resim
Hakan Şükür
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Santrfor
Yaş:53
Boy:1.91
Uyruk:Türkiye
  • 977
    nankör demiş ya bize, ayıptır ayıp. zat-ı şahaneleri haftalarca gol atamayınca da, ramazan aylarında yokları oynayınca da, bir jip uğruna takımda huzursuzluk yaratınca da, cemaat uğruna takımda grupçuluk yapınca da, takım içinde ki yabancılara ayrımcılık yapınca da arkasında durduk, kral dedik, seni çekemeyenlerin suratına tükür dedik. o geldi bizim suratımıza tükürdü, aferim oğluma.
  • 981
    "hakan şükür öyle bir sözlük yazarıdır ki, ali sami yen'e gidip kolkola tezahüratlar söyleriz, bağırırız, beraber içeriz, beraber destekleriz galatasaray'ı; lakin sözlükteki entrylerine basarım ofsaytı, basarım ofsaytı."

    kısa süre önce bunu yazmıştım kendisine, şimdi daha da arkasındayım bu fikrin. hatta ben bu yazarla maç bile izlemem artık herhalde. evet kral, çok büyüksün, çok muhteşemsin de, biz sen muhteşemken de, muhteşem değilken de seni çeken taraftayız hatırlamıyo musun? seni çekemeyenlerin yüzüne tükürecektin sen, bizim değil.

    tamam daha önce de vardı bu tarzda söylediğin bir şeyler de, bu en ağırıydı be. sen abim olarak gördüğüm adamdın benim. sana yemin ediyorum, kendi öz abimden daha çok abim gibi hissederdim ben seni. şimdi tutmuş, seni abisi gibi gören, seni kardeşi gibi gören, seni çocuğu gibi gören, ve senden hiçbir şey esirgemeden bugünlere getiren milyonlarca insanı, bir tane kişicik için üzüyorsun.

    seni sevenleri üzüyorsun.
    belki de bu yüzden, seni sevenleri üzdüğündendir, taçsız kral'ın rekorunu kırdığının ertesi günü dağıtılan taçsız kral formaları, ne dersin?
  • 982
    saha dışında ne yaparsa yapsın, kime yaranırsa yaransın, kimlerle iş birliği içinde olursa olsun; her zaman 9 numarasıyla sahada hatırlayacağım bu gözlerin izlemeye yetişebildiği en büyük forvet. her zaman her yerde söyledim, bu adam ne yaparsa yapsın benim için kral olarak kalacak. ben bu adamı bu kadar seviyorken kalkıp 'hakkında olumsuz yazanların galatasaray sözlükte yazmasından utanıyorum' dersem ayıbın dik alası olur. aynı şekilde, takıma hizmetleri ortadayken kalkıp 'adının galatasaray ile anılmasından utanıyorum' denirse de ayıbın dik alası olur.

    edit: bu entryi refere eden entyi silinmiş olduğundan dolayı; bu entryide 3 vakte kadar kendini imha edecektir.
  • 986
    metin oktayı görememiş genç kuşak için kendisi gerçekten bir kral, bir sembol isimdi. siyasi görüşü, yaşamı falan hiç bir zaman umrumda olmadı, onu gözümde hep en büyük galatasaraylılardan biri olarak görmüştüm. profosyonellik ugruna galatasarayı satanları görüp üzüldükçe, yine de yıkılmayacak kalelerimiz var, galatasaraylılıgın sadece bir kelime olmadıgını kanıtlayan fatih terim, hakan şükür, bülent korkmaz gibi sembollerimiz var diye düşünürdüm. cogu sembolümüzü zaten ya futbolculuk zamanlarında ya da teknik adamlıklarında harcadık, kimisi başka takımlara yol aldı kimisi medyadan bizlere saydırarak kendileri kaybetti bu değeri..

    sırf siyasi görüşü yüzünden onu eleştirip üzenlere çok kızardı ve şimdi kendisi siyasi görüş yüzünden galatasaray taraftarına cephe alıyor. sembol dediklerimiz, ruhumuzun temsili dediklerimiz birer birer yaşarken ölüyor. kendisi de bize bir kez daha öğretmiştir ki yüzde yüz tüm galatasaraylıların sevdiği ve seveceği tek bir isim sonsuza kadar yaşayacak.. metin oktay.. ruhun şad olsun..
  • 987
    varsin, arda turan'in allah gibi tapildigi, elestirilmesine tahammul bile edilmedigi yerde, sevilmesin.

    biz onu kalbimizin icine koyduk.

    mucadelenin, takim ruhunun, inanisin ne oldugunu, bu adamla ogrendik.

    galatasaraylilik durusunun, ne kadar yuce bir ogreti oldugunu, hakan sukur ile kazidik beynimize.

    televole'deki bayat fikra ve esprilerine bile gulduk, sirf kral anlatiyor diye.
  • 989
    takımı iki kere yarı yolda bırakıp formamız altında 3 dönem oynayan ve her gittiğinde bitikliğin eşiğinde gelip yeniden bizim takımımızın adam ettiği insan. futbolculuk zamanlarıma lafım yok emeğine saygım sonsuz, vefa borcumuz var bir jübile bile yapamadık diye hayıflanırdım hatta..! ama sen ne siyasi düşünce de olursan ol orda sana emeği geçmiş rahmetli özhan canaydın'a aciz diyen bir köpek ıslıklandı*diye stadı terk eden, bize nankör diyen, bizim asy de hak sahibi olmadıgımızı iddia eden,sanki dilenciye sadaka verir gibi o stadı ben yaptım deme cürretini gösteren, devletin parasını kendi parası sanan ve üstelik sürekli fenerli olduğunu söyleyerek (gbkz: fenerliyim ama bak acıdım durumunuza size gönlümden koptu bir stad yaptırdım der gibi) açıklama yapan bir başbakanın protesto edilmesini "demokratik haklarıdır" diye savunman gerekirken kalkıp "bunu yapanlar tribünden ayıklanmalı" diyerek tam bir iktidar yalakası ve ciğeri beş kuruş etmez olduğunu ıspatladın sayın hakan şükür.

    ha unutmadan şunuda eklemek istiyorum, hakan şükür'ü sakaryadan başka yerde bilinmeyen, bursadan isimsiz bir futbolcuyken transfer ederek dünya vitrinine bu takım ve taraftarları cıkardı bunu o yağcı beyninden cıkarmasın. bir daha da taraftarın adını ağzına almasın. asıl nankör olanlar o ve onun gibi yemek yediği kaba pisliyerek durmadan sizi efsaneleştiren takıma atar - gider yapan zavallı eski futbolculardır .

    ekleme: sayın efsane kral hakan beyin inter'e kaçarken ki gerekçeleri...

    --- alıntı ---

    1999-2000 sezonunda galatasaray takımı uefa kupası'nı kazandı. kazanılan bu kupa şükür'ün kulüp kariyerindeki en büyük başarısıydı. sezon sonunda italya'nın inter kulübüne transfer oldu. transferi sırasında galatasaray yönetimiyle anlaşamadı ve bonservis sorununun çözülmesi için fifa ya başvuruldu: yöneticiler beni tutmak için ellerinden geleni yaptıklarını söylüyorlar. bu doğru ama kendi şartlarına göre anlaşmak için. maç başına para anlaşması yapmak istemediğimi söyledim. bana, "prensiplerimiz var, kimse için prensiplerimizi çiğneyemeyiz" yanıtını verdiler. kimse demogoji yapmasın. hagi'ye olduğu gibi bana da toplu para verilse ben şu anda kesinlikle galatasaray'daydım
    --- alıntı ---

    kaynak: http://tr.wikipedia.org/...%C5%9E%C3%BCk%C3%BCr
  • 991
    eski zaman olur ki, günlerden bir gün, hakan'ın juventus'a transferi söz konusu. o zamanlarda gözcü diye bir gazete var. ananem hastası, ninemle beraber ikisi okuyor sadece türkiye'de. bir gün onlarda kalırken gazeteyi aldım, tabi ergeniz o günlerde, spor sayfasını açtım hemen. hakan şükür'ün juventus formasıyla çekilmiş fotoğrafını gördüm. o mutluluğu, o duygu selini, o sevinç çığlıklarını bugün neye değişirim bilmiyorum.

    işte ben photoshop denen illetle o gün tanıştım amk.
  • 992
    "sanırım oynamama gibi bir amacı var" dedi az önce milan baros için. "hele ki böyle kötü bir galatasaray'da". cümle aynen bu.

    kendisine bakmadığını ima ederek, "belki de bunun için sağlık ekibinden birçok kişi işsiz kaldı" dedi.

    sana diyecek bir şey bulamıyorum hakan şükür. milan baros'un sakatlıktan dönüp, beşiktaş maçında oyuna girdikten sonra yüzündeki hırsı gören biri olarak, sana diyecek hiçbir şey bulamıyorum.
  • 993
    eski futbolcu/teknik direktör olup da şu anda yorumculuk yapan isimlerden, bence mustafa denizli ile birlikte en iyisi. yabancılara karşı bazı tavırları var yine gerçi... ama sahadaki oyunu, oyuncuları, teknik direktörleri anlamak için çaba sarf ediyor. açıklamaya çalışıyor. futboldan gelen öteki yorumculardan ayrılıyor bu yönüyle.

    edit: baros hakkında söylediklerinde kısmen haksız değil. çünkü adele sakatlıkları iyi dinlenmeme ve iyi çalışmamaktan ileri gelir. tabii ameliyatlı ayağı zorluyorsa bilemem baros'un, ama böyle de genel bir durum var.
  • 997
    kendisi galatasaray'a giydirme niyetinde olan biri değildir kanımca. kulübün ve futbol takımının içinde neler döndüğünü zerreden kürreye kadar bildiği için, ve hepimiz gibi galatasaray sevdalısı olduğu için sezdiği yada bildiği şeyleri çekinmeden söylüyor. bizler futbolcuların kulüple olan ilişkisini, teknik direktöre bakış açısını, arkadaşlarıyla geçimini, karakterini bir yere kadar bilebiliyoruz. ama hakan neticede kulüpten birisi. birçok futbolcumuzla görüşüyordur muhtemelen. galatasaray'in düştüğü kötü durumlara üzülüp sinirleniyor ve bizim gibi hariçten değil içten bildiği için mevzuları, daha bir agresif gibi gözüküyor bize yorumları. tabiki basına malzeme vermemek ve galatasaray taraftarının kendisini yanlış anlamasını engellemek için biraz otokontrol yapmalı. bazıları lincoln, bazıları hagi için diyor ya hani. ben de hakan şükür için taşıyorum o duyguları. ne yapsa ne etse gözümde kraldır. her daim öyle kalacaktır.
  • 999
    ben bu hafta hakan'ın tüm söylediklerini dinledim. sergen hagi'ye bolca sallarken sergen'e çok güzel cevap vermiştir. cevap verirken de hagi'nin ilk döneminde zor şartlara rağmen başarılı olduğunu ve bu dönemde de kendi kadrosunu, kendi oyun sistemini daha yeni kurmaya başladığını söyledi. hagi'nin futbolu çok iyi bildiğini de eklemiştir segen'e inat. özetle hepimizin yaptığı gibi aslında birçok başarısızlığın kaynağının yönetimsel sıkıntılar olduğunu ve böyle bir ortamda başarılı olmanın kolay olmadığını söylemiştir. bir bekleyelim görelim hagi'yi ve yapacaklarını ondan sonra karar verelim dedi.
    hakan şükür gibi düzgün bir adam ve efsanemizi bile ne kadar kolay harcıyoruz. ben hakan'ın yaptığı tüm eleştirilere hiç düşünmeden imzamı koyarım.
  • 1000
    --- alıntı ---

    orhan uluca'nın kendisi hakkında güzel bir yazı yazdığı eski profesyonel futbolcu.

    henüz yirmisine basmadan geldi benim tutkuyla bağımlı olduğum takımıma. feldkamp’ın koşan ve disiplinli olup da yıldız havası olmayan futbolcuları bir başka sevmesiyle her maç onu on birin içerisinde görmeye başladık. başka bir teknik adam, başka bir takım olsaydı bugün hakan şükür diye bir efsaneden söz ediyor olamazdık. o bugünlerde bu ihtimalin üzerinde fazla durmasa da aslında bizim ona olduğumuz kadar o da bize çok şey borçlu. o yakından tanık olduğumuz gelişimine yol açan feldkamp ve galatasaray'ın kimliği olmasaydı 5. lig oyuncusu dahi olabilirdi aslında. barış özbek’in almanya 3. ligi değil de burada kalmasını sağladığı gibi aslında aynı iyiliği alman hoca hakan şükür’e ve elbette bize yapmıştır.

    takım başarılı olduğundan dolayı başlarda onun kale önü yeteneksizliğini göz ardı ettim ve fakat sonraları özellikle saffet sancaklı döneminde zirve yaptığı gol vuruşu beceriksizliği ile rakip takım taraftarlarının üzerimize gelme sebebi oldu. aslında tam da bu noktada taraftarlığınız devreye giriyor ve birileri sizi onunla vurmak istedikçe siz ona bağlanıyor ve bir başka futbolcuyla değil de onunla yükselmek istiyorsunuz. ülke çapında kabul edilmediği ölçüde sahipleniyorsunuz. oynadığı dönemde takıma nice oyuncu gelip gitse de beni en çok hakan şükür’ün attığı goller sevindirmiştir zira, o gol aslında bir rakip kaleye aynı şekilde bir de onunla dalga geçen yarısı da galatasaraylı olan diğerlerine olmak üzere iki kez atılıyordu. hakan şükür benim pazartesileri okula neşeli veya hüzünlü gidişlerimi tek başına belirlemiştir uzun bir zaman dilimi boyunca.

    sonrasında algıladığımız gülen cemaatine yakın olan kimliği ilişkimize yeni bir soluk getirdi. aleviyim. balıkesir’in çepni köyü olan inkaya’da geçti çocukluğum. çepni o sakalı uzun kesimin küfürüydü memlekette ve gidin bakın, bugün bile bu böyledir. korkardım çocuk aklımla onlardan ve haliyle hakan şükür’ün nikah şahidinden de. ikilemde kaldık böyle. gollerine kimseye çaktırmadan içimden sevinmeye başladım zira bir şeylere ihanet ediyor duygusu sardı benliğimi. ben onun başarılı olmasını istediğim için o başarılı oluyor gibiydi ve yukarıya çıkardığım bu kimliğin atalarıma kadar uzanan zarar bilançosu aklıma geldikçe bir şeylere ihanet ediyormuşum gibi hissediyordum. hakan şükür bu dönemin arda turan’ından daha fazla medyatik bir kimliğe sahip olduğu için ona ait olan her parça golleri ya da kaçırdıklarıyla toplumun algısına farklı şekilde yeniden sunuluyordu. bunun farkında olup da aşmak zor oldu ama bir şekilde üstesinden gelip hakan şükür’ü sevmeye devam ettim. taraftarlık zaten böyle bir şeydi.

    1996 sonrası fatih terim ile beraber kariyerinin zirvesine doğru yolculuk yaptı. bütün rekorları kırmasına rağmen bir kesim onu inatla kabul etmek istemez iken diğer bir kesim de aynı şekilde sonuna kadar sahipleniyordu. tartışmalar hiç bitmedi ve benim tarafım oldukça netti. hakanşükürsevengillerdendik biz. futbolu bırakana kadar da bu hiç değişmedi. artık o yorumcu oldu biz de bu arada büyüdük. benim yorumları karşısında edindiğim genel izlenim kendisinden çok iyi bir sportif direktör olacağı yönündedir.

    geçenlerde "kral hakan şükür“ adında hasan sarıçiçek’in yazdığı eseri okudum. her satırı hakan şükür’e övgü olan bu kitabın bir yerinde sakatlık haberine karşı o dönemki hocası fatih terim’in duyarsızlığı işleniyor. hocanın yaptığı analizi yazar bizimle paylaşıyor: "hakan duygusal biri. kendisinin önemli olduğunu bilen biri. böyle gerilimi üst düzey maçlarda kendisine ayrı bir önem verilsin ister. o yüzden, küçük sakatlıkları bile önemser“.

    yorumcu kimliği altında yabancı futbolculara olan ve bizzat arkadaşlarının galatasaray’da oynamaya devam ettiği süreçte bunun yayılmasına da neden olan düşmanlığın nedenlerini aradım hep. bugün anlıyorum ki zamanında kendisinden daha fazla yabancıların önemsenilmesine karşı bir tepkisiymiş bu yorumlar. günümüz futbolunda eskiden olduğu gibi her koşulda el üstünde tutulup mutlaka forma giymesi sağlanılan üç değil yer yer pek çoğunun yedek kalmak zorunda olduğu on yabancının takımlarda olması bir yana, sakız çiğnediği için iki ay içerisinde kapı dışarı edilmelerden, işine gelmediği vakit sözleşme dondurmalara ve oyundan çıkarken teknik adamına tavır yaptığı için soyunma odalarında dayak atılmalara kadar yapılan kötü muameleler var artık. ilk 11'in yarısından fazlası yabancı olur iken 23 kişilik kadronun ise büyük çoğunluğunu yerliler oluşturuyor. uyumsuzluğun ne anlama geldiğini anlayabiliyor musunuz? galatasaray’ın yabancılarının verimsizliğinin temelinde yanlış transfer olmasından ziyade uyumsuzluk yatıyor. onlara karşı alınan yerli cephesinde ise hakan şükür’ün emeği kesinlikle yadsınamaz.

    sanki diğer para kazanan yıldız türk futbolcuları birbirlerine terlik atmıyorlar, kavga etmiyorlar, durduk yere olay çıkarıp saçmalamıyorlarmış gibi kralımız sürekli yabancıların cimriliğinden tutun da şaşal su ile kafasını yıkamalara kadar verilen ayrıntılarla farklı bir algı oluşturmak için sonuna kadar çabalıyor devletin televizyonundan bilmem kaç bin avro para karşılığı..

    aynı kitabın içerisinde ersun yanal ile olan kavganın da sır perdesi aralanmış. trabzon ilinde oynanan ulusal maç esnasında o sahanın seçilmesine tepki gösteren hakan’ı teknik adam oyuncularının önünde azarlar biçimde susturuyor. kral bunu sorun yapıp odasından dışarı çıkmıyor tüm çağrılara karşılık. sonunda teknik adam çağrıyı bizzat kendisi yapmak için odasına girdiğinde ayağı masasının üzerinde karşılıyor ve bu tavrı sonrası ilk yedek kalması gerçekleşiyor. bir daha ulusal formayı giyemiyor.

    onun kırılganlıklarının altında gizlenmiş kibiri yatar. yorumlarının arkasında hesap kitap. vefa konusunda ise bir kez olsun bursaspor’dan galatasaray’a değil de babasının isteğine uyup fenerbahçe’ye transfer olduğunu düşünsün, gerisi kendiliğinden gelir.
    (magnificent 78, 26.01.2011 10:03)

    --- alıntı ---

    http://www.eksisozluk.com/show.asp?id=21819187
App Store'dan indirin Google Play'den alın