• 152
    galatasaray sözlük'ün radarına yakalanmış bir başka ahlak yoksunu. wesley sneijder'e yapılan ayıptan sonra hamza hamzaoğlu ve fatih terim'e karşı oluşturulan birlik, beraberlik, o wesley'i koruma içgüdüsü öyle güzeldi ki vol.2 olarak levent tüzemen üzerinden devam ediyor bu durum. bu sezon galatasaray düşmanlarının anasını prandelli önderliğinde çok fena ağlatacağız gibi hissediyorum lan. böyle devam dostlar. bu konuda yolumuza taş koyacak en önemli engellerden biri de kişileri takımın önüne koyup, 0-2'den 2-2'ye getirdiğimiz maçta öne geçmek için saldırırken istifa diye tazahürat tutan heyya meyya spor taraftarıdır. (bkz: #1476757) onlarda elbet bir gün hak ettiklerini bulacaklardır.
  • 153
    galatasaray'in yabanci hocalarinin isimlerini telaffuz ederken illa ki bir yorum katan adam. mancini'yi ç yerine c kullanarak telaffuz ediyordu özellikle. şimdi de prandelli'nin e'sini ince değil kalın okuyor. zor ve yoruma açık isimler olsa tamam diyeceğim de, bütün dünyanın kullandığı ortak yolu değil kendi yolunu seçiyor.

    tanım: türk spor medyasının en old school kafalı, galatasaraylı gazetecisi.
  • 157
    kendisi maalesef galatasaray'a en yakın gazetecidir. tam bir yerli antrenör sevdalısıdır. prandelliyi hazret efendileri takımda görmek istemiyordu. ayrıca terim yanlısıdır. geçen sene türkiye kupası maçlarında, terim aşağı terim yukarı terimin takımı diye diye kupa maçlarını zehir etmiştir. her anlamda manciniyi eleştiriyordu. gs şampiyonlar liginde gruptan çıkınca az da olsa sesi kesilmişti. son yazısında da görüldüğü gibi prandelli mancinileşiyor diye aptalca bir yazı yazmıştır. sanırım kendisi süper kupa finalini arka tarafından izledi. sistem nedir oyun nedir futbol nedir zerre bilgisi olmayan adam. onun bildiği tek şey yönetim de ki adamlara yamanmak. olmadık yerde terimi savunmak ve sürekli denizliyi takıma tavsiye etmek.

    kendisi prandelli gelince, ntvspora bağlanıp apcalca ve salakça bir yorumda bulunup, bence yanlış antrenör denizli gelmeliydi demişti. sanırım kendisi denizli'nin orta çağ futbolunu görmeye can atıyordu sanırım. ayrıca lucescu'nun gelmesi için her yerde bas bas bağıran adam, lucescu ilk türkiyeye geldiği zaman yerden yere vuruyordu.

    böyle gazeteciler mümkünse galatasaray'a yakın olmasın. bizden de uzak dursun. çıkmasın gs'tv'ye falan. aklı sıra a haberde galatasaray'ı savunup hocaları yönetimi eleştirmeye kalkışmasın.
  • 158
    anlam veremediğim adamlardan biri. ama beni en çok üzen nokta şu: bazı gs'li yazarlar terim'dem korkup gs'ye atıyorlar. bizim de aşırı çağdaş bir yönetimimiz olduğu için bu adamları yönetim tehdit etmiyor. taraftara hedef göstermiyor. patronunu arayıp işinden etmiyor. en fazla dava açıyor. olması gereken de budur ama anlayana. bir de bir sürü fb tv var türkiye'de biliyorsunuz. bu kanallara çıkabilmek için gs'ı yerden yere vuranlar var. bu adamlar zamanında bu camianın parasını yemiş, bu taraftarın sevgisini kazanmış kişiler. fb tvlerde çalışabilmek, yazabilmek, konuşabilmek için yaptıkları iğrenç. vıcık vıcık.
  • 160
    6 eylül 2014 tarihli haberi tamamen bizim yönetim pr çalışması, ilk iç saha maçı olan es-es maçında bir anda herkesin ciddi bir tepki vermesini önlemek için yapılan bir ön alma çabası gibi duruyor. adamın ne fatih terim yalakalığı kalmış, ne de prandelli'nin başarısızlığını istemesi. hangi kafadasınız üstad adama stad zemini kötü demişler şimdiden milleti alıştırmaya yönelik bir şeyler çiziktir. o da kedidir kedi demiş ne yapsın. hem malum kedi deyince inanırız biz çünkü yapılmışı var.

    (bkz: bir kedi gördüm sanki)
    (bkz: kedidir o kedi)
  • 162
    an itibari ile a spor tv'de alp yalman'ı konuk ettikleri programda, programcının alp yalman'a fener maçları için 'gider misiniz kadıköy'e' sorusuna, alp yalman 'evet giderim hatta aziz yıldırım'ı davet bile ederim dedikten sonra tüzemen ''bakın sadece alp başkan'ın adım atması yetmez galatasaray taraftarı önceki söylemleri unutmadı. alp yalman bir adım atarsa karşının on adım atması lazım, atmak yetmez ama samimi olması lazım bu da öyle olacak iş değil. karşı taraf gitmedikce bu zor çözülür.'' diyerek içimin yağlarını eritmistir. helal olsundur.
  • 163
    --- alıntı ---

    brezilya ile 6.kez oynadık yine kazanamadık ve farklı kaybettik.. kadıköy'deki taraftarların mantığıyla yenilgiye bakarsam milli takım oyuncularına, "yuh" çekmem lazım.bunu yapmayacağım.. çünkü bu milli takımı yarın da bizi temsil edecek.

    bir konuyu kalın çizgilerle çiziyorum; istanbul'da milli maç oynamayı tff yasaklamalı. neden mi? kulüp taraftarlığını ön plana çıkartanlar, milli takım duygusunu kalbinde hissetmeyenler milli maç izlemeyi hiç hak etmiyor.. brezilya ile bugüne kadar oynadığımız 6 maçtan 5'ini izleme şansını buldum. 2002'de iki kez kaybettiğimiz ronaldo'lu, rivaldo'lu, ronaldinho'lu brezilya'yı hayli hırpalamıştık. fransa'da üçüncü olduğumuz konfederasyon kupası'nda alex'li brezilya'yı elimizden kaçırmıştık. dortmund'da berabere kaldığımız özel maçta brezilya ile kafa kafaya oynamıştık. öncelikle 58 yıl sonra brezilya gibi dünya futbolunun bir numaralı markasını türkiye'ye getirmenin keyfini yaşamalıyız. çünkü brezilya yıllardır avrupa'da turneye gelir ama türkiye'ye hiç uğramazdı. kaptanlığını neymar'ın yaptığı sambacıları getirenleri kutluyorum.

    maça gelince; dünya kupası'nda ağır yenilgilerle büyük travma geçiren brezilya'nın, dunga ile değişime adım attığını hem oyuncu grubu hem de sistem olarak gördük. brezilya'nın bu kadrosunu çok fazla değişmeyerek bir çok maçta göreceksiniz..

    bizim sorunumuz kadro istikrarı oluşturamamak. birçok takımdan oyuncu alarak bir milli takım yaratamayız. tekrar söylüyorum iyi bir milli takım için bir veya iki kulüp takımı "lokomotif" olmalı.. bunu üç kez yaptık, 2000'de çeyrek final, 2008'de yarı final oynadık. 2002'de dünya üçüncüsü olduk. ne yazık ki; fenerbahçe, galatasaray ve beşiktaş'ın hatta trabzon'un milli takım'a vereceği kaliteli yerli oyuncu sayısı çok kısıtlı.. ayrıca sık yaşanan sakatlıklar da fatih terim'in tercihlerini daraltıyor. sık değişen kadro uyumlu, dengeli bir milli takım'ın oluşmasını engelliyor.

    fatih terim eğer kulüp takımlarından "lokomotif" bir takım kuramıyorsa istikrar adına 24 kişilik bir kadro belirleyip ısrar etmeli... terim ayrıca miadı dolan ve tüccar zihniyetli oyunculardan da kurtulmalı.

    --- alıntı ---

    http://www.sabah.com.tr/...kenlere-benden-yuhhh
  • 164
    --- alıntı ---

    yayıncı kuruluş olmanın getirdiği avantaj sayesinde futbolcuların ısınma dönemini saha içinden izleme şansı buldum. izmir'den yakın arkadaşım olan "adam gibi adam"yıldırım uran'la hasret giderdim. yıldırım uran, hocalığını yaptığı hamza hamzaoğlu'nun g.saray'da da yardımcılığını üstlenecek. pozitif yönü güçlü olan yıldırım hoca, rahmetli doğan emültay ekolünden yetişmiştir. doğan emültay akademik kariyeri olan izmirliler'in yakından tanıdığı ve türk futboluna adını yazdırmış birçok oyuncunun hocasıdır. emültay, bir dönem futbolcu yetiştirme tarlası olan izmirspor'un efsane ismidir. yıldırım hoca, emültay'ı "büyük hoca"diye tanımlarken 4-4-2 sistemini 70'lerde kendilerine oynattığını bana anlattı. bu yorum emültay'ın büyüklüğünü ve vizyonunu ortaya koyuyor.
    yıldırım hoca'nın futbolculuk dönemini iyi bilirim. yıldırım uran çok duygusal biridir. ancak futbolcuyken sahada hırs küpüydü. kaybetmeyi sevmediği için gerektiğinde koşmayan arkadaşını ciddi sertlikte uyarırdı. takımlarında felsefesi hırs ve kaybetmemek üzerineydi.yıldırım hoca ilk tespit olarak bana g.saray'da yeterince sevginin olmadığını gözlemlediklerini söyledi.

    yıldırım hocaya katılıyorum. herkesin bireysel olarak düşündüğü bir takımla maç kazanırsınız. eğer takım olursanız ve 'ben' değil 'biz' diye hareket ederseniz büyük zaferlere imza atarsınız.galatasaray'ın yakaladığı büyük başarıların temelinde önce "aile olmak" sonra takım halinde 'biz' diye düşünmek yatar.

    basın toplantısında hamzaoğlu maç öncesi yaptıkları toplantıda, sahada birlikte oynamaları gerektiğine vurgu yaptıklarını söyledi.

    olaya duygusal olarak bakarsak yanılırız. ben de bakmıyorum. galatasaray'ın eskişehir önündeki anlayışını, değişen zihniyeti masaya yatıracağım.
    57'de melo gibi bir istikrar abidesi oyundan atılmış. g.saray çok koşan bir takıma karşı 10 kişi kalmış. o anda skor olarak 2-1 önde. italyanlar olsaydı ne yapardı? takımı geriye çeker ve skoru korumaya çalışırdı. hamza hocanın g.saray'ı ne yaptı? herkes birlikte daha fazla mücadele etti. top eskişehir'e geçtiğinde savunmaya çabuk dönüldü. 10 kişi kaldıktan sonra rakip kaleye ciddi bir baskı uygulandı. birbirine bağıran çağıran oyuncu yoktu. oyuncular 'teslimiyetçi' olmadı, aksine saldıran, kazanmaya yönelik iştahlı bir oyun ortaya koydu.

    g.saray düne kadar farklı enstrümanlar çalan kaliteli ama uyumsuz müzisyenlerden oluşan bir orkestraydı. şimdi ise özlenen g.saray orkestrasının, uyumu yakalama adına takım kimliği ve birlikteliği içinde pozitif sinyaller verdiğini görüyoruz. bu değişimin altında hamzaoğlu ve ekibinin sıcaklığının, futbolcuya samimi yaklaşımının ve oyunculara kalitelerinin hatırlatılmasının etkili. futbolcu zekidir... çalışacağı teknik adamın nasıl bir karaktere sahip olduğunu, samimiyetini anında tespit eder. futbolcuların duygularını harekete geçiren ve onlara neler yapabileceklerini, şampiyonluk yaşamış bir kadro olduklarını hatırlatan hamza hoca, eskişehir maçından sonra ne dedi?

    "kenetlendik. oyuncuların birlikte birbirleriyle oynama sıkıntıları vardı. senkron yoktu.idmanlarda bu konu üzerine yoğunlaştık. zaten kaliteli ve iyi oyunculara sahibiz. bu birlikteliği sürdürdüğümüz sürece daha iyi oynayacağız. renkli ve canlı bir takım olacağız."

    galatasaray, hamza hoca ile öncelikle kadro istikrarına kavuşacaktır. mücadele gücü ve koşu kalitesinin takım ruhu ve birlikte oynama sayesinde yükseleceğini düşünüyorum. en önemlisi kaybettiğinde de saygı duyulan ve alkışlanan bir galatasaray'ın geri geleceğine inanıyorum.

    --- alıntı ---
  • 170
    bir bu birde kadir çetinçalı ha osman şenher birde osman tamburacı aklıma gelen sevimsiz quattro, yeni nesilden gene var böyle isimler ama yapacak birşey yok. mesela tüzemen hep herşeyi bilir gibi anlatır sonra hep tersi çıkar, mesela tüzemen hep terim döneminden örnekler verir acayip terim sevdalısıdır. eleştirmek için bahane hazır, ulan saha tarla gibi, top gitmiyor.. ne o bruma'nın son pasları iyi değil der hep. inşallah okuyorsundur buraları, levent bey birde kolektif futbol dediniz mi ak sakalıya benzersiniz.
  • 171
    http://fs2.directupload.net/.../150108/8d7avuxw.swf

    sabahın 4'ünde sıcacık yatağımdan kalkarak 1 dakikalık saygı duruşunda bulunduğum yorumcu. üstelik pez hazzetmem de kendisinden ama gürcan bilgiç sağolsun sevdirdi bana levent abiyi, bundan sonra sıkı takipçisiyim. nedenini ilgili videodaki replikler üzerinden açarak anlatmaya çalışayım. gürcan bilgiç'in elini kolunu sallayarak kendinden emin havalarla, "inter'deyken de yapardı." sıçmığını gayet alaycı bir tavırla, "inter'de yaptığını ne zaman gördün?" diye savuşturması müthiş gerçekten. resmen, "sen edirne'den sonrasını ne bilirsin lan şikeci dalyarak" diye eziyor orda adamı. ancak işin önemli kısmı bundan sonra geliyor. adam gürcan'ın işkembeden salladığını bildiği için sorduğu sorunun cevabını beklemeye tenezzül bile etmeyerek çok daha basit bir soru soruyor, "bütün bir sene içinde sneijder'in böyle bir oyuncu attırdığı var mı?" gürcan ufaktan tedirginleşerek, "vör abe vör abe." diye ıkınmaya başlıyor hemen. örümcek misali ağına düşürdüğü gürcan'ı zora sokacak şu cümleyi söylüyor levent abi: "örnek ver." levent abinin ağına yakalanan sinek gürcan debelenmeye başlıyor hemen. aklına gelen ilk takım olan mersin'i ortaya atarak desteksiz sallamaya başlıyor ziya misali. levent abi ise south park sessizliği eşliğinde yaptığı kısa bir beyin taramasının ardından öldürücü darbeyi vuruyor: "geçen sene mersin 2. ligdeydi yaa." levent abinin aduketini tam karın boşluğuna yiyen gürcan'ın -yüz ifadesinden de anlaşılacağı üzere- gardı hemen düşüyor. can çekişen rakibine karşı en ufak bir merhamet göstermeyen levent abi "bu sene çıktı mersin yaa." diye ekleyerek perfect yapıyor resmen. k.o. levent tüzemen win.

    edit: imla.
App Store'dan indirin Google Play'den alın