gözümdeki tüm sempatisini bitirmiş teknik adam.
hayatı boyunca kazanamayacağı başarıları bir sezonda galatasaray'da kazanmıştır. lig şampiyonluğu, türkiye kupası ve süper kupa.
harika geçen bu sezonun ardından haziran ayı akabinde bir taraflarını dağıttı bu adam. adeta o mülayim, mütevazi adam gitti. ruhunu şeytana satmışcasına ne kadar antipatik olunabiliyorsa o denli olmayı başardı. sabri ve umut gibi vasıfsız iki oyuncuyu sahiplenip uçuk ücretlerle 1+1 sözleşme imzalattı. taraftarın gazı ibrahimovic haberleri ile alınırken takıma öz evladı akhisarlı bilal'i monte etti. ibrahimovic haberlerini bile bile hiçbir şekilde yalanlamadı, birkez olsun bile yönetim içinde gündeme gelmemesine rağmen sırf kulüp içinde yaptığı dengesizlikler gün yüzüne çıkmasın diye taraftarın kalbindeki ibrahimovic umudunu canlı tuttu.
perşembe'nin gelişi çarşambadan belli idi oysaki... müthiş geçen bir sezonun ardından saçma sapan takviyeler ile geminin yüremeyeceği belli idi. ama hamza ne oldum delisi olmuştu bir kere. kendine güveni gelmişti, kulüp menfaatleri, aman ağzımızın tadı kaçmasın, aman takımımdaki yerli çetesinin keyfi bozulmasın diyerek radikal kararlar almaktan hep çekindi.
şimdilerde ağız isaline yakalanmış şekilde galatasaray camiasının damarına basmakta. bu kulüp seni aldı, seni bir sezonda efsane yaptı. galatasaray olmasaydı, milli takımın herhangi bir alt kadrosunda atanamamış
abdullah avcı modunda 21 yaş altı milli takımı çalıştırıyordun. geldiğin yeri ne zaman unuttun hamza efendi?
muhtemelen bir daha da galatasaray ayarında bir kulübün kapısından dahi geçemeyeceksin. kendin ettin kendin buldun! şimdi
umut bulut aldırsın seni kayserilere bakalım!