26 mayıs 2024 konyaspor galatasaray maçını dün doğu üst bölümünden izledim. maç elbette hem konyaspor'un küme düşme riski, hem de galatasaray'ın şampiyonluğu adına önemli olduğundan stat maç başladığında tıka basa dolmuştu. sabah yola çıkıp, maçtan iki saat evvel konya'daydım. beni üzen şey, tek başıma bu atmsofere dahil olmaktı. dışarıda gişe kuyruğunda beklerken iki gençle tanıştım. "abi, bizimle beraber maçı izlersin, yerine gitmene gerek yok" dedikleri için onlarla beraber maçı seyrettim.
konyaspor'u gerçekten tutan konyalılar "böyle oynuyorsak düşelim arkadaş" özeleştirisi getirdiklerini maç anında çokça duydum. küfür eden, ortalığı karıştıran pek olmadı.
nalçacılılar kale arkasında davulla maç öncesi güzel ortam oluşturdular ancak ne zaman bizim çocuklar deplasman tribününde stadı inletmeye başladılar, stadyumda başladı saçma sapan müzikler çalmaya. elbette anlıyorum, susturmak istiyorlar ancak acayip irrite edici, kulakları mahveden aptalca bir şey. bursaspor'un 15-20 yıl önceki maçlarını hatırlarım da, tertemiz tribün sesleri duyardık yalnızca.
hatayspor'un küme düşmemesi moralimi bozdu. ankaragücü'nün düşmesi hoşuma gitmedi. ankara' da bir süper lig takımı olmasını mutlaka isterim. fakat o atmosfer içerisinde trabzonspor gol attıkça konyaspor tribünlerinde gol atmış gibi sevindik. tabi, benim sevincim esas olarak galatasaray'ın şampiyonluğu adınaydı.
insan özellikle başından öpesi geldiği barış alper gibi futbolcusuna küfür edildiğini duydukça imtihan oluyor. maç çıkışı yağan yağmur sonrası sırılsıklam olunca, sevgisi vefalı olan takımıma karşı aşkımı tazeledim.
sezar gibi
veni, vidi, vici diyerek geri dönerken konya'dan, şampiyonluğu kazanan takımıma tekrar teşekkürlerimi sundum.