resim
Igor Tudor
Görev:Teknik Direktör
Takım:Lazio
Yaş:46
Uyruk:Hırvatistan
  • 6001
    tudor gelmeden önce takımda oynayacak oyuncu yoktu ve bütün takımın değişmesi gerekiyordu. bunda buradaki herkes hem fikirdir. asıl anlamadığım nasıl leş gibi kadro kurdu. aldırdığı hiç bir oyuncu daha az ücrete gitmedi. aldırdığı n'diaye, gomis ve rodrigues yaklaşık 32 milyon euro'ya satıldı. gomis türkiye'de en çok gol atan yabancı rekorunu kırdı. asamoah az daha bedavaya yakın bir fiyata geliyordu. mariano, fernando, feghouli gibi oyuncular çok cazip fiyatlara geldi. şuan bile aldığımız fiyatlara rahat satarız. ayrıca kondisyoner demek, maçları hiç izlememek demek.

    mariano'yu açık gibi oynatarak, maicon ile aralarına n'diaye'yi sokarak, hem ileride pas yapmamızı hem de maicon ile mariano'nun ağır olmalarını bertaraf ediyordu. fernando'yu defansın ortasına atarak, hücumda 3-4-2-1 oynatarak, tolga'yı sürekli ceza sahasına sokarak sürekli pozisyonlara giriyorduk.

    ilk mağlubiyetinden sonra adamı istifaya davet etmeseydik, bu kadar sabırsız olmasaydık daha da başarılı olabilirdi. onun döneminde kaybettiğimiz deplasman maçlarını 2018-2019 sezonunda da kaybettik.

    gitmesi iyi mi oldu kötü mü oldu bilmiyorum. kendisini zaten fatih hoca ile de kıyaslamıyorum. fatih hoca 2018-2019 sezonunda çok hata yapmasına rağmen, sağ olduğu sürece başımızda kalmasını isteyen birisiyim zaten. ama tudor hakkında da bu kadar kötü konuşmak çok garibime gitti.

    dünyaca ünlü hocaların burada niye başarısız olduğunun bir göstergesi aslında. ülkecek futboldan zevk almıyoruz, anlamıyoruz da. sadece tuttuğumuz takım galip gelsin istiyoruz.
  • 6003
    ilk geldiği sezon adanaspor'a karşı farklı galibiyet ve bir hafta sonra basaksehir'e aynı taktikle farklı maglubiyet, ikinci sezon gençlerbirliği'ne karşı farklı galibiyet ve bir hafta sonra yine basaksehir'e aynı taktik ve yine farklı maglubiyet. ikinci ortak nokta adebayor'un hayatının ilk ve ikinci 3 gollu maçı. bu adamın (teknik direktör demeye dilim varmıyor) iç sahada oynattığı bir oyun falan yoktu. lige fiziksel olarak iyi giren bir galatasaray vardı sadece. bu durumda 10 hafta sürdü zaten. ostendurs denen takıma 2 0 yenildikten sonra aman gol yemeyeyim diye ikinci maça çıkmış ve turu vermişti. skibbe'den bile rezil bir hocaydi ki skibbe'nin hiç olmazsa avrupa'da benfica galibiyeti vardı. değil bize türkiye'ye uzak olsun.

    edit: ofsayt girdilere girmiş sıkıntı yok silecek değilim. iki başakşehir maçında da fark yememiz ve adebayor'un hatrick yapmasi abdullah avcı'dan ve adebayor'un muhteşem oyuncu olmasından mı kaynaklanıyordu. ostendurs gibi bir takıma elenmek futbolcu yokluğundan mi. bu adam da teknik direktör namına ışık görenler neyi görüyor çok merak ediyorum.
  • 6004
    galatasaray'ın başında büyük maçlar haricinde iyi işler yapmış ama galatasaray futbol takımının büyük olduğunu unutup özellikle derbilerde ve trabzonspor & başakşehir maçlarında anadolu takımıymışcasına oynatan eski teknik direktörümüz. kendisine nefretim veya başka bir şeyim yok. galatasaray'a uygun biri değildi. udinese'de umarım başarılı olur. takımı çöplerden bir nebze temizlediği için ise özellikle teşekkürü hak ediyor.

    edit: çöpleri gönderdi dediğim için tüm türkiye'den ve kainattan özür dilerim. lol. sabri sarıoğlu ve chedjou ile yolların ayrılması bile benim için yeterli. fatih terim sabri ile yolları ayırmazdı mesela.
  • 6005
    takımı nasıl çöplerden kurtardı, çok merak ediyorum. sizin çöp diye nitelediğiniz futbolcular ile, benimkisi çok farklı anlaşılan.

    podolski gitti, yerine gomis geldi. başarılı bir değişim oldu belki, ancak podolski için çöp tabiri kullanmış olamazsınız herhalde. kaldı ki fatih terim gibi bir teknik direktör için podolski'nin kıymeti, gomis'ten fazla olacaktır. en azından gomis'in pek bir kıymeti yoktu, bunu anladık.

    bruma gitti, yerine feghouli geldi. geçen seneki feghouli, kusura bakmayın 2016-2017 model bruma'dan daha verimli değildi. öyle bile olsa, dursun özbek yönetimi adına rekor bir hamle ile leipzig'e satıldı. demek ki en azından avrupalılar çöp gözüyle bakmamış.

    sneijder gitti, belhanda geldi. sneijder'e çöp diyip, belhanda savunuyor olabilir misiniz, bilmiyorum. olabilir, çok tuhaf insanlar ve onların garip fikirleri var. ben de ronaldo'ya falan çöp diyorum bazen arkadaş arasında, tabi ciddi olmayacak şekilde.

    ha yok de jong, donk, hakan balta gibileri kastediyorsanız, hiçbiri tudor döneminde gönderilmedi. de jong fatih terim geldikten sonra mainz'a satıldı. hakan futbolu daha yazın bıraktı. donk da tudor gittikten sonra x faktör olarak şampiyon kadronun mihenk taşı oldu.

    ben tudor döneminde ayrılan ve 'çöp' tanımı yakıştırılacak sadece sabri'yi söyleyebilirim. chedjou iyi kötü oynayan ve takımda kalburüstü bulunan tek defans oyuncumuzdu. cenk yedek kaleci. carole kiralık gitmiş olsa bile, daha kötüsü lato geldi. semih falan da demeyin, hala takımda bulunuyor işte adam.
  • 6006
    bizde burada gömüldüğü kadar kötü bir dönem geçirmemiştir. son dönemlerde oyuncuları idare etmeyi bilseydi hala devam ediyor da olabilirdi. oyuncu ilişkileri çok kötüydü göründüğü kadarıyla. yiğidi öldür hakkını yeme demişler. bu adam varken oynadığımız ligin ilk 9 haftasındaki futbolu çok çok uzun zamandır görmedim ben bu takımda.

    büyük maçlarda saçma tercihler yapmasından dolayı büyük yenilgiler aldık. bunların yanında medya inanılmaz üzerine gitti adamın. derbilerdeki performansından dolayı taraftar da hiç sahip çıkmadı doğal olarak ayrılması kaçınılmazdı.

    bunların haricinde özellikle ilk başlarda takımı belli bir sisteme göre futbol oynattı. sadece fiziksel olarak üstün olduğumuz için güzel oynamıyorduk yani. aldığı bütün oyuncuları da buna göre seçti. kesinlikle başarısız bir hamle değildi. daha sonraları niyeyse sürekli sistem değiştirdiği için işler boka sardı. aldığı hiçbir oyuncumuz çöp değildi. hepsini de iyi rakamlara sattık. eldekiler de piyasası olan ve yine kar ederek satabileceğimiz oyuncular. bunun haricinde bonservis/maaş konusunda eleştirilecek kişi kendisi değildir.

    ben kendisini güzel anıyorum ve umarım bundan sonraki kariyeri güzel geçer diyorum.
  • 6007
    iyi kötü bir şeyler yapmaya çalışmış, ayrıldığında sezonun ilk yarısı itibariyle ilk 3'te bırakmış, galatasaray'ı sıfırdan kurmasının yanında asırlık keneleri de temizlemiş birini kondisyoner diye küçümsemek bence çok adil değil. zaman verilseydi büyük maçlardaki sorunu da aşacağını düşünüyorum şahsen. neyse ısıtıp ısıtıp igor tudor'u gündeme getirmenin kimseye faydası bulunmuyor. yolu açık olsun.
  • 6009
    galatasaray macerası karl heinz feldkamp**nin 2007-2008 sezonu benzerlikleri ile dikkat çeken hırvat teknik adam. aynen tudor'un takım kadrosunu nerede ise tamamen değiştirdiği gibi, ilgili sezonda da kalli bir önceki sezondan ciddi bir kadro temizliği yapmış ve lincoln, tobias linderoth, shabani nonda, volkan yaman, emre güngör, orkun uşak*, servet çetin, hakan balta gibi isimler ile takım iskeletini neredeyse tamamen değiştirmişti. trajik olarak sezon sonunu göremeyen her iki teknik direktörün de kurduğu kadro şampiyon olacak ve sonraki bir kaç sezon takımın ana kadrosunu oluşturacaktı. sezon sonunu göremeseler bile hem kalli'ye hem de tudor 'a en azından yapılan temizliğe ön ayak oldukları ve başarılı sayılabilecek kadro mühendislikleri için teşekkür etmeliyiz.
  • 6010
    udinese'nin yılmaz vural'ı olmuş teknik adam. mart gelir, tudor hoca göreve çağrılır.

    galatasaray performansında, sezon öncesi yaptığı yükleme sonbahar-kış döneminde sakatlıklarla takımı paramparça etse de bahar gelince o yüklemenin meyvelerini toplayıp şampiyon olmuştuk. ama rodrigues'i her büyük maçta yedek oturtup, kadroyla oynayarak kendi ipini çektiğini de eklemek gerek.
  • 6011
    tudor, ülkece futboldan anlamadığımızın en büyük göstergesidir. bu adam ilk deplasman mağlubiyetinde -ki o da trabzon deplasmanı ve saha içinde bir adet karaktersiz olcay şahan ve bir adet karaktersiz hakem yüzünden kaybettik- medya tarafından ağır eleştiriler yapmaya başlandı. sanki trabzon deplasmanında mağlubiyet almak çok abes bir olaymış gibi... bu sene de trabzondan 4 yedik deplasmanda gol bile atamadık hemde başımızda fatih terim varken... onun zamanında da deplasmanda berbat oynuyorduk o gittikten sonra da berbat oynuyoruz. iç saha maçlarını direk 3 puan yazıyorduk. takım öyle baskılı ve tempolu oynuyordu ki fatih hoca döneminde bile o tempoyu göremedik.

    tudor fanı değilim. fatih terim ile kıyaslama gafletine zaten düşmem. tudor’un en büyük dezavantajı tecrübesiz olması ve yerli hoca fetişisti bir ülkede antrenörlük yapmasıydı. fatih terim boşta olmasaydı ben kendisini galatasaray’ın başında görmek isterdim. yiğidi öldürüp hakkını verelim. bu adama kondisyoner diyen insanlar futbolu bilmeyen insanlardan oluşuyor pek itibar etmeyin. genç hataları olan ama gelecek vaadeden bir teknik direktördür. yolu açık olsun. kendisinin uygun koşullarda başarılı olacağını düşünüyorum.
  • 6013
    kendisi oyuncular tarafından 3 haftada koltuğundan oldu. bir gün odasına geldiğinde kapısında fatih terim posteri vardı. kendisi hocayken levent şahin opta'dan galatasaray'ın verilerini alıyordu. bazı eski topçular terim'in gelmesini çok istiyordu. sonra taraftar ve medya baskısıyla gitti. ve beklenildiği gibi terim geldi.

    sadece 1 oyuncu tudor'u savundu o da fatih terim geldiğinde ilk kesilenlerden biri oldu. geçen seneyi hatırlayanlar ismi doğru tahmin edecektir.

    şimdi kaynağım yok diye bu yazdıgım silinebilir ama ben neden böyle bir şey uydurma ihtiyacı duyayım o da var tabii.

    yolu açık olsun. çaylaklığının kurbanı oldu. insan yönetimini öğrenirse ileride daha iyi bir hoca olabilir.
  • 6015
    kendisine kondisyoner denilen sözlükte, bu gözler alberto bartali'yi övenler gördü. böyle söyleyince sakın yanlış anlaşılmasın bartali'yi entry olarak yazmasamda övenlerden biriyimdir ki övülmeyi hakediyor. ama tudor bir teknik direktör olarak kondisyon yükleyince veya kondisyona önem verince aşağılanıyor. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu? günümüz futbolunda kondisyon çok önemli bunu inkar edemezsiniz.

    kendisinin zamanında özellikle ilk 9 haftalık periyotta ekranın başından ayrılmazdım ki ben adını anmak istemediğim kişinin başkanlığı zamanında bile oturup galatasaray maçlarını izlemiş biriyim. o zaman sözlükte maç başlıklarına entry olarak bakarsak çok ilgi olmuyordu ve oynanan kabız futboldan ben dahil çoğu yazar, galatasaray taraftarı şikayetçi idi. 9 haftalık periyotta normal maç haftası ile milli takım arası geldiği zaman galatasaray maçı özlemi artıyordu ve pres yapan takımı, rakibe toplu şekilde hücuma çıkan takımı özledik bitsin bu ara yazılıyordu. ama bu sezon çoğu maçımızda ekranda maç açık olup ben telefon ile sözlükte bir yazarımızın gollllll yazmasını bekliyorum. bunu yazdığım için beni terim düşmanı ilan etmeyin, bu sözlükte hocamızı sevmeyen yazarlarda var saygı duyarım ama ben onlardan biri değilim.

    tudor ayrıldığından beri eleştirenler de oldu eleştirmeyenler de. inanın bana ben neredeyim bilmiyorum. çünkü okuduğum enrtyler de hep haklı bulduğum konular oldu. mesela tudor'u eleştiren çoğu yazar arkadaşımızın yazdığı tecrübesiz, oyuncu iletişimi kötü, büyük maçlarda aciz oyun vs. gibi eleştirelerde haklılar. diğer yandan öven entryler de ise takıma dinamizm kattı, presli oyun, kondisyon vs. gibi övenler de haklı.

    basın tarafından hiç tudor kadar üstüne gidilen bir hoca görmedim. burada onu biz taraftarlar da istemediğimiz için basın üstüne daha çok gitti. nasıl şimdi fatih hocaya bir şey söylendiği zaman ayağa kalkıyor isek o zaman kalkanlar kadar kalkmayanlar da oldu. ikiye bölünmüştük.

    9 haftalık performansı rüya gibiydi özellikle ev sahibi olduğumuz maçlarda. sonrası ama bir o kadar kâbus . fatih hocanın boşta olması, taraftar ve futbolcular ile bağının kopması, gelen kötü sonuçlar kendisi ile yollarımızın ayrılmasına sebep oldu. kendisinin de bizim de yolumuz açık olsun.

    not: ilk 2 paragrafı okuyup tudor sevici, terim düşmanı olarak yaftalanmaktan korkuyorum.
  • 6016
    öyle 8-9 haftalık performansla şampiyon olunamayacağını cümle aleme göstermiş yetersiz hoca.

    zaten kendi eliyle gegenpressing’i kestikten sonra gidişini hazırladı.

    odasına fatih terim posteri asılmış da falan filan. oyuncuların komplosuna kurban gittiği söylenmeye çalışılıyor yani. serdar aziz dışında yerli oyuncunun olmadığı ilk 11 ve yine rotasyondaki oyunculardan selçuk dışında hangisi fatih terim’i tanıyordu veya daha önce çalışmıştı acaba?

    gomis, fernando, mariano, rodriguez falan fatih terim’in posterini astıysa helal oldun öngörülü adamlarmış.*

    hiçbir paralel evrende 17-18 sezonunda galatasaray başında kalsa şampiyon olamayacaktı. büyük maçları büyük hocalar oynar. riekerink bile fener ve bjk’dan birer kupa almış adam.

    tudor riekerink’in bile çok gerisindedir.
  • 6017
    korkaktır efendim. en azından ben öyle düşünüyorum. geçen sezon* büyük maçlarda çıkardığı kadrolar, oluşturduğu şablonlar, oynattığı oyun da bunlara en güzel örnektir. aklıma gelen maçlar:
    22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçı
    18 kasım 2017 istanbul başakşehir galatasaray maçı
    2 aralık 2017 beşiktaş galatasaray maçı.

    örnekler artırılabilir lakin artık toparlamak gerekirse, teknik direktörlük kariyerinde basamak atlamak için galatasaray kendisi için harika bir fırsattı. neden harika bir fırsattı? çünkü kulübün bu maddi durumuna rağmen kendisine resmen sıfırdan takım kurma şansı verildi, ama kendisi kurduğu kadroyu idare edemedi; ayrıca büyük maçlardaki karnesi de hiç iç açıcı değildi ve galatasaray fırsatını değerlendiremedi.

    bundan sonra büyük takım yönetebilir mi bilemiyorum ama bu gayede, galatasaray serüveni kendisine pek olumlu referans olmayacaktır.
  • 6019
    kendisini udinese'de de takip ediyorum.

    udinese bu sezona julio velazquez yönetiminde başladı ve 19 maça çıktı, 9 mağlubiyet 6 beraberlik ve sadece 4 galibiyet aldı.

    sonra teknik direktör değişti, julio gitti davide nicola geldi. nicola da 8 maça çıktı, 5 mağlubiyet 1 beraberlik ve 2 galibiyet aldı. nicola da gitti.

    nicola gitti ve geçen sezon da udinese'yi kümede tutup devamında yolları ayıran igor tudor tekrar takımın başına geçti.

    tudor udinese ile tekrar buluştuğu 2. yönetiminde şimdiye kadar 3 maça çıktı, 2 galibiyet 1 beraberlik aldı.

    bu 3 maçtan ilkinde kendi evinde genoa'yı 2-0 mağlup etti, ikinci maçında milan deplasmanına gitti ve 1-1'lik skorla 1 puanı kopardı ve son maçı da evinde empoli ile oynadı. iki defa geriye düşmesine rağmen 3-2 öne geçti 63. dakikada da kırmızı görüp maçı 10 kişi ile 3-2 galip bitirdi.

    bu sefer yolların ayrılmayacağını ve tudor'un udinese ile önümüzdeki sezonda da çalışacağını düşünüyorum.

    -----------------------

    ekleme yapacağım; zamanı gelince kendisinin de joachim löw, antep'te ve çeşitli takımlarda denenip beğenilmeyen yıldız futbolcular seviyesine geleceğini düşünüyorum.
  • 6022
    kendisinden bir halt olmayacaktir, galatasaray onun icin kariyerinde ki en ust bolgesi olarak kalacaktir.

    son donemlerin lafi olarak ne bu tudor fetisizmi arkadaslar, geldigi gune lanet ediyorum 5-0 yenilmedik mi lan bunun yuzunden basaksehire ? tarihin kara sayflarina olarak avrupada bilmem iskandinav takimina felan elenmedik mi ? avrupada oynayamadik mi,maddi zarar yapmadik mi ? sneijderi bu adam gondermedi mi ? istemem diye. balik hafizlari canlandirma vakti, tudorun capi dursungillerdir. ister dunya kupasini kazansin cakma simeone.
  • 6023
    sözlükteki romantiklerinden bıkkınlık gelen teknik direktör. kendisi hırvat hamza hamzaoğlu'dur. hatta igor igoroğlu'dur. ikisinin ortak noktası galatasaray seviyesinde takımları ancak bilgisayar oyunlarında çalıştırabilecek çapta olmalarına rağmen başlıklarına gidip gelip güzelleme yapan hayranlarının olmasıdır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın