• 103
    https://twitter.com/.../1513240792416018433

    --- alıntı ---

    10 nisan 20:30

    fenerbahçe-galatasaray

    katedilen mesafe verileri:

    fenerbahçe: 112591 metre

    galatasaray: 107003 metre

    --- alıntı ---

    instat verilerine göre 10 nisan 2022 fenerbahçe galatasaray maçı'nda rakibimizden yaklaşık 5.5 km daha az koşmuşuz. tek başına tüm hikayeyi anlattığını düşünmesem de rakibin topla daha fazla oynadığı maçta (54-46) rakipten 5.5 km daha az koşmuş olmamız yediğimiz dayağın sebeplerinden biri diye düşünüyorum.
  • 81
    futbolda rakibine kendini kabul ettirmek için yüksek rakamlara ulaşılması gereken, duruma göre sahada verilen mücadelenin somut göstergelerinden biridir.

    son zamanlarda galatasaray rakiplerinin çoğunun gerisinde kalan koşu mesafesi istatistiklerine sahip ve haklı olarak herkes bunu eleştiriyor, yadırgıyor.

    son zamanlarda galatasaray'da sık forma şansı bulan isimlerden bazılarına bir bakalım:

    radamel falcao, mbaye diagne, ryan babel, younes belhanda, sofiane feghouli, arda turan, ryan donk, mariano ferreira filho, jean michael seri.

    bu oyuncuların çoğu takımda olduklarında en çok süre olan isimler. neredeyse taraftarların hepsi de bu isimleri az koşma, mücadele etmeme, sahada yürüme, gamsızlık, yaşlı olması, hızlı olmaması gibi sebeplerle eleştirdi, eleştiriyor.

    bir de şöyle bir durum var, hatta geçenlerde bazı kıymetli yazarlar da uzun uzun yazmıştı bu konu hakkında; galatasaray seviyesi. hatta sadece galatasaray değil türkiye futbol ligi seviyesi için de geçerli olan bu seviye ne yazık ki daha az yoğunlukta antrenman yapmak, sahada daha az koşmak isteyen oyuncuların ilgi duyduğu bir seviye. en somut örneği de bana göre sofiane feghouli.

    bahsettiğim, örneklediğim oyuncu profillerimiz ve galatasaray'ın-türkiye'nin futbol seviyesi bana göre sitem ettiğimiz futbolun, düşük koşu mesafesinin, eksik mücadelenin ve ruhsuzluğun altında yatan temel nedenler. kusura bakmayın da yukarıda bahsettiğim futbolcuların çoğunun istediğimiz koşu seviyelerine çıkması kim gelirse gelsin, ne oynatırsa oynatsın imkansız.

    ekleme editi: yanlış anlaşıldığımı düşünerek eklemek istedim. koşu mesafesi üzerinden takımımıza yapılan eleştirilere bir bakış açısı katmaya çalıştım. çok koşmalıyız veya en çok koşan en iyidir demek; hele de bunun fetişizmini yapmak hiç istemedim*. zaten ne manchester city iz ne b. dortmund; ne onlar kadar kaliteli oyuncularımız var ne de onlar kadar oturmuş sistemimiz. sadece bana göre hareketli oynamayan, gerektiği kadar da koşmayan bir galatasaray var ve altta yatan sebepler de bahsini ettiğim durumlar.
  • 83
    tıpkı hücum pres ve pas futbolu gibi fetişizmi yapılan istatistik. çok koşmanın iyi futbol ile direkt alakası yoktur. bu oynayacağınız sisteme, oyun anlayışınıza, rakibinize göre değişir. 2018 yılında şampiyonlar liginde ortalama koşu mesafesi 109 km.'miş. bu değerin altında olan takımlar;

    liverpool, psg, atletico madrid, juvenus, barcelona. 120 km'ye yakın koşan dortmund ise gruptan çıkamadı.
  • 88
    tek başına bir şey ifade etmez denilerek yıllardır göz ardı edilen veri. belki tek başına bir maç için bir şey ifade etmez ama yıllardır istikrarlı şekilde dipte olmasının bence bir anlamı var.

    prese nerde başlanacağı, defans çizgisinin ne kadar ileri çıkarılacağı, oyunun kaç kişiyle genişletileceği, orta saha oyuncularının rakip ceza sahasına ne sıklıkta gireceği, geçiş hücumlarına kaç kişiyle çıkılacağı vs. gibi taktik kararlar ile doğrudan bağlantılıdır.

    bence bu verinin düşük olmasında teknik ekip tarafından ortaya konan stratejinin bazı oyuncuların bireysel kondisyon seviyesinden daha fazla etkisi vardır. şimdi teknik ekip kararlarını kondisyon seviyelerine göre veriyor denilebilir. üç beş maç için mantıklı da olabilir. ama bu durum yıllardır devam eden sorunu açıklamaz.

    beş oyuncu değişikliği hakkının olduğu ortamda oyuncular yorulduğu için değil taktik anlayışın bir sonucu olarak son yıllarda sürekli dipte seyrettiğini düşünüyorum.
  • 64
    tek başına bakıldığında çok da bir şey ifade etmeyen istatistik
    şampiyonlar ligi 2018-2019 sezonu 4 maç sonunda ortalama koşu mesafeleri:

    a grubu lider dortmund1. sırada 116 km
    b grubu lider barcelona 15. sırada 104 km
    c grubu lider napoli 11. sırada 109 km
    d grubu lider porto 16. sırada 104 km
    e grubu lider bayern münih10. sırada 111 km
    f grubu lider manchester city13.sırada 109km
    g grubu lider real madrid12. sırada 109 km
    h grubu lider juventus14. sırada 107 km

    8 grupta lider olarak ilk sekize giren sadece dortmundvar.

    galatasaray ortalama 101 km ile son sırada galatasaray’dan önce iki dünya devi var 30. sırada 103.7 km ile manchester united 31. sırada 103.1 km ile psg bir diğer dünya devi barcelona galatasaray’dan sadece 3 km fazla koşmuş.

    edit: neden hızla ofsayta girdiğini anlayamıyorum, bunlar istatistikler ben bunları uydurmadım, koşu mesafeleleri tek başına değerlendirilemez ki bu istatistik de bunu kanıtlıyor, psg bizden 1 üstte diye biz oyun anlamında da psg ile altlı üstlü olacağız anlamına gelmez. birçok istatistik birlikte incelenirse ancak koşu mesafesinin bir anlamı olur.

    edit 2: size 2 takımın yakın zamanda oynanan bir maçından örnek vereyim.

    topla oynama: a takımı % 35b takımı % 65
    toplam şut : a takımı 10 b takımı 15
    isabetli şut: a takımı 6 b takımı 5
    başarılı pas: a takımı 227 b takımı 483
    korner: a takımı 2 b takımı 2
    orta : a takımı 2/9 b takımı 3/22

    şu maça baktığımızda başabaş bir oyun berabere ya da 1 farkla a veya b kazanmış diyebiliriz.

    bu istatistik 9 kasım 2018 yeni malatyaspor trabzonspor maçı‘na ait b takımı olan trabzonspor 5-0 mağlup.
  • 71
    takımınız manchester city veya barcelona gibi topa tamamen hükmedemiyorsa yüksek olması gereken mesafedir.
    32 takımlı şampiyonlar ligini 31. veya 32. tamamladık. 18 takımlı süper ligde de 13 - 16 arası bir sıralamadayız. 2018 - 2019 sezonunun devre arasında birden düzelmesini beklemek hayalcilik olur. belki biraz toparlanabilir ama tudor dönemi seviyesine çıkması bu sezon için mümkün değil.
    modern futbolda koşu mesafesi ile efektif oyunu birleştirip birde kaliteli ayaklarınız mevcut ise dünya' nın önemli kulüpleri arasında yer alıyorsunuz. 2019 - 2020 sezonu öncesinde bu konunun üzerinie daha önemle düşünmek gerekiyor.
  • 87
    galatasaray futbol takımının sezon başında yokları oynadığı olay.

    geçen gün kaide'nin olduğu bir twitch yayınında benim fark ettiğim kaide söyleyince emin olduğum koşu mesafesi olayı vardı. galatasaray geçen sene (20-21) sezon başı 100-105 arası koşuyormuşuz sezon sonlarına bu rakam 115 civarına çıkmış.

    sezon başında kötü olmamız hep kötü olacağımız anlamına gelmiyor ancak ligin birinci haftası benden daha fazla koşan rakip görmek istemem.
  • 13
    hazir her seyi konusuyoruz rezlligin ustune kafalardaki bir kac soru isaretini ya da yanlis bilgiyi de duzeltmekte fayda var. insanlarin cokca elestirmek icin ya da savunmak icin kullandigi bir istatistik. aslinda yanlis adlandirma kurbanidir kendisi. olmasi gereken ise katedilen mesafedir.

    hala selcuk icin cok kosuyor denip kosu mesafesi istatistigine bakiliyor. hayir, baktiginiz katedilen mesafe guzel kardeslerim. peki bundaki asil bakilmasi gereken sey ne? ya da bu bizim ne isimize yarar? barcelona icin 120km kosuyor diyorlar haci abi nedir olaylari?

    katedilen mesafenin hicbir onemi yoktur cunku super lig'de oynayan herhangi bir orta saha oyuncusu pozisyonu itibariyle eger genis alanda oynamasi istenmisse rahat rahat 11 km zaten yapar. attigi depar sayisini azaltarak 12 km bile yapar ama bu sefer de efektif kosudan feragat etmis olur. bana kimse 90 dakika icinde 12 km kosamayacak bir 1.lig futbolcusu bulamaz. kosmuyor dedigimiz sergen bile depar atmak yerine sadece yer tempolu yer degistirerek 90 dakika icinde 10km ustune cikabilir. burada bakmaniz gereken sey barcelona'nin kosusunda yatiyor aslinda.

    barcelona surekli rakip sahada, surekli top ayaginda oynadigi halde nasil 120 km kosabiliyor, asil sorulmasi gereken soru bu. adamlar defansa dogru rakibi kovaladigi icin mi o kadar kosu yapiyor? tabi ki hayir, rakip real madrid gibi bir takim degilse heriflerin geriye dogru adam kovalamasina gerek bile kalmiyor. selcuk da rakibi kovaladigi orta sahada cok kostugu icin 11 km kosu yapmiyor. selcuk genis alanda futbol oynadigi icin kosu mesafesi yani katettigi mesafe 11km cikiyor. peki olmasi gereken ne? bunun cevabi da barcelona istatisiginda.

    barcelona 120km kosuyor ama bu kosunun %50'si rakip alanda pasa cikmak icin yapilmis kosular. %30 diyelim (yuvarlak soyluyorum tutulmis istatistik degil) pres icinse geriye kalan sadece defansa yardim kosusudur. iste o %50lik kisim barcelona'nin ve heynckes'li bayern'in anahtari. galatasaray eger pas almaya cikarak oynuyor olsa ya da forvetleri kendilerini rakipten uzaklastirmak icin kosuyor olsa daha efektif kosmus olacak ve o zaman kosu mesafesini yani katedilen mesafenin bir anlami olacak. statik olarak oynayip, topu kaybedince kicini yirtarak ama asla ise yaramayacak sekilde geriye kosarsan istatistige yansir ama bir halta yaramaz. 26 ekim basaksehir macinda yedigimiz ilk golde eminim selcuk'un kosusu o kosu mesafesine eklendi ama bir halta yaramadi. cunku daha kosmadan kendisinin orada olmasi gerekirdi, sonradan yalandan kosu yapmasinin bir anlami yok.
    neyse tekrar donelim efektif kosuya. depar atmak sadece kontra ataklarda ya da kanat bindirmelerinde elzemdir. onun disinda santrafor'un depar atmasi ceza sahasina girmek icin degilse anlamsizdir. burak yilmaz icin soyluyorum bu ornegi. surekli depar sayisiyla savunuldu ancak hizli tempoyla kosarak halletmesi gerekenleri halletmedigi muddetce bos alanda rakibe faul yapmak icin depar yapmasinin hicbir anlami yok. kanata cikarken de yavas tempo cikan bir adam tek kosusu tek hat uzerinden depar atmaksa onu atmasa da olur. barcelona ne yapiyor? pas vermek icin pozisyon kovalayan adam sucsuzdur, eger pas atamamissa takim arkadaslari sucludur diyor. bu ne demek? birisine pas verdigin anda pozisyonun neresi olursa olsun o adamin pas kanalina cik demek. pas hatasi yapilir ancak pas atamadigin icin oyunda sksmissan bu takimin sucudur. hani hamit'i surekli elestiriyoruz ya cizgide top ayaginda kaliyor yavas oynuyor falan filan. hamit pas kanali aliyor, kaleciye donmeyi o da biliyor ama birisi kanata kosu yapsa atacak adam ya da orta saha kendisine yaklassa. ama yok, galatasaray'da futbolcular asildir, kosarak ne oynayacak. o top buraya gelecek!
    veysel yeteneksiz bir adam bariz belli. ama mucadele etmeyi seven bir adam. veysel gibi adami yani patlayiciligi olmayan bir adami bek yapiyorsan pas futbolu oynamak zorundasin o kanattan. sen adama 2 kisi karsilarken pas atip napacak diye beklersen veysel sicar tabi. son maclarda agir sicip defansif olarak da berbat durumdaydi o ayri. ancak veysel bile hareketli hucumda is yapar. ne diyor barcelona: pas atamayan degil, pas almayanlar suclu.

    kosu mesafesi tamamen safsata, asil bakilmasi gereken takim hareketleridir. katedilen mesafenin bir anlami olmasi icin o mesafenin ne icin yapildigina bakacaksin. barcelona gibi sureli bosa cikmak icin mesafe katediyorsan ne ala. zaten bu sekilde oynayan bir takim yeteneksiz oyunculardan kurulu olsa bile buyuk isler yapar. mesela izlanda. mukemmel futbol oynuyorlar kalitelerine gore. bielsa'yi neden ayri yaziyoruz diger teknik direktorlerden? cunku adam oyuncu kallitesinden once manteliteye bakiyor. herkes her yerde oynar yeter ki oyuncular nasil hareket etmesi gerektigini bilsin diyor. o nedenle bielsa'nin takimlarinda rakibi karsilamaya cok alakasiz gorunen, kirilgan veya fizik gucu dusuk sayilabilecek adamlarin ciktigini da gorebilirsiniz. ama bu adamlar kalkip rakibi fizikle yenmeye degil, rakip henuz oyunu kuramadan ya da topu kontrol etmeden hizli bassin diye koyuluyor. iste mesafe boyle katedilir.

    sneijder'in arsenal macinin ilk 30 dakikasinda oynadigi oyun siir gibiydi. sahada en cok kosan degildi belki fakat en efektif kosan oldugu kesin. peki ne yapti sneijder? oncelikle kime pas verdiyse mutlaka onun pas kanalina cikti. ama baska bsy yapti sneijder o macta. melo'nun bile artik yapmadigi, onun mevkisinde ve onun tekniginde hicbir oyuncunun yapmadigi bir sey (bir tek ismi kendisinin benzeyen schneiderlin'de gordum en son) rakibi derine kosu yaptiginda rakibi direkt omzuna takar kovaladi. bu sayede bir cok defans arkasi pasi daha atilmadan onlemis oldu. iste kosu mesafesi boyle olur, mesafe boyle katedilir.

    sen yerine bilmeyip sonrasinda esek gibi kossan da bu sadece mac sonu istatistige yansir. yerini bilerek oyna, depar atmak zorunda kalma, pas kanalina cik, mac sonunda kosu mesafesinde daha az bile yazsa ki buyuk ihtimal yazmaz, yine de daha buyuk is basarmissin demektir.

    galatasaray'in katedilen mesafedeki sorununu cozmek icin bir muddet umut bulut'un takimda olmasi gerekiyor. emre colak'in kesinlikle en az 45 dakika oynamasi gerekli. takimda pas almaya cikan ender oyunculardan. hamit merkeze yakin sekilde kesinlikle oynamali. sol bekte her ne sart altinda olursan olsun bir sure hakan balta olmali cunku takimda pasla oynayan tek bekimiz kendisi. (ki kendisinden bir ara ciddi nefret ediyordum)

    bu takim hucumda ne kadar topa sahip olursa olsun, hucum setlerinde hareket etmedigi icin pozisyon bulamiyor, kosu mesafesinin az cikmasinin tek sebebi de budur. yoksa kondusyonla ilgili degil. defansa giderken harcanan efor hucumda 10 metre yer degistiriken kullanacagin efordan cok daha fazladir aslinda. defans icin depar atana kadar hucumda biraz yer degistirmeye baslasak kontra atak yeme sayimiz azalir, anlamsiz depar sayisi azalir, gucumuzu hucumda kullaniriz.

    tabi burak yilmaz takimin en ucundaki forvet oyuncusu oldugu muddetce bu dediklerimin hepsi bos. cok mecbursak sol forvet falan oynatsinlar bari de bir ise yarasin.
  • 65
    topu koşturabilirsen, saha parselizasyonunu iyi yaparsan, oyuncuların rakibe önlem aldıracak kadar iyiyse, koşu mesafesi az olur anlarım.

    ama senin en yıldız oyuncun barcelona da yedeği yedeği oluyorsa, el mecbur seve seve koşacaksın. bu adamlarla yetenekle yarışamayacağına göre, çok koşarak bir kişi fazla oynamaya çalışacaksın.
  • 98
    dünyanın en dominant takımlarından olan iniesta xavi li barcelona 105 km civarı koşuyordu ve karşısında kimse duramıyordu.
    nicelik değil nitelik önemli.

    yukardaki yazar arkadaş (tarihinyazarigalatasaray) çok güzel açıklamış aslında

    --- alıntı ---

    aslında kat edilen mesafe olarak düzeltilmesi gereken istatistik. koşu mesafesi olarak yerleşmiş durumda dilimize ama bu koşuların ne kadarı etkin koşu, ne kadarı sprint, ne kadarı jogging, ne kadarı yürüyüş bunların oranı tempo ve mücadele açısından daha önemli.

    --- alıntı ---
  • 24
    az buçuk avrupa sahnesinde yol katetmeye başladığımız zamanlarda yorumcular "futbolcularımız bu kadar koşunca yoruluyor. yabancılar topu koşturuyorlar o yüzden diri kalıyorlar" diye eleştiriler yaparlardı. topu koşturmak deyimi ön plana çıkmıştı. çok da beceremedik ama tam paslaşmayı öğrenirken şimdi de bu koşu mesafesi zımbırtısı çıktı. teknolojinin futbola iyice girmesiyle tanıştık kendisiyle. şu kadar koşmuş, bu kadar koşmalıymış vs.

    takımın taktik anlayışına göre değişir bu mesafeler. biri defansif, biri kontra atak, biri hücum futbolu oynayan takımların koşu mesafeleri bir olabilir mi? bunları geçtim boş boş sahada oradan oraya deli mayın gibi koşan takım nasıl güzel futbol seyrettirebilir? sonucunda biraz topu koşturup biraz futbolcuyu koşturmak gerektiği konuşulmaya başlanacaktır. doğanın kuralı bu; her şey dengede en çok verimini verir. bunların efektif koşu olarak harmanlamasından yeni bir istatistik betimlemesi çıkarırlar ileride. onun üzerinden konuşuruz biz de.
  • 44
    spor medyasında yanlış yorumlandığını düşündüğüm veri. sen topa sahipsen, koşu mesafenin rakip takımdan az olması normal. zira, rakibin topun peşinden deliler gibi koşarken, aynı zamanda topun yönüne doğru, takım olarak kaymaları yapmak zorunda.

    örnek: 22 ağustos 2016 galatasaray kardemir karabükspor maçı. galatasaray, oyunun %70'inde topa sahipmiş, bu orana göre takım iyi koşmuş bence.

    https://pbs.twimg.com/...dmXgAA12bg.jpg:large

    edit: şu pozisyonda, top yapan takım mı daha çok koşar, savunma yapan mı?

    https://www.youtube.com/watch?v=Avy-VpWqys8
  • 58
    evet şu andaki en büyük problemimiz bu koşu mesafesi. zaten çok açık ve net gözüküyor. ancak bu taktik gereği mi takımın kondisyon promlemi kaynaklı mı biraz kafam karışık. çünkü fatih hoca, “taktik icabı sabırlı top çevirmelerimize taraftar sabretsin” mesajı vermişti ve kafamı karıştıran da bu söylem. eğer taktik icabı geride ya da orta sahada ağır çekim top çeviriyorsak bundan derhal vaz geçmeliyiz.

    ancak takımın kondisyonu düşük ise işte o sıkıntılı bir durum. bu sıkıntılı durumdan bir an önce kurtulmalıyız. takımımızın yaş ortalaması oldukça düşük. yani genç bir kadroya sahibiz. muslera’yı ortalamanın dışında tutarsak, linnes, ozan, serdar, ndiaye, rodrigues, onyekuru, belhanda, feghouli ve sinan’ın yaş ortalaması herhalde 24’ün altındadır. (hesaplamadım, tahmini olarak yazıyorum) bu yaştaki takım koşmayacaksa yaş ortalaması 31-32 olan beşiktaş ya da başakşehir mi koşacak.

    ben anlayamıyorum. sakatlıktan korkuluyorsa, çok koşan takım sakatlanmaz tam aksine direnci artar diye bir fizyolojik kural olduğunu hatırlatmak isterim. eğer ağır bir darbe yoksa kasık çekmesi ve adale sakatlıkları tamamen geç yatma, gece hayatı yaşama, yanlış beslenme ve yeterince antrene olmamadan kaynaklanır. bunları çözmesi gereken fatih hoca ve ekibidir. gerekirse futbolcuların peşine hafiye takılmalıdır, bir zamanlar yapıldığı gibi.

    fatih terim 2017 aralığında geldiğinde takıma oynattığı oyunu hatırlıyorum. takım prese başladığında rakiplerin eli ayağına dolaşıyordu. şimdi bakıyorum o presten eser yok. sinan gümüş sağlık için koşu modunda koşularla takımın enerjisini sıfırlıyor. çünkü orta saha ve kanatlara pres enerjisini santrafor verir. geçen sezon gomis bunu çok iyi başlatıyordu ama bu sezon sinan ve eren bunu yapamıyorlar. en iyi yapan muğdat o da ilginç biçimde oynatılmıyor. nitekim 6 kasım 2018 schalke maçında en etkili presi muğdat-sinan değişikliğinden sonra yaptık. ligdeki maçta da malatya’da da aynısı oldu. muğdat oyuna girdikten sonra takım presle top kapıp pozisyonlar buldu. buna rağmen fatih hoca ısrarla sinan diyor ve bu bütün taraftarı üzüyor.

    muğdat akhisar’dan gelmiş olabilir, muğdat sakalları ve ismiyle biraz itici olabilir ama sahada koşuyorsa forma onun hakkıdır. bunu en iyi taktir edecek olan da fatih hoca’dır.

    yunus, celil ve atalay gibi nice genç ve yetenekli futbolcularımız var alttan gelen. onların şans bulmaları için ne olması gerekiyor. aylardır yalvarıyoruz adeta hocam ali sami yen’de şans ver yunus’a. alanya maçında öyle işaretler verdi ki hepimiz ikinci ozan’ı bulduk diye heyecanlandık ve sevindik ama ondan sonra bir daha göremedik. porto maçında ve malatya maçında takım oyundan düştükten ve enerjisini kaybettikten sonra süre verilmesi yunus’a iyilik getirmez. bursaspor maçında hepimiz yunus’u ilk onbirde beklerken bir de baktık feghouli sinan vesaire. üstelik bursa spor’da da en az dört genç futbolcu ilk onbirdeyken.

    ingilizlerin dediği gibi anyway. şimdilik bu kadarıyla bırakalım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın