galatasaray futbol takımı’nda kaptanlık
http://4.bp.blogspot.com/.../s1600/kaptanlar.jpg linkdeki resim, galatasaray futbol takımı kaptanlarının listesi. sarı-kırmızı boyanmış olanlar iz bırakan, galatasaray kaptanı denince aklımıza ilk gelenler. mavi boyalılar ise galatasaray’ın yabancı kaptanları. diğerlerinin tamamı türk oyuncular.
listede ilgimi çeken bazı şeyler var. mesela ali sami yen, 7.kaptan, mesela ulvi yenal hiç kaptanlık yapmamış galatasaray’da. bir de elbette bu yazıyı yazma amacıma çarpıcı örnek olması açısından hagi, popescu da yok bu listede.
bu liste sahaya kaptan çıkmış futbolcuların listesi değil, karışmasın. kulüp tarafından kaptan olarak belirlenmiş ve deklare edilmiş isimler. aynı dönemde ikinci, üçüncü kaptan olanlar da yok listede. popescu, yasin özdenak gibi isimlerin listede olmamasının sebebi bu.
kaptan nedir ki bu kadar üzerinde konuşulur. eskiden başka, şimdi başka, okul takımında, mahalle takımında başka, profesyonel takımda başkadır kaptanın fonksiyonu. kaptanına göre de değişir, hocasına, başkanına göre de.
desailly, “kaptan” kitabında fransa milli takımı kaptanlığına getirildiğinde başına gelenleri de anlatır. neredeyse idmana çıkacak vakit bulamamaktan dert yanar. öyle ki, mesela sponsor anlaşmalarının taslaklarından bir kopya da ona gelirmiş, toplantılara o da katılırmış. kitabı biri arakladığı için bakıp da yazamıyorum, yanlışlık varsa düzeltin lütfen.
kaptan, öncelikle futbolcularla teknik kadro ve yönetim arasındaki adamdır. bir nevi sınıf başkanıdır. hem öğrenci, hem yöneticidir. saha içinde hakemin muhatabıdır. futbolcuları temsil eder. bu yüzden her kesim tarafından saygı duyulmalıdır kendisine.
eskiden kaptanlar takım kadrosuna bile karışırdı. halen amatör küme, okul takımı gibi takımlarda kaptanlar her şeye karışır. biraz da kaptanın karakteriyle ilgisi var tabii. mesela fatih terim transferlere, getirilecek hocaya, giyilecek formaya bile karışan bir kaptandı. ama bandı ondan teslim alan cüneyt tanman etliye karışmaz, sütlü zaten sevmez tarzı bir kaptanlık sergilemişti. dışarıdan gördüğüme göre konuşuyorum, muhakkak her ikisi de kaptanlığın hakkını vermiştir, tarzları başkaydı sadece.
galatasaray’ın bugüne kadar ki kaptanlarına baktığımızda sadece 2 yabancı oyuncunun kaptanlık yaptığını görüyoruz. yine belirtmek lazım belki de, sahaya 1-2 kez kaptan çıkmaktan değil, deklare edilmiş kaptanlardan bahsediyoruz. buradan, galatasaray’ın geleneksel olarak türk oyuncuları kaptan yaptığını söyleyebiliriz. bu kaptanlar içinde türk futbolunda kaptan deyince akla gelen isimler var.
gündüz kılıç, turgay şeren, metin oktay, fatih terim, cüneyt tanman, bülent korkmaz milli takım’ın da uzun süre kaptanlığını yapmış efsaneler.
arda turan ikinci sezonunu geçiriyor kaptan olarak. arda’nın kaptan yapılması gündüz kılıç’ın kaptanlığı turgay şeren’e vermesi gibi bir durum sonucu gerçekleşti. baba gündüz, “ben yakında futbolu bırakacağım, ama turgay 20 sene daha galatasaray’da kalacak” diyerek kaptanlığı turgay şeren’e vermiş. arda’nın durumuna benziyor. takım kadrosunda, eski efsanelerden kimse de kalmayınca, uzun süre galatasaray’a hizmet edecek bir yaşta ve olgunlukta olan arda’ya verildi kaptanlık. takım kötü gidince her şey olduğu gibi arda’nın kaptanlığı da tartışılır oldu. normaldir.
ama bu eleştiriyi getirenlerin büyük çoğunluğu takımdaki abicilikten şikayet ederken, arda’nın takıma sahip çıkamamasından, bir nevi abi rolü oynayamamasından bahsettiklerini bilmemeleri de komik. önemli değil, takım toparlanırsa bu da unutulur.
yukarıda bahsettiğim konuya dönersek. kaptanın futbolcuların temsilcisi olduğu konusuna. kişisel fikrim, türkçe konuşan birinin kaptan olması gerektiği yönündedir. bunu son zamanlarda ortaya çıkan cana, neill, kewell kaptan olsun isteyenlere söylüyorum. yine aynı şekilde beşiktaş’ta guti’nin kaptan yapılması fikirlerine karşı da.
sahada takımın lideri olmak başka şeydir, kaptan olmak başka. o müthiş galatasaray’ın kaptanı bülent korkmaz’dı. ama takımın lideri hagi ve hatta suat kaya’ydı, savunmanın lideri popescu’ydu.
neden bülent’ti kaptan. gözünü galatasaray’da açmış bir adamdı bülent. galatasaray’ı, kültürünü, geleneklerini özümsemiş ve buna göre davranan adamdı bülent. arda turan da bu sebeple kaptandır. galatasaray gibi koca bir çınarın kaptanının her an başka bir kulübe transfer olabilecek bir yabancı olmasını istemem.
cana ve neill elbette karakter olarak kaptanlığa çok uygun adamlar. gittikleri her takımda kaptanlık yapmışlar. ama burada bir de teknik sorun var, daha önce kaptanlık yaptıkları yerlerde dil sorunu hiç çekmemişler. kaptanlık yaptıkları ülkenin dilinde konuşabilmişler. bizim kırolar ingilizce bilmiyorlar, o adamların kabahati değil diyenler olursa, bu adamlar gittikleri ülkenin dilini konuşmuşlar. farkı anlayabiliyoruz sanırım. demem o ki, türkçe konuşmayı öğrenirlerse kaptan yapılsınlar. hagi’ye bile kaptanlık vermemiş bir kulüpte çok da hoşuma gitmez. bu milliyetçi bir tavır değil, ama nasılsa öyle görenler olacak. hiç umurumda değil.
bu hafta ortaya çıktığı üzere rakibe gider yapmak kaptanlık kriterlerinden biriymiş. hiç haberim yoktu doğrusu. arda turan’ın kaptanlığında sakınca yok o zaman.