hani nazım zamanında sormuş ya "elmayı seviyorsun diye elmanın seni sevmesi şart mı" diye; ben de sana sorarım zamanında futbol oynadın diye futbol yorumcusu olman şart mıydı ? hayır futbolculuğunu, futbol karakterini bilmesek dediklerini ciddiye alıp
galatasary'ı sorgulamamıza neden olucak. köşe yazarlığı ve televizyon yorumculuğu salt
galatasaray nefreti ve kini üzerine kurulu.
futbolculuğu, saatli bomba gibiydi, her an her yerde saçma sapan bir hareket yapıp takımını yanlız bırakabilirdi. tekniği yoktu ama tank gibi bir vucudu olduğu için omuzu koyduğu adamı yıkardı. az ama jeneriklik goller atardı, onun da nedeni gol olan şutlarını baldırını boşaltırcasına çekemsiydi. kariyerinin sonlarına doğru sık sakatlıklar yaşaması ve bu sakatlıklardan geri dönüşlerinde git gide formdan düşerken, sahada koşucak, mücadele edicek gücü yoktu. son sezonunda ne yedekliği ne de aldığı ücretin altına yeni sözleşme imzalanmaya yanaşmıştır. o zaman da kaçınılmaz son gelmiş kendisi
galatasaray'dan yollanmıştı.
galatasaray'dan yollanınca gitti
çaykur rize'ye orda da oynayamayınca devre arasını beklemeden futbolu bıraktı.
hani kendisi her şart ve koşulda
galatasaray'ın kendisine vefasızlık yaptığını söylüyor ya; bu vefasız
galatasaray 2000 - 2001 sezonun ikinci yarısı gittiği
blackburn rovers'ta tutunamdıktan sonra kendisini geri almıştı. hani hakan efendinin sezon sonu "bedavaya" gitmek için sözleşme yenilemediği 2000 - 2001 sezonu. hani kadro dışı kalıp mecburen
galatasaray'a üç kuruş kazandırdığı 2000 - 2001 sezonu. hani vefa diyordu ya; kim kime vefasızlık yapmış çok merak ediyorum.