https://www.goal.com/...g9ponp31andbl2zaccnzatıfta bulunulan röportajda elano'nun söyledikleri 2009-2010 sezonunda sıklıkla dillendirilen ancak sürekli de yalanlanan bir durumdu. sonrasında doğru olduğu ortaya çıktı zaten yıllar evvel. mesele burada elano'da değil. futbolcu şahsi menfaatleri doğrultusunda sözleşmeye her türlü maddeyi ekletmekte ısrarcı olabilir. burada mesele galatasaray'da, daha doğrusu galatasaray'ı yönetenlerde. içinde galatasaray futbol takımı açısından bu kadar korkunç bir isteği barındıran bir sözleşmeyle oyuncuyu galatasaray'a getirenlerden hesap sormak lazım. "dünya kupası var, ayda en fazla üç maç oynarım" diyen bir oyuncuya 7 milyon euro bonservis, 3 milyon euro da yıllık ücret veren haldun üstünel'e sormak lazım konuyu.
2008 şampiyonluğunda büyük pay sahibi olan ve euro 2008'den yarı final apoleti ile dönen arda'nın olduğu sol kanada son 3 senesini sakatlıklarla geçirmiş 30 yaşındaki kewell'ı alan; song ile çok uygun şartlarda iki yıl daha devam edebilecek iken o dönemki takımın oyun stratejisine tamamen zıt tank gibi ağır meira'ya 4 yıllık konrat veren; jo alves'i ve giovani dos santos'u ocak 2010'da 4 aylığına satın alma opsiyonsuz kiraladığı için "transfer sihirbazı" denilen ve havalimanlarında karşılanan; yabancı sınırının çok daha keskin olduğu bir dönemde türk futbolcu havuzunu tamamen görmezden gelip mantık dışı bir kadro yapısı oluşturan haldun üstünel'e görevi bıraktığı haziran 2010'dan sonra neden senelerce dilenildi, yönetimlere katılması için dil döküldü hiçbir zaman anlamadım. haldun beyin gerek futbolcu transferinde gerek teknik direktör tercihlerinde galatasaray'ın yıldızı olarak görüldüğü iki sezon var: 2008-2009 ve 2009-2010. 2009'da 5.olduk, 2010'da ikili averajla 3. olduk. haziran 2008 - haziran 2010 arası ne başardı, ne yaptı galatasaray futbol takımı da haldun üstünel sihirbaz unvanı aldı? o zaman da bunu anlamamış ve tribünde adına tezahürat yapıldığı dönemlerde hiçbir şekilde eşlik etmemiştim. galatasaraylılığı, galatasaray sevgisi, tribün kökeni vs. apayrı konular ancak spor yöneticiliği noktasında o dönemki başarısızlığa dair bütün ihalenin adnan sezgin'in üstüne yüklenilip haldun üstünel'den dönemin kahramanıymış gibi bahsedilmesi çok ilginç. benim gözümde o döneme dair adnan sezgin bir suçlu ise, haldun üstünel de bir suçlu. "içimizden biri" olması bu gerçeği değiştirmiyor.