resim
Igor Tudor
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:46
Uyruk:Hırvatistan
  • 811
    öncelikle yönetim adam gibi olsa bugün bu adam karabük'ün başında olur bizim de başımızda adam akıllı bir hoca olurdu. o yüzden
    #dursunözbekistifa
    #yönetimistifa

    adamın beşiktaş maçında pozisyon vermemesine bakarsak arkamıza gönül rahatlığıyla yaslanabiliriz. zira ahmet çalık'ı oynatmadı. ben onu da oynatır komple mustafa denizlicilik yapar diyordum yapmadı.

    galatasaray ne oldu nasıl olduysa 2 senede patır patır gol kaçıran takımdan maçlarda pozisyona giremeyen takıma döndü. bu adamın da bunu değiştireceğine olan inancım yok. ilk başta umutluydum ama artık çekimser kalmayı tercih ediyorum.

    artık sene sonuna kadar bir şekilde gitmeliyiz. seneye aynı kadro ve leşler kalırsa değil tudor mourinho bile bir şey yapamaz.
  • 4058
    tıpkı slaven bilic gibi her derbiye rakibin kendisinden daha iyi takım olduğu bilenmişliğiyle çıkmayı bırakması gereken teknik adam. bilic aynı inanışla bize şampiyonluk hediye etmişti,dolayısıyla tudor'un ihtiyacı olan şey biraz büyük takım kibri. onun dışında saha kenarında takıma ve seyirciye verdiği enerji çok sorunlu,çok heyecanlı,çok güvensiz biraz sakinleşmeye ihtiyacı var.
    hala çok iyi durumdayız, iyi yaptığı şeyleri unutmadan bizi bu fikstürden en az hasarla çıkarırsa mayısı beklemeden şampiyonluğu kutlayabiliriz.
  • 1666
    dursun'un leş olması tudor'un da leş olduğu gerçeğini değiştirmez.

    evet futbolcuları tarafından satıldı ve ihanete uğradı. evet yönetim kanadından şu adamı oynat, şunu oynatma diye baskı da geldi.

    peki bu tudor karakterliyse neden yönetimi arkasına alıp sadece wesley ve tayfasına sarıyor. yasin kaç maçtır takıma ne veriyor? selçuk'un yerine oynadığında ondan daha iyi performans gösteren josue neden oynatılmıyor? linnes keza...

    ali naci denen mehmet özbek fahişesinin ısmarlama haberini okuyup tudor gereksizini savunmayın lütfen. iyi hoca, cesur hoca tüm çöplere savaş açar, çöplerin yarısını arkasına alıp diğer yarısına savaş açıyorsa ben o adama kaypak derim, karaktersiz derim.
  • 371
    etik ayağına daha gelmeden yıprattılar adamı. daha ilk hatasında bütün medya ve karabükspor'un başkanı üzerine çullanacak. bizde de yönetim diye bir organizasyon olmadığı için, bütün problemlerle kendisi uğraşmak zorunda kalacak. bir de quakerboy'un #2119076 entry'sinde bahsettiği doğru bir haber ise ve nazifoğlu görevinden ayrılmayacak ise, adamcağız bir de bu jr. ergun gürsoy ile uğraşacak. takım içindeki koğuş ağalarını şimdilik saymıyorum bile.

    kısacası işi çok ama çok zor. yukarıda bahsettiğim problemlerin üstesinden gelebilirse çok büyük bir engeli aşmış olur. bu biraz da kişiliği ile alakadar bir durum ki onu da biz bilemeyiz. inşallah sağlam karakterli, korkusuz birisidir. strese dayanıklı ve baskı altında iyi kararlar verebilen birisidir. inşallah lider kişiliklidir. ama hepsinden daha önemlisi umuyorum ki bu sene olmasa bile gelecek sene bu takıma "futbol" oynatabilir. artık daha 2. dakikadan sonra takıma ve oynadıkları futbola sövmekten yıldım.
  • 1387
    eğer bahsi geçtiği gibi, yönetimin kendisine müdahalesi söz konusu ve kendisinin de bu duruma tepkisiz kaldığı/kalacağı doğruysa, yanlış yapar, kendine eder. yani yanlışı kendine eder babında. neden? şu yönetimin birinin arkasında duracağını düşünüyorsa, yanlış düşünüyor. eğer, biraz olsun gündemi takip ediyor, galatasaray taraftarının yönetime tepkisini görebiliyorsa, yönetime yapacağı restin karşılığı taraftarın onu bağrına basmasıyla son bulacağını da görebilir. futbolculara karşı tutumunda taraftar bölünebilir ama burada yönetimden bahsediyoruz. tabii, bu işin sonrası da var. bu durumda mevcut yönetim onu istemeyeceği gibi, bu yönetim bir şekilde düşürülürse, yeni gelen yönetim dahi kendisini istemeyebilir.

    burada bir husus da şu: ideal kulüplerde yönetim ya da başkan, sportif direktör ile teknik direktör, zaman zaman birbirine müdahale edebilir. burada bir yanlış olduğunu düşünüyoruz ama aslında yok. kulüp içinde bir denetim mekanizması olmak zorunda. igor tudor'un galatasaray dönemi iyi geçmiyor -yooo, iyi geçiyor diyenler varsa, buyursun- ve yönetim bu duruma el atmak isteyebilir. hakkı vardır. en azından bana göre olmalıdır. uzlaşı aranabilir. mühim olan, kırmızı çizgileri net olarak belirleyebilmektir.

    soru şu: bir yönetim, futbolcular rahatsız diye, antrenmanın düzenine karışmalı mı?
    bir diğer soru şu: yönetim, teknik direktörün oyuncu tercihleri ve oyun sistemine karışmalı mı?
    bir diğer soru ise şu: eğer karışmalı ise, bu oyuncunun kim olduğu önemli midir? burada yönetime göre oyuncu profillerine de bakmak lazım. mesela, iyi bir transfer parası almak için teknik direktörü bir oyuncuyu oynatmaya zorlamak isteyebilir. gözden çıkarılan bir oyuncunun, teknik direktör oynatmak istese dahi, kadro dışı bırakılmasına veya oynatılamamaya zorlanabilir. veya takım içinde söz sahibi olan, bir otonomluğu bulunan oyuncuların yönetim kanalıyla, teknik direktörü zorlaması görülebilir. yanlışlığı doğruluğu şöyle dursun, bazı durumların doğruluk/yanlışlık eşiği, bazı zamanlarda bazı şartlarda biraz sislidir.

    gelelim, tam tersi duruma. yani bir teknik direktörün yönetime karışması durumuna. eğer karışamayacağını düşünüyorsak, o konuda yanlış düşünürüz. tabii güç gerekir. igor tudor bu güce haiz midir? elbette, değildir. ne namı vardı, ne zamanı vardı, ne bu kısa zamanda afisi yetecek kazanımı... ne var ki, fatih terim'in veya şenol güneş'in yönetimde alınan kararlarda söz söylemediği düşünülebilir mi? ya da sir alex'in, ya da wenger'in... bazı bazı futbolcuların bile söz sahibi olduğu oluyor. totti çıksın, ben şu oyuncuyu istemiyorum takımda desin bakalım ne oluyor. messi, birini istemesin, paket edip gönderiyor, evelallah.

    yani demek istediğim, bir uzlaşı yolu aramalı. daha doğrusu, aramalıydı. ta geldiği ilk günden bunu yapmalıydı. sneijder'in gönlünü almalı, en azından görüşlerini dikkate aldığını göstermeliydi. bu başka bir oyuncu da olabilir. göz önünde olanı söylüyorum. mesela, riekerink de, muslera'nın görüşünü almamıştı. harbiden, galatasaray'da futbolcuya dayalı düzen üst noktada. ama futbolcuların söz hakkı olmadığı bir takım düşünülebilir mi? bu işin emekçisi onlar. hagi, saha içinde taktik verirdi. kenarda fatih terim ve sonrasında lucescu gibi adamlar olmasına rağmen. al en son, milli takımda fatih terim ile arda turan olayı... neyse...

    tabii, ben bunları böyle öttürüyorum ama içeride ne olduğu belirsiz. ikili ilişkiler, diyaloglar nasıldır, haberim yok.

    yani, büyük bir takımda, “al bu takımın anahtarı, tüm yetki sende,” denmez. ya da denmemeli. denecekse de o adamın kendini kanıtlamış olması gerekir ki o zaman da bir denetim sağlamalısın. yoksa önünü alamazsın. zaten bir adama “eti senin kemiği benim!” deyip, takımı emanet etmekten dolayı, "kendi kurduğu kadro değil, sene sonunda kendi yaptığı kadroyla görmek lazım," gibi bir söylem sinmiş dilimize. bu söylem yanlıştır demiyorum. doğru, bir teknik direktör oynatacağı sisteme göre oyuncuları kendi seçerse başarılı olma ihtimali artar. gelgelelim, başarılı olamazsa, nanniği yeme ihtimalin de artar. sonra gönder bakalım o oyuncuları ve yeni teknik direktörün kadrosunu kur. bu bir devri daim.

    hah, işte yönetimlerin ehil olanları burada ortaya çıkıyor zaten. iyi bir kaleciye ihtiyaç duymayacak bir takım olabilir mi? olmaz. o halde iyi bir kalecin olacak. iyi bir stoper istemeyen teknik direktör olabilir mi? iyi bir orta saha istemeyen takım olabilir mi? iyi bir forvet istemeyen teknik direktör olabilir mi? şimdi diyeceksiniz ki, forvet var, forvet var. profilleri değişik olabilir. zaten kadro mühendisliği iyi yapılmış bir takım, birbirinin aynı adamları kadroya transfer etmez. ben bunu deyince, bazı arkadaşlarım bana sistemin devamlılığından bahsedip durur. yine bazı arkadaşlarım, sistem takımlarında oyuncu profillerinin birbirine benzemesi gerektiğini, bir sakatlık olursa oyuncunun yerini daha kolay doldurulması gerektiğini savunur. bence, böyle takımlar önlemleri kolay takımlardır ve kurulmaları da zordur. teoride tabii. pratikte, iş zorlaşabilir. bu elinizdeki oyuncu grubunun teoriyi pratiğe dökmekte ne kadar başarılı olduğuna bakar. ne diyordum, hah, bence bir takım kurarken, oyuncunun sakatlanması düşünülmez. oyuncunun yokluğunda oynanabilecek yeni bir plan düşünülür. ne demek bu, bir oyuncunun yokluğunda, onun yerine oynayacak oyuncu yerine, oynayacağınız sistemi düşünürsünüz. bu size bir takım avantajlar sağlar. mesela, önlemi zor bir takım olursunuz. üç farklı profilde forvetiniz var diyelim. bu üç farklı oyuncu profiline uygun planlarınız olmalı. bunun size hem maç içinde, hem de sezon genelinde büyük faydası dokunur. geriye dönersek, bugün bir beşiktaş takımı bir ikinci atiba’yı bulabilir mi? biz ikinci bir melo bulabilrdik mi? bir ikinci muslera’yı veya sneijder’i ne zaman bulabileceğiz? mesela başakşehir takımını ele alalım. puan kaybettikleri maçlara bakın. önlemi aslında kolay bir takım. kule santrafor ile oynuyorlar. benim gördüğüm kadarıyla, orta sahayı kitleyip, atılan uzun toplarda kuleyi iyi marke edersen ve oyun kenara açılınca gelen kenar ortalarında vurdurmazsan oyunları sıkışıyor. tabii, teoride. bazı takımlar bunu yapabiliyor, bazı takımlar bunu yapamıyor. mesela biz... neyse...

    uzlaşı da burada devreye giriyor. elindeki iyi oyuncuları oynatıp, ihtiyaç dahilindeki transferleri yaptırmak. diyalog da işin burasında, liderlik ve insan ilişkileri de işin burasında.

    işi zor. böyle niteliksiz bir yönetim tarafından, kararları tartışılır olmuş, müdahale görüp takımda ıslahat yapması isteniyor. ihtimallerden bahsediyoruz. ki ihtimali bile vahim. bir otelci gelecek, yıllarını verdiğin futbolda sana öneride bulunacak. otelci futboldan anlamaz demiyorum, bizim otelci futboldan anlamıyor diyorum. otelciler sendikası yanlış anlamasın.

    biz, oynayan ve oynamayan oyuncular konusunda, igor tudor’un tercihi olduğunu düşünüyoruz ama acaba gerçekten öyle mi? ta en başından, belki biz imitasyon bir bahaneler zincirine vehm etmiştik. ve şimdi, durumlar kötü gitmeye başlayınca, herkes kendini kurtarmaya çalışacak haliyle. tudor’cuğum, bizim bir başkan var, dün “böyle oldu,” dediğine, bugün “yok, ben demedim,” diyebilir. sevgili başkanımız, iyi öğrenmiş. kimden öğrenmiş, bilemiyorum. dün “bunları yapalım, biz senin arkandayız,” diyen, yarın “yok bizim öyle bir tahamülümüz olmadı, bunu niye yaptın?” diye hesap sorup, seni taraftarın önüne atabilir. türkiye, burası. inananlar çıkabilir. ayıp olmasın diye, kör göze çomak sokup, bile bile lades deriz, huyumuz kurusun! işimize öyle gelir.

    sene sonunda ne olur bilmiyorum. ama kendisine şunları soruyor mudur acaba? ben bu takıma geldim geleli, bu takıma ne kazandırdım? ne gibi bir katma değerim oldu? çünkü sene sonu gelince aynı soruları biz soracağız. belki sene sonuna kalmadan başlayacak bu sorular.

    farkında mıdır, yine bilmiyorum. merhaba, ben bay bilmiyorum. galatasaray, bu sezonu hiçbir derbi ve önemli maçı kazanamadan ve hatta ilk dörde bile giremeden kapatma tehlikesiyle karşı karşıya. selefin riekerink bey, uzay futbolu oynayan(!) bir beşiktaş’a karşı müthiş bir 45 dakika izletmişti bize. senin döneminde ise bok gibi, evet, mübalağasız bok gibi, ehem, bir doksan dakika izleyip doksan dakikada bir kaleyi bulan şutumuz olmadan tamamladığımız günleri de gördük. çok şükür! bundan da kötüsü olamaz. olur mu? olmasın, lütfen. daha kötüsünü hayal bile edemiyorum. yani düşün, beklentilerimiz ne kadar düştü.

    “maalesef istifa etmeyeceğiz”den “nasıl oldu ben de anlamadım”lara bir yolculuk bizimkisi.

    ilber ortaylı, bir tarih programında, “bu dizideki -the tudors’tan bahsediyor- tudors o tudors değil, değiştirme var,” demişti. müthiş bir ilerigörüşlülük mü? bilemiyorum. belki bir gün, “bu bizim tudorların igor değil mi?” diye sorarız. yine bilemiyorum. tanışmış mıydık? ben bay zaman gösterecek.

    şimdi biri çıkıp “biraz inisiyatif al, deyiver bakalım, bu adam iyi mi, kötü mü?” diyecekler olabilir. “bilemiyorum, zaman gösterecek,” derim. ben inisiyatif aldığım iki seferdir yaftalandım. bir daha o toplara biraz zor girerim. muallak olunca, sözleri yuvarlayınca, kararları ikilemde bırakınca, "ama neden karar vermek zorundayım ki ne? bir üçüncü seçenek olarak, bu seçenekleri seçmemeyi seçebilirim," deyince, hı-hı, hem daha bir kuğul görülüyormuşsun. ben bilmiyorum, öyle diyorlar, standart olarak efendi yerine piç adam tercihi yapan dişil arkadaşlarım.

    ya biz neden bahsediyorduk, allasen? buraya nasıl geldim, şaşılacak şey. laf lafı açtı, iyi muhabbet oldu yalnız. burası iyi mekanmış, kızla gelinir.
  • 6504
    4 senedir fenerbahçe'nin hoca diye getirdiği adamları cebinden çıkaracak taş gibi teknik adam.

    feghouli belhanda falan derken bu adam için baya bir para harcandı ama daha sonra çıktığı ilk yarı maçlarında 3-5 tanesi hariç çoğunda göze hoş gelen, tatmin eden bir futbol oynattı. topladığı puan da 35 civarıydı. galatasaray'ın yıllardır ilk yarılarda yaklaşamadığı bir puan.

    keza kurdurduğu kadro 2 şampiyonluk gördü, artı garry, gomis, macion, fernando, ndiaye falan derken neredeyse bir şampiyonlar ligi parası kadar da bonservis geliri kazandırdı.
  • 3565
    tolga'nın bu sezon* başı itibarıyla gösterdiği performansı kendisine bağladığım galatasaray futbol takımı teknik direktörü. tolga geçen sene de bu takımdaydı nasıl oynadığını hepimiz hatırlıyoruz. tudor hoca geçen sezon* ikinci yarının ortalarında takımın başına geldi ve geçen sezon takımda olan futbolcuları az çok tanıdı. tolga da bu futbolcuların arasında. bu arada tolga ilk on birde şans bulabilirken selçuk, yasin, sinan gümüş gibi geçen sezon devamlı oynayan isimlerin kesik yediğini belirtmek lazım. tolga'nın, bildiğimiz pozisyonunun ve oyun tarzının dışında, oynayıp diğerlerinin yedek kulübesine takılmaları bence igor tudor'un futbolcuları doğru analiz etmesinin bir neticesidir. eğer transferleri de kendisi istediyse, yönetim tudor'dan onay alıp bu işleri yapmışsa burada tudor'un imzası var demektir.

    ostersund faciasından sonra ben de kendisinin kovulması gerektiğini söylemiştim ama "yiğidi öldür hakkını ver" demişler. tam da tudor için demişler. bu saatten sonra bize desteklemek düşer.
  • 453
    yenicerileri yer mi yemez mi bilemiyorum ama kimsenin kuklasi olmayacagini biliyorum. adam yardimcisini gorevden almak isteyen paok'a posta koymus da isinden olmus bir adam. futbolculugu dunya capinda, hocaligi ise yine dunya capindakileri hedef alarak eski takim arkadaslari ya da kendi jenerasyonunun diger buyuk isimlerinin yolunda. bu adam en azindan kirli duzene alet olmaz, cikar acik acik yasadiklarini anlatip istifa eder. boyle adamlari yenebilirsin ama boyle adamlari kullanamazsin.
  • 1128
    keske sezon ortasi bu les kadroya yonetmek icin gelmeseydi. kendi kurdugu kadroyla gorseydik. bu kadar boktan adamlara bir de kendisinin yaptigi oyuncu tercihi hatalari eklenince puan kayiplari kacinilmaz oldu. bu durum da milletin adama olan guvenini bitirdi. simdiden elestirilmeye baslandi tv programlarinda. umarim sezon sonuna kadar kalabilir umarim gelecek sezon takimin basinda olur. ben bir adamin daha bu les kadro yuzunden yolcu olmasini istemiyorum amk. son olarak istifa da bir hizmettir hain dursun ve yonetimi.
  • 2980
    http://kralspor.ensonhaber.com/...7/07/22/asd_7206.jpg

    http://kralspor.ensonhaber.com/...7/07/22/asd_8170.jpg

    http://kralspor.ensonhaber.com/...7/07/22/asd_4231.jpg

    avrupa ligi'ne veda ettikleri maçtan 1 gün sonra istanbul'da bir otelde kankası ayhan ile birlikte dünya sikine minare götüne şeklinde sülalem rahat pozları vermiş. işte galatasaray'ın geldiği son nokta!
  • 5382
    görünüşe göre yollarımızın ayrıldığı teknik direktör. hayırlısı olsun. bu hocayı da yedik alimallah. şimdi yönetim büyük bir risk alarak başka bir hoca getirecek, yüksek ihtimal 4. fatih terim dönemi başlayacak. biz yine takımımızın yanında olacağız o ayrı, ama fatih terim ile de şampiyon olamazsak kime hesap sorulacak bilmek istiyorum şimdiden.

    hadi tudor varken, yok suni puan farkı, yok yabancı sınırı, yok pankart yok bariz hakem hataları boraz da şanssızlık vs vs puan farkını erittiler. taraftar da basının gazına geldi. gönderdiniz adamı.

    kendi adıma sene sonuna kadar bekleyip galatasarayımızın şampiyonluğu için herşeyi yapacağım. ama şimdiden öğrenmek istiyorum, şampiyon olamazsak hesabı kimden soracağız?
  • 5401
    17/18 sezonunda östersunds faciasına rağmen ilk 8 haftada taraftarla arasını düzeltmiş ancak o 8 haftadaki kadro istikrarını ve sistemi 9.haftadan sonra abuk subuk bir hale getirmiş, saçmalamış ve kendi inşa ettiği her şeyi yıkmıştır.

    bu dönemde taraftarı yönetememiş, derbilerde oynattığı oyunla derin düşüncelere sevk etmiş ve böyle kritik bir sezonun devamı için gereken güveni verememiştir. puan tablosunda kötü bir durumda değiliz ancak daha iyisi olabilirdi. 2.yarıda 3 maçı evimizde oynayacağız ve bu 3 maç bizi şampiyon yapabilir belki de. ancak bu maçlar için tudor'a güvenen kimse yoktur sanıyorum ki.

    öte yandan futbolcularla da arası bozuk belli ki. işte zaten bütün bunları yönetmek maharet. iyi giderken futbolcu sana sarılır, kucaklar. ancak mesele başakşehir'den 5 yedikten sonra(ulan...) o futbolcuları tekrar motive etmek, kenetlemek. tudor bunu başaramadı.

    galatasaray'a geldiğinden beri radikal kararlar aldı, keskin söylemlerde bulundu. doğru, yanlış. ancak bu saatten sonra bize faydası olacağını sanmıyorum. daha fazla duracağını da sanmıyorum. durması gerektiğini de düşünmüyorum. yolu açık olsun.
  • 5439
    futbolcularla arasının kötü mü iyi mi olduğunu çözemediğim isim. gomis'in paylaşımına bakarsak gomis seviyor. feghouli geçen hafta teşekkür etmişti, bu hafta saldı sanki. maicon'la kavga ettiği dedikoduları... takım bölünmüş durumdaydı galiba.

    quakerboy aydınlatsa dediğim :( çünkü benim kendisinde gördüğüm en büyük problem takım oyuncularını sanki ikna edememesiydi. beşiktaş maçındaki golden sonra düşüş fazla anormaldi. yine malatya maçında sorumsuzca oynanan oyun. 3'lü defansa takımı ikna edememiş de olabilir.

    amatör ruh bir yere kadar iyi, tudor biraz abarttı. medya ile, türklerle bu kadar dalaşmaması gerekirdi. dedikodular da doğruysa keza futbolcularla da... bu kafayla devam etmemesi gerekir. futbolcuları kazanacağı yerde kaybediyor en sonunda. herkes de bir gomis olmuyor, karakter olarak. anlaşabileceği futbolcuları bulmaktansa, olanlarla anlaşmayı öğrenmeli. tudor puan olarak başarısız değil sonuçta, ama herşey puan da demek değil. bu kadar kişi mutsuzsa senden, kendinde de hatayı arayacaksın. neyse, çoğumuzun dediği gibi kendi ipini çekti. bazı konularda belki de çoğı konuda haklı olabilir, fakat üslup çok önemli. herşeyi en iyi kendisinin bilmediğinin de farkına varması gerek.
    yolu açık olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın