• 80
    kendi bağlı bulunduğu menajerlik şirketine geçen oyuncuları oynamayacak olmalarına rağmen transfer ettiren koç.

    bu sezon kendisini, kendisi yapan değerlerden kurduğu, kurdurduğu, kurulmasına müsaade ettiği takım sayesinde vazgeçmiştir.

    galatasaray kadın basketbolu kendisiyle beraber bu sezon dibe doğru sürüklenmektedir.

    en kısa zamanda kendisiyle yollarımızın ayrılması dileğiyle. gerçekten bizi çok şaşırttı bu sezon, üzgünüm.
  • 81
    2018 ocak ayına giriş yaptığımız şu günlerde ciddi ciddi tartışılmaya başlanan ablamız. surat olarak tweety, genel aura ve hal-tavır itibarı ile tam bir hanımağadır. sezon boyu oynattığı baskılı, mücadeleye ve temasa dayalı, rakibi zaman zaman bunaltan oyunla taraftarın korkuyla başladığı sezonu ligde ve euorcup'ta ilk dörtte bitirerek bayağı bir güven kazanmıştı. devre arasındaki traore ve paris gibi abuk transferlerin yarattığı soru işaretleri ve oyun sisteminin genel zaafiyetlerinin daha üst seviye rakiplere karşı ne kadar çalışacağı dışında pek derdimiz yoktu iki sezon arasındaki dönemde.

    galatasaray kadın basketbolunun alışkın olmadığı erkenlikte kadro tamamlanmasıyla yaz dönemine de hızlı girdik aslında. eski dostlar jelena, petronyte ve ayşegül'ün gelişi maçlara göz ucuyla bakan taraftar için fena olmayan hamlelerdi. epoupa ise hot prospect for future olarak avrupa şampiyonasında da dikkat çeken isimlerden biri olduğu için heyecan veriyordu aslında. grinsven, gizem ve merve gibi ikinci lig topçuları da geçen sezon devre arasındaki osuruktan transferlerden hazırlıklı olduğumuz bir durumdu ki biraz da "marina adam eder" iyimserliği vardı. takımdaki yegane eksik olan kıta dışı uzun beklentisi ise sürekli öteleyen ve bir parmak bal çalan açıklamalar(daha doğrusu söylentiler)la canlı tutulmaya çalışıyordu.

    sezonun resmi olmayan açılışı ise bonn bonn'un uzaklardan gelen sakatlık haberiyle başladı. hemen arkasından patlayan quigley transferi beklentiyi de coşkuyu da tavan yaptırsa da takımın gidecek çook uzun bir yolu olduğu gerçeği maçlar birer birer oynandıkça ortaya çıkıyordu. üzerine ayşegül'ün tabiri caizse startta kalması, quigley'in sezon başladıktan kısa süre sonra sakatlanması da eklenince ışıl-epoupa-gigi-jelena + 1 şeklinde bir kadroyla maçları 35+ dakika zorlamaya başladık. bu dizilim klasik bir basketbol oyunu için yetersiz, geçen sezona damga vuran maljkovic tarzı için ağır ve hücumda etkisiz kaldı.

    geçen sezon işe yaramadığı maçlarda bile vazgeçmediği basıya ve baskına dayalı oyunundan maç maç hatta maç içinde dönem dönem vazgeçmek zorunda kalıyor bu sezon. daha doğrusu ikilemler yaşıyor. rakibini set oyununa döndürdüğü bölümlerde defansif anlamda başa çıkmamız çoğu zaman imkansız oluyor. tempoyu yükselttiğimiz dönemlerde ise defansta daha başarılı olsak da hücumdaki beceriksizliğimiz yüzünden sadece rakibin farkı açmasını engelleyebiliyoruz. taktiksel anlamdaki bu ikilemler aslında hem sahadakileri hem de maljkovic'i mutsuz ve huzursuz eden bir durum.

    takım skorer ve kıta dışı uzun diye inim inim inlerken yapılan transferler ise hem şubenin başındakilerin, hem de kendisinin yüksek sesle eleştiriilmesine sebep oldu. hiç kibarlık yapamayacağım bok gibi kadro yapılanması ve transferler sorulduğu vakit bütçe yok argümanına sarılınan bir ortamda emekli ikramiysi arayan kobryn'in, 4 ayda 10 dakika süre alabilmiş olup forma giyemeyecek olan tuğba'nın transferleri bardağı taşıran hatta patlatan damlalar oldu. olmadığı söylenen bütçeden harcama yaparak zaten patlamış olan çöp kontenjanımıza iki oyuncu daha eklemiş ve var olan eksiğimize bit kadar bile katkı yapamamış olduk.

    bugün geldiğimiz noktada koç, menejer, yardımcı hoca ve şube etrafında dönen dedikodular mide bulandırıcı hatta daha beteri. şubeden sorumlu yönetim kurulu üyesi tepkilere dayanamayıp(!) sosyal medya hesabını kapatırken takım kaptanının aynı sosyal medya üzerinden taraftara mahçubiyetle galibiyet sözü verdiği bir yerdeyiz. takımın en büyük yıldızının sakatlığının üzerinden geçen 3 ayda bir satır resmi açıklama bile yayınlanmamış durumda. ligde playoff bileti için yaşanan savaşın ortasındayız, avrupa'da f8'e girip rezil mi olalım yoksa eurocup'a geçip gidebildiğimiz yeri mi zorlayalım ikileminde kıvranıyoruz.

    bugün marina üzerinden dönen dedikoduların %10'u bile doğruysa zaten hakkında tek bir olumlu cümle kurmak bile imkansızdır. ya masaya yumruğunu vurup "ben bu işi bozarım" ya da "yaptığınız işe sıçayım" gibi bir reaksiyon gösterecek, onu da yapmazsa yapılan her ne bok ise ona ortak olanlardan biri olarak tarihteki yerini alacak...

    ne bileyim işte yılbaşı sabahı da olsa insan üzülüyor şu takımın düştüğü duruma...
  • 82
    idari başarısızlık, veya bilmediğimiz daha başka idari sıkıntılar marina maljkovic'in bu yıl adeta yüzünden okunuyor. sanki takımın kapasitesi bu işte görün bakın der gibi. bir boş vermişlik bir kabullenmişlik var tavırlarında. geçen yıl yapılan hatalara anında müdahale eden koç bu yıl umursamaz bir görüntü çiziyor.
    jelena dubljevic sorumluluk alacak kimse çıkmadığı için bu yıl daha fazla zorluyor ve doğal olarak çok fazla hata yapıyor. sonrasında sinirleniyor ve sinirini gençleri azarlayarak geçirmeye çalışıyor. bu yıl takımın ileriye dönük beklentisi en yüksek oyuncusu genç meltem'i, marina'nın gözü önünde hemen her maç fırçalıyor. koçtan hiç bir tepki yok.
    son fb maçının 2. periodunda oyuna merve uygül'ü aldı. bu seviyede oynaması mümkün olmayan merve'nin arka arkaya yaptığı hatalar sonucu fark 20 lere çıktı. buna rağmen ikinci yarı tam farkın azalmaya başladığı dakikalarda görün bakın işte der gibi yine merve'yi oyuna sürdü, farkın tekrar açılmasını adeta umursamazcasına sonuna kadar da oyunda tuttu.
    esasında marina maljkovic gibi bir usta, genç oyuncular için büyük şans; ancak yabancıların yetersizliği ve diğer sıkıntılar irem naz gibi, meltem yıldızhan gibi, inci güçlü gibi gelişmeye açık oyuncular için de bir handikap oluşturuyor.
    dönen dedikoduların mahiyetini bilmeden tribünden ve ekrandan gördüğüm kadarıyla bu değerlendirmeleri yapıyorum.
  • 83
    galatasaray tarihinin en başarılı takımlarından biri olan kadın basketbol takımımızın son 8 maçta 7 mağlubiyetle görevinde bulunan koçu.

    bu arada, kendisinin yükselen bütceyle beraber yaptığı transferler fecaat olmuş, galatasaray tarihine geçmiştir.

    ha unutmadan; galatasaray kadın basketbol takımı ilk yarıyı 11. sırada tamamlayarak türkiye kupasınının da dışında kalmıştır.

    tebrikler marina hanım, yeni bir tarih yazdınız. istifa edecek onurunuz olmadığını biliyorum, neyse; kovarız o halde.
  • 84
    kendisine sormak istediğim tek soru var. avrupa kıtası baz alındığında herhalde ilk 10'a koyabileceğimiz bir bütçeyle bu kadar kötü bir kadro oluşturmayı nasıl başardı? veya bu kadar kötü pasta yapmayı nereden öğrendi? cidden merak ediyorum. kendisi potansiyel bir koçtu ama burada yaptıklarıyla -özellikle bu sezon- potansiyelini günden güne eritiyor.

    tüm bunların dışında transferlere can topsakal gibi zararlılar karıştıysa lafım yok, olmayacak. zira problemin adresi zaten bellidir.
  • 85
    dandik koçumuzdur. sırf ekrem memnun gittiği için taraftarın gazı alınsın güzel ve kadın diye getirilen, kulüp kariyeri rezilliklerle dolu (özellikle fransa), menajer oyunlarıyla nevriye ile iş tutup traorelere, parislere, uygüllere, taşçılara, chatillalara, kobrynlere galatasarayın parasını yediren, babasının kızı olduğu için torpilli, sırp milli takımında da dabovic ve petrovic olduğundan ekmek yiyen, geçen seneyi tek uzun vitola ile heba edip bu sene de habire 1-2-3 alan, kendisi cüce diye takımlarında uzun istemeyen, kaprisli, sezon başında istemeden aldıkları (jefferson'ın sakatlığı ve aziz'in quigley'i kovmasıyla) allie sayesinde şu an lig sonunda bulunmadığımız ancak son ormanspor fecaatiyle 11. olarak türkiye kupasına bile katılamamıza neden olan beceriksiz koçumsu.

    yellow marina gidecek, erkrem memnun gelecek!!!
  • 86
    sezonun bizim adımıza en büyük hayal kırıklıklarından olan, kadın basketbol takımı koçumuz. yani her şey aklımıza gelirdi de, ligde playoff yarışının dışında kalabilecek kadar bizi dibe batıracağı aklımıza gelmezdi herhalde. malesef şubenin enteresan gizemli yapısı nedeniyle tam bilemiyoruz, ama maaş alamama problemi burada da vardır. quigley'in bir ara kayıplara karışması, menajerlik şirketiyle olan çarpık ilişkiler iddiası... hepsi halen muamma, bu şartlar altında da çalışmak zordur hepsine kabul, dursun özbek ve can topsakal kabusunu yeni atlatıyoruz, düşüş kabul edilebilir ama geldiğimiz noktadaki kadar düşüş kabul edilemez. kadın basketbolda bu denli bir fiyaskoyu yaşatma hakkı yoktu koçun ve oyuncuların. erkek takımında daha fazla dayanamayıp koç değişikliğine gitmişken, kendisine de yakın zamanda elveda diyeceğimizi umuyor ve bekliyorum...
  • 88
    ilk geldiğinde şunu yazmiştim: (bkz: marina maljkovic/#1966730) zaten benden önce daniel tozser yazmiş yani başliği ben açtim gibi bir şey. *

    ve kendisi efsanemiz olmaya 28 mart 2018 perfumerias avenida galatasaray kadın basketbol maçı ile biraz daha yaklaşmiş. evet bu sezon kötü giden bir dönemimiz oldu ama 9 ay ödeme yapilmayan takimdan da fazlasi beklenemezdi.

    şimdi geriyen kaldı şu fotoğrafın fatih terim, oktay mahmudi ve marina maljkovic'li haline...

    http://i.hizliresim.com/1yJaAb.jpg
  • 89
    vallahi kimse kusura bakmasın da, galatasaray kariyerinde çuvallamakta olan ve eurocup finaliyle bir nevi işi nötrleyebilmiş koçumuzdur. belki gün bunlardan bahsetmek için uygun değil ama kendisinden efsanemiz diye bahsetmek şu aşamada çok çok yanlış olur. yaşadığı sıkıntılar ortada, bunların ışığında değerlendirmek lazım tabi ki durumu, ama takımı uzun yıllar sonra ligde playoff kovalayacak duruma getirmekte kendisinin de payı var. sonuçta bu branşta çoğu kulüp maddi sıkıntı yaşıyor, yerli kaliteli oyuncu bulamıyor. yani ligdeki rakiplerimizde de 2-3 istisna hariç benzer tablo varken, ilk 8 dışında kalmamız kabul edilecek bir durum değildir. eurocup kazandırır ise dediğim gibi işi anca nötrleyebilecektir koç. sezon sonu da durum buna göre değerlendirilir, mustafa cengiz ve yönetimi umuyorum branşa hakettiği maddi ve manevi desteği verecek, önümüzü öyle göreceğiz.
  • 90
    galatasaray'a geldiğinde çok umutluydum, bütçeden bağımsız olarak güzel bir sistem kuracak diye düşünüyordum. ancak beni ciddi derecede hayal kırıklığına uğrattı. olayın da bütçenin düşmesi ya da oyuncuların maaşlarını alamaması ile pek ilgisi yok. elbette onlar da takımın performansını etkileyebilir, ama kadın basketbolunu takip edenler bilirler; elindeki bütçe doğrultusunda bile felaket kadro seçimleri ve transferler yaptı. marina hocayı çok seven ve bilen benim gibi basketbol severler için de pek anlaşılır bir durum değil bu. gayet başarısız geçirdiğimiz bir sezonda da bir şekilde eurocup finaline çıktık. favori olmayacağız finalde, çünkü hatay bizden daha iyi bir takım. umarım hoca bir kupa kazandırıp biraz da olsa gönlümüzü alır. ondan da önemlisi, bütçe ne olursa olsun, önümüzdeki sezonun kadro planlamasını daha düzgün yapar.
  • 93
    kaptanımız ışıl alben'in bugün attığı bir tweet ile her şey için teşekkür ettiği koçumuz. tabi ki resmi bir açıklama yok daha ama bu tweet ister istemez akla ayrılık durumunu getiriyor. bu yıl yaşananlar sonrası çok da mutlu bir görüntü sergilemedi sezon boyu zaten. ligde son yılların en kötü derecesini elde ederken, sezon sonunda eurocup şampiyonluğu ile yüzümüzü güldürdü. bir taraftar olarak şahsen benim de görüşüm yolları güzel ayırmak gerektiği yönünde, herhalde önümüzdeki günlerde belli olur durumu.
  • 95
    2017-2018 sezonu sonunda kulüp resmi yayın organlarına yeni sezon planlarından falan bahsederken bir ay sonra gönderildiği haberleri yayılmaya başlayan koç. biz transfer teklifi götürmesek şu sıralar başka bir meslek alanında şansını deneme ihtimali bile olan leş oyunculara bütçenin yarısını döken menejer kankisi özge alev ve nevriye yılmaz'ın sezon sonunu akreditasyon kartı ile göremediği ortamda gönderilmiş olması bozuk saatin bile günde iki defa doğru göstermesi türünden bir hareket olmuştur...

    ama eğer olay sadece en leş sezonundan bile avrupa kupası kazanmayı başarmış bir takıma tırpan vurmak, burada bizim borumuz öter tarzı bir diş geçirmek, "çok masraf yapıyor bir yabancı yeter" cahilliğinde bir yaklaşımsa, hele hele üst paragrafta bahsi geçen iki arkadaş önümüzdeki sezon yine saha kenarında kendisine yer bulup zaten olmayan bütçeyi basketbol oynamayan basketbolculara dökecekse emeği geçen herkesin allah belasını versin demekten başka birşey kalmıyor geriye...

    onun dışında hem tipleme hem de genetik coaching mirasından ötürü yüksek profilli ancak hiçbir zaman üst seviye olamayacak kadar idealist bir karakterdir aslında. milli takımların bile devşirme oyuncularla çözdüğü amerikalı uzuna dayalı sisteme amerikalı uzunların yürüye yürüye tokatladığı zayıf ama atik uzunlarla karşı koymaya çalışan, takımını deliler gibi koşturtup eğer önde top çaldıramazsa pota altında binlerce bomboş turnike yedirten, kendi ideali ile günümüz basketbolunun gerçeklerini kaynaştırma konusunda henüz optimumu yakalayamamış bir koç...

    her ne kadar sezon sonunda biraz da ancak galatasaray geleneğinin ortaya çıkarabileceği türden bir mucize ile eurocup gelmiş olsa da modern tarihimiz denebilecek olan 2005'teki bölgesel lig macerasından sonraki dönemde en kötü istatistiklere imza atmış takımın patronu olduğu gerçeğini de unutmamak lazım. bununla birlikte tek suçlunun kendisi olmadığı da aşikardır.

    ne diyeyim yolu açık olsun. iyisiyle kötüsüyle yıllar sonra da hatırlanacak bir isim olarak yerini aldı galatasaray tarihinde...
App Store'dan indirin Google Play'den alın