resim
Igor Tudor
Görev:Teknik Direktör
Takım:Lazio
Yaş:46
Uyruk:Hırvatistan
  • 3578
    --- alıntı ---

    başkan, takımın iyi gitmesi halinde tarihi bile belirledi. ligin 9. haftasında g.saray, ezeli rakibi f.bahçe'yi konuk edecek. derbi sınavı galibiyetle tamamlanırsa bu karşılaşmanın ardından tudor'la masaya oturulacak ve 2 senelik mukavele önerilecek.

    senelik 1 milyon euro civarına bir rakam alan genç hocaya kayda değer bir zam yapması bekleniyor.

    ancak her şey, güzel sonuçların devam etmesine bağlı.

    --- alıntı ---

    http://kralspor.ensonhaber.com/...acak-2017-08-28.html
  • 3581
    geçen sene başında karabük maçında herkesin beğenmesinin nedeni oynattığı tempolu futboldu. bir çok kişinin de aklında o maçla kaldı bence.

    tudor belirli bir ana fikri olan ve diğer şeyleri yan parça olarak gören bir teknik direktör. her şeyden önce takımından istediği en önemli şey koşmaları. takım koşsun istiyor adam. diğer planlarını buna göre kuruyor. savunmada koşacak, pres yapacak, top kendisindeyken koşacak, top kendisinde değilken koşacak. ağır adam, koşmayan adam istemiyor adam. kimileri bu açıdan bakınca ''kondisyoner'' olarak yorumladı tudor'u. ben öyle düşünmüyorum.

    yani tudor'un belirlediği ana unsur koşmak. bu da aslında yanlış veya doğru diyebileceğimiz bir şey değil. her teknik direktörün öncelik verdiği şey farklıdır. kimisi savunma, kimisi hücum, kimisi topa sahip olma, kimisi taktik kimisi de takımın koşmasına öncelik verebilir. ancak sıkıntı şurada çıktı; tudor oyuncu grubu fark etmeksizin bunu istiyor. yani bu adam oyuncu grubuna göre taktik değil taktiğe göre oyuncu isteyen bir adam. östersunds maçlarında bu kadar kötü organize olmamızın sebebi bu diye düşünüyorum. tudor istediği kadar kondisyon yüklese de kendisinin beklediği futbolu oynayamayacak oyuncu grubundan bunları istedi, koşamayan oyuncu grubuna yeterince organizasyon çalışmamış olma da eklenince takım tam anlamıyla ne oynadığını bilmeden oynadı maçlarda. oysa ki tudor gayet basit şeyler isteseydi belki de östersunds'u eleyecektik.

    şöyle de tuhaf bir örnek vermek isterim mesela: sizin canınız tatlı istedi. problem ne? sizin canınızın tatlı istemesi, gayet basit. çözüm ne? şekerli bir şeyler yemek, çünkü aslında o da sizin o an için ihtiyacınızı giderebilir. bu da gayet basit. ancak siz gidip atıyorum çikolata yemek yerine gidip birbirine uyumsuz malzemelerden saçma sapan bir pasta yapmayı düşünüyorsunuz. sonuç ne? fiyasko.

    tudor da bunu yaptı bence. basit olanı zorlaştırdı. zaten o gece de taraftarın bir çoğu tarafından bileti kesildi. bu da yanlış değil, galatasaray futbol takımı östersunds'a elenirse o teknik direktörün gitmesi istenir. ben o gün arada kaldım, gitmesini hem istedim hem istemedim. öyle bir sonuçtan sonra bile niye istemedim? çünkü bu adamın tempolu oynatmayı kafasına koyduğunu biliyordum ve sene başında ''sorun belki kalitedir.'' sözü beni düşündürüyordu. zaten teknik direktör değiştirmekten de, dursun'un daha iyisini getiremeyeceğini bildiğimden bıkmıştım artık.

    yani sözün özü tudor kendi istediği kadroyla başarılı olabilecek bir hoca. harika bir taktisyen değil belki, çok iyi hücum organizasyonları da yaptıramayacak belki ancak adamın zaten böyle şeyleri 1.planda tutmadığı belli. adam diyor ki: bir futbol takımı koşarsa, savunmada koşar topu alır, pres yapar topu alır boş alan bulur, topsuz oyunda koşar pas istasyonu olur takım atağa kalkar, rakip ceza sahasına koşarsa kalabalık oluruz ve belki top bizim önümüze düşer. bu bence küçümsenecek bir düşünce değil. tolga bu kadar ceza sahasına girdiği için gol atıyor, ndiaye her yere koştuğu için rakibi sıkıştırıyoruz. belhanda savunmaya koştuğu için orta sahada eksik olmuyoruz. fernando koştuğu için sürekli kendini boşa çıkarıp pas istasyonu olabiliyor.

    amaaa! bir başka kilit nokta var ki; tudor kaliteli futbolcular da istiyor. yani sadece koşan ve kazma diye tabir ettiğimiz adamları istemiyor. transfer döneminin başından beri ilgilendiğimiz ortalama futbolcu bile yok neredeyse, hepsi kaliteli ve tudor'un istediği tarzda isimler. yani ben sadece koşmaktan bahsettim gibi oldu ama takımın ayağı da gayet düzgün. bugün mariano diye bir adamı aldı tudor, ben hayatımda oyunu bu kadar iyi okuyan, ayağını bu kadar sade ve etkili kullanan, savunmada hep doğru noktada duran bir bek izlemedim bizim ligde. ndiaye her yere koşuyor ama mesela ilk hafta tolga'ya attığı pası hatırlayın, hiç de kazma falan değil. keza gelmesini beklediğimiz asamoah var ya bu ligin teknik açıdan çok üstünde bir oyuncu. fiziksel özelliklerine bakıp ön yargılı yaklaşmayın sakın.

    prandelli döneminde oynadığımız anderlecht maçını hatırlayın. ''ya biz bu adamlara karşı nasıl ezici oynayamıyoruz'' diyorduk. çok basit; o takım senin takımından daha çok koşuyor ve hepsi süper teknik olmasa da oynamayı bilen oyuncular. işte biz de şampiyonlar liginde başarılı olmak istiyorsak, özellikle üst seviye takımlar karşısında umutlu olmak istiyorsak ilk önce koşmamız lazım. senin kadron o kadrodan daha teknik, daha yetenekli olamayacak çünkü, imkansız. ama daha çok mücadele ederse ve fena da olmayan bir tekniğe sahipse kafa tutabilirsin.

    hala daha tabii tudor'u beklemek lazım. kolay maç falan geçsinler bunları 3/3 yapmak 2017 yılında çok çok iyi iş. futbol her yıl gelişiyor ve her yıl anadolu takımları ile olan makas bence daralıyor. ligin ilerleyen haftalarında atletico madrid ile oynamayacağız sonuçta. dolayısıyla benim gözümde bu 3 maçta çok net bir şekilde üstün oynamak ve rahat skorlar almak gayet başarıdır. ancak tabii ki bu böyle gitmeyecek, bakalım kilidi açamadığımız maçlarda oyuna müdahale konusunda neler yapacak, oyuncu değişiklikleri nasıl olacak, takıma yeni isimler eklenince sahaya çıkardığı kadrolar doğru olacak mı gibi sorular var hala.

    bu adama neler söylendi, neler yapıldı adam kararlılıkla o koltukta oturdu. o zaman ''ulan ne gurursuz adamsın'' dedik. ama şimdi görüyorum ki gurursuzluk değil bu, kararlılık. bu adamın idealleri var. en azından ben öyle düşünüyorum. dolayısıyla arkasındayım. hala tudor'u sevmiyor olabilirsiniz, güvenmiyor olabilirsiniz, ancak çıkıp da ''tudor'a rağmen'' tarzında konuşursanız en fazla komik olursunuz.

    destekleyelim şu adamı beyler.
  • 3586
    övmek için çok erken.
    gelmesini isteyenlerden biriydim, uefa faciasından sonra bileti kesilse ses çıkarmazdım belki ama şu an memnunum.

    konu ise şu,
    henüz geriye düşmedik,
    henüz açık futbol oynayan bir takımla oynamadık,
    henüz derbi oynamadık,
    henüz zeki oyuncuları olan bir orta saha ile karşılaşmadık.

    bunları başarıyla atlatirsa, 20. haftadan itibaren şampiyonluk şarkıları söylemeye başlarız. aksi takdirde yaratacağı üzüntü, başarıdan daha büyük olur.
  • 3587
    hocam sana başta önyargılıydım. geldiğinde de bizim seviyemizde olmadığını düşünüyordum. lige başladığımız futbol senin hakkındaki düşüncelerimin birçoğunu değiştirdi diyebilirim. kafamda birkaç nokta daha var onları da kazasız belasız atlatırsan; senden binlerce kez özür dilemeye hazırım. arda' yı getirtme, selçuk'u kulübeye göm, antalya deplasmanından galibiyetle dön! işte o zaman olay bitmiştir.
  • 3592
    kendisine saygı duyduğum hocamız. bunun sebebi ise başarılı olması olmadığı gibi, ki henüz başarılı olmadı, 3 haftada iyi futbol oynatması da değil. bir felsefeye sahip olması kendisine büyük saygı duymamı sağlıyor. sırf bu sebepten riekerink'e de saygı duyardım. ama belki o sistem de kalitesizliğe yenik düştü bilemiyoruz. riekerink'in inandığı pas futbolunu çok stabil ve durarak oynuyorduk bunu değiştiremedi kendisi bu yüzden başarılı olamadı.

    tudor ise tempolu, koşununun ilk sırada olduğu, pres ile hayat bulan, geçiş oyunlarında skor almaya bakan bir oyun tercih ediyor. böyle bir felsefeye sahip en azından. tutar-tutmaz beğenilir-beğenilmez bilmiyorum ancak adamın kendi fikri ile sahada bişeyler yaptırmak istediği çok bariz.

    tolga'ya biçtiği rol gerçekten inanılmaz ötesi bir icat. bu kadar beceriksiz görülen, top kullanması ve şutları geçen seneden bu kadar istikrarsız olan bir oyuncuyu birden kaleye yaklaştırıp, ona sistemin dinamosu rolünü biçmek büyük bir riskti. ve bu riskin bu kadar tutması gerçekten inanılmaz.

    baskı oyununda mariano ve linnes'in durdukları bölge, maicon'un sağ bek gibi oynaması, fernando'nun hayati öneme sahip rolü hepsi tudor etkisi. bu açıdan gerçekten kendisini tebrik ediyorum 3 haftada ortaya bir şeyler koydu.

    futbolun tek bir doğrusu yok. taktikler, mentaliteler her takımda, her ligde, her oyuncu grubunda farklılıklar gösterebilir. bu farklılıkların hepsi de başka bir gün başarı getirebiliyor. bu yüzden ben ne aykut kocaman'a ne tudor'a ne de bir başkasına bu sistemle olmaz demeyi 3.haftadan doğru bulmuyorum. olup olmayacağı zamanla görülecektir.

    sözün özü igor tudor evet beyler bugün 4-2-3-1 diziliyoruz, iyi basın, çıkın oynayın diyen bir hoca değil. bir felsefesi, bir sistemi, oynatmak istediği bir oyunu var. bu sebeple kendisi başarısız olsa dahi, kötü hoca diyeceğimi sanmıyorum. başarısız olduğunda şunları şunları kötü yaptı deriz belki ama, sanırım artık hiç bir şey yapmadı diyemeyiz.
  • 3595
    başarılı ya da başarısız olmasından bağımsız olarak 1 haziran 2018 tarihine kadar takımın başında kalması gereken teknik direktörümüzdür.

    neden?

    2011-2013 fatih terim
    2013-2014 roberto mancini
    2014 cesare prandelli
    2014 - hamza hamzaoğlu
    2015-2016 mustafa denizli
    2016-2017 jan olde riekerink
    2017 igor tudor

    galatasaray sadece türkiye'nin değil avrupa'nın en büyük, en saygı duyulan takımlarından birisi. bana 7 yılda 7 teknik direktör değiştiren bir tane dahi büyük takım gösteremezsiniz. geçtiğimiz sene jan olde riekerink gönderildikten sonra nasıl bir sezonu heba ettiysek bu sene benzer bir başarısızlıkta tudor gönderilirse aynı şeyi yaşayacağız. eğer başarısız olursa 1 haziran 2018'de kulübümüz kendisine "hizmetleri için teşekkür eder" ve ayrılır. başarılı olursa sözleşmesi yenilenir. bu kadar basit.
  • 3596
    2017-2018 sezonundaki transferlerle şampiyonluk beklediğim hocamız.

    yalnız bu transferlerle değil hocanın yansıtmaya çalıştığı mantıkla bizlere yansıyor. doğru oyuncuyla bir şeyler yapılabileceğini gösterdi en azından. yine de gözümde hala nötrdür.

    eğer kendisi şampiyon yaparsa sezon sonunda " bu takımı herkes şampiyon yapar" gibi cümleleri çokça duyacaktır. manchester, barcelona, real madrid örneklerinden bihaber kişiler tarafından.

    şampiyon olursa mimarlarındandır. içi rahat etsin. takıma odaklansın.
  • 3597
    öncelikle yönetim ne fark gördü de bunca transferi yaptı bunu şuan için anlayamayacağız sanırım.

    ancak gittiği yol, istediği adamlar en azından bir planı olduğunu gosteriyor fakat, geriye düşülen veya büyük maclardaki taktikleri gercek seviyesini belirleyecektir.

    maç icerisinde bekleri ileri cekip defansı 3'lemesi, guardiola mantığı ile kaptirilan topun 3-4 sn içinde geri alınmaya çalışılması, tolga konusu, linnes'in solda denenmesi müspet gelişmeler.
  • 3598
    kadro planlaması konusun galatasaray'ın son 10 yıldaki en mantıklı adamı gibi duruyor. en son planlamada bu kadar kendinden emin olan bir feldkamp vardı. şimdi de tudor. şu oyuncuları ısrarla istemek, hatta uğurlarına bruma ve sneijder'i feda etmek kolay işler değil. burada ben dahil bir çok yazar adamı itin bir tarafına sokup durduk. ama bir planı varmış. istediği hemen hemen her oyuncu alındı. sahada bunun karşılığını verir gibi de oldu aslında.

    ama hala hem takım kurgusunda hem takıma müdahalelerde eksiklerimiz var. bunların % 60-70'ini çözse zaten kalite bize şampiyonluğu getirir. kendisinden 2 beklentimiz var; yola taş koymaması birinci beklentimiz, diğeri ise takım tıkandığında yeni yollar açması. bunlar olursa herkes amacına ulaşır.

    galatasaray'la anlaşmanın şartları belli tudor. al bu kadroyu, sen bize avrupa'yı ver biz de sana juventus'u.
App Store'dan indirin Google Play'den alın