sezon sonunda gerçekleşirse tarihe geçicek mottomuz.
bir takım düşünün. tarihinin açık ara en kötü başkanıyla sezona başlıyor, borç içinde. takımın başında yeterliliği tartışılan bir teknik adam var. takım yeni kurulmuş, 8 oyuncu ilk 11'e monte edilmiş.
sezon başlıyor, iyi başlıyor. sonra başındaki teknik adam saçma sapan kadrolar çıkarıyor. bir proje takımına 5-1
* mağlup oluyor, ezeli rakibinden son yılların en ağır mağlubiyetini yaşıyor
*.
camia çalkantılı, hoca tartışılıyor, basın inatla takımın üstüne gidiyor. mali sorunlar artıyor.
sonra biri geliyor, 25 milyon taraftara elinde u19 kadrosu bile olsa şampiyonluğa inandıran adam geliyor. ''nerede kalmıştık'' diyor. sezon ortası genel kurul seçimi oluyor, başkan değişiyor. yeni gelen başkana adeta bir ''enkaz'' kalıyor. oyunculara paralar ödenmemiş, borçlar var, uefa kapıda. takımın en kilit oyuncularından biri satılıyor, yerine adam alınamıyor.
taraftar öyle bir inanıyor ki yetersiz kadroya rağmen takımı şampiyonlukta tutuyor. her maç stadı dolduruyor, deli gibi ürün alıp takımına katkıda bulunmaya çalışıyor.
rakipler dişli, rakipler kollanıyor. biri hükümeti arkasına almış, diğeri mhk ile fedarasyonu. doğranıyorlar her maç. garip garip kararlar, skandallar. ama bu kulüp inanmış, yıldıramıyorlar.
taraftar tek yürek, takım kalite olarak yetersiz ama tek yürek. teknik heyet tek yürek, yönetim tek yürek. korkuyorlar, garip garip haberler çıkıyor yine olmuyor. deplasmanlarda ekstra doğranıyor, bir şekilde puan kaybediyorlar. ''bu hafta taraftar gelmez'' diyorlar ama yine 55 bin kişi tek yürek.
hükümetin takımı geliyor, cumhurbaşkanı demeç veriyor. hakem tetikçilik yapıyor ama bu takım yine kazanıyor, yine yarışta.
bu takım şampiyon olacak, bu takım inandı. hepsini üst üste koyacak, çünkü biz galatasaray'ız!