunda kulüpten kaçmak için yapmadığı kalmamıştı. "avrupa gol kralı"nı 5 milyon artı 3 anadolu topçusu karşılığında rezil bir transfer anlaşması ile göndermemizin tek sebebi kendisidir.

    kulübe bağlanan futbolcuları bağrımıza nasıl bastığımızı gördü, şimdi tv'de bizim maçları takip ediyor falan, instasında sabitlediği fotolar bizimle olan başarıları falan. dünyada instayı en çok kullanan 5. ülkeyiz. etkileşim almak için nasıl da çırpınıyor. o zamanları hatırlayan kitle de azaldığından dolayı şu an bize yanlamaya çalışması sempatik geliyor. en güzel anılarımızın başrol oyuncularından biri olsa da çok yapmacık ve samimiyetsiz geliyor bana bu davranışları.
  • 643
    galatasaray kariyeri şöyledir;

    her şeyden önce hakan şükür gibi dominant bir forvetin ardından gelmiştir. hakan şükür dediğinizde bildiğin osimhen effect gelebilir aklınıza çünkü sahadaki etkisi çok benzerdi.

    ayrıca jardel'in gelişi ile beraber fatih terim yerine de lucescu teknik adam olarak galatasaray'ı devralmıştı.

    yani şöyle düşünün, her futbolcusu arı gibi pres yapan, saldırgan ve göze hoş gelen bir futbol oynayan galatasaray kendi yarı sahasında bekleyen ve ağır oynayan, sürekli kontra atak arayan bir takıma dönüşmüştü. özetle okan buruk gitmiş yerine mourinho gelmişti.

    bir röpörtajında lucescu bu oyun tarzı değişikliğini hakan şükür'ün ayrılıp yerine jardel'in gelmesine bağlamıştı. peki jardel nasıl bir adamdı? sıfır atletizm, oyun içinde oyuna sıfır katılım ancak sürekli gol ile katkı sağlayan bir futbolcuydu. maçta topa 4 kere dokunursa 2 ya da 3 gol demekti bu. nitekim ilk sezonunda ligin ilk yarısını 20 civarı bir gol ile kapadı.

    fakat ilk günden itibaren adamı taraftar ve camia olarak bildiğin zorbaladık. hakan şükür'den sonra resmen jardel'i istemedik. böyle olunca da işler yolunda gitmedi ve adamı lucescu takımdan kesti. yönetim de yollamak istedi.

    özetle jardel asla sahiplenilen bir oyuncu olmadı. diagne'den beter muamele gördü.

    ayrılmasının sebebi kendisi değil bizzat camiamızdır. bu durumu net şekilde kendimden biliyorum, bize süper kupa kazandıran final golünü atmasına rağmen real madrid maçından sonra bile sevmiyordum kendisini. geçen sezonki hakan şükür ve galatasaray olsa bu maçı uzatmalara bırakmadan rahat kazanırdık güç kaybettik diye sinir oluyordum. üstelik daha adam geleli bir kaç ay bile olmamıştı. jardel galatasaray tarafından hiç bir zaman sevilmedi ve istenmedi. gönderilirken de büyük bir beceriksizlikle gönderildi ancak suçlusu jardel değildi. muazzam bir yönetici beceriksizliğidir o dönem yaşananlar.

    bu gün gösterdiği destek de oldukça kıymetlidir. kimse etkileşim orospusu muamelesi yapmasın adama. neden fenerbahçeli eski futbolcularda etkileşim orospuluğu yok da sadece galatasaray'ın eski futbolcularında var bu? demek ki florya'nın suyu hakikaten etkili.

    bu noktada beni tek şaşırtan şey biz jardel'i zorbaladık. bu adam felipe melo gibi sevilmedi. ona rağmen akıma katılması ilginç.
  • 644
    eğer bonservis pazarlığını bizzat kendisi yapmadıysa bu kadar kötü bir bonservisle satılması skandalının sorumlusu zamanın yönetimidir.

    istatistik ve başarı olarak galatasaray ile mükemmel bir sezon geçirmişti 2001 yılında.
    sonrasında ise satılmasına karar verildi.
    normalde büyük kar ederek satabilmemiz lazımdı.

    boey’i gitmek için can atmasına rağmen iyi paraya okutmuş bir yönetimle karşılaştırınca bu çok kötü bir kriz yönetimi olmuş diye düşünmeden edemiyor insan.

    jardel’e gelirsek, 2000 yılında uefayı kazanmış ekibe arkadaşlık olarak çok katılamamıştı. eşiyle ilgili de sorunlar yaşıyordu.
    gitmek istemesi bunlarla ilgili olabilir.
  • 645
    dünya çapında üne sahip, eskilerin bir ikonik futbolcusu olarak galatasaray'a yaranmaya çalışması için hiçbir sebep olmayan kişi. kendisi hoca değil, antrenör değil ya da herhangi bir kulüpte aktif rol alabileceği bir görevi yok. dolayısıyla da bir sekonder kazanç beklentisi olması pek mantıklı değil. e galatasaray'dan ayrılış sürecine dair pişmanlığını da dile getirmişliği var zamanında, internette vidyosu bulunabilir. haliyle burada iddia edildiği gibi internet etkileşimi için dahi olsa paylaşımlarında bizi öne çıkararak adeta dünya çapındaki reklamımıza katkıda bulunmasında ne bir art niyet ne de kendisi ya da galatasaray için bir zarar söz konusu olabilir. üzerinden aylar yıllar geçmiş olmasına rağmen ilk ilişkisinin sancılarıyla boğuşan liseli ergenler gibi triplenmenin alemi yok.
  • 646
    sadece 5 şampiyonlar ligi sezonunda 46 maçta 25 gol atmış oyuncu. muazzam bir rakam açıkçası. buraya gelirken galatasaray'ın alabileceği bir oyuncu olarak gelmedi. en iyilerden birisi olduğu için geldi. ödediğimiz bonservis de bugünün 50-60 milyon euroluk değerine denk gelir gibi.

    koşmadığı için sevilmediği de doğrudur. ama tribünler değil oyuncular tarafından. o zamanki türk oyuncuların da kariyerli ve egolu oyuncular olduğu düşünülürse, bu takımda hakan şükür'ün yerine geldiği düşünülürse bu gerçek. adamın tarzını sevmediler. sorun hakan'dı aslında. jardel de haklı. santrfor dediğin zaten koşmaz abi, bunlar sonradan arandı santrforda. hakan şükür de çağının ötesinde bir santrfordu.
  • 647
    galatasaray ile 21 maç oynayıp, 1 gol atan evren turhan'ın efsane muamelesi gördüğü ve kulübü temsil ettiği yerde, bu kulübe avrupa kupalarında başarı kazandıran ve kupa getiren bir futbolcu olarak çok daha büyük bir efsanedir hal böyleyken birkaç paylaşımdan etkileşim almasının hiçbir zararı yoktur. ayrıca kendisi babamın lakabına isim babalığı yapmaktadır, 50 küsur yaşında adam hala bulunduğu çevre olsun, aile içinde olsun jardel diye çağrılmaktadır. şu an hatırlayamadığım ve google'da bulamadığım bir maç öncesinde saçlarını kazıtmış olması hasebiyle canım babam bu modaya uyup, o günlerde çocuk olan benim aklımı almıştır. jardel benim için biraz nostaljidir, mühimdir.
  • 649
    kulüpten ayrılması taraftarın içinde uhde kaldı falan diye değildir. ayrılma sebebi eşi karen’dir. türkiye’ye gelmeye zar zor ikna olan eşi, ülkeyi terk edip portekiz’e dönünce jardel’in gitmekten başka seçeneği kalmadı. yönetimin basiretsizliği de var tabi ancak 3-5 kuruşa elimizden uçmasının asıl sebebi kendisidir. eşi kendisini terk ettikten sonra da zaten kariyeri dibe vurdu. ayrıca bizzat kendisi porto’da oynadığından beri uyuşturucu kullandığını da itiraf etmiştir. futboldan sonra bir ara siyasete girip, milletvekili olduktan sonra suça bulaşma işleri de var.

    gelelim ikon veya popüler olup olmama meselesine. her ne kadar 2 defa altın ayakkabı almış olsa da kariyerinin zirvesini avrupa’nın dandik liglerinden olan portekiz ve türkiye’de harcaması, sonrasında gittiği bolton ancona gibi takımlarda hiç tutunamaması, brezilya milli takımı ile hatırlanacak bir performansı bulunmaması (o dönem ronaldo, rivaldo gibi oyuncular vardı) ile öyle çok da hatırlanan ve saygı gören bir oyuncu değil. sosyal medyada galatasaray’ın reklamını yapma gibi bir durum da yok. zaten hepi topu 400 bin takipçisi falan var. bunların da çoğu türk’tür muhtemelen.

    zar zor ikna edilerek 1 sezon geldiği ve kaçarcasına portekiz’e döndüğü takıma aşıkmış, sıkı takipçiymiş, taraftarmış gibi rollere girmesi dümdüz etkileşim için. marcio’nun felipe’nin lincoln’ün çıkıp da “biz de ne galatasaraylıydık ha” pozu kesmesi gibi bir şey.

    brezilyalı oyuncuların genel olarak aidiyeti düçüktür zaten. brezilyalı olup da galatasaraylı olan sadece taffarel ve felipe melo var. diğerleri bir ara burada oynamış profesyonel oyuncular.

    jardel’in galatasaray’da yaptıklarını küçümsediğim yok. çok kritik işler yaptı ki bunların başında süper kupa geliyor. ama galatasaray üzerinden prim yaptığını da görüyoruz.
  • 650
    genç kuşaklar çok hatırlamaz, hatırlamamaları da normal bence zaten... kocaman bir ama var burada; 2000-2005 arası dillere pelesenk olmuş bir bestemiz vardı " işte böyle, her sene böyle, madride de böyle " diye devam eden... hah işte o oynadığı 1 senede bizim bu besteyi söyleme sebebimiz olmuş bir acayip adamdır kendisi...

    real madrid gördümü dellenirdi, asla boş geçmezdi, benim gibi 40larını devirmiş dinozorların kendisini iyi hatırlaması tamamen bu sebeptendir.

    galatasarayın yerel derbiciklerden uluslararası hasım*lara geçişinin başlangıç ateşini yakmıştır o 1 senede...

    not: benim açımdan bizim avrupa arenasında ki hasımlarımız manchester united, juventus , milan , real madrid , barcelona bir çırpıda aklıma gelenler ki dahası da vardır başkalarının aklına gelen. o kadar çok maç yaptık ki bunlarla ve rekabetçi olduk ki bu takımlardan herhangi biriyle karşılaştığımızda bir mazimiz oluyor, bir alıp veremediğimiz oluyor bunlarla. türkiyedeki başka hiç bir kulübün bunu söyleyebilecek mazisi yok, aramızdaki en büyük fark da bu zaten.
App Store'dan indirin Google Play'den alın