tatil sonrası dönülen ev gibidir,
aylarca boşta bekledikten sonra öylesine çıkmak için tanışılmış fakat aşık olunmuş kişi gibidir,
annenin merhametli okşayışı gibidir,
babanın kızarmış gibi yapıp bıyık altından gülmesi gibidir,
adamdır adam.
hani hep izlediğimiz amerikanın yalandan kahramanlık filmlerinde olur ya şöyle bir sahne;
çocuğun elindedir basket topu, son saniyedir, bir anlık tribüne gider gözleri, orada bir yakını vardır, o basket toplu çocuğa gülümser ve o çocuk normalde dağlara taşlara atacağı topu çemberden geçirir.maçı kazandırır.
işte tribünde bir anlık gözgöze gelinen kişidir
hagi.
hagi kim için ne ifade eder bilmem ama benim için neler ifade eder en iyi kendisi bilir.
sözlükte bu kadar çok adamı çok içten bir şekilde sevmeye
kalifiye jurnal sayesinde başlamıştım.
bir sürü kahramanım var artık.
işte en tepede olanı bile görürken, yere göğe sığdramadığım, onu kalbimde koyacak geniş bir yer bulmakta zorlandığım adamdır
hagi.
ben onun kardeşiyimdir, o da benim abim.
entrylerindeki
mahmut benimdir.
gece ayazı üstüne bir hırka alıp sokağa indiğinde efkarlanıp içinden konuştuğu kişiyimdir belki de.
ben onun için neyim bilemem ama,
o benim için iyi şeylerin tümünün vücut bulmuş halidir.
gecenin bir yarısı eve koşarken hakkındaki kelimelerimi beynimde toparlamamı sağlayandır.
candır o can.
bugün sözlükte her dediğini yapcağım, ''gel'' deyince sorgulamadan gideceğim bir elin parmağı kadar adamlardan biridir, bende bu olguyu uyandırandır.
eğer ki rüzgar denizden aldığı nemi taşıyıp vuruyorsa bir kuru ağacın kabuğuna,
hagi o rüzgarın ta kendisidir.
hakkında entry girebilmek için gece gece sevgiliden 5 dakika izin alınıp bilgisayar başına oturtturan adamdır.
baskı yapıp bu entryyi sildirmeyecek olandır ayrıca.
**