• 40
    kıymetli bir galatasaraylı. kendisinin özelinde taraftarın belli bir tolerans tanıması gerekiyor. özel sebepleri olduğu pek çok kez yazıldı çizildi. bu sebebin ne olduğunu bilmiyorum ama sonuçta hepimizin ailesi var. ailevi deniyorsa hiçbir şey diyemeyiz. kaliteli bir futbol bilgi dağarcığı var. ilerleyen zamanda çok daha güzel yerlerde görelim kendisini.
  • 24
    sd kanalinda mac sonu yayınına çıkacağını açıklamış yorumcudur. sd herhalde herkese reddedemeyeceği bir teklif yapıyor ki her hafta biri oraya gidiyor. kendisi gs orijinli yayınlar yapmadığı için gitmesine diğerlerine gösterdiğim gibi bir reaksiyon gösteremem ancak kanali zaten takip etmediğim için kendisini de izlemeyeceğim.

    edit: kendisi saha dışına bir kere çıkmamış biridir. sürekli oynanan oyunu yorumlar ve tuttuğu takım üzerinden yorumculuk yapmaz. o yüzden orada iş yapması diğerleri gibi bir etki yaratmamali. kendisini takip edenler de özel durumunu bilir. o yüzden kendisine tepki gösterilmemesi gerekir. kanali izleyin demiyorum ki ben izlemiyorum zaten.
  • 31
    kendisini 1-2 kere izledim, güzel ve akıcı bir anlatım tarzı ve malum çok iyi bir ses tonu var. fakat piyasada o kadar çok taktik/görüntülü analiz yapan var ki benim bu kadar teknik detay analizi kafam kaldırmadığı için kendisine uzun süredir sıra gelmiyordu.

    her youtube kanalında hemen her takımdan 1 goygoycu, 1 orta yolcu 1'de teknik analizci kontenjanı var. sports digitale isimli fenerbahçe kanalı da bir süredir bu teknik/taktik analizcisini bulmaya çalışıyordu sıra hikmet'e gelmiş.

    sports digitale bir kenara* bu kadar teknik/taktik analizciye gerek yok abi zaten.
  • 33
    severek takip ettiğim insanlardan birisidir. koca koca insanlara oraya buraya çıkmayın diyecek halimiz yok. bizim de onu izleme zorunluluğumuz yok. malum kanalda bir program yaparsa bir kez, kalıcı olarak gidiyorsa temelli vedalaşırız, hayatının geri kalanında başarılar dileriz olur biter.

    "ekmeğinin peşinde" argümanını da ben şahsen kabul edemiyorum. madem öyle kanaldan ayrılan veya anlaşmak üzereyken vazgeçen arkadaşları ne yapacağız? bildiğim kadarıyla aramızda para toplayıp zararlarını karşılamadık...
  • 8
    çok güzel bir flood paylaşmış, flood'un burada da bulunmasında fayda var.

    https://twitter.com/.../1646788586191175681

    --- alıntı ---

    1- futbol asla sadece futbol değildir klişesinin biraz önüne geçmeye ne dersiniz?

    1961 yılı itibariyle apartheid rejiminin, siyasi mahkumları ve hüküm giymiş suçluları hapsetmek için kullandığı, cape town'a 6 km uzaklıkta table körfezinden uzanan bir ada vardı. robben adası.

    2- inanılmaz bir izolasyon mevcuttu. adadaki mahkumların taş ocaklarında günde 10 saat çalışması zorunlu olduğu gibi çalışmanın dışında herhangi bir şey yapmaları yasaktı

    satranç dama ya da futbol

    onları olağan cezaevi sürecinden anlık dahi uzaklaştıracak her şeye tedbir alınmıştı

    3- tony sexwale "hayatta kalma ruhunu temsil eden futbolu oynamak bir zamanlar burada yasaktı" diyor.

    garip mi geldi?

    hayatları ellerinden alınmış yüzlerce insanın, hayatlarını mahkum etmek dışında ruhlarını da mahkum ettikleri bir süreç düşünün.

    zihin ve ruhların da mahkumiyeti

    4- birlikte yapabilecekleri tek şey, ellerini ruhunu zihnini felç eden taş ocaklarında ölümüne çalışmak. orada dahi birbirlerine belirli bir mesafeden fazla yaklaşmaları yasaktı. açık havada dahi ruhsal tecrit devam ediyordu.

    böyle bir izolasyon sistematiğinde futbol...

    5- elbette bir sosyalleşme aracı, iletişim yolu, çalışmaktan kaskatı kesilen eller ve kasların rahatlamasını, bir an dahi olsa evinin bahçesinde özgürce koştuklarını hayal ettirecek bir uyanıklık rüyasıydı.

    mahkumlar hayatta kalmaya direniyorlardı.

    doğaçlama satranç ile başladılar

    6- battaniyeler, zemine çizilen kareler, paçavralar ve sabunlardan yaptıkları figürler ile bir ilkel satranç türevi oynamaya başladılar. oynamaya=yaşamaya!

    ta ki 1963 yılında bir mahkumun, kağıt paçavra ve gömlek parçalarından yaptığı şeyi ortaya atana kadar.

    7- muhafızlar yaklaştığı anda herkesin birbirinden uzaklaşacakları şekilde konumlandılar. her daim herkes hem oyunu oynayıp özgürleşmeye ama bu oyunu kaptırmamak adına zihinlerini özgürleştirirken aynı anda uyanık da tutmak zorundaydılar.

    ne büyük zorluk ve çelişki.

    8-sistematik olarak cezaevi yönetimlerine her hafta birini tabiri caizse kurban ederek lobi faaliyetlerine başladılar.

    bir kişi sistematik biçimde taleplerini, futbolu rahatlıkla oynayabilme isteklerini iletiyor. üstüne dayak yiyor tecrit hücresinde aç bırakılıyordu.

    9- organize biçimde talep iletme planlamasının sebebi hem dayanışma hem de taleplerden kaynaklanacak cezaların eşit biçimde paylaşımı idi.

    apartheid rejimi, uluslararası müsabakalardan men edildikten ve uğradığı baskılardan dolayı ipleri biraz gevşetmek zorunda kalmışlardı

    10- lakin futbolu bir serbesti olarak değil psikolojik baskı unsuru olarak kullanmaya karar vererek yapmışlardı bu gevşeme ve geri adım atma fikrini.

    belirli şartlar altında ve zerre destek ve yardım olmayacak biçimde kabul ettiler.

    yıl 1967 idi bu yumuşama sürecine girildiğinde.

    11- sahalar, dalgaların kıyıya attığı odun parçaları, balıkçı ağlarından, ayakkabılar ise sahilde buldukları kadın ayakkabılarının topuklarını söküp altlarına çiviler çakılması suretiyle imal edilmişlerdi. bu çivileri (!) buldukları araba lastiklerinden imal etmişlerdi.

    12- ıssız araziyi düzleştiren mahkumlar, düzenli olarak sulama yoluyla kuru çalılığı tatlı bir saha haline getirmişlerdi"

    o dönem orada mahkum olan luis sitoto şöyle konuştu:

    futbol bize bir rahatlama sağlamıştı. kapatılmış, hiç bir şey yapmasına müsaade edilmeyen biri yaşayamaz"

    13- futbol, bize birlikte bir şeyler yapma şansı verdi. konuşacak bir şeylere sahip olma imkanı verdi. sadece bu yüzden bile bir oyundan çok daha fazlasıdır"

    tabi ki her güzel şeyin bir cezası olmalıydı. futbol sosyal aktivite olmaktan psikolojik baskı aparatı olmaya evrildi.

    14- personel yetersizliği gibi birbirinden anlamsız bir çok gerekçe ile oyun süreleri kısıtlandı. oyunun akibeti gardiyanların insafına bırakıldı

    kimi zaman aniden oyunu bitiren gardiyanlar kimi zaman birden sahaya atlayıp önemli bir atak esnasında rastgele şut atıyordu

    15- tecrit hücrelerinde, içlerinde nelson mandela'nın da bulunduğu bazı mahkumlar, oyun oynayanları izleyebiliyordu.

    elbette taş ocaklarında ruhu taşlaştırılmak istenen mahkumların gündelik hayatlarından uzaklaşıp, bir şeyler düşünme ve izlemesi cezaevi yönetimince kabul edilemezdi

    16- hemen hücrelerin sahaya bakan yönlerine ördüler.

    gel zaman git zaman psikolojik baskıları kırma adına mahkumlar, elde ettikleri hakkı boykot aracı olarak kullanmaya karar verdiler.

    maçlarla ilgili tartışıyor gibi görünüp eylem planları belirlediler.

    17- boykotları 1969 yılına kadar sürdü.

    o süre zarfında uluslararası kamuoyunda robben ısland, devil ısland olarak tartışılıyordu.

    baskılara daha fazla dayanamayan rejim, daha ılımlı bir yönetim atamak zorunda kaldı.

    kuralları gardiyanların keyfine göre dizayn ettiği futbol +

    18- artık mahkumların istediği şekilde oynanacaktı.

    bir şekilde elde ettikleri fifa futbol kitapçığı sayesinde, uluslararası normlara uygun bir futbola dönüştürdüler.

    adil oyun ve eşitliği seslendirirlen aslında demokrasi ve adaleti dillendirmek istediler.

    19- bir federasyon kurdular. kuralları fifaya uygun belirleyip akabinde artık daha sistematik bir oyuna geçtiler.

    tony suze anlatıyor:

    "futbol bizi yıkması ve direncimizi kırması beklenen bir hapishane gerçekliği değildi artık. gerçekleri şekillendiren etkendi"

    20- canlı olarak bu eyleme katılamayan hücre mahkumları, maç raporları (!) aracılığıyla organize oldular. bunu gizli iletişim aracı olarak kullanıp beslendiler. gizlice çarşafların arasına bırakılan "maç raporları (!)" bu kitlesel eylemi = futbolu daha geniş kitlelere ulaştırdı.

    21- satırlarımızı, kurulan makana fa (xhosa savaş-peygamberinin adını alarak kurdukları federasyon) başkanı anthony suze'nin cümleleri ile bitirelim.

    "biz sistemi futbol ile manipüle ettik. bunu bir iletişim ve eylem aracı olarak kullandık. sistemi bizimle konuşur hale getirdik."

    22- futbolla ilgili olduğu sürece yetkililer bizi dinlemek durumunda idi. neyi neden nasıl istediğimizi onlara yine futbol aracılığıyla anlattık. bu bizim için bir çeşit ifade biçimiydi. bir iletişim yoluydu. bizi baltalamak isteyen sistemle aramızdaki değişimi sağlayan bir umuttu"

    23- evet bir kez daha soralım.

    futbol asla sadece futbol değildir derken bu klişenin altında yatan hikayelerin ne kadarını kast ediyorduk?

    birbirimizi doğramak ve nefretimizi birbirimizin yüzüne kusmak için kullandığımız futbol gerçekten bir nefret ve öfke kusma aparatı mıdır?

    --- alıntı ---
  • 28
    kendisi benim için spor medyasında saha içini en iyi yorumlayan kişidir. her yazdığını okurum her programını izlerim. sports digitale kanalında yayına çıkmasına diğer yayıncılar kadar tepki göstermem çünkü kendisini sektörde kanıtlamaya çalışan, yer edinme sürecinde olan birisi olarak evet bu sezon çok fazla yere konuk oldu bu programda bir konuk olma durumu olabilir diye kendimce görmemezlikten geliyorum. fakat bu işin süreklilik durumunda olması işi "ekmek parası, var olabilme çabası" statüsünden çıkarıp temsil ettiği kişiliğe aykırı harekete çevirir ki bir izleyeni olarak beni üzer ve kendisinden uzaklaştırır. sports digitale bünyesinde son yayını olur umarım.
  • 34
    sorun kendisinin tarafsızlığı değil aslında, gittiği yerde de tarafsız olacağını biliyoruz. sports digitale'de insanların anti-galatasaraylılık veya galatasaray aleyine yorumlar harici özgür olmayışı. galatasaray lehine, diğerlerini iğneleyen yorum yapan çıkmıyor. zaten, söz konusu galatasaray üzerinden yorum yapanlara gelince hep saha içi konuşan adam arıyorlar, fenerde ise amigo olmak şartı var... haber dilinde bile fener taraftarlığı, galatasaray düşmanlığı maalesef göze batıyor...
  • 42
    normalde ne iş yapıyor bilmiyorum ama mecburiyetten fener kanalında çalışıyor olması bana enteresan geliyor. bu işi hobi olarak yaptığını sanıyordum.

    zaten futbol yorumculuğundan para kazanıyor olmak, geçimini bununla sağlıyor olmak bana hep garip gelmiştir. çıkanların %60-70'inden daha iyi futbol muhabbeti olan adamlar 8-6 çalışırken, boş beleş tiplerin(hikmet bey için demiyorum) ciddi manada bu işten para kazanması nerden baksan tutarsızlık.

    neyse, mecburiyeti varsa yapacak bir şey yok. kariyerinde başarılar.
  • 44
    çok sevdiğim spor yorumcusu.

    bu kadar üzerine gitmeye gerek yok bence. çalıştığı yeri onaylamıyor olabilirsiniz, izlemezsiniz olur biter. hikmet abiyi büyük bir hayranlıkla izliyorum çok sevdiği ailesiyle çok güzel zamanlarının olmasını diliyorum. her şeyin en iyisini hak eden bir insan, nereye giderse gitsin böyle bir değeri hep izlerim ve bilgi birikiminden faydalanmaya çalışırım. futbol ya da başka hiçbir şey hikmet abinin oğlunun yüzündeki gülücükten önemli değil. allah yolunu açık etsin.
  • 62
    (bkz: herhangi bir adam)

    bu oyun okumanın okulu falan mı var da galatasaray yorumcularının hemen hepsi futboldan bu kadar mükemmel anlıyor.

    dakika 3'te şok bir gol yemişiz. yediğimiz golde defanstaki 5 adamın 5'i de hatalı. oyun planında bu var mıdır? olduğunu sanmam. o golden sonra her şey karman çorman zaten.

    taktik tahtasını alan adam kanaat önderi, bilirkişi kesilir oldu galatasaray tarafında. hikmet, orhan, sinan, emre... liste uzar gider. hepsi de skora göre maç yorumluyor. futbolun içinden gelen adamlara bile bir bakın bunlar kadar yetkinlikleri ve itibarları yok. değişik değişik tabirler kullanıyorlar futbol yorumlarken.

    https://gss.gs/Sch.jpeg
  • 37
    galatasaraylı yorumcu.

    ben açıkçası, futbolun derinliklerine o kadar hakim bir adam değilim. bu nedenle maç öncesindeki analizlere de, maç sonrası analizlere de çok vakıf olamıyorum, basit bir seyirciyim. ama hikmet beyin yorumlarına bir kaç kere denk gelmiştim. sonra da twitter hesabını takip ettiğimde de çok kaliteli bir insan olduğunu anladım. her ne kadar digitaleye çıkması, biz taraftarlar açısından belki de kötü bir karar gibi görünse de, hikmet bey için iyi sonuçlar doğurmasını dilerim. yolu açık olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın