• 187
    galatasaray bayan basketbol takımı kaptanı, dünyalar şirini, başarılı ve genç yetenek. metin oktay ruhlu galatasaray'lılardandır kendisi, zamanında fenerbahçe'nin yaptığı teklifi; sürünsem de fenere gitmem, diyerek reddedişi de sırf bu yüzdendir. umarım hep böyle amatör ruhlu profesyonel, savaşçı ruhlu dişi aslan olarak kalır. gereksiz ama belirtmek isterim ki; erkek olsam kesin aşık olurdum.

    sen tribündeki biz, biz sahadaki sen! peşindeyiz!
  • 188
    cana yakın, mütevazi dişi aslan,
    iki sene önce adana da yapılan avrupa kupası grup elemelerinde muhabbet etme şansı bulmuştum kaptanımızla.ilk gün heyecandan yanına gidememiş, ikinci gün benden önce konuşan liseli kızlardan cesaret alıp yanına gitmiş çalıştığım okula imza gününe gelip gelemiyeceğini sormuştum. bu arada okulum malatyanın bir ilçesinde dar gelirli ailelerin çocuklarının okuduğu bir devlet okulu. kaptan da eğer tarihler uyarsa gelebileceğini söylemişti.ben telekkür edip yanından ayrılırken sempatik bir şekilde ' pardon ' dedi ' bana nasıl ulaşaksınız ? ' ben heyecandan unutmuşum tabi sonra menajeri gözde hanımın telefon numarasını verdi. okulumuzun tek pota turnuvası esnasında ise ameliyattan yeni çıkmıştı geçen sene. olsun gelemedi ama onunla konuşmak tanışmak bile büyük mutlulukdu
  • 194
    kendisinin tam olarak ne sakatlığı olduğunu bilmemek çok düşündürücü. zaten o lanet derbideki sakatlığından beri bu konuda psikopata sarmış durumdayım, sonrasında antremanlarda deli koşuşlarını görememek yıprattı yeterince. üstüne botaş ile yapılan sezon açılış maçında taraftarın yoğun baskısına dayanamayan zafer hocanın kendisini çok çok kısa sürelerle oyuna soktuğunu gördük ama tribünden bile izleniyordu ki kendisinin bir sorunu var. üzerine de son ttt riga maçı deplasmanındaki sakatlığı iyice düşüncelere sevk etti beni. transfer sezonunda onun bölgesine nilay yiğit'in alınması bile "acaba durum çok ciddi de mecburen mi transfer yapıyorlar" kaygısını getirmişti. eğer o geri zekalı derbi kendisinin yıllarına, kariyerine sebep olduysa taraftarlığı sebep oldu buna, diyecek başka bir şey bulamıyorum.
  • 195
    sakatlığı ile ilgili haklı çıkmaktan ötürü çok üzgün olduğum şirin oyun kurucumuz.aynı sakatlığı geçirmiş biri olarak üzülerek diyorum ki ön çapraz bağı kopmuş bir sporcu asla eskisi gibi oynayamaz.müzmin sakat olur oynadığı takımlarda.

    bu durumda da her ne kadar yaptığı hareketleri bazılarımız sindiremiyor olsa da nilay yiğit bu takım için ne kadar önemlidir bir kez daha anlaşılmakta.

    (bkz: #206036)
  • 196
    ttt riga maçının üzerinden 3 gün geçmesine rağmen,en ufak bir futbol futbol haberini es geçmeyen resmi sitemizde herhangi bir açıklama yok.gerçekten inanılmaz.

    umarım haber çıkmamasının sebebi sakatlığının nüksetmemesidir.tek duam budur

    edit:8 kasım pazar günü oynanacak olan samsun basket-galatasaray maçında kendisini izleyemeyecekmişiz.durmu önümüzdeki hafta içi belli olacakmış.

    kaynak:sarayinsultanlari
  • 197
    galatasaray taraftarı için kendi internet sitesi üzerinden bir mesaj yayınlamıştır. söylediği gibi sakatlığı hakkında kesin sonuç yarın belli olacaktır.

    --- alinti ---
    sevgili galatasaray' lılar,

    bildiginiz gibi gecen senenin final serisinde çok ciddi bir sakatlık geçirdim.öncelikle bu uzun sakatlık döneminde bana her zaman destek olan ve biran olsun yalnız bırakmayan herkese teşekkür ederim. benim için formamdan ve takımdan ayrı kalmayı kabullenmek gerçekten çok zor oldu. kendime olan inancımın azaldığı ve tekrar basketbol oynayabilecek miyim diye olumsuz düşüncelere kapıldığım dönemlerde ziyaretlerinizle ve çeşitli yollarla bana ulaştırdığınız mesajlarla desteğinizi hep yanımda hissettim. bugün eskisinden daha iyi olarak geri dönebileceğime inanıyorsam bunda sizin dualarınız ve desteğinizin çok büyük etkisi var. başka bir forma altında yaşasaydım bu dönemi belki de şu anda basketbol kariyerime devam etmiyor olurdum.

    sakatlığımla yakından ilgilenen başkanımız sayın adnan polat'a, şube başkanımız sayın ahmet dedehayır' a, iyileşme süresince bana çok büyük destek veren ve tedavimin en iyi şartlarda yapılmasını sağlayan basta genel sekreterimiz sayın selçuk iren olmak üzere tüm galatasaray yönetimine ve çalışanlarına, beni biran olsun yalnız bırakmayan kendiside sporculuk kariyerinde aynı sakatlığı yasadığı için tüm tecrübesiyle ve psikolojik desteğiyle yanımda olan genel direktörümüz sayın mihriban oğuz'a, yardımcı antrenörümüz sayın hakan acer' e, fizyoterapistimiz sayın fatoş yavuz' a, tüm takım antrenör, idareci ve takım arkadaşlarıma teşekkür ederim. ve tabii ki bugüne kadar en büyük emeği veren ailem, tüm üzüntü ve korkularını bir kenarda bırakıp geri dönmem için destek oldular.

    hiçbir sporcunun başına gelmemesini dilediğim bu talihsiz sürecin beni olduğumdan daha güçlü, daha tecrübeli ve daha olgun bir hale getirdiğine inanıyorum. bu süreçte yaşadıklarımı ve hissettiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

    her zaman ki gibi sahada mücadele ederken o talihsiz pozisyonda ribaunda çıkıp yere düştüğümde dizimde çok büyük bir acı hissettim. bu acı o ana kadar yaşadığım bir çok hafif sakatlıktan çok farklıydı ve daha önce böyle birşey yaşamamış olmama rağmen ilk saniyede bağımın koptuğunu anladım. tek düşündüğüm maça devam edemeyecek olmamdı, sonrasında da dizimdeki acıyı zaten hissetmedim. hastanede kötü haberi alıp çok sevdiğim formamdan uzun bir süre ayrı kalacağımı öğrendiğimde dünya başıma yıkıldı, inanamadım. internette sakatlığımla ilgili çıkan haberleri okuduğumda ben değilmişim gibi geliyordu, sabah kalktığımda yürüyüp koşabilecekmişim gibi hissediyordum. ama son kontrolden sonra artık durumu kavramıştım. doktorlar 3.5 ay demişlerdi, sezonun ilk maçında sahada olacaktım, arma'mdan uzak kalmayacaktım. hiç maç kaçırmayacak olduğumu düşünerek kendimi avuturken koltuk değnekleriyle yürümek, merdivenleri koşarak ikişer üçer çıkamamak, çocukluğumdan beri kendimi en rahat hissettiğim basketbol sahasında olamamak çok canımı yaktı. başlangıçta dizimi hiç sevmediğim dönemlerim oldu. inancım, hırsım, güvenim azaldı zaman zaman. işte bu dönemde almış olduğum o müthiş destek bana güç verdi. sonra yavaş yavaş dizimdeki yara izimi ve çivimi sevmeye başladım çünkü o galatasaray'ım için mücadele ederken olmuştu. bazen sevinç, bazen keder demiyor muyuz hepimiz? ne gelirse galatasaray'dan kabulümdür dedim. savaşmaya hazırdım artık. yüzlerce -hatta binlerce defa desem abartmış olmam- izledim o son maçı ve sakatlık anımı, her seferinde içim acırken daha bir sıkı sarıldım tedavime. gün oldu yeni bir hareketi yapabildiğim için çocuk gibi sevindim, gün oldu sahada oturup saatlerce ağladım. takım olarak sezonu açtığımızda çok sevindim, idmanlara katılamadığım için buruktum biraz ama mutluydum.ve sonra sakatlandığımda üstümde olan parçalı' mla yaptım ilk koşumu. dizimi çok iyi hissediyordum ve tüm kontrollerim olumluydu. bacağımın kuvveti oldukça iyi çıkınca takımla beraber fransa'ya ve macaristan'a gittim. 3.5 ay olmuştu ve artık oynayabileceğimi hissediyordum, tabii ki oynamak istedim ama klüp idarecilerimiz bu konuda çok hassas davrandıkları için oynamama izin vermediler. takımla beraber ısınıp 'ben oldum, artık oynayabilirim' diyordum ama mihriban ablanın bakışlarıyla hemen oturuyordum. hemen oturmuyordum biraz uğraştırdım aslında kendisini :) formama kavuşmak için o kadar heyecanlıydım ki fransa'daki tarbes maçında oynatmadıkları için çocuk gibi bir köşeye çekilip ağladım maç sırasında :) macaristan' da da oynamama izin verilmedi, ben kendi çalışmalarımı yaptım bazen takımla bazen ayrı olarak. ama her geçen gün daha iyi hissediyordum, artık dizimde hiç ağrım kalmamıştı. sıklıkla yapılan doktor kontrollerinin hepsinde dizimin artık eskisinden çok daha kuvvetli olduğu çıkıyordu. son çekilen mri' dan sonra artık 'sakatlık' kelimesi geçmişte kalmıştı. bu zor dönemi tamamen atlatmış formama kavuşmuştum, ilk çıktığım hazırlık maçında yaşadığım heyecana ben bile inanamadım. tekrardan sahada olmak müthiş bir duyguydu. aylar sonra gelen 7 dakika, koca bir yaz verilen emeğin karşılığını almaya başlamış olmak...özüme dönüyordum...yeni sezonun ilk resmi maçında belki eski performansımdan oldukça uzaktım ama eski sağlığıma kavuşmuştum. artık sadece daha çok çalışıp form tutmam kalmıştı. her gecen günde daha iyi olduğumu hissediyordum. sırasıyla taranto, istanbul üniversitesi ve son olarak riga maçı. biraz kötü başlamıştık maça ancak her şey yolundaydı, tamamen maça konsantre olmuştum. maçın 2. devresiydi, bu sefer bana çok fazla yabancı gelmeyen bir his. yine aynı dizimde. yerde yattığım bir kaç saniyede yaşadığım son 6 ay geçti film şeridi gibi geçti gözümün önünden. bir kaç kat daha fazlaydı isyanım ve içimdeki acı. ama en başta da dediğim gibi artık daha güçlü daha olgun ve daha tecrübeliyim, hazırım yeniden savaşmaya. çünkü biliyorum bu sakatlığı da atlattığımda bugünden çok daha güçlü olacağım.
    şu anda tek yaptığım dua ederek salı günü açıklanacak sonucu beklemek. ama sonuç ne olursa olsun yüreğimdeki aşkı söndürmemek için içimdeki umuda sımsıkı sarılacağım...

    ne gelirse galatasaray'dan kabulümdür...
    --- alinti ---
  • 200
    yazdığı metin * ile zaten kendisi ile ilgili yeterince dolu olduğumdan beni ağlatmıştır.

    ışıl'ım,

    her sabah kalktığımda tam karşımda duran posterine, yüzündeki hırsa bakıp bakıp gözlerimi dolduruyorsun ışıl. sakatlandığın anı, yüzündeki acıyı unutamıyorum bir türlü, fenerbahçe'ye de o derbiye de lanet edip senden gelecek iyi haberi bekledik ama olmadı. ama sen biliyorsun, bu takım için ne olduğunu çok iyi biliyorsun. eğer sen olmasaydın galatasaray bayan basketbol takımı bu durumda olmayacaktı, birçok kulübün bayan basketbol takımları gibi arka planda kalacaktı. ama sen... galatasaraylılığın, ölsem de fener'e gitmem nidaların, o ele avuca sığmaz fiziğine sığdırdığın kocaman yüreğin... bugün basketbol izlerken yumruklarımı sıkıyorsam sayende biliyor musun? geçen sene eurocup finalinde son hücum size geçtiğinde sallağın yumruğun olmasa o kupa bizim olmayacaktı, biliyorum. o formayı senin gibi taşıyan bir sporcu daha görmedim ben, izlemedim. kupa elinde dolaşırken "bizi değil taraftarımızı çekin" deyişini unutmadık hiç biz. boş tribünlere oynadığınız maçlarda hiç isyan etmedin, final maçını dolduran taraftara "iyi gün dostu" demedin, her zamanki büyüklüğünü gösterdin bizlere.

    seni çok özledik ışıl. birkaç metre önümde "oyuna girmek istiyorum" deyişini gördüm botaş maçında, yaramaz çocuklar gibi "gircem de gircem". görmüşsündür taraftar nasıl arkandaydı, yeter ki birkaç metre koşsun yine otursun diyorduk. işte bu sevgi seni bağlar basketbola, biz buna inanıyoruz.

    o lanet olası sakatlığın geçecek biliyoruz bunu. bugün bizler için hazırladığın açıklama metni yine ağlattı bizleri, ama biz bu sezonun sonunda senle birlikte güleceğiz yine. sarayın sultanları sensiz olmaz parkedeki taraftar. bizler de sensiz olmayız. hayırlısı ile iyi sonuçlar alacaksın, aceleye de gerek yok, yeter ki tam olarak iyileş. sen tribünden takip edince bile ruhu değişiyor o takımın, bunu çok iyi biliyorsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın