• 1026
    gelmiş geçmiş en büyük galatasaray düşmanlarından biridir. bu lanet dede hakkında düşündüklerimi yazarsam uçmuş olurum muhtemelen. bir de çıkıp fener'e karşı gerçekleri dile getiren yazar falan deniliyor. adam yıllardır yazdığı provokatif yazılarla galatasaray'a en büyük zararı veriyor. bana ne lan fener ile, federasyon ile uğraşmasından. bu sarkmış gıdısını fularla gizlemeye çalışan çakma entelin oturup adam akıllı basketbol,futbol izlediğini mi zannediyorsunuz? bu adamın egosu galatasaray sevgisinden daha büyük.ben demiştim mantığında olup galatasaray değerlerine çakma peşinde koşan herkesin allah belasını versin.
  • 1028
    ne demiş kendisi: oktay mahmuti basketbol koçuysa ben de ispanyol boğasıyım. kısaca boğayı açıklayalım; ispanyol, alman ya da patagon farketmez; bildiğin sığırın erkek olanı.

    http://tr.wikipedia.org/wiki/Bo%C4%9Fa_(hayvan)

    oktay mahmuti' nin basketbol koçu olduğu istisnasız herkesin malumu olduğuna göre demek ki birileri sığır olduğunu itiraf etmiş ouyor.

    not: işbu entryde sözlüğü ve şahsımı zan altında bırakacak zerrece hakaret, aşağılama, küfür vs olumsuz bir anlam bulunmamaktadır. ol sebebten silinmesi abesle iştigal olur.
  • 1030
    kendisine birkaç şey sormak isterim:

    1. bahsettiğin kişinin adının oktay mahmudi değil oktay mahmuti olduğunu bir gazeteci olarak nasıl bilmiyorsun? milletin profesyonel mesleğiyle ilgili atıp tutarken kendin gazetecilikten bihaber olabilir misin?
    2. hayatında basketbolla ilgili yorum yapmak için yeterli birikime sahip olmak bir kenara, hiç basketbol oynamış mısın?
    3. 2 sene önce kümede kalma mücadelesi veren bu takımı şampiyonluğa oynatmak ve ukic'lere, lavrinovic'lere, jasikevicius'lara yeri gelip caner topaloğlu, evren büker, göksenin köksal, sertaç şanlı gibi genç yüreklerle kafa tutmak ne demektir hiç düşündün mü?
    4. oktay mahmuti'nin on milyonlarca taraftar için ne kadar büyük bir insan haline geldiğini ve yerinin bizde apayrı olduğunu hiç düşünemiyor musun?
    5. 9 kasım 2011 union olimpija galatasaray basketbol maçı'nda olimpija'ya koyunca sana da koymuş olduk mu?

    edit:imla
  • 1035
    kendisini severim, sayarım ama bu sefer fena saçmalamış. 20 maçta 2 mağlubiyeti olan bir koçtan bahsediyoruz. onu da geç, oynattığı düoğru basketbol, adam gibi hücum setleri vs... ilk kez katıldığımız euroligde 2 deplasman galibiyeti ile ilk 16 garanti gibi. inşallah burada taraftarın da desteği ile siena ve barcelona maçlarını da alınca o zaman ne diyeceksin hıncal abi?
    okurken gözlerimi ovuşturdum acaba yanlış mı okuyorum diye. nasıl orhun ene ile bir tutulur? eğer oktay hoca milli takımı çalıştırsaydı avrupa şampiyonasında da final yapardık.
    inanılır gibi değil
  • 1037
    volkan denen kaleci bozuntusuyla ilgili şunları demiş hıncal uluç

    "türk telekom seyircisi, 'bilmem ne seyircisi' diye bir seyirci yok.

    kimse abartmasın.

    volkan'ın yaptığı suç... yönetmeliklerde yazıyor. seyirciyi tahrik etmek suç! volkan ceza heyetine verilmesi lazım.

    takım 3-0 yeniliyorsa, takımın en kötü oyuncularından biri de kaleciyse o kaleci yuhalanır arkadaş... dünyanın her yerinde yuhalanır. brezilya takımı yenildiği zaman, teknik direktörü dâhil, sahadan kadın kılığında kaçtıklarını biliyorum. futbol tarihinde bunlar var. dünyanın her yerinde yuhalanır.

    sen armut gibi goller ye ondan sonra seyirciye "o. çocukları" de!..

    elinle kapak işaretleri yap!..

    volkan'ın yaptığı sporda şiddet yasası'na aykırı. savcılar harekete geçmeli; sadece federasyon değil. bu ülkede bir kanun var çünkü... o kanunu yürütecek adam da savcı...

    halk sahaya inseydi ne olacaktı?

    oradaki fenerliler, volkan'ı korumak için ötekiler volkan'a kızmak için birbirine girseler; 5 ölü 27 yaralı olsaydı ne olacaktı? o yasayı niye çıkardık biz?

    yasalar iş olduktan sonra ceza vermek için değildir. yasalar önleyicidir.

    uygulanacağını bilirsen korkarsın.

    ama bunlar yapılıyor, yapılıyor ama uygulanmıyor. yasa orada duruyor rafta... çatladıkkapı'da bir fukara bulurlarsa ona uyguluyor ama milli takımda fenerbahçe'nin kalecisi volkan bütün tribünlere küfür ediyor, eliyle işaretler yapıyor, tahrik ediyor...

    alenen suç işliyor, alenen disiplin kurallarını da hiçe sayıyor. pfdk'ya da sevki lazım. hayır, zagreb'e gidiyor milli takımla beraber.

    türkiye'de federasyon yok."
  • 1039
    yukarıda yazan volkan demirel ve mehmet ali aydınlar hakkındaki yorumları okudukça birileri benim beynimi okumuş, hissettiklerimi yazmış dediğim kişi. yazdıklarının altına imzamı atar, birilerinin milli forma, galatasaray stadı bahenesinin arkasına sığınmadan düşüncelerini cesurca anlatmayı becerdiği için kendisine şükran ve sevgilerimi sunarım.
  • 1040
    yazdıklarıyla bazen beni deli etse de anlamsız bir sempati duyduğum kişi. t a a r a b t gibi ne bileyim, sinir ediyor ama lazım. hıncal uluç da lazım işte... vasfı nedir, spordan, her bir şeyden nasıl bu kadar çok anlıyor da büyük büyük yazma, laf etme yetkisi var, duayen olarak anılıyor hatta kendisi bilmiyorum, ama bazen spor yazarları arasında gerçekten kimsenin söyleyemediklerini söylüyor. ismi var yani öyle ya da böyle, bir şekilde açıyordur insanların ufkunu, kapanmış gözlerini...

    ben şöyle düşünüyorum, hıncal uluç'un galatasaray aleyhine söylediklerinden şu dakikadan sonra bir bok olmaz ama fenerbahçe hakkında söyledikleri önemlidir çünkü ikincisi fazla rastlanan bir olay değildir. nasıl olsa herkes olmayacak yerden aptal saptal haber yapıyor hakkımızda, hıncal uluç konuşsa ne olur konuşmasa ne olur üzerine ama forumlar ve sözlükler dışında başka hiçbir yerde dile getirilmeyen konular bakımından tercüman oluyor bize kendisi... adam ünlü bir yazar olduğu için medya ne derse desin sike sike yayınlamak zorunda olduğundan da iş ister istemez lehimize dönüyor. hıncal uluç'u mu sansürleyecekler, hapse atacaklar? dokunulmaz lan adam :) fuları yeter be...

    ih ih ih!

    **
  • 1042
    sabah gazetesi'nin usta kalemlerinden hıncal uluç, hafta sonu oynanan beşiktaş - galatasaray derbisi ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

    fenerbahçeliler 10 dakika koltukları boş bıraktı; sonra!..
    beşiktaşlılar 65. dakikada soyundu ama soyunduklarını bir daha giymediler. onlar van'a gitti. işte tepki bu... sonuca ulaştı onlar...
    'galatasaraylılar buraya gelmiyorsa, biz de gelmiyoruz' diyebiliyor mu çarşı!.. seyirci bilinci bu işte...
    'ey benim yöneticim; buraya üç büyük kulübün seyircilerinin gelmesini yasaklıyorsun. yani bana hayvan muamelesi yapıyorsun. ben buraya gelen konukları döverim, öldürürüm kararının altına imza atıyorsun. o zaman ben de gelmiyorum maça' diyebiliyor mu fener seyircisi!.. tepki böyle olur...
    fenerbahçe'de tepki ne: "benim deplasman hakkımı elimden almayın." senin deplasman hakkının elinden alınmasını istemiyorsan, önce bu hakkın için savaşacaksın. 'herkes buraya gelebilir, ben de her yere gidebilirim. çünkü biz insanız. bizden korkmayın.'

    sonucu merakla beklenen beşiktaş ile galatasaray arasındaki derbi 0-0 sona erdi.

    derbiyle başlayacaksak eğer derbiye başlamadan başlayalım. utanç verici bir olay ile başladı derbi... deplasman seyircisi gitmeyecek. 4 kulübün başkanı ya da temsilcileri bir araya geldiler ve insanların anayasal hakkını yok etti. benim maç seyretme özgürlüğümü 4 kişi elimden alamaz. alırsa yarın başkaları da başka özgürlüklerimi, yine keyfi olarak elimden alabilirler.

    türkiye'de bunun bir anayasa ihlali olduğunu kimse farkında değil. medya farkında değil, cumhuriyet savcıları, yargı farkında değil, yürütme farkında değil, spor bakanı, istanbul valisi farkında değil! "siz kim oluyorsunuz, böyle bir karar alabiliyorsunuz" demiyorlar.

    yarın başka biri, bir kilisli kabadayı, "hıncal uluç, kilis'e gelemez" derse ben neye göre itiraz edeceğim! galatasaraylı, inönü'ye gidemiyorsa ben de kilis'e gidemeyecek miyim? adamın keyfi öyle istiyor diye... böyle bir şey olabilir mi?

    beni deliye döndüren şey tepkisizlik... bazı maçlara, bazı seyirciler gitmeyebilir. bazı maçlara hiç seyirci gitmeyebilir. ama yasada yeri var. il güvenlik kurulu diye bir kurul oluşturulmuş. bu kurul görülen lüzum üzerine toplanıp "bu maçta çok kritik bazı olaylar var. biz bu işi emniyet görevlileriyle toparlayamayabiliriz onun için bu maçta şu seyirci ya da bu seyirci ya da hiç seyirci olmasın' diyebilir. ama böyle bir yasal kurumdan bir karar yok. il spor başkanı, istanbul'un güvenliğinden sorumlu vali'den bir şikayet, uyarı yok. beşiktaş ile galatasaray'ın başkanları diyorlar ki "inönü'ye, galatasaraylılar gelmesin, arena'ya da beşiktaşlılar gelmesin!" yok ya!..

    siz gidin, protokol tribününde oturun, seyredin. purolarınızı yakın, önlerinize viski servisi yapılsın ama yağmurun altında, bilet kuyruğunda günlerce bekleyen, yıllardan beri 'beraber ıslandık yağan yağmurda' diye şarkılar söyleyen, gecekondu seyircisine yasak! böyle bir şey olur mu?

    adsız bir galatasaraylının güvenliği sağlanamıyor da ünal aysal'ın güvenliği nasıl sağlanıyor orada? avukat sedat doğan'ın güvenliği nasıl sağlanıyor orada? galatasaray'ın basın sözcüsü avukat...

    sedat doğan her şeye itiraz ediyor da buna niye itiraz etmiyor! "bu karar hukuka aykırıdır, anayasa'ya aykırıdır, insan haklarına aykırıdır" dediğini duydunuz mu? benim çok sevgili arkadaşım... hukukçu...

    peki 'spor' dediğimiz şey ne! spor niye icat edildi! maçlar niye yapılıyor! insanlar yakınlaşsın, birleşsin diye... biz tam tersine bu ülkedeki bölücülük az bir de bunları bölüyoruz!

    o zaman ligi yasaklasınlar, kaldırsınlar. dört adamın keyfine göre maçlar oynanacaksa... hasbelkader kulüp başkanı seçilmiş dört adamın keyfine göre maçlar oynanacaksa lüzum yok. oynanmasın.

    kulüpler ortaklaşa bu kararı alırken türk futbolundan sorumlu federasyonun sadece kararı açıklayan ve uygulayan konumunda olması da garip...

    federasyon eyyam federasyonu... şimdiye kadar ağzımdan federasyon lafı çıktı mı? türkiye'de federasyon yok aslında. eyyam federasyonu... onlar hep arkadan... "ligin kararını sezon sonunda vereceğim, onun kararını şu zamanda, bu zamanda vereceğim" diyerek sürekli ertelemekle meşgul...

    peki dört büyük kulübün başkanı toplanıp, 'biz bu mehmet ali aydınlar'ı tanımıyoruz' dese ne yapacak!.. "ortak karar aldıklarına göre ben başkan değilim" mi diyecek!.. böyle bir şey olmaz. ortaya çıkıp bir şey söylemedi bile... çünkü bu federasyon farkında değil... yok federasyon benim için... benim için türkiye cumhuriyeti'nin spor bakanı var, istanbul'un valisi var, sivil toplum örgütleri var, istanbul barosu var, taraftar dernekleri var.

    bir anayasal hakkı dört kişi karar alıp ihlal ediyor ve bu tepki çekmiyor. önemli olan bu... ortada bir hukuk faciası var ve de tepkisizlik. bu nasıl bir toplum? ensemize vuracaklar, lokmamızı alacaklar, biz de 'ha öyle mi; peki' deyip katlanacağız!..

    saracoğlu'nda fenerbahçeliler 10 dakikalığına tribün dışına çıktı, pankartlar vardı. inönü'de mesajlar ve tepkiler vardı. ama anladığım kadarıyla bunları yetersiz buldunuz.

    ne oldu? tepki gösteriyorsan, sonuç alacak tepkiler göstereceksin. göstermelik değil. fenerbahçeliler 10 dakika koltukları boş bıraktı; sonra!..

    beşiktaşlılar 65. dakikada soyundu ama soyunduklarını bir daha giymediler. onlar van'a gitti. işte tepki bu... sonuca ulaştı onlar...

    "galatasaraylılar buraya gelmiyorsa, biz de gelmiyoruz" diyebiliyor mu çarşı!.. seyirci bilinci bu işte...

    "ey benim yöneticim; buraya üç büyük kulübün seyircilerinin gelmesini yasaklıyorsun. yani bana hayvan muamelesi yapıyorsun. ben buraya gelen konukları döverim, öldürürüm kararının altına imza atıyorsun. o zaman ben de gelmiyorum maça" diyebiliyor mu fener seyircisi! tepki böyle olur.

    fenerbahçe'de tepki ne: "benim deplasman hakkımı elimden almayın." senin deplasman hakkının elinden alınmasını istemiyorsan, önce bu hakkın için savaşacaksın. 'herkes buraya gelebilir, ben de her yere gidebilirim. çünkü biz insanız. bizden korkmayın.'

    bu konunun haricinde söyleyeceğim yine maçla ilgili değil. çünkü türkiye'deki maçların on paralık kıymeti harbiyesi yok. maçlar kimsenin umurunda değil. türkiye futbol federasyonu'nun kararsızlıkta kararlı olması yüzünden, maçlar kimsenin umurunda değil.

    34 haftayı birinci bitiren takım şampiyonlar ligi'ne gidebiliyordu, bu iddiayı da ortadan kaldırdı federasyon! şimdi herkes 'aman ben ilk 4'e kalayım, gerisi önemli değil' diyor. öyle... ilk 4'e de kimlerin kalacağı da aşağı yukarı belli... o zaman kimin umurunda... fenerbahçe ile fark 4 puan açılmış, 8 puan açılsa ne fark eder! üstelik o fenerbahçe'nin yarın ne olacağı belli değil.

    bırak sen 'lig sonunda açıklayacağım' palavrasını... savcılık iddianameyi açıklasın; göreceğiz bakalım lig sonuna kalır mı?

    hafta sonunda federasyon basıldı üç saat... federasyon başkanvekilini alıp götürdüler. o derbi kimin umurunda...

    benim derbide umurumda olan bir tek sahne var; taç atmaya giden eboue'nin kafasına yağanlar. avrupa'nın herhangi bir stadında olsaydı; neler olacağını tahmin bile edemiyorum, adamın renginden dolayı...

    okuyorsunuz gazetelerden... fifa başkanı'nın istifası isteniyor. irkçılık yaptığı için değil, "olayları büyütmeyin. el sıkışır barışlar" dediği için. "sen bu konuyu nasıl hafife alırsın" diye fifa başkanı'nın istifası isteniyor. üç gündür dünya gazeteleri bunlarla dolu.

    işin ırkçılık yanını bir kenara geç... türkiye'de sporda şiddet yasası var. eboue'nin kafasına neler atıldığı görüntülere girdi. gözü çıkabilir, kafası yarılabilir, her şey olabilir. gazeteleri okuyorum, inönü stadı bir maç kapatılacakmış. o çakmağı atan hayvanın umurunda mı? 10 maç kapansa ne olacak?

    oysa değiştirmeye çalıştıkları sporda şiddet yasası bireysel cezayı gerektiriyor. onu atan adamı kulağından tutup mahkemeye vereceksin tutuklu olarak ve hapis cezası vereceksin ve infaz edeceksin. paraya çevirip ertelemeyeceksin. onu değiştirmeye çalışıyorlar bir yandan da... daha hiç uygulanmayan!

    peki, kimin attığı nereden belli? kimin attığı kayıtlı. 380 tane kamera var inönü stadyumu'nda. kimlerin attığı takır takır kayıtlı. yasa da var, ikinci unsur, cumhuriyet savcıları da var istanbul'da üçüncü unsur. savcının bir tanesi "bana getirin kamera kayıtlarını" diyecek oradan kaç tane tespit edilmişse 5 kişi, 10 kişi, 100 kişi... 100 kişiyi tutuklu sevk edecek mahkemeye. göreyim bakayım bir daha çiçek atabilirler mi sahaya çiçek!

    türkiye'de kimse görevini yapmıyor. ondan sonra dört adam "seyirci gelmesin" deyince de federasyon diyor ki "bu dört adam karar aldı ben de buna uyuyorum." işte derbi bu...

    futbolu konuşmak gerekirse sizce nasıl bir derbi izledik?

    ille futbol konuşmak istiyorsan; ben beşiktaşlı olsam kahrolurdum. hatta beşiktaşlı olmaktan bile vazgeçerdim. bu kadar dökülen bir mahalle takımını sen 5-0, 6-0 yenemiyorsan eğer kimi yenersin? galatasaray için kullandığım deyim mahalle takımı. kimse alınmasın, kimse gücenmesin. başkanı ünal aysal da arkadaşımdır, yöneticisi ali dürüst de arkadaşımdır, teknik direktör fatih terim de arkadaşımdır. iyi arkadaşlarımdır üstelik. alınmasınlar, sahada bir mahalle takımı var. bu sene başından beri böyle. ben bu kadar ruhsuz takım hayatımda görmedim galatasaray formasıyla. herkes laf olsun diye oynuyor. fatih terim bu takımdan hiçbir şey olmayacağını artık görmüş olmalı. elindeki kadrodan yeni insanları kazanarak ve insanları doğru yerlerde oynatarak yeni bir takım yapmalı artık. yenilsin haftaya ama bunlarla oynamasın. örneğin, galatasaray'ın sağ beki yok. oysa var. dünyanın en iyi sağ beklerinden biri ve hücum sağ beklerinden biri ujfalusi. onun için alındı zaten. stoper oynuyor. hayır, ujfalusi yerine geçsin sağ beke. semih canavar gibi yerleşmiş stopere. iki milli stoper var; gökhan, servet. semih'in yanına onlardan birini koyarsın, göbeği onlarla yaparsın.

    fatih'in kazım takıntısı var, benim de kazım takıntım var. bu takımdaki ruhsuzluğun baş oyuncusu kazım. her maçta canlı örnekler veriyor. yürüyerek top oynayan bir adam galatasaray'da olmaz. galatasaray'daysan 90 dakika koşacaksın arkadaş, tükenene kadar enerjin. hagi gibi maçın kaderini değiştirecek bir süperstar olursan ekonomik oynama hakkını ben sana tanırım. maçın içinde 5-10 dakika kaybolur dinlenirsin. ama kazım bütün maç boyunca dinleniyor. sahaya bakıyorsun kaleciler dışında 19 kişi koşuyor, 1 kişi koşmuyor, top kimde olursa olsun. bu görüntüler var kayıtlarda, onun için üstüne üstüne konuşuyorum. müthiş bir şutu yumrukladı cenk, maçın bitmesine 5 dakika falan kala. yumrukladığı yerde bir tek adam var; kazım. tek beşiktaşlı yok. koşmamak için topun taca gitmesini bekledi. kornere gitse hadi neyse kornere atacağım... hayır, taca giden topa koşmadı ya! yakalasa gol tehlikesi var, atak devam ediyor çünkü. beşiktaşlı yok ortada ya! bir top ve bir kazım var ama pozisyonu bıraktı taca gitsin diye.

    çok konuşulan bir pozisyon da var. ujfalusi'nin yerde kaldığı ve hakemin faul verdiği, beşiktaşlıların "faul yok" deyip, golün geçerli sayılmasını istediği ve tepki gösterdiği bir pozisyon.

    gol şutu atılmadan ben hakemin düdüğünü duydum. düdükten sonra atılmış şutta gol iptal edilmez. ifade yanlış. medyanın ifadesi de yanlış, beşiktaşlıların ifadesi de yanlış. top kaleye girdikten sonra dönüp ofsayttı, fauldü, ayak kaldırmaydı bilmem neydi deseydi hakem o zaman golü iptal etmiş olurdu. ama düdük çaldığı zaman oyun durduğu an gol yok ortada. boşta kalmış bir top var. düdük çalıyor, top boşta kalıyor, boşta kalan topa vuruyor beşiktaşlı ve gol oluyor. o zaman gol iptal edilmiş olmaz. deyimleri doğru kullanmak lazım. oradaki tartışılacak karar faul var mıydı, yok muydu kararı, golün iptali doğru muydu, değil miydi kararı değil. "düdük çalınca ben de boş verdim" derse muslera ne diyeceksin?

    sanki muslera da uçmadı gibi…

    ben duydum düdüğü televizyondan, muslera oradan duymaz mı? niye uçsun ya düdükten sonra? sen oynasan uçar mısın, sen oynasan koşar mısın üstüne bastırayım diye, düdük sesini duymuşsun.

    faul müydü?

    hakemin maç üzerinde tartışılacak bin tane kararı var. yani bunları tartışırsan… beşiktaş atamadığı gollere, kaçırdığı pozisyonlara bakmıyor; ezdiği halde, galatasaray'ı darmadağın ettiği halde, o 6 kasım'daki 6-0'lık maçtan beter hale düşüreceği halde gol atamamış onları konuşmuyor da faul müydü, değil miydi?*
  • 1043
    (bkz: #828535)

    bak hıncal dedecim.

    yılın bidonu seçilmiş dediğin adam performansıyla parmak ısırttı herkese, hem bidonluk dediğimiz olay maliyet-beklentiyi karşılayamama endeksi üzerine bişi.yazarsak italyan bidonlarını altt alta, şurdan fizana yol olur . takıma 10 numara diye koysan sırıtmayacak adamı defansif orta saha oynatıyoruz dikkatinden kaçmış galiba. bilmem bi ara dondurmuştun ya galatasaraylılığını ondan bizim maçları pek izleme gereği felan da duymadın galiba o aralar.ben sana bi özet geçerim daha sonra bu bidon ne yapmış diye.meraklanma sen o konuda.

    bu adam gol attıysa , çizgiden top çıkarttığında bırak nasıl sevindiyse sevinsin. ister pitbull olsun sahada deli danalar gibi dolansın , ister köstebekolsun sahayı kazsın. niye şu an dert oldu anlamadım.hani marjinal sendin?

    adam sinkaf yapmış da, onun taraftara yapamazmış da.tabi canım hırsızın hiç suçu yok sıkıntı genebağcı da demi dedecim? elin adamı bilmem kaç dakika eline ne geçerse çakmak,viski şişesi atsın ,bizim adam taç atamasın , o ara başka bi futbolcunun (bkz: engin baytar) taraftara tepki gösterdi diye anasına sövülsün.takım soyunma odasına gidemesin felan.bunlarda hep biz suçluyuz yahu. o hareketi yapana kadar avuçlayacaktı bazı insan müsveddeleri gibi malzemeyi demi? tabi takım itiraz etmesin zaten ne gereği var. geçen sene derbi de fenerbahçe klübesine hareket çeken kazım-kazımdan başlamak üzere sen bi liste yap biz onları yavaştan yollayalım. elin oğlu gelir senin stadında takımını hindiye indirir bindirir , gelir taraftarına söver. kral muamelesi görür.

    sana olan duygularıma şurada noktayı koymak isterken , şunu da eklemek gerekir. tabi kimsenin taraftarlığını takım sevgisini ölçmek biçmek bizim haddimize değil. ben 14 sene şampiyonluk da beklemedim.bilakis akıl kemale erdiğinde takım zaten ligi domine etmişti de avrupada da birilerinin bi tarafından da kan almakla meşguldü. o arada babamban, amcamdan, büyüklerimden öğrendiğim bişi varsa galatasaraylılığın, galatasaraylı olmanın hayatta hiç bir zaman utanç olamayacağıydı ve bu hayat felsefesinin de bir bayrak yarışı gibi zamanla elden ele geçeceğiydi. bunları sende biliyorsundur malum benden yaş olarak epey büyüksün. hatırlatarak ben görevimi yapıyım da genede.

    saygı ve sevgilerimle.
  • 1044
    galatasaraylı olduğu için utanıyormuş. şimdi çıkar, iki fenere sallar gene burada en büyük galatasaraylı ilan ederler bu nobrain dedesini.

    ''yani italya'da 'yılın bidon'u seçilmiş (yılın bidon'u italya ligi'nin en kötü futbolcusu demek), on para etmez bir adamı transfer ediyorsun, 'pitbull köpeğinin taklidini yapıyor' diye sempati topluyor, 'topu taca attım' diye zafer işaretleri yapıyor, kendini futbolcu zannediyor, bir şey oynadığı yok. bu adam bir de benim seyircime sinkaf hareketi yapıyor ve galatasaray bir hafta cezaya itiraz ediyor! kovması gereken adamı!.. 'senin galatasaray'da işin yok. bu kulüp türkiye'de ahlakı temsil eder' demesi gereken galatasaray, o bir hafta cezaya da itiraz ediyor. yani ben son haftalarda resmen galatasaraylı olduğum için utanmaya başladım.
    inter karşısında beğeni toplayan trabzon, beşiktaş karşısında da üstün gözüktü ama sonuca ulaşamadı. savunma ağırlıklı bir kadro ile sahaya çıkan beşiktaş, penaltı golüyle sonuca ulaştı.
    ''
  • 1045
    eskiden severdim kendisini. pazartesilerimi sırf onun için boş tutardım. ne kadar galatasaray'ı eleştirirse eleştirsin saygıyla dinlerdim. ama son zamanlardaki trollce davranışları kendisinden soğumama yetti. her konudaki muhalif ve yıkıcı tavrı sıktı.

    artık sevemiyorum seni. dinlemeye bile tahammül edemiyorum. artık sus ne olur da o sevdiğim hıncal'ı hatırlayayım ilerde..
  • 1046
    yıllardır utana utana bırakamadı şu galatasaraylılığını. birdcagein dediği gibi ta yıllar önce rahmetli kenan onuk sağken, haşmet babaoğluyla ntvde yaptıkları programda ilgiyle izlerdim kendisini objektif gelirdi bizim fanatizmle göremediğimiz noktaları görürdü ama baktı ki bu işte ekmek çok işin b.kunu çıkardı çok afedersin. ki artık yaşı ve tavırları da gereği iplenmiyor.

    fena mı olurdu lan bizim de bi adamımız olsa şu kodumun medyasında? fenerbahçenin medyadaki adamına bak rıdvan dilmen bi de bizimkine bak hıncal uluç. ikisinin de ortak noktası galatasaraydan nefret etmeleri amk gel de sinirlenme.
  • 1048
    ben acikcasi fenerbahceliler gibi pohpohlanmaktan zevk alan, kose yazarlarinin tanrilastirmasindan gaza gelip bilip bilmeden saga sola sallayan biri olmak istemem. o yuzden severim muhalif yazarlari, her seye muhalif olanlari bile. cunku en acimasiz elestiri de bile insan kendini gozden gecirir, algiladigiyla algilananin farkini gorme sansi elde eder.
    belki de fenerbahcenin baskani hapisteyken ikinci bir adam cikaramayacak kadar aciz olusunun altinda da bunlar yatiyor. belki bu yuzden hic bir fenerli kose yazari fenerli oldugumdan utaniyorum diyemiyor. cunku kendilerine yedirebiliyorlar sike yapan bir takimi tutmayi ve butun olanlara ragmen sikeye sahip cikan, kurtulmak icin tali yollari teker teker deneyen yonetime sahip olmayi.

    simdi hincal uluc un elestirelerine bakiyorum, bu adamin galatasaray algisi farkli, aslinda benim de biraz oyle, melo yu sevmiyor muyum, tabii ki seviyorum. ama ben isterim ki sahaya cikan adamin hangi formayla sahaya ciktiginin farkina varsin, bir mac oynayamamayi problem etsin kendine, kendini kulupten ustun gormesin. cidden bana galatasaray formasini giy haftasonu onbirdesin deseler bir hafta sonra oynayamam korkusuyla agzimi acmam sahada. yani her sey itiraz eden galatasaray futbolcusu olmamali bir agirligi olmali o formanin. misalen hakan sukur ya da ergun penbe, bu adamlar da sahaya cikti stresse en kralini yasadilar ama ben ergun penbenin birakin taraftari, futbolcuyla bile dalastigini gormedim. ben barca'da oynasa melo'nun tribunlere hareket cekmeyecegini adim gibi biliyorum. neden? barcelona buyuk takim adam aninda keser yerine birini koyar, koyamasa da yetistirir. ben de galatasarayliyim ve kendimce dunyanin en buyuk kulubunu tutuyorum, o zaman barcada realde yapamayacagin seyleri neden benim formamin altinda yapiyorsun, benim formam onlarinkinden daha mi az mi degerli?

    son iki senedir tam takim sahaya cikamiyoruz o zaman burada bir problem var, florya nin mufredatina galatasaray tarihi de eklensin her antremandan sonra birileri bu arkadaslara galatasaray nedir anlatsin...
  • 1049
    2000-01 sezonunda "galatasaray şampiyonlar ligi şampiyonu olmalı, çeyrek final falan başarı değil" diyen spor yazarı.

    önce "abartma be hıncal" demiştim içimden. fakat, önce real madrid-bayern münih yarı final eşleşmesi, sonra da valencia-bayern münih finalini izleyince dibine kadar hak vermiştim.

    çeyrek final benim için "başarı" demekti ama evet, biz o kupayı alabilirdik. kadro kalitemiz buna yeterdi. hele o iğrenç finali izledikten sonra çok hayıflanmıştım orada bizim olamadığımıza.
App Store'dan indirin Google Play'den alın